22.12.2008 - 00:19 | Son Güncellenme:
BELMA AKÇURA İstanbul
Mimar Celal Beşiktepe, Mehmet Aramat, Avukat Fikret Babaoğlu, Hamit Kapan... Onlar Kahramanmaraş’ta öldürülen, kayıtlara 111 kişi olarak düşen insanların baltalarla, çekiçlerle nasıl katledildiğine tanık oldular... Bin kişinin nasıl yaralandığını, 552 ev, 289 dükkân ve araçların nasıl yakıldığını gördüler...
Alevileri hedef alan olaylar nedeniyle Diyarbakır, İzmir, Suriye-İran-Irak gibi sınır boylarını çevreleyen iller de dahil 13 ilde sıkıyönetim ilan edilirken yetkili makamların olaylara neden müdahale edemediğini ise asla anlayamadılar..
Sonra anladılar; Olaylara karışan, ülkü ocaklarına kayıtlı kişilerden bazıları daha sonra milletvekili olarak TBMM çatısı altında toplanınca anladılar. Olayların ardından istifa eden İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı’nın Kahramanmaraş katliamıyla ilgili olarak hazırladığı raporda, bu vahşetin planlayıcılarının, “26 seyyar piyango bayisi görünümünde şehre geldikleri saptanmıştır” sözlerini bir tarafa yazdılar.
Yıllar sonra Susurluk skandalıyla anılacak olan Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli gibi isimlerin katliamın yaşandığı günlerde Kahramanmaraş’ta olduklarını; olaylardan sonra ailelerini, yakınlarını, komşusunu katliamda kaybedince Maraş’ı terk eden Alevi yurttaşları ise hiç unutmadılar.
MİT ve MHP’nin rolü
1978’liler Girişimi şimdi bu katliamla devletin yüzleşmesini istiyor. İki yıl önce Bülent Ecevit’in ölümünün ardından ortaya çıkan, 1979’dan beri sakladığı belgede yer alan, 105 kişinin öldüğü Kahramanmaraş katliamının MHP lideri Alparslan Türkeş ve MİT görevlilerince planlandığı iddiasının araştırılması gerektiğine inanıyor.
Ecevit’in üzerine “Çok ciddi bir kaynaktan verilmiştir” notu düştüğü belgede, “MİT’ten... in müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. Türkeş oraya ...’in tavassutuyla ....’u tayin ettirerek Güney Bölgesi’ni ele geçirmiş ve Maraş olayını rahatlıkla tertip ettirmiştir” ifadesinde geçen kişilerin kamuoyuna açıklanmasını istiyor.
“MİT olayın içinde olmasaydı Maraş’tan her türlü istihbaratı aylar evvel alır ve olayın zuhur etmesine meydan vermezdi” ifadelerinin ise ne anlama geldiğinin açıklanmasında ısrar ediyor.
Gazeteci Can Dündar ve Rıdvan Akar’ın Ecevit’in arşivinde buldukları bu belgeye göre, Maraş katliamının planlamasını, Türkeş’in dünürü de olan MİT Hukuk Müşaviri’nin içinde bulunduğu dört MİT mensubu yapmıştı.
Önce solcular, sonra Aleviler hedef gösterildi
Alevi Sünni ayrılığının körüklendiği bir dönem... İlk fitil 19 Aralık’ta kentteki Çiçek Sineması’na, “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli filmin gösteriminde, patlayıcı madde atılmasıyla başladı, bir grup sağcı CHP binasına saldırdı, iki öğretmen öldürüldü...
Öğretmenlerin cenazesinin kalktığı gün “Solcular camileri ateşe veriyor” tahrikine kapılanlar sokağa fırladı. Kadın, çocuk, yaşlı, hamile demeden insanlar, baltalarla sopalarla evlerinden dışarı çıkarıldı, kapılara çivilendi, kafalarına kurşun sıkıldı.
Sıkıyönetim mahkemelerinde çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açıldı. 1991 yılına kadar süren davalarda sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezalarıyla cezalandırıldı.
İdam ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulandı. Sıkıyönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozuldu. Yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmadı. 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle cezası ertelenenler serbest bırakıldı.