28.12.2024 - 21:08 | Son Güncellenme:
DHA - AA - İHA
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada karar açıklandı.
İşte dakika dakika yaşananlar
Kararın açıklamasından önce mahkeme salonunda yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı. Davayı Diyarbakır'da takip eden CNN Türk Muhabiri Merve Tokaz kararın açıklanmasının ardından 'mahkeme salonundan çıt çıkmadığını' aktardı.
Ağabey Enes Güran son olarak "Ben her zaman doğruyu konuştum. Hakkım helal değildir, mahkeme ne derse odur. Üzerime atılan suçları kabul etmiyorum." ifadelerini kullandı.
Amca Salim Güran ise "Narin benim yeğenimdir, canımdır. Bu dünyada ona zarar verecek son kişi benim. Narin'e zarar vermedim. Kimse öküz buradadır demiyor, suçsuzum." sözleri ile kendini savundu.
Nevzat Bahtiyar'a suç delillerini yok etmek suçlaması ile 4 yıl 6 ay ceza verildi.
Mahkeme heyeti, "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran'ın Türk Ceza Kanunu'nun 37/1, 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmalarına karar verdi.
Nevzat Bahtiyar'a ise "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, 4 sanık hakkında verilen cezalarda iyi hal indirimi uygulamadı.
Sanıklar Nevzat Bahtiyar, Salim Güran, Yüksel Güran, Enes Güran da salondaki yerlerini aldı.
Mahkeme Başkanı, 21.00’de son sözlerin alınacağını belirterek, sağlık personelinin de salonda hazır edilmesini istemişti. Karar saati yaklaşırken ambulans ekibi, mahkeme salonunun önüne getirildi.
Mütalaaya karşı savunma yapan Yüksel Güran’ın diğer avukatı Furkan Çakır, “Biz Yüksel Güran’ın masum olduğunu bilen bir grup insandık. Yüksel Güran bunu bize hissettirdi. Yüksel Güran’ın bu dosyaya dahil edilmesini gerektiren basit bir şüphe dahi yok. Güran ailesi bu dosyanın başına monte ettirildi. Soruşturma dosyasının başında tutulan tutanaklar var. Bunları kudreti bir delil olarak göremeyiz. Bu bir zandır. Tutanaklar yorumlandı. Dosyaya farklı aksettirildi. Narin’in görüldüğü en son nokta, Nevzat’ın evinin hemen dibiydi. Yüksel Güran’la yapılan görüşmenin tutanağı, akıbeti belli olmadığı halde kızının öldüğünü düşündüğü, iddianamede de ‘Kızının öldüğünden emin’ şeklinde geçiyor. Bu yapılamaz. Narin’in cenazesi bulunmadan bir gün önce, cesedinin bir çuval içerisinde olduğu bilinmiyor daha. Jandarma, Arif Güran’ın evinde 6 tane çuvalın fotoğrafını çekiyor. Bu normal midir? Bir tutanak daha, Narin’in cesedinin bulunduğu gün tutulmuş. Kadınların kavgası; tutanakta ‘Yüksel Güran’ın evine dönerek, o… diye hitap edildi’ yazıyor. Yüksel Güran, kızının vefat haberini aldıktan sonra ambulansa alındı. Dolayısıyla bu kavgada bulunması mümkün değil. Bu tutanağa Yüksel Güran monte edildi. İddianamede bu cümle, ‘Yüksel Güran’a karşı’ şeklinde yazılıyor. Bu dosyada, esastan da usulden de bozulacak. Soruşturmanın savcıları yaptı bunu. Dosyamızın savcısı da aynı kudretle gidiyor” dedi.
‘YÜKSEL GÜRAN ‘KATILAN’ KONUMUNDA OLMASI GEREKİRKEN, ‘SANIK’ OLARAK YER ALIYOR’
Yüksel Güran’ın beraatını isteyen Çakır, “Çoğunuz görmüştür, daha 21 Eylül tarihine kadar Yüksel Güran, sosyal medya şarlatanları tarafından ‘iffetsiz’ şekilde itham edildi. Savcı ne yaptı? Narin’in onların kızı olup olmadığına dair DNA testi yapıldı. Normalde yapılmaması gerekir ama siz yaptınız. Bir parmak sallama mevzusu var, bir vekilimiz sanıkların çoğunlukta olduğu yöne parmak salladı. Yüksel Güran ne dedi? ‘Bana parmak salladılar’ dedi. Yarın öbür gün o parmak sana gelir, seni bulur. Umarım sesim sana geliyordur. Güran ailesinin birçoğu, kolluk personeli ve savcıları yanıltıldı. Jandarma komutanını da yanılttı diyorlar. Yargılamada aceleci olmak, kolluk birimlerinin olayı aydınlatma isteği, yorum, şüpheli veya sanığı suçlu görme iradesi, toplumsal ve sosyal baskı, bu 5 faktörden hangisi bizim dosyamızda yok? Mütalaada, benim müvekkilim yönünden eylemsellik yönünden ‘Bence var’ deniyor. Ama eylemi yok. Yüksel Güran’ın, o irade olduğunu gösterir, 4 iradesi var. Kolluk birimleri aileyi yanlış yönlendirmiş deniyor. Ucube baz raporu, bu mevzular ortak hakimiyet olarak nitelendiriyor. Mütalaa, ‘Tüm deliler toplandıktan sonra verilir’ deniyor. Bu bir usul olamaz. Belki gelen belgeler o mütalaayı değiştirecek. Yüksel Güran’ın içeride tutacak bir delil yok. Nevzat diyor ki, ‘Narin’i aldım, araca koydum. Arkama baktım. Yüksel Güran tepede ağlıyordu.’ Baz analiz raporunda cinayet mahalli ev denildi. Bilirkişilerin uzmanlık alanını bilmiyorum. İmzalar da sahteymiş. Dosyaya sunulan ama alay konusu edilen delil var. Dosyamızın sanığı Salim Güran’ın adımsayar tutanağı var. Salim Güran cinayet saatinde 45 adım atmış. Yüksel Güran ‘Katılan’ konumunda olması gerekirken, ‘Sanık’ olarak yer alıyor. Kendisi Narin kızımızın naaşının bulunduğu günde tutuklandı. Hani diyorlar ya, ‘Narin bizim kızımız’ diye. Haddini bileceksin. Narin senin kızın değil. Beraat hükmü verilmesini arz ve talep ederim” diye konuştu.
‘JANDARMA TUTANAKLARINA BEN ‘GIYBET TUTANAĞI’ DİYORUM’
Yüksel Güran’ın diğer avukatı Doğuş Can Kurucu ise ailenin suçlu hale getirildiğini savunarak, “Gizlilik kararı alındıktan sonra dolaylı ve doğrudan yalan haberlerin pompalandığını görüyoruz. Jandarma tutanaklarına ben ‘Gıybet tutanağı’ diyorum. Başta müvekkilim olmak üzere aile suçlu hale getirildi. Benim müvekkilimin, Salim Güran’ı aramadığı dosyada zaten var. Ama sosyal medyada dönüyor. Halıların yıkandığı iddiası vardı. Raporda, halıların yıkanmadığı ya da dışarıdan bir tespiti yapılamadı. Ama hala paylaşım atıyorlar. Narin’in ‘Prenses’ diye köpeği olduğu iddia edildi. Dosya içerisinde bulunmayan konularla algı yapıldı. Narin’in böyle bir köpeği hiçbir zaman olmadı. Köpeklerden korktuğunu da öğrendik. Enes Güran’ın uyuşturucu bağımlısı olduğu, annenin onu koruduğu iddiası. Köyde çok sayıda isimsiz çocuk mezarlarının olduğu. Aile ile ilgili sürekli suçlamalar. Hediye Güran, ertesi gün hapı almış iddiası. Ceset daha iyi çürüsün diye, amcanın debiyi yükselttiği iddiası. En önemlisi, bazı gazetecilerin en büyük primi şuydu, R.A.’nın Salim’le telefon konuşması. Köyde kanlı eldivenlerin bulunduğu iddiası. İmamın olayın içinde olduğu iddiası. Patates hatlar iddiası. Jandarmayı yanıltan işbirlikçiler, 6 yaşında. O küçük çocuğun iddiasıyla keleş bulundu. İşlerine gelince o küçük çocuğun ifadesi ciddiye alınıyor. Bu yalan haberler, iddianameden önce yürütülen soruşturmanın tutarsız olduğunu gösteriyor. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum” dedi.
KARAR SAAT 21.00’E ERTELENDİ, SAĞLIK PERSONELİ İSTENDİ
Yapılan savunmaların ardından Mahkeme Başkanı, kararın açıklanması için duruşmaya saat 21.00’e kadar ara verdi. Mahkeme Başkanı, 21.00’de son sözlerin alınacağını belirterek, sağlık personelinin de salonda hazır edilmesini istedi.
Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir ve anne Yüksel Güran'ın savunmalarının ardından avukat Yılmaz Demiroğlu, söz aldı. Yüksel Güran'ın avukatı Demiroğlu, "Çok sayıda senaryolar üretildi. Delilsiz, dayanağı olmayan. Bazı basın yayın organlarında bu delilerin küçümsenmeye çalışıldığını üzülerek gördük. Günün sonunda da 'Bir çocuk katilinin avukatı' olarak anılmak istemem. Bu dosyayı üstlendiğimizde, üzerinde şüphe olabilecek kişileri özellikle seçmedik. 1970'li yıllarda verilen bir Yargıtay kararı var; 'Hakim, tabiata, olağana, gerçeğe uygun bir şekilde katı kalıplar içerisine sıkışıp kalmadan, uyuşmazlığı insan kokan bir şekilde yürütmelidir.' Hayatın olağan seyrini, çelişkileri elbette gözeteceğiz. Bugün bu dava dosyasında bunu gördük. Bir cinnet hali var. Masum insanlar, henüz dava dosyası açılmadan, iddianame hazırlanmadan, masumiyet karinesi ihlal edildi. Boy boy müvekkillerin fotolarına yer verilmek suretiyle hüküm verildi. Mahkemeye talimat verilmeye kalkıldı. Bu süreç adil yargılanma beklentisi olan sanıklar nezdinde, burada Nevzat'ı ayırmıyorum, endişeye yol açıyor. Narin kızımız vahşice katledildi. Annenin konumunu savunma olarak öğrenemedik" dedi.
'İLK İHBAR, SALİM GÜRAN'DAN GİTMİŞTİR'
Olay günü, ilk kayıp ihbarının tutuklu amcası Salim Güran tarafından yapıldığını belirten Demiroğlu, "Adalet bakanı, 'Karanlık nokta kalmayacak' dedi. Şimdi sunulan iddianameden bir kesit alarak, anneye yöneltilen suçlama ile ilgili bir sunum yaptım. Yöneltilen suçlama, bir jandarmanın niyet okumasına yönelik tutanaktır. CMK'nın 170'e d maddesinde belirtiliyor. Yüklenen suçun oluşturduğu olaylarla mevcut delillerle açıklanır. Anneyi hangi noktaya koyacağız mevcut delillerle. Anne, suçun asli maddi faili midir? Ya da oğlu bu eylemi gerçekleştirdi de onu mu korumaya çalışıyor. Salim bu eylemi gerçekleştirdi de onu mu koruyor? Susmak adeta suça ortak olma konumuna gelmiştir. Narin, anne için ayrı biriydi. Basın elbette fikrini hür beyan eder. İleride daha vahim sonuçların ortaya çıkmaması için bu beklentimiz devam edecek. Sizin mahkeme heyetiniz üzerinde de töhmet oluşuyor. 'Zaten karar verilmiş' diye duyuyoruz. Bunları asla hukuka sığdırmadık. Bugün, bu dava dosyasında 4 sanığın huzurda bulunmasının tek nedeni, kolluğun maalesef soruşturma aşamasında savcılığın elinde uzmanlaşmış bir adli kolluğun bulunmaması. Burada ne yapıldı? İlk ihbar daima önemlidir, bunu biliyoruz. İlk ihbar da aile fertlerinden Baran'dan gitmemiş. İlk ihbar, Salim Güran'dan gitmiştir ve kızın kayıp saati olarak 15.00-15.30 olarak belirtilmiş. Yine bu ihbar içeriğinde devam eden şüphelenilen görüşme var. Böyle bir bilgi gittiği zaman, en azından bir tutanak tutulmaz mı? Böyle bir kritik noktada tutanak tutmadı. Kanaatimce bu kusurlu eksikliğin faturasını bugün aileye kesildiğini öğreniyoruz. Narin'e geç ulaşılmasının nedeni aile değildir" diye konuştu.
'ODA ODA KİŞİLERİN TESPİTİ ASLA VE ASLA MÜMKÜN DEDİR'
Demiroğlu, "Narin'in son görüldüğü yerin kendi çevresi olduğuna dair tutanak tutuluyor. Son kayıt yer, Nevzat Bahtiyar'ın evinin önündeki patika yol. Olay yerini gösteren kameranın olduğu söylenmesine rağmen döner kamera ile kaydın alındığını görüyoruz. Narin'e geç ulaşılmasının faturasını aileye ödetmeyeceğiz. Devletin saygınlığı adil davranmak geçer. Hukuka uygunlukla, devletin saygınlığı olur. Eğer ki başka vicdanları yaralayacak bir karar verilirse. Maddi delil olmadan insanlar mahkumiyetle karşılaşırsa adalet duygusun sarsılır. İddianamede suçlamanın dayanağı yegane delil, daraltılmış baz raporu olduğu gözden kaçmamaktadır. Bu raporu gördüğümüzde işin uzmanlarından görüş almaya çalıştık. Hiç kimse aklımızla alay etmesin. Daraltılmış bazda, oda oda kişilerin tespiti asla ve asla mümkün değildir. Daraltılmış bazı savunma avukatı olarak 'Nasıl çürütebiliriz' diye çırpındık. Mustafa bey, adımsayarla ilgili durumu söyledi. Salim'in de kritik saatlerde evinde olduğunu biliyoruz. Baz raporunda Salim'in, Arif'in evine gidişini saymayalım. Sadece Arif'in evinden ahıra geçiş, ahırdan eve geçişin 150 adımdan fazla olduğunu gördük. Uzmanlardan öğrendiğimiz kadarıyla, meğer geçmişe dönük baz tespiti mümkün değil. 21'inde gerçekleşen bir olayla ilgili daha sonraki ölçümü bir daha yakalayamazsınız. Eski sinyal gücünü yakalamanız mümkün değil Telefonun kalitesi dahi bu sinyali etkileyecek güçtedir. Hiçbir zaman da bu kesin delil diye önümüze sunulmamalı. Ölçümleri noktasal yapmak mümkün değil. Orada geçici bazların da kurulduğunu biliyoruz. Bunun hükme esas alınmayacağını düşünüyoruz. Yan delil olarak kullanıldığını biliyoruz. Evleri ve iş yerleri yakın olanların bir araya geldikleri baz alınmaz" dedi.
'NEVZAT, ODALARI TARİF EDEMİYOR'
Nevzat Bahtiyar'ın, Narin'in cansız bedenini aldığını söylediği Arif Güran'ın evinin içini tarif edemediğini ifade eden Demiroğlu, "Nevzat'ın beyanlarına bir üstünlük tanınamaz. Nevzat, aracının Eğertutmaz Deresi'nde tespitinden sonra yakalanıp, ifadesine başvurulmuş. İlk beyanlarında okulun alt tarafındaki parke yolda, Salim'in kendisini durdurduğunu, orada araçlar içerisinde bir transfer gerçekleştirdiğini söylemiş. İlk beyanlarda teslim yeri, köy çıkışı. Sonraki beyanda 'Ben aslında geri geri geldim' diyor. Sonra, 'Salim aracıyla cenazeyi bana teslim etti' dedi. Sonraki beyanda da evde aldığını ve o tepede kucağında taşıyıp ahıra götürdüğünü söylüyor. 'Odaları tarif et' dediğinizde, tarif edemiyor, bilmiyor. Mahkemeniz yeniden keşif talebimizi kabul etmedi. Canlandırmada eve giden 2 ana kapının olduğunu, bir kapının da içten açılabildiğini gördük. Bu beyanın da akla mantığa yatan bir tarafı olmadığını gördük. Toplumda asla kadının iffetini hedef alacak bir mantalitemiz yoktur. Ama burada çok iğrenç bir senaryo oynandı. Güya 'Salim'le aralarındaki ilişki var' diyerek bir senaryo oluşturulmaya çalışıldı. Siz de dikkat ederseniz, Nevzat'ın beyanlarında hareketlerinin olağan akışına uygun olmadığını görebiliyoruz. Nevzat’ın bu beyanlarının maddi gerçekle örtüşmediğini görebiliyoruz. Özellikle Nevzat, saat 15.08'de su bahanesiyle Salim'i aradığını biliyoruz. Salim’e sorduğumuzda, gerçekten de su bahanesiyle aradığını kendisi de söyledi. Hatta eşi Gazal Bahtiyar, Nevzat'ın muhtarı aradığında kendisinin evde yemek yediğini söylediğini kabul etmiştir. Nevzat ve Arif arasında çalıntı araçla ilgili bir husumetin olduğunu, kurulan cemaatin bu husumeti çözdüğünü, Nevzat'a biçilen 50 bin TL'lik cezanın cinayet nedeni olacağını düşünmüyoruz diyebilirsiniz" diye konuştu.
'BÖYLE İNSANLARIN ÇOĞUNUN CİNAYET İŞLEDİĞİNİ BİLİYORUZ'
Demiroğlu, Nevzat Bahtiyar'ın ifadelerinin akla mantığa uymadığını belirterek, "Nevzat, kardeşi Mehmet ve Ferhat'a, 'Salim ve ailesinden uzak durun' demiş. Bu husumeti kendi içinde beslemiş. Yine bu kritik tarihten sonra Salim'in kendisini aramadığı açıktır. Dolayısıyla kendisini aramadığı, kızgınlık, kötülük olduğu, yine 'Gel cesedi al' demesi, 'Yengemle beraber oldum' demesi akla mantığa aykırıdır. Narin'imiz camiden çıktıktan sonra Nevzat'ın cephesine gelecek şekilde yoluna devam ettiği, maddi delillere göre Salim'i aramasının nedeni; Salim'in bulunduğu yeri öğrenme meselesidir. Ancak hemen bu aramadan sonra Nevzat'ın baz sinyal bilgilerinin değiştiğini görüyoruz. Narin'in okul yolundan patikaya doğru çıkarken Nevzat'ın sinyalinin de orada olduğu ortaya çıkmıştır. 'Nevzat gariban, böyle bir şeyi yapamaz' diye yorumlayamayız. Böyle insanların çoğunun cinayet işlediğini biliyoruz. Nevzat, maalesef Narin'i çağırdı, kendisine yönelik bir eylemde bulundu, sonra da ahıra götürdü. Kendisine yönelik bir eylemde bulunduğu, maalesef Narin’imize yönelik bir şey yaptığı için hızlıca cesetten kurtulmak istediği sonucu ortaya çıkıyor. Bu tür olaylarda önce aile bireyleri yoklanır. Bir ailenin bu kadar kısa sürede hareket etmeyeceği malumdur. Bu konuda kanaatimiz tam ve delil durumuna göre araç hareketleri de göz önüne alındığında mahkumiyete elverişli bir delil olmadığını, çocuğu öldürdüğü için Nevzat'ın gereken cezayı almasını istiyoruz" dedi.
'ENDİŞELENMESİ DOĞALDIR'
Demiroğlu, "Müvekkilimle ilgili somut olarak bu olaya nasıl karıştığıyla ilgili bir şey yok. Kadınların basit tartışması sanki bu cinayetin aile içinde işlendiği intibası yaratılmaya çalışılmış. Narin'imizin vefat haberinin geldiği anda annenin bayıldığı ve ambulansa alındığı, yine 2 Eylül tarihli jandarma tutanağında maalesef jandarma personeli niyet okuma amaçlı olarak Enes'le ilgili, basında çıkan haberlerle ilgili 'Ne düşünüyorsunuz’ demiş. Müvekkilim de 'Oğluma ne olacak' diye endişelenmesi doğaldır. Her anne gibi oğlu için endişelenmesi, 'Anne, Enes'i koruyor' şeklinde tutanağa bağlanmış. Bu tutanağın değerinin mahkemenizce dikkate alınmasını istiyoruz. Bu davada Anayasamızın 38'inci maddesi o kadar işlerlik kazanıyor ki masumiyet karinesine aykırı yayınlar yapıldığı görülmüyor. Tutmuşlar, aile üyesi olmayan birilerinin beyanını gerekçe göstererek, kayıp saatiyle ilgili yanıltıcı bilgi olarak kayda geçilmiş. O beyanların da asla ve asla dikkate alınmasını istemiyoruz. Kaldı ki bu beyanların müvekkilime ne olacağı belli değil. Müvekkilim, bu şekilde televizyon programında bunu ifade etmesine rağmen, halen bunu müvekkil aleyhine bir şey olarak mütalaaya konulması bizi üzmüştür" diye konuştu.
'SUÇA İŞTİRAK ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
Demiroğlu, Yüksel Güran'ın beraatini talep ederek, şöyle konuştu: "Nevzat'ın bu hikayesine inanılmamasının bir diğer göstergesi ise Nevzat'ın Salim'i çağırması olarak görebiliriz. Bütün delilleri değerlendirdiğimizde, anne Yüksel ile ilgili hiçbir delilin olmadığını, soyut senaryoyla kurban edilmeye çalışıldığını görmek bizi ürkütüyor. Ama göz göre göre anneyle ilgili herhangi bir delil olmamasına rağmen, müdafileri olarak bu haksızlık, bu hukuksuzluğa karşı çıkacağız. Güran ailesinin hukuka saygısı vardır. Kendi aile fertlerinden birisi, cinayete kurban gitmiştir. Hiçbir zaman bu aileyi hedef alan veya masum eylemi gerçekleştirdiği bir tavır sergilememiştir. Onlar, adaletin ve hukukun sonucunu bekliyor. Ve sizin Narin'i katledenleri cezalandıracağınıza inancı tamdır. Bunların karar verecek bu eylemi işlediğine nasıl inanabiliriz? Bu ağız ve burun kapatılmak suretiyle bu eylemin gerçekleştiği ve bunun da tek kişi tarafından olduğu açıktır. Ne şekilde eylemin gerçekleştiğini de somut vakalara göre anlıyoruz. Bu davada haksız bir şekilde bir anne lekelendi, iffeti lekelendi, çocuğu öldürüldü. Bizler bu lekeyi kaldırmak için çalışıyoruz. Şüphe bırakmayacak şekilde sizlere ispatlamaya çalışıyoruz. Suça iştirak asla söz konusu değildir. Ceza mahkumiyeti, olasılıklara dayanamaz. Gerçekleşme şekilleri ihtimallere dayanamaz. Kesin ve inandırıcı bir delil olmadığı sürece, bu hangi olay olursa olsun müvekkilim Yüksel Güran'ın beraatine ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz."
Mahkeme Başkanı Ramazan Dündar, "Bu gece duruşma bitecek ve gece kararımızı açıklayacağız" ifadelerini kullandı.
Verilen aranın ardından Anne Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu savunma yapıyor.
Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili görülen ve 3'üncü günde de devam eden davanın 2'nci duruşmasına, saat 16.00'ya kadar ara verildi.
Narin Güran'ın annesi son savunmasına başladı. Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, "İlk önce ben bir şey söylemek istiyorum. Tüm annelere sesleniyorum; ilk gün bana bir anne dedi ki başın sağ olsun sanki dünya bana oldu. O kadar mutlu oldum, evladımı kaybettim, bir insan bana bir şey demedi. Bir anne bana dedi ki başın sağ olsun, hoşuma gitti. Fırsatım olmadı bir akrabam bana başın sağ olun demeye, demediler. İnsanlar burada toplandı, niye, ben bir anneyim, evladımı kaybetmişim, bizi katil gösteriyorlar. Çok sıkıldım diyenler var. Arif'le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz. Arif'in hiç devlet maaşı olmadı. Kendi alın teriyle çocukları bu yaşa getirdi. Bugüne kadar hiç kavgamız olmadı. Olsaydı şu ana kadar olacaktı. Neden o gün, Narin kaybolduğu gün evimizde ne oldu? Tüm Türkiye'ye söylüyorum, hiç kabahatimiz olmadı. Tülin'in ölümünden de beni suçladılar. Dağkapı Hastanesinde vefat etti. Sen öldürdün Tülin kızını dediler. Sen merdivenden attın. Ne biçim annesin dediler. Benim kızım özürlüydü. Kızım konuşamıyordu. Kızım fakültede dünyaya geldiği zaman 6-7 sene en fazla yaşar dediler. İç organları büyür sonra vefat eder dediler. Beni suçladılar. Bu dosya için beni suçlu gösterdiler. Bana parmağını salladılar, Dağkapı Hastanesine gideceğim, kızın ölmediyse hayatını karartacağım dediler. Gittiler çıkardılar. Sen niye rahimden ameliyat olmuşsun dediler. Hastaneye doktora gittim ameliyat olacaksın dediler. Gece gündüz ilişkiye girsem rahimim aşağı inmiyordu. (Enes Güran sinirlenerek küfür etti.) Sakin ol oğlum her şeyi ben anlatacağım, sen üzülme Enes başını dik tut. Bir huzurumuz, düzenimiz kalmadı başkanım. Bir polis memuru bu şekilde beni suçladı. Bu kadar hakaret olur mu? (Salim Güran ağlayarak salondan çıktı.) Beni çok sorguya aldılar. Zalimce sorgu olur mu? Bana Enes gözüne vurmuş, zarar vermiş, kızını öldürmüş dediler. Ben kendimi öldürmüşüm, Narin ortada yok, dizimi gösterdim komutana, hepimiz Narin'i arıyorduk. Babasını neden aramadın dediler, babası kafayı yiyecekti o yüzden aramadım dedim. Bizim hiçbir kavgamız olmadı. Neden beni suçluyorlar, o güne kadar benim o gün evimde ne oldu, neden benim çocuklarımı bu yaşa yoksullukla getirdim bir gün kavgamız olmadı da neden o gün olsun. O gün sabah erkenden kalktım. En mutlu günümdü. Baran ve Enes 1-2 ay evde değildi. Bütün çocuklarım damda yatıyordu. Çok mutluydum bütün çocuklarım aynı yataktaydılar. Çok mutluydum zehir ettiler bana. Son gün kahvaltımız o gün oldu. 8 tane çocuğumu bir tane kaybetmiştim. Yoksullukla getirdim bugüne kadar da ne oldu da o gün bir şey oldu" ifadelerini kullandı.
"HİÇBİR ALLAH'IN KULU BU ANNE NE ÇEKİYOR DEMEDİ"
Narin'in kendisinden hep gelinlik, topuz toka, bindallı istediğini kaydeden Anne Yüksel Güran, şöyle ifade verdi:
"Söz veriyorum, alacağım dedim. Bırakmadılar kızımın sözünü yerine getireyim. Bırakmadılar ben kızıma gelinlik giydireyim. Kefen giydirdiler. Bırakmadılar kefenle de göreyim. Tabutunu da görmedim. Mezarını da görmedim. Hayalimizi yıktılar. Hangi vicdansız hangi insan bu şeyi yapıyor bize. Narin'le o gün oynadım. O gün saçını yıkadım banyo yaptım. Son saçı, son banyosu oldu. Bırakmadı saçını bağlayayım. Narin en son benden patates istedi. İyi ki kızarttım. Şu an cezaevinde geliyor patates ama ağlayarak yiyorum. En son Kur'an kursuna gitti. Size yemin ederim o Kur'an beni çarpsa da onu görmedim. Narin eve gelmedi. Yorgundum yatıyordum. Enes gece Malatya'dan gelmişti. O gün Hediye'den Muzaffer'den bir Allah'ın kulu evimize gelmemiş. Neden bize inanmıyorsunuz? 22 yıllık evliyim, komşularımız var, bir gün kavgamız olmadı. 8 çocuğu yoksullukla büyüttüm. Hiçbir sorun olmadı da o gün neden olacak. Şu an çok şükür çocuklarım çalışıyor. Salim Yüksel Narin'i öldürdüler diyorlar, ya Enes de ortak diyorlar ya Salim yengesiyle yatmış diyorlar, niye Nevzat'ı arıyor? Bütün Tavşantepe bizim istediği yere götürürdü. Demek binlerce insan çok cinayet yapmış çok hırsızlık yapmış. Bunu niye bize yapıyor? Kocaman tepede evimi gösterip oradan buraya kadar battaniyeyle sırtına alıyorsun neden Salim'e seslenip gel beraber götürelim demiyorsun? Sonra avukatına da söylüyorum, dün Rojin'in babası için ağladı burada. Rojin'in babası için ağlıyorsun değil mi?
Bir adam Nevzat, 8 yaşında Nevzat çuvala koyuyor dere kenarına götürüyor. 30 dakikada ip arıyorum diyor ya o çantanın içinde Kur'an vardı. İpi çıkarıp ağzını kapatıyor, suyun içine atıyor rahatlıkla. Peynir aklına geliyor. Peyniri alıyor, geliyor, namazını kılıyor, çayını içiyor. Narin için gözyaşı akmıyor ama Nevzat'ı savunuyor. Sen Rojin babası için akıtıyorsun? Rojin annesi ve babası eminim benim için benim için gözyaşı akıtıyor. Onlar benim acımı biliyor. Binlerce avukat Diyarbakır'da var, sen Ankara'dan geldin. Yetmedi namusumuz ortaya koyuldu. Hoş bir şey mi? O Kur'an-ı Kerim nasıl seni şey yapacak? Kendisi diyor ki devlet çocuklarını koruyor. Millet Nevzat için yardım topluyor. 4 aydır kızımı vahşi şekilde kaybetmişim. 9 ay Narin'i karnımda taşıdım. Normal doğum ettim. Narin'e kıyabilir miyim? Narin'in annesi katildir saçı elinde kalmış denildi. Saçımı size göstereyim sayın başkan (saçını göstererek), ne olmuş bana bunu bana yapmayın. Bize hakaret etmeyin. Biz namuslu bir aileyiz. Burada konuşuyorlar ya narin anne ve ağabey için ve diyorlar ki çok sıkıldım diyorlar. Keyifçi gelmişler. Seyirci gelmişler. Birinci gün ayağa kalktı gözü dolu oldu başın sağ olun dedi. Benim hoşuma gitti. Cezaevine ilk girdiğimde bana kaç çocuğun var, kaçı ölü dediler. O kadar zoruma gitti ki. İsyan etmiyorum ama ben nasıl diyeceğim 2 kızım ölüdür. Ne olur bana böyle söylemeyin dedim. 2 çocuğum ölü, 5 de sağdır dedim. Yukarıda Allah var. Nasıl burada mahkeme varsa Rabb'imin yanında da mahkeme vardır. Rabb'imden dileğim bu kendi mahkemesine bırakmadan burada acını göstersin. Nasıl bir anneye iftira atarsın. Benim için namus çok önemlidir. Arif'i seçtim. Avukatlarım yanımıza geliyordu, DNA testi çıkmadı mı Narin'in diyorduk. Kıyamıyordular bana söylemeye. En son Yılmaz ağabey bana dedi ki kız o kadar suda kaldı ki bütün DNA örnekleri kaybolmuş dedi. O zaman çöktüm. Narin yok, Güran ailesi var, hepsini namusuyla suçluyorlar. Cezaevindeyim. Çok zor. Rabb'im kimseyi burada koymasın. 4 duvardayım kimse yok, tek yatağım var. Abdestimi alıp başımı havaya kaldırıyorum sadece ezan sesi geliyor. Gözyaşımı akıtıyorum. Rabb'im kim benim ailemin kızımın sebebi olmuşsa onları buraya koy diyorum. Özellikle Gazal'ın ismini söylüyorum. Ona da bu odayı nasip et diyorum. Bunu her gün dört duvar arasında söylüyorum. Çünkü bana iftira atıyorlar. Rabb'im bizim şahidimizdir, kefilimdir. Bu adam biliyordu, Narin'e ne kadar düşkün olduğumuzu. Tülin'e 7 sene baktım, hiçbir zaman anne demedi. Akıllıydı ama demedi. İlk hastaneye gittim, ultrason odasına girdim. Hoca bana çocuğunun cinsiyeti belli oldu dedi. Kız olursa elini öpeceğim dedim. Kız çocuk olacak dedi. Arif'in yanına gittim. 'Bebeğimiz kızdır değil mi' dedi. 'Sen nereden biliyorsun' dedim. 'Gözlerinden bellidir' dedi. Ben nasıl Narin'e zarar veririm. Ben zaten ölmüşüm. Dört duvar arasındayım. Evimi parça parça ettiler. Bu hesabı Rabb'im Nevzat'a sormayacak mı?"
"BİZİM NE KÖTÜLÜĞÜMÜZ VAR"
Ne yapsalar suç olduğunu savunan Yüksel Güran, ifadesine şöyle devam etti:
"Biz ne yapsak suçtur. Ağladım suç, savcının yanına çıktım, 'sen niye ağlamıyorsun' dedi. 5 gündür cezaevinde karakolda ne görüyorum biliyor musun. Bütün kadınlarımız, Güranlar orada. Oğlumun sesi geliyor. Kaynımın sesi geliyor. Bana diyor ki savcı senle Salim böyle yapmışsınız. Ben nasıl yapabilirim böyle. Ağaç taş olmuşum, ağlamam gelmiyor. Defalarca milletvekilleri, belediye başkanı 20-30 kişi geldi. Kameralar çıktı. Zavallı anneyim, ne olur kızımı bulun, biri kızımı kaçırmış dedim, hiç ölüm aklıma gelmedi. Ne olur bir devlet kapısına bırakın kızımı, bulun, o kadar acı ki gerçekten istiyordum. Kızım dağdan düşseydi, trafik kazası geçirseydi; istiyordum bunu. Bilmiyordum ki kameracılar kendi menfaati için böyle konuşuyorlardı. Jandarma komutanı çember daraldı dedi, sevindik. Demek ki Narin'i görmüşler dedik. Birileri kaçırmış dedik. Kesin jandarma gördü dedik. Saf olduk. Çember daraldı daraldı dediler. Bırakmadılar bir 10 dakika çocuklarıma ağlayayım, sarılayım, apar topar aldılar beni. Bütün Güranlar daha orada yanıma geldiler. Ne yaptınız Narin'e söyle dediler. Biz ne bileceğiz, şu anda bildiğim gibi nefesim mideme kadar o kadar beni zalim cani gösterdiler ki Türkiye'ye herkes Nevzat masumdur diyor. Siz ayda kaç defa saçınızı boyatıyorsunuz, bu yaşa geldim bir kere boyattım. Bayramda bana çökmüşsün dedi, saçını boyatacağız dediler. Arif'i aradım, yap kendine dedi. Keşke imkanım olsaydı o kadını getirecektim buraya. Gün parası bin lira verdim, yoğurdu da sattım 400 etti. Ben saçımın parasını verdim. O kadar vicdansız insanlar var mı? Neden bizi bu kadar zalim yaptınız. Güran ailesi ne yaptı? Nevzat burada, bu köye, 22 sene evliyim, 10 sene önce de geldim. Nevzat'a sorun kaç senedir köyde yaşıyor. Doğduğundan beri o köyde. Kapı komşuyuz. Bir metre arsası yok. Bu yaşa kadar geldiler 1 metre toprakları yok. Nevzat 2 katlı ev yapıyordu bitirecekti hala ben gitmeyeceğim diyordu. Güran ailesi ona nerede zulüm yaptı? Bizim ne kötülüğümüz var? Biz onlara ne yaptık. Hayatımızı zindan etti bize? Kadınlarımız çocuklarımız hepsi cezaevinde. Çocuklar hep annesiz babasız büyüyorlar. 4 ay biz ne çekiyoruz kim biliyor. Keşke benim bahçemi görseydiniz sayın başkan. Oğullarım başka yerlerde çalışıyor. Onlar biliyor o bahçede ne çektiğimi. Hayır göremedim, bırakmadılar. Hangi anneler burada 05.00'te tarla içine giriyor. Gözü dışarıda olan anne neden sabah 05.00'te tarlaya girsin. Hiçbir zaman Arif'in, Yüksel'in çift montu, ayakkabısı olmadı. Hep çocuklarıma zorla yedirdim, bu yaşa getirdim. Senin ne hakkın var bizi bu hale getirdin. Devlet ona ömür boyu bakacak. Devlet onu Güranlardan koruyor. Oğlu İbrahim'e her gece diyordum ki kurban olayım Baran'ı yalnız bırakma. 15 sene bu adamın suyu evimizden gitti. Allah'ım sen benim hakkımı komşuma bırakma. Her sabah karısı evimize geliyordu. Karısı sanki kardeşimin evine gidiyorum diyordu. 10 dakika içinde Narin'i arıyorum, Yüksel kendine gel, ağlama diyordu, benim için kızımı arıyordu. Kızımın mezarı olsun sözümü geldi ilk duruşmada söyledi. Sen nasıl rahat yatıyorsun? Bir anneyi katil yerine koymuş. Sen sadece Narin'in tek değil bütün vuranların katilisin. Bana ceza kessinler. Benim yaşım zaten ne kadar ki. Eve gitsem zaten delireceğim. Evin içi Narin'in hatıralarıyla dolu. En azından mezarını göreyim. Namusumla beni suçluyor. Sen, ben, Salim, Enes senelerce cezaevinde kalacağız ama Rabb'imden inanıyorum ben çıkacağım o cezaevinden. Seccadeye eğildiğinde ne diyorsun sen? Hiç kimse demiyor Narin'in annesi ne çekiyor? İnsanlar o kadar zalim olmuş ki. Bu yaşa kadar Salim ile bir şey çıkmadı, o gün neden çıksın. Niye şu anda Gazal Bahtiyer Vedat (Vecni Bahtiyar) burada değil. Sen Narin'in tek değil (Nevzat Bahtiyar'ı kastederek) bütün Güranların katilisin. Senelerce ben, Salim, Enes o cezaevinde kalacağım. Ama ben diyorum çıkacağım Rabb'im şahidimdir. Sen diyebiliyor musun? Her şey senin elindedir başkanım, suçlamaları kabul etmiyorum."
Enes Güran'n avukatı Mustafa Demir, mütalaaya karşı savunma yaptı. Demir, "Bir anneyi kendi evladıyla, bir ağabeyi kendi kardeşini öldürmekle suçluyor. Buna 'Herhaldeler iddianamesi' diyorum. Kendini ifade etmekte zorlanan bir kadının anlattıklarına kendi yorumlarını ekleyip, tutanaklar tutulmuş. İddianamenin en temel noktası, daraltılmış baz. Birçok vaka var. Neden bunda yapılıyor? Bilirkişi diyor ki 'Bu dosyaya temas etmedim.' Herkes takip etti. Aklımızla oynamasın kimse. Heyet olarak bütün gerginliği aldınız. Bunlar rapor mudur? Burada rapor diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Bu rapor, denetlenebilir değil. Aynı uzmanlık alanına sahip bir bilirkişiye götürdüğümüzde denetleyemedi. 'Ne yapıldığı anlatılmıyor' dendi. (Telefondaki sinyal gücü ile ilgili) Birkaç saniye beklerseniz, sinyal gücünün nasıl değiştiğini göreceksiniz. Sinyal gücü durduğunuz yerde değişiyor. Bu sinyal gücüyle yaptığını söylüyor. Sinyal böyle dalga boyutunda gelir. Radyo frekansıdır. En güzel örnekleme, suda oluşan dalgalar gibidir" dedi.
'BURADA VERİLEN KARAR, TARİHE GEÇECEK'
Daraltılmış baz çalışmasına göre Nevzat Bahtiyar'ın olay günü ahıra gitmediğinin anlaşıldığını ifade eden Demir, "Nevzat Bahtiyar, o gün kendi ahırına götürdü. Bir gübre çuvalı var. Seri numarası ahırında çıkan çuvallarla ardışık. Kendisi de ilk savcılık ve sorgusunda söylemek zorunda kalıyor. Duruşmada bir şey ağzından kaçırdı. Onun içindeydi. Daraltılmış baza göre, Nevzat Bahtiyar ahırına hiç gitmiyor. Daraltılmış baza göre, 15.08'den sonra ne evine ne de müştemilatına girmiyor. Nasıl oluyor bu? Bu rapora güvenmemiz bekleniyor. Mısır tarlası yok. Bana cevap verdi, dalga geçiyor bizimle. Bizim de buna inanmamız bekleniyor. Bu konunun uzmanı değiliz. HTS kayıtlarına bakınca bir şeyler söyleyebiliyoruz. Üçgenleme yapıyorum, zırva. Bu görüntüleri izlediler. Bu görüntüleri izlediklerini nereden biliyoruz? 'O görüntüyü izleyip, bir delil daha üretelim' diyorlar. Bu ailenin başına çok kötü şeyler geldi. Başka bir ailenin de başına gelebilir. Burada verilen karar, tarihe geçecek. Bilirkişi alanında o kadar uzman ki uzmanlık alanını yazmıyor. Bilirkişi listesinde yoklar. Gelip, raporlarını açıklamalarını istedik. Hukuka sahip çıkmalıyız. 'HTS, baz kesin delildir' dendi. Ek raporda ne dendi; biraz yanlış yapabilirim, 1 dakikada bir insan 2 metreden fazla yol alabilir. Bu dosyadaki veriler, kesin veri gibi. Bakan beye de bilgi gitti. O da 'Biliyoruz' dedi. Bilirkişi bundan sonra, 'Hata yaptım' diyemez. Bir dahaki belki sorsak, biraz daha düşecektir. Ama zaman yok. Daraltılmış baza göre, imkansız bir şey daha var. Nevzat, daraltılmış bazdaki gibi anlattığı eylemi gerçekleştirmesi mümkün değil" diye konuştu.
'SOSYAL MEDYADA KONUŞMAYAN BİR BİZİZ'
Daraltılmış baz çalışması raporunda çelişkilerin olduğunu belirten Demir, "Diyarbakır Barosu, dosyada olmayan bilgileri getirdi. Nahit bey, mitokondriyal paylaşımı attınız. Bütün belgeleri, açıklamaları sosyal medyadan siz yaptınız" dedi. Mahkeme başkanı, araya girerek, "Sosyal medyada konuşmayan bir biziz. Sosyal medya bizi bağlamaz" cevap verdi.
'TELEFON KAPANMASI ŞÜPHELİ BİR DURUM'
Konuşmasına devam eden Demir, "Burada Şahingöz kayıt yapıyor mu yapmıyor mu? Başkan beyin telefonunda da kısa bir kayıt var. 'Salim 20.00 sıralarında aramış. Jandarma nasıl oluyor da 18.54'e bakabiliyor? 'Kayıt alınamıyor' dendi. 'Bu dosyada çok büyük bir ihmal var. Bu da Güranlardan çıkarılıyor. Biz çözemedik, bunlar çok acayip organize bir aile2 deniyor. Oturmayan parçalar var. Hepimiz sorgulayalım. Caminin orada şebeke çekmiyor. Gazeteciler canlı yayın yapamıyordu ilk günler. Uzmanla görüştük. Google'da üçgenleme yapıyor, her bazın bir kapasitesi var. Kapasite dolduğunda sizi aktarabileceği ikinci baza iletiyor. Siz yerinde dursanız bile konum değiştirmediğinizde bazlar hiçbir veri tutamıyor. Tutacak bir veri yok. Hadi tuttu diyelim. Peki, bu veriler nerede? Raporda '100'ün üzerinde arama yaptım' diyor. 101 olur, 187 olur. Bu nasıl cüret? 'Anlattıklarını gelsin anlatsın' dedik. Gelmedi. Jandarmanın dar açı çalışması var. O, 13 baz veriyor. Bir telefon sanki aynı anda 22 bazdan almış, sinyali öyle üçgenleme yapılmış. Bu derece sıhhatsiz bir şeyle iddianame hazırlandı. Olay saatinde anne ile Enes'in telefonu kapalı mı? Kökten kapandığını söylüyor. Telefonlar kapalıysa evde olduğunu nasıl anlıyoruz? Telefon kapanması şüpheli bir durum. Ama hiçbir veri yok. Akşam saatin uyku halinde, Yüksel hanımın 80 dakikalık bir kesintisi var. Bu işi anlayan arkadaşla konuşuyoruz. Telefonla işi yoksa, o telefonu uyku moduna alır. Sinyal almaz, vermez. Bazen 2 saat olan var. Bir hatırlatma sinyali yollar. Telefon orada mı değil mi diye bakar" diye konuştu.
'NEREDE BU ÇUBUKLAR, NEREDE BU TUTANAKLAR'
Demir, arama çalışmalarının sabote edilmesi için ailenin yangın çıkardığı iddialarına ilişkin, "Elektrik tellerinden bir yangın çıkıyor. Bu yangının kime ne faydası olacak. 22.00'den biliyoruz. Tam yangının çıkma anında, o anda kamera da gidiyor. Terlik olayı da anlatıldı. O terliği de biri bulacaktı. Her yerden delil toplandı. Bire bir benzeyen bir terlik. Sen zaten aileye 2'nci gün şüpheli bakmışsın. Bunun tutanağını da tutmuşsun. Dosyada 'patates hat' diye bir şey yok. Nasıl acımasız bir toplumdayız? Çobanı sorguladığı kamerayı gördünüz. Sosyal medyada aileye yönelik, alenen aileye savaş açan kişilerle temas halinde. Ulusal Kriminal Büro, '46 tane siber saldırı var' diyor Varsa bir tehdit git, şikayet et. Sohbet odaları var. 'Tehdit edildik' diyorlar. Gidin, şikayet edin. Şurada bile oturuyorlar. 'Bunlardan rahat yok' diye paylaşım atılıyor. Gelme, gelme. Herkes kendinde, her hakkı nasıl görüyor? Ersan Şen, 'Masumiyet karinesi var' dedi, linç edildi. Bu yangınlar ilgili 'Jandarma orada' deniyor. Nerede, bu yangının çıkarıldığı çubuklar? Jandarma personelleri orada. Müdahale etmişler, yangına. 'Ellerinde plastik çubuklar vardı' deniyor. Nerede bu çubuklar, nerede tutanaklar? Tıpkı Fuat Güran'ın tutuklu olması gibi. 'Ev aramasında bizi dinledi' dendi. Yeğeni kayıp, kendiniz gibi düşünün. Jandarma gelmiş. Ne yaparsınız, ağzının içine bakarsınız. Hastanede de doktorun ağzına bakarsınız. Orada ne konuşabilirler. Bu dosya, suç delillerini karartmadan bahsediyor. Talepte bulunuyoruz, ‘Ben işlem yapmayacağım' deniyor' dedi.
'ÇİFTLİK KAMERASI OLMASAYDI, NEVZAT BAHTİYAR OLMAYACAKTI'
Nevzat Bahtiyar'ın sorgu görüntülerinin izlettirilmesinin ardından Demir, "Nevzat Bahtiyar, ayın 8'inde Tavşantepe’ye gidiyor. Birlikte yemek yeniyor. İçliköfte. İyi ki bu görüntüler var. Jandarmanın ne kadar kötü ifade aldığını gösteren bir görüntü. Yönlendirme değil, yönlendirmenin ötesinde bir şey. Kurmadığın cümleleri Nevzat'ın ifadesi gibi söylüyor. Nevzat'ın ifadesi değil bu. 'Keşke aramasaydım, pişmanım' diyor jandarma personeli. Ama Nevzat'ın ağzından çıkmayan kelimelerle yönlendirmeyi görüyorsunuz. İfadeyi alan kişinin ifadesi diyebiliriz, Nevzat'ın ifadesi değil o. Üfürükçüye gidilmiş, tutanağı var. Jandarmanın getirdiği üfürükçü de var. İstismar ediyor aileyi aslında. Organize nasıl bir şeydir? Kameralar olmasaydı, Nevzat Bahtiyar çıkar mıydı? Bugün çiftlik kamerası olmasaydı, Nevzat Bahtiyar olmayacaktı. Nevzat ile Salim'in telefon görüşme yoğunlukları önemli. 21 Mayıs'tan sonra Salim hiç aramamış. Haziran, temmuz, ağustos, Nevzat 4 kez aramış" diye konuştu.
Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2'nci duruşması, 3'üncü gününde de devam etti. Duruşmada Diyarbakır Barosu adına söz alan eski baro başkanı Nahit Eren, dünkü duruşmada Diyarbakır Barosu avukatlarının söz almadan konuşması üzerine dışarıya çıkarılmasına ilişkin, "Dün akşam yaşanan bir olaydan dolayı sizden bir söz istiyorum. Savunma özgürlüğüne sahip çıkan bir baroyuz. Bizim sizden, bu davanın bugün veya yarın çıkacak kararda hukuki anlamda şüphem yoktur. Yeri geldiğinde kızı ölen bir anne, bir baba, göğsüne vura vura söz aldı ama ses çıkarmadınız. Dün Diyarbakır Barosu'nun 15 avukatı, bu davayı takip etti. Kayıtlara baktım. Avukatlarımızın bu şekilde salondan çıkarılmasına sessiz kalamayız. Dün silahlardan bahsedildi ama ses etmedik. Bu savunma değil, baromuz hukuka aykırı hiçbir şeyi delil olarak sunmadı. Hiçbir şey bile adli makamlarca gelmedi. Sizden, savunma yapan meslektaşlarımızın dava çerçevesinde savunma yapmalarını rica ediyorum" dedi.
'BU MAHKEME, ACİZ MAHKEME DEĞİLDİR'
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Burada PKK, FETÖ ya da diğer terör örgütü üyelerini yargıladım. Diğer suçları da yargıladım. Neye müdahale edeceğimi iyi bilirim. Dün başkan olmuş biri değilim. Enes'in Kalaşnikof muhabbetine bilerek müdahale etmedim. Belki sizin görmediğiniz bir şey gördüm. Benim de kendime karşı bir tarzım. Artık dinleme makamındayız. Benim duruşma salonunda dün attığım kişi, avukat değildi. Cübbesi yoktu. 'Seyircisiniz, konuşmayın' dedim. Son sözümü en sonda söyleyeceğim. Ve söyleyeceğim söz de öyle bir söz olacak ki herkes bu mahkemenin nasıl bir mahkeme olacağını görecek. Bu mahkeme, aciz mahkeme değildir, hür bir mahkemedir. Bu mahkemenin iyi niyeti suiistimal edilirse, milletvekili dahi olsa duruşma salonunu boşaltacağım. Var bizim de bir bildiğimiz, her şey kontrolümüz altında" diye konuştu. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın, sosyal medya hesabında güvenlik nedeniyle duruşmaya katılmayacağını paylaşması üzerine mahkeme başkanı, "Gelmemelerinin sebebi güvenlik değil, kendi talepleri" dedi.
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin davanın 2'nci duruşmasının 3'üncü gününde; tutuklu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi.