09.11.2022 - 13:53 | Son Güncellenme:
Adilcevaz ilçesine bağlı Göldüzü köyünde yaklaşık 10 gün önce sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan P.E. ve M.E. yaralanmıştı. Ankara'ya sevk edilen çocuklardan M.E. hayatını kaybetti.
Hacettepe Üniversitesi'nden yapılan açıklamada da, "Üniversitemiz İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi, Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi'nde kuduz tanısıyla tedavi gören 10 yaşındaki hasta, tüm müdahalelere rağmen bugün öğleden önce hayatını kaybetti." ifadelerine yer verildi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, "Aşıyla önlenebilecek bir hastalıktan dolayı bir evladımızı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerindeyiz" dedi.
KÖYDE ENDİŞELİ BEKLEYİŞ
Kuduz teşhisi konulan E.’nin cenazesi ailesine teslim edilirken, Adilcevaz ilçesine bağlı Göldüzü köyünde ise korkulu bekleyiş devam ediyor.
İHA muhabirine konuşan Yüksel Erçetin, çocukların korkudan okula gidemediğini belirterek, “Yetkililerden isteğimiz bu köpeklere çare bulmalarıdır. Çocuğumu da bir ay önce köpek ısırmıştı. Şu anda dört aşısı yapılmış. Bugün de son aşısıydı. Adilcevaz Onkoloji Hastanesine götürdüm. Şu an tedavisi yapılıyor ama biz korkuyoruz. Bu çocukta bir sorun çıkar diye korkuyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Çocuklar okula gidemiyor. M.E. de bugün vefat etti. Allah rahmet etsin” ifadelerini kullandı.
Cem Erçetin ise kuduz dolayısıyla yeğeninin vefat ettiğini belirterek, “Artık can kaybı verilmesini istemiyoruz. Yetkililer bu köpekleri toplasın. Çocuklar okula gitmiyor” dedi. Emir Oruçlu isimli çocuk da, köpek korkusundan dolayı okula gidemediğini söyleyerek, “Köpekler çocukları kovalıyor. Korkudan gidemiyoruz. Servis de var ama sokak köpekleri yine peşimize veriyor. Bir çare istiyoruz” diye konuştu.
KÖPEK ISIRDIĞINI AİLESİNE GEÇ SÖYLEMİŞ
M.E.'nin ölümüyle ailesi ve yakınları ile arkadaşları, büyük üzüntü yaşadı. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi morgu önünde bekleyen Servet Erçetin, doktorların acı haberi verdiğini söyleyerek, "Tüm çabalara rağmen kurtaramadılar. Tedavi sürecinde sadece camdan görebiliyorduk, makineye bağlamışlardı. İlk geldiği gün bizleri tanıyordu, konuşabiliyordu. O gece uyuttular, doktorlar. Geldiği günün akşamı fenalaştı, o günden sonra doktorlar uyuttular" dedi.
Servet E., M.E.'nin köpek ısırmasını ailesinden gizlediğini belirterek "Ailesine söylememişti, geç bilgilendirme olmuş. Buraya geldiği zaman da iş işten geçmişti. Bütün kana işlemişti. Doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı. Beyni bayağı hasar görmüştü, doktorların söylediğine göre. Cenazeyi bekliyoruz. Cenazeyi yarın sabah uçak ile Muş'a göndereceğiz. Oradan da alıp cenazemizi götüreceğiz. Bir sürü köpek var. Devletten beklentimiz, o köpeklerin bir barınağa gönderilmesi. Maalesef biz M.'yi kaybettik" diye konuştu.
M.E.'nin akrabası Yusuf Saf ise "Bizler açıkçası böyle bir ölümü ne hak eden milletiz ne de insanlarız. Allah kimsenin başına böyle bir acı vermesin. Bir devlet görevlisi olarak, başıboş köpeklerin ne yazık ki genç çocuklarımızı ısırmasından ve kuduza yakalanmasından çok rahatsızız. Belediyemize seslenmek istiyorum. 10 yaşında genç kardeşimi kaybettik. Başıboş köpekleri toplayalım, bir hayvan barınağına toplayalım, çocuklarımız ölmesin" dedi.
NE OLMUŞTU?
Geçtiğimiz günlerde Bitlis'in Adilcevaz ilçesinin Göldüzü köyünde yaşanan olayda, M.E. ve P.E., sokak köpekleri tarafından ısırılmıştı. Adilcevaz Onkoloji Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılan çocuklar, kuduz şüphesi ile Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilmişti. Tedavi altına alınan ve sağlık durumu ciddiyetini koruyan M.E'ye kuduz tanısı konulmuştu. P.E.'nin ise yapılan tetkiklerde kuduz olmadığı anlaşılmıştı.
36 VAKA TESPİT EDİLMİŞTİ
Öte yandan Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde başıboş köpek tarafından ısırılan ve kuduz şüphesiyle Ankara’da tedavileri devam eden 2 çocuktan sonra kentte yürütülen taramada ısırılıp sağlık kuruluşuna başvuru yapmayan 36 vaka daha tespit edilmişti.
SOKAK KÖPEKLERİNE AŞI YAPILDI
Olayla ilgili sıkı çalışmaların yapıldığı köyde, İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne bağlı veteriner hekimler tarafından kedilere ve sokak köpeklerine kuduz aşısı yapılmıştı.
'ERKEN TANI İLE ÖLÜMLER ÖNLENEBİLİR'
Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı üyesi Prof. Dr. Ali Bülent Cengiz, kuduz belirtileri, ilk müdahale ve dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin de şunları söylemişti:
Ülkemizdeki kuduz vakalarının tamamına yakını köpek ısırması sonucu gerçekleşiyor. Burada önemli olan temastan sonra yaranın temizliğini yapmak. Hasta hayvan, tükürüğündeki mikropları kas içine bulaştırınca, kas içindeki sinirler boyu ilerleyerek omuriliğe, sonra beyne doğru gidiyor. Bulguların çıkması 1-3 ay kadar sürebiliyor. Önemli olan, kuduz virüsü sinir dokusuna daha girmeden oraya girişini engellemek. Bunun için çok iyi yara temizliği yapılması gerekiyor. Akan suda basınçlı olarak yaranın 10-15 dakika temizlenmesi gerekiyor. Bir alkol ile de temizliğin tamamlanması öneriliyor. Bundan sonra hastanın en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor. Özellikle yüze, beyne yakın yaralanmalar, parmaklardan olan ısırılmalar bizim için daha önemli, virüs buralardan daha kolaylıkla beyne ulaşıyor. Hastanın izlenmesine başlandıktan sonra hayvanın da gözlem altında tutulması lazım. Hastanın özellikle riskli yaralanmada lokal yara bakımından, sonra kuduz aşısının başlanması bizim için önemli. Erken tanı ile tedavisine başlanırsa ölümlerin çoğu engellenmiş oluyor.
BEYİN İLTİHABINA NEDEN OLUYOR
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi F. Gökçe Demir, kuduz vakalarında nelerin beklediğini ve nasıl bir tedavi süreci izleneceğini anlattı. Kuduzun etkili antiviral tedavisinin olmadığını, genellikle ölümcül seyrettiğini ve beyin iltihabına sebep olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi F. Gökçe Demir, "Eğer ısırıldıkları gibi hastaneye gitselerdi aşı ve kuduz antiserumu uygulanırdı. Ne yazık ki başvurduklarında yedi günden fazla süre geçmiş, geç kaldılar" diye konuştu.
AŞI VE SERUM ETKİ ETMİYOR
Kuduzun temasla da bulaşabildiğini ve ilk testte negatif çıkan sonucun tekrarlanan testlerde pozitife dönebileceğini belirten Dr. Demir, "Kesinleşen kuduz vakasında üçüncü kez tekrarlanan testte pozitif sonuç çıktı" dedi. Demir, şöyle konuştu:
"Durumu ailesinden saklamış. Kolunda karıncalanma gibi bulgular başlayınca ailesi hastaneye götürmüş. Ancak o zaman köpeğin ısırdığını söylemiş. Virüs, merkezi sinir sistemine girdikten sonra aşı ve serum etki maalesef etmiyor."
KURTULAN TEK VAKA ŞAİBELİ
Kuduzun yüzde yüz ölümcül bir hastalık olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Demir, literatürde kurtulan sadece bir vaka bulunduğunu, onun da şaibeler barındırdığını belirtmişti. Demir, aşılı olup olmadığı bilinmeyen bir hayvan (kedi, köpek, vahşi hayvanlar) tarafından ısırılan ya da tırmalanan kişinin 24 saat içinde kuduz istasyonu olan bir merkeze gitmesi gerektiğine de dikkat çekti. Bazı eğitim araştırma ve devlet hastanelerinin kuduz istasyonu olarak belirlendiğini belirten Gökçe Demir, bu istasyonların basit bir internet aramasıyla öğrenilebileceğini söyledi.
Amerika’da 2004 yılında yarasa ısırması sonucu, kuduz hastalığına yakalanan 15 yaşındaki Jeanna Giese adlı genç kız, yürüyemez ve konuşamaz hale geldi. Doktorların o dönem deney aşamasındaki ilaç kombinasyonlarını kullandığı bir çocuk hastanesine kaldırılan Jeanna Giese’in hayatını kurtarmak amacıyla bir hafta komaya sokulduğu ve komadan çıktıktan sonra da felçli olduğu kaydedildi. Genç kız gördüğü 11 haftalık tedavi sonrası tekerlikli sandalyeyle hastaneden taburcu oldu. Giese, "aşısız halde kuduz hastalığına yakalanıp hayatta kalabilen dünyadaki tek örnek" olarak gösteriliyor.
'ISIRAN HAYVAN TAKİP EDİLMELİ'
Özel hastanelerde kuduz aşısı veya serumu bulunmadığına dikkat çeken Dr. Gökçe Demir, "Sadece devlete bağlı sağlık kuruluşlarında kuduz aşısı yapılıyor. Asi takdirde devlet, kuduz takibi yapmakta zorlanır" ifadelerini kullandı. Isırılmadan sonra hayvanın 10 gün boyunca takip edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Gökçe Demir, "Tükürüğünde kuduz virüsü olan bir hayvan en geç 10 gün içinde beyin iltihabından ölür. Eğer hayvan süre sonunda yaşıyorsa kuduz değildir" bilgisini verdi. Kuduzun belirtilerine değinen Dr. Gökçe Demir, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Isırılan bölgede karıncalanma, uyuşma, şişkinlik hatta bazen hissizlik olabilir. Kişide tuhaf davranışlar görülebilir. Bazı kişiler mahcup içine kapanık davranışlar gösterirken bazıları da saldırganlaşır. Hastalık ilerledikçe kasılmalar ve nöbetler başlar. Bu durum komaya kadar gider."
KUDUZ OLAN SUDAN KORKUYOR MU?
Kuduz olanların sudan korkmasının nedenlerini açıklayan Dr. Öğr. Üyesi F. Gökçe Demir, "Kuduza yakalanan kişi su içmek istediğinde yutaktaki kaslar kasıldığı için suyu içemez. Bu sebeple su içmekten kaçınırlar aslında sudan korkmazlar. Sudan korkma, rüzgardan korkma olarak nitelendirilen şey aslında en ufak uyaran karşısında kaslarının kasılmasıdır" şeklinde konuştu. Sıraladığı belirtilerin ortaya çıkmasının ardından hastasının iyileşmesini sağlayacak bir tedavi bulunmadığını söyleyen Demir, "Bu belirtiler görüldükten sonra virüs sinir sistemine geçmiş oluyor ve kişi ne yazık ki aşı olamıyor" diye de ekledi.
Sahipli bir hayvan tarafından ısırılan kişinin hemen 'aşı karnesi'ni istemesi gerektiğini belirten Dr. Gökçe Demir, "Eğer hayvana bir yıl içinde kuduz aşısı yapılmışsa bir sıkıntı yok demektir. Ancak sahipsiz bir hayvan tarafından ısırıldıysa derhal kuduz aşısı yaptırmak gerekir" dedi.
ISIRILAN YERE GÖRE TEDAVİ
Vücutta ısırılan yere göre uygulanan tedavinin ve virüsün ilerleyişinin değiştiğini söyleyen Demir, "Vahşi hayvan ısırıklarında ya da damar ve sinirlerin yoğun olduğu baş-boyun ısırıklarında sadece aşı değil, antiserum da uyguluyoruz. Isırık merkezi sinir sistemine ne kadar uzaksa o kadar geç bulaşıyor ve bulgular da gecikiyor" dedi. Kuduz aşısının ısırılmadan sonra olabildiğince çabuk şekilde, ilk 24 saat dolmadan yapılması gerektiği uyarısında bulunan Gökçe Demir, "Çünkü kuduz virüsü sinir sistemine geçtikten sonra tedavisi yok, aşının bir etkisi olmaz" detayını paylaştı.
Kuduz hastalığı olan bir hayvan tarafından ısırılan kişilere kuduz aşısının ilk dozu, ısırma ile aynı gün yapılır. İlk dozun yapıldığı günü takip eden 3'üncü ve 7'nci günlerde birer doz, 14. ila 28. günler arasında bir doz daha aşı uygulanır. Bu aşılar toplam 4 dozdan oluşur. Daha önce kuduz aşısı olmuş ve tekrar enfekte olan kişilerde de ilk doz ısırmanın ardından hemen uygulanır. 3. gün ise ikinci doz yapılır. Önlem amacıyla yaptırılan kuduz aşısı takvimi ise enfekte olmuş kişilere uygulanan takvimden farklı. Standart uygulamada enfekte kişilere 4 doz uygulanırken, önlem amacıyla uygulanan kuduz aşısı 3 doz olarak planlanır. İlk doz istenilen herhangi bir zamanda yapılabilir. Kişiler kuduz virüsünü taşımadığı için ilk tarihin önemi yoktur. İkinci doz ilk dozun ardından 7'nci günde, üçüncü doz ise ilk dozdan 21 ya da 28 gün sonra uygulanır.