01.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Mert İnan -Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sınırları içindeki kapalı Maraş bölgesinin bir bölümünün halkın kullanıma açılması uluslararası arenada gündeme oturmuş durumda. Bu konuda son günlerde yaşanan en ilginç gelişme ise Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal’ın geçtiğimiz hafta Rusya’da yayın yapan “Lenta.ru” haber sitesinde Rusça yayınlanan röportajı oldu. Prof. Dr. Ünal, mülakatta birleşmiş Kıbrıs’ın önce Avrupa Birliği, ardından da NATO üyesi olacağını, bu durumun Rusya’nın menfaatleriyle çatıştığını belirterek, “Rusya’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) tanıması hem Türkiye’nin, hem Rusya’nın çıkarına” görüşünü dile getirdi.
‘Açıklamalar manidar’
Prof. Dr. Ünal’ın bu sözleri Rus devlet ajansı tarafından da gündeme getirilirken, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’a soruldu. Peskov ise “Her şeyden önce, saygın profesörü (Ünal), Ankara’nın resmi görüşünü yansıtan biri olarak kabul edebileceğimizi sanmıyorum” cevabını verdi ancak Peskov “Tanımayız” demedi.
Yaşanan bu gelişmelerin ardından kapısını çaldığımız Prof. Dr. Hasan Ünal ile Kremlin’in de gündemine gelen Kıbrıs düğümü ve Rusya’nın KKTC’yi hangi şartlarda tanıyabileceğini konuştuk. Prof. Dr. Ünal sözlerine, “Peskov’un açıklamaları bence manidar” diyerek başladı ve ekledi:
“Peskov, ‘KKTC’yi tanımak gündememizde yok’ demediği gibi, Ankara’ya ‘Yaratıcı fikirlerle gelin’ mesajı veriyor. Rusya’nın çıkarları KKTC’yi tanımaktan geçiyor. Ruslar bunu yaparken, Türkiye de, Suriye ve Kırım konularında adımlar atabilir. Türk yetkililer, Kırım’ın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu yönündeki açıklamalarına yavaş yavaş son verebilir. THY de Kırım’a doğrudan seferler düzenlemeye başlar. Böylece iki taraf çok önemli konularda uzlaşırken, adanın NATO toprağına dönüşmesi engellenir. Ancak melesenin en önemli halkası, Suriye politikamızda değişikliğe gitmemiz.”
‘Sürtüşme halindeler’
Ruslar’ın KKTC politikası nedir? Ruslar KKTC’yi hangi şartlarda tanıyabilir?
Ruslar’a sürekli olarak Kıbrıs politikalarının yanlış olduğunu aktarıyorum. Hem ABD hem Rusya, adada tek devletli modelden yana. İngiltere de tek devletli modeli isterken, bir yandan da Rusya ile düşman kardeş gibiler. İki ülke, Karadeniz ve Akdeniz’de güç savaşı, sürtüşme halindeler. Ancak buna rağmen Erdoğan’ın Maraş açılımı ve iki devletli çözüm önerisinden sonra hem İngiltere hem Rusya tek devletli model için ortak tavır koydular. Ben de Ruslara şunu anlatmaya çalışıyorum.
Diyelim ki, Türkiye’nin bileği büküldü, Kıbrıs’ta tek devlet oluş(turul)du. Bu durumda Kıbrıs Avrupa Birliği toprağı haline gelecek ve NATO’ya girecek. NATO’nun genişlemesine karşı mücadele veren hatta Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliğine karşı tehditler savuran Rusya’nın Kıbrıs’ı NATO’ya taşıyacak formüle sıcak bakması, 100 kilometre mesafede Suriye kıyılarındaki üslerine büyük tehdittir. Kıbrıs’ın NATO şemsiyesi altına girmesi, Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki stratejilerine büyük darbe indirir.
Bu yorumunuza Ruslar’ın tepkisi nedir?
Ben bunları söylediğimde Ruslar da “Biz KKTC’yi tanırsak karşılığında ne alacağız?” diye soruyorlar. Türkiye’nin bu noktada yapacağı hamle Suriye politikasında değişikliğe gitmektir. ABD’nin Suriye topraklarında kukla PYD-PKK devleti kurmak istediği açıklık kazandı. O halde Türkiye olarak mevcut Suriye politikasından vazgeçmeliyiz. Türkiye alanda PYD-PKK’yı birincil tehdit gören politikayı sürdürmeli.
Suriye ile uzlaşarak üç konuda mutabakat yapabiliriz. Türkiye’deki sığınmacıların geri gönderilmesi, Adana Mutabakatı çerçevesinde teröre karşı ortak mücadele ve Türkiye’nin kontrolündeki toprakların Suriye’nin egemenliğine devredilmesi sırasında KKTC’nin Suriye tarafından tanınmasını şart koşarsak, Rusya ve Suriye bu teklifi kabul eder.
Hem Türkiye hem Suriye rejimi hem de Rusya’nın ortak şekilde KKTC üzerinden uzlaşması zor değil mi?
Suriye’nin egemenliğinden yana yani Rusya’nın içine sinecek politika değişikliği karşısında hem Suriye hükümeti hem Rusya KKTC’yi tanıyacaktır. Devletler diplomasiyi satranç gibi oynamayı bilmeli ve gerektiğinde hamleler yapma becerisine sahip olmalıdır. İşin özeti Rusya ile Suriye üzerinde anlaşırsak, KKTC’nin bu iki ülke tarafından tanınmasını sağlamış oluruz. İlk etapta Rusya tarafından KKTC’ye direkt uçuşlar başlatılır. Ardından Rusya, KKTC’de diplomatik statüde ticaret ofisi açar. Rusya bir yandan da KKTC’yi tanımak isteyen devletlere baskı politikasından vazgeçer. Türkiye’nin Kıbrıs’ta geldiği son politika doğru ancak düğüm Suriye politikamızın değişip değişmeyeceğinde saklı.
Prof. Dr. Ünal’ın Rus haber sitesinde yayınlanan röportajı ilgi gördü.
‘ABD’ye üs verilmesi gündeme gelir dedik’
ABD’nin Kıbrıs’ı tanıması gündeme gelemez mi?
ABD’li uzmanlarla 20 yıl önce konuştuğumuzda İngiltere’nin Rum kesiminde üssü olduğunu, KKTC’yi tanımaları halinde kuzeyde üs verilmesinin gündeme getirileceğini söyledik. ABD’liler ise bunun gereksiz yatırım olacağını ama günün birinde Türkiye’deki üslerin ABD kullanımına kapatılması durumunda Kıbrıs’ın Türkiye’yi kontrol etmek için önemli olacağını, o zaman da Türkiye’nin KKTC’de olmaması gerektiğini söylüyorlardı.
Türkiye, ne olursa olsun Kıbrıs’ta bulunmak zorundadır. Bu, Amerika karşıtlığı için değil, varlığımız için şart. Ada ve çevresinin stratejik değeri katlamalı artmışken Kıbrıs’tan çıkamayız. Strateji borsası olsa, son 10 yılda Kıbrıs’ın ve bölgenin hisseleri Basra Körfezi’nin hisseleri ile yarışırdı. KKTC’yi yaşatmak zorundayız. Federasyonların bu tür sorunlara çözüm olmadığı, Rumlarla yetki paylaşımı, eşit federasyon kurulamayacağı anlaşılmıştır.
‘Ruslarla İngilizler dalaşma halinde’
İngiltere’yi ikna şansımız var mı?
Rusya ile Suriye için gizli diplomasi içinde olduğumuzda bu kez İngiltere’ye dönüp, “Kardeşim eğer KKTC’yi Güvenlik Konseyi’nden ilk tanıyan Rusya olursa, Doğu Akdeniz’deki gemileri için kolaylık taleplerine hayır diyemeyiz” argümanını gündeme getiririz. Doğu Akdeniz’de Rus ve İngiliz donanması dalaşma halinde. İngiltere’ye “Gelin, siz tanıyın. Önceliğiniz olsun ya da Ruslar tanırsa öncelik onların” diyebilme şansımız için Rusya ile diplomatik görüşmelere başlamamız gerekir.
Prof. Dr. Hasan Ünal (solda) Mert İnan’ın sorularını cevapladı.
‘İsrail ile soğuk savaş yaşıyoruz’
İsrail’in Kıbrıs’a bakışı ve stratejisi nedir?
İsrail, KKTC’nin tanınması konusunda tarafsız kalsa yeter. Ancak şimdilerde Rum ve Yunanistan tarafındalar. İsrail ile adı konulmamış bir soğuk savaş yaşıyoruz. Bu ülke ile ilişkiler normalleşirse, Yunanistan’dan uzaklaşırlar. İsrail’in şu aşamada Türkiye’nin yanına gelmesi çok kolay olmayacaktır ancak tarafsız olması bile çok önemli.
Rusya Kırım’ı ilhak etmedi, Kırım Rusya’ya iltihak etti. Bunlar Rusların tezleri...
Kırım konusunu da gündeme getirdiniz. Türkiye’nin bu bölge için yapacağı diplomatik hamleler nelerdir? Kırım konusundaki tavrımız ne olmalıdır?
Kırım şu anda Rusya’nın toprağı ve demografik yapıya baktığınızda nüfusun yüzde 70’i Rus kökenli insanlardan oluşuyor. Geriye kalan yüzde 30’luk kesim ise Kırım Türkleri ve Ukraynalılardan ve diğer etnik gruplardan meydana geliyor. Kırım 2013’de referandum sonrası Rusya’ya bağlanma kararı aldı. Rus devleti de bu bağlanma isteğini kabul etti. Yani Rusya Kırım’ı ilhak etmedi; Kırım Rusya’ya iltihak etti.
Bunlar Rusların tezleri. Bir diğer tezleri de 1956’ya kadar Rusya Federasyonu’nun bir parçası olan Kırım’ın, bu tarihte Rusya-Ukrayna milletlerinin birleşmesinin 300’üncü yılını taçlandırmak için haritada değişiklik yapılarak Ukrayna’ya verilmesi şeklinde. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bu jestin artık geçerli olamayacağı deklare edildi. Ukrayna’nın tezi ise Rusya ile hiçbir zaman kardeşçe birleşmedikleri, SSCB dağıldığında oluşan sınırların korunması gerektiği şeklinde. Ukraynalılar da Kırım’daki haklarından vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. Türkiye iki ülke arasındaki bu tartışma ve sürtüşmeye girmemeli. Kaldı ki Kırım’ın Ukrayna’ya ait olduğuna, Rusya’nın ise işgalci konumda bulunduğuna dair bir BM Güvenlik Konseyi kararı yok.
Kırım’da Ukrayna veya Rusya’dan yana bir tavır sergilemeye gerek olmadığı gibi, bu meselenin barışçıl yollardan çözülmesi gerektiğini yüksek perdeden dile getirmemiz stratejik açıdan lehimize olacaktır. Dış politikada algı gerçeğin kendisinden önemli hale gelir. Benim tezim şu; Rusya, Türkiye’den Kırım’ın Rus toprağı olduğunu tanımasını zaten istemez. Böyle bir şeye ihtiyaçları yok. Dolayısıyla Türkiye’nin yapacağı Suriye konusunda Rusya ile ulusal çıkarlarımız için uzlaşmaktır. Türkiye, Ukraynalılar ile yapılan görüşmelerde Kırım konusunu açmaz, Rusya ile sorunlarının barışçıl yollardan çözümünü arzu eden devlete dönüşürse doğru hamleyi yapmış olur. THY de Kırım’a doğrudan uçmaya başlarsa Kırım’dan da KKTC’ye uçuşların serbest bırakılması talep edilir.
Kıbrıs da Kırım gibi Türkiye’ye iltihak edemez mi?
Şu aşamada KKTC “Türkiye’nin bir parçası olsun, iltihak etsin” dersek başka bir tartışmaya girmiş oluruz. Mevcut konjonktürde böyle bir gelişme mümkün gözükmüyor. Buradaki asıl üzerinde durmamız gereken KKTC’yi Rusya’nın tanımasıyla ilgili neler yapılabilir meselesidir.
YARIN: ‘Taliban’dan kaçıyorlar söylemi inandırıcı değil”