GündemKadınlar sağlıkta da şiddetten kaçamıyor

Kadınlar sağlıkta da şiddetten kaçamıyor

27.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Cinsel sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ), Türkiye’de bir çok kadının eşleri onay vermediği için jinekolojik kontrollere gidemediğini ve kanserde erken teşhis şansını kaybettiğine dikkat çekti.

Kadınlar sağlıkta da şiddetten kaçamıyor

CİSÜ Platformu Proje Koordinatörü Yonca Cingöz, “Cinsel sağlığa erişim hakkının engellenmesi bir şiddet aracı ve biçimidir” dedi.

Haberin Devamı

‘Haklarını bilmiyorlar’

Kadınların şiddete maruz bırakıldığında çoğunlukla ilk olarak sağlık kuruluşlarına başvurduğunu söyleyen Cingöz, vaka ile ilgilenen sağlık personelinin suç duyurusunda bulunması ve savcılığa yönlendirmesi gerektiğini ancak toplumsal cinsiyet eşitliği ve ev içi şiddete karşı farkındalığı olmayan hekimler dahil birçok saha çalışanının ‘Çocukların var, yuvan yıkılmasın’ gibi şiddeti meşrulaştıran önerilerde bulunduğunu ifade etti. Cingöz, “6284 Sayılı Yasa ile tedbir kararı süresi boyunca kadınlar sigortalı sayılıyor. Ama bu hak bilinmiyor. Şiddete maruz bırakılan kadınlar için bu hizmetin sağlanması önemlidir” dedi.

İzinsiz gidemiyorlar

Cingöz’ün dikkat çektiği en önemli noktalardan biri de, kadınların eşleri izin vermediği için kontrole gidememeleri.

Haberin Devamı

“Eşleri ve akrabaları tarafından gereksiz görüldüğü için kadınlar çoğunlukla doktor kontrollerine gidemiyor ve erken teşhis şansını kaybediyor. Rahim ağzı kanseri, meme kanseri gibi birçok kanser türü için taramalar yapılması gerekiyor ancak kadınların çoğunlukla ancak sağlık sorunları ağırlaşınca sağlık kuruluşuna gitmesine izin veriliyor, sonuçta sakatlık veya ölümlerle karşılaşılıyor. Erken aşamada fark edilen rahim ağzı kanseri, daha düşük maliyetle tedavi şansını yakalarken geç fark edilen durumlarda ise tedavi çok daha yüksek maliyetli” diye konuştu

Yargılayıcı tutum

Çok doğum yapan kadınların yaşlanmayla birlikte SGK nezdinde sağlık giderlerinin artışa geçtiğine değinen Cingöz, mevzuatta olmamasına ve hukuksuz olmasına rağmen hekimlerin spiral taktırmak isteyen kadınlardan eş onayı istediğine dikkat çekti.

Yonca Cingöz, şunları söyledi:

“Evli olmayan kadınlarla ilgili tarama sorularının ve cinsel sağlıkla ilgili soruların sorulmaması ve bilgilerin verilmemesi yaygın ve sorunlu bir tavır. Yaygın yargılayıcı/zorlayıcı tutumlardan biri de muayene sırasında, ‘Bakire misin veya evli misin?’ gibi kadınların özel hayatının mahremiyetini ihlal eden ahlakçı sorular sorulması. Sıklıkla aktif cinsel yaşamla ilgili utandıran, muayene olmayı isterken sanki olmaması gerekir gibi hissettiren tavırlarda bulunuluyor. Çoğu hastanede servisin adı jinekoloji ya da ‘kadın hastalıkları’ değil, ‘kadın doğum’. Bu adlandırmanın kendisi bir yere işaret ediyor. Rutin kontrollerde çoğu kadın, hele ki medeni durumu ‘evli’ ise gebelik ısrarıyla karşılaşıyor. Kendilerine yumurta dondurma seçeneğini sunan doktor sayısı ise oldukça az.  Kadınların kaç çocuk doğuracağı, kürtaja erişimin zorlaştırılması gibi, doğurganlık haklarına yönelik pronatalist politikalardan kaynaklanan ciddi müdahaleler söz konusu. Cinsel haklara erişim ve mekanizmaların kurulmamış olması ve cinsel sağlığa ilişkin giderek muhafazakarlaşan politikalar toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet biçimidir.”