Mimar Sinan Genim, İstanbul’un tarihsel kent olgusu ve mimarisini en iyi bilen isimlerin başında geliyor. İstanbul aşığı Genim ile Üsküdar’daki tarihi Şemsi Paşa Camii’nin duvarlarında meydana gelen çatlakların ardından tekne ile Boğaz turu yaparak şehrin silüetini masaya yatırdık.
‘Gereksiz ve yanlış’
Salacak açıklarından Beşiktaş ve Ortaköy kıyılarına bakınca, Mecidiyeköy, Gayrettepe, Levent bölgesinden yükselen gökdelenler ile Boğaz’ın ortasına hançer gibi saplanan Süzer Plaza’nın görüntüsü Genim’i en çok üzen yapılar oldu. Şemsi Paşa Camii’nde çatlakların oluşmasına neden olan projeyi de eleştiren Mimar Genim, Galataport Projesi’nin gereksiz ve yanlış, Kabataş Martı Projesi’nin ise doğru ve gerekli olduğunu söyledi. Şehrin siluetini bozan 5 ucubeyi sorduğumuzda ise “Benim ucube sıralamamda Gökkafes ilk sırada. İkincilikte Ceylan Otel’in eline kimse su dökemez. Bu ikiliden sonra eski şehrin siluetine zarar veren yapılar The Marmara, Sanayi Odası Binası ve Pera Marmara Oteli. Bu yapılar İstanbul’a karşı işlenmiş kabahatler. Yüksek yapıların Rami, Esenler, Bağcılar gibi bölgelerde olması gerekirdi. Silüeti bu denli bozacak merkezi yerlerde gökdelen olmaması gerekir. Mimari vahşilik neyse ki tarihi yarımadaya sıçrayamadı. Belki herkes pişman. Sayın Cumhurbaşkanımız her defasında yüksek binaların yapılmaması gerektiğini vurguluyor. Boğaz’da görüntüyü katleden ucubeler ekonomik ömrünü tamamladıktan sonra yıkılarak ortadan kaldırılmalı” dedi.
‘Olacak iş değil’
Çengelköy İskelesi’nden başladığımız turumuzda ilk durağımız Üsküdar sahili oldu. Boğaz’ın Anadolu kıyılarından süzülürken inci gibi dizilen yalıların sahiplerini ve geçmişlerini Genim’den öğrendik. Mimar Sinan’ın 1580’de yaptığı Şemsi Paşa Camii’nin önüne geldiğimizde ise tarihi eserin yanı başında yükselen kazıkların görüntüsü Genim’i kızdırdı. Ortaya çıkan görüntüyü yorumlamasını istediğimiz Genim, “Olacak iş değil. Mimar Sinan 500 yıl önce bu camiyi yaptığında arkası tamamen boştu. Deniz yoluyla seyahat eden kayıkçıların vakit namazlarını kılması için yapılan bir eser. Üsküdar’daki selatin camilere göre Şemsi Paşa Camii daha mütevazi bir yapıdır. Mevcut rıhtımdan bir metre yükselecek ve caminin bir bölümünü görünmez hale getirecek bir projeye gerek yok. Bu hataların nedeni konuya vakıf olmayan insanların İstanbul’u bilmeden görsel çizimlerle karar vermesi. İstanbul’u bilenlere danışsalar bu görüntüler olmazdı. Şayet bir yürüme yolu yapılacaksa, tarihi caminin arkasından geçmeli. Mimar Sinan bu eseri geriye çekip yapmayı düşünemedi mi? Mimar Sinan, Şemsi Paşa Camii’nin arkasında kalan eserlerin, özellikle de Rum Mehmed Paşa Camii’nin etkilenmemesi için gayret gösterdi. Neyse ki yanlışı görüp projeyi durdurdular” ifadelerini kullandı.
‘İstanbul, Anadolu bozkırı değil’ Kız Kulesi’nin önünden Karaköy yönüne dönüp Kabataş’a uzanan yolculuğumuz sırasında gözümüze çarpan projeleri değerlendiren Mimar Genim, Boğaz’daki
son durum hakkında şunları söyledi: Üsküdar Meydanı’nda asıl düzeltilmesi gereken Marmaray’ın havalandırma bacalarının ortaya çıkardığı görüntü kirliliği. Büyükşehir Belediyesi’nin Osmanbey, Şişhane’de göründüğü gibi metro giriş-çıkışları gayet mütevazı, çevreyi çok fazla etkilemeyen yapılar. Ancak Üsküdar Meydanı’ndaki görüntü Gülnüş Valide Sultan Camii, Mihrimah Sultan Camii gibi eserlerin görünümü etkiledi. Marmaray için gerekli olan havalandırma üniteleri meydan yerine hattın başka bir yerinde inşa edilebilirdi. Anadolu bozkırında iş yapar gibi bu üniteleri meydana dikmek yanlış bir uygulama.”
‘Tasfiye edilmeli’ “Beşiktaş’tan Gayrettepe’den arkaya doğru uzanan yapıların kirliliğini görüyorsunuz. Allah’tan sur içinde böyle bir yapı gözümüze çarpmadı. Sur içinin arkasında 16/9 yapıldı, her ne kadar sanki bir tek o yapı varmış gibi popüler hale getirildi ise de burada gördüğümüz görüntü kirliliğinin yanında lafını bile edilmemeli. En korkunç görüntü, Dolmabahçe Sarayı’nın arkasında gözümüze çarpan yapılar. Hele Ortaköy Camii’nin arkası bir felaket senaryosu gibi. Beyoğlu Bölgesi’nde Galata Kulesi ile rekabet edecek binaların olmaması gerekir. Beşiktaş kıyıları ve Galata’da görüntüyü bozan tüm yapıların ekonomik ömürlerini tamamladığında tasfiye edilmesi gerekiyor.”
‘Park yapılsın’“Sarayburnu önündeki boş alan çok güzel bir park ve rekreasyon alanı olur. Bu alanda 1863’te yanan Topkapı Sarayı vardı. Ancak artık yeni bir yapının yapılması mümkün değil. Görüldüğü gibi Topkapı Sarayı nerede ise kendi bildiğine büyüyen ağaçlardan görülmez hale gelmiş. Bazı bölümlerde etkili bir budama yapılıp sarayı tüm cepheleri ile görünür kılmak gerekir.”
‘Sanat merkezleri yapılabilirdi’Mimar Genim, Karaköy’den Salıpazarı’na kadar uzanan Galataport projesine karşı çıkarken; “Galataport Projesi bence doğru değil. Şehrin içinde çok büyük gemilerin yanaşacağı, devasa yanaşma yerleri yerine, oteller, lokantalar, kafeler, müze ve sanat merkezleri yapılabilirdi. Cruise gemileri için bir liman yapılacaksa bunun yeri Yenikapı veya Zeytinburnu önleri olmalı. Tarihi Karaköy yolcu salonunun yıkılan bölümlerini görüyorsunuz. Ayrıca güzergah boyunca içi boşaltılmış yapılar söz konusu. Proje hayata geçsin bir süre sonra devasa gemilerin yanaşmasına izin vermeyecekler. 3-4 bin kişinin bir anda Karaköy, Tophane bölgesine inmesi trafiğin ve bölgenin felç olması anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
‘Ulaşımda rahatlama olacaktır’Genim, şunları söyledi: “Martı Projesi’ni Galaport’tan farkı şekilden çok fonksiyon olarak. Vapur ve teknelerin yanaşma iskeleleri için deniz dolgusu yapılacak. Ancak Boğaz kıyı çizgisini çok fazla etkileyecek bir durum yok. Beşiktaş, mevcut nüfus ve yoğunlukla aktarma istasyonu yükünü daha fazla taşıyamaz. Kabataş’ta çok fazla iskan yok. Setüstü sakinleri kendi içinde yaşayan, deniz kıyısını yoğun olarak kullanan insanlar değil. Kabataş kıyısı aktarma istasyonu ve meydan olursa İstanbul ulaşımı için de bir rahatlama söz konusu olacaktır. Bu tür bir proje için Rumeli yakasında başka seçenek mümkün değil. Bu proje Beşiktaş’ta hiç yapılamazdı. Çırağan ve Dolmabahçe Sarayları’nın arasında kalan Beşiktaş mevcut nüfusu bile taşımakta zorluk yaşıyor. Beşiktaş’ta yapılacak dönüşümde asla 5, 6 katlı binalara izin verilmemeli.”
‘Korunması gereken 4 bölge’Genim, “İstanbul kabına sığmıyor, yüzyıllardır talep var. Bu şehrin nüfusunun nerede duracağını kimse kestiremiyor. Dikkat edilmesi gereken 4 bölge var: Tarihi Yarımada, Beyoğlu, Boğaziçi ve Adalar. Kısa bir süre önce İstanbul’a alternatif olarak iki yeni şehir inşa edilmesi gereği gündeme geldi, ancak yapı spekülatörleri İstanbul için kurtuluş olabilecek böylesi bir düşüncenin unutulmasını sağladılar. Artık arz talebin üstünde ve gelecekte bu tür inşaat yapanların sıkıntılar yaşayacağını düşünüyorum” dedi.