07.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
METİN UYAR - DOĞANIN GÜCÜYLE SAĞLIK
Bitkilerle hazırlanan doğal reçetelerle hastalıklardan korunmak mümkün mü? Uzmanlar, mutfağımızdaki pek çok sebze ve meyvenin hastalıklardan korunmak ve hastalıklarla mücadele etmek konusunda değerli birer savaşçı olduğunu söylüyor. Ancak, bitkileri tedavi amacıyla kullanmadan önce mutlaka fitoterapi (bitkisel tedaviler) uzmanı bir eczacı veya doktora danışmak gerekiyor.
Devlet de tamamlayıcı ve geleneksel tedavi yöntemlerini, hiçbir eğitimi olmayan “umut tacirleri”nin elinden alıp konunun uzmanlarına bırakmak için geçen yılın sonunda ‘Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’ni kabul ederek Resmi Gazete’de yayımladı. Böylece yasal tedavi seçeneklerine bitkilerle tedavi de eklendi.
Bu yazı dizisinde bitkilerden gelen gücü nasıl kullanacağımızı öğrenmek için konunun uzmanlarına danıştık. İlk bölümde, Patoloji ve Fitoterapi Uzmanı, ‘Kansere Karşı Savunmasız Değilsin’ ve ‘Kanser İyileşir’ kitaplarının yazarı olan Uzman Dr. Elif Güveloğlu, kansere karşı savaşta mutfağımızdaki savaşçılarımızı anlattı.
‘Evimizde yardımcılar var’
“Dünya Sağlık Örgütü’nün 2002 yılı raporunda, dünya nüfusunun yüzde 80’inin bitkisel reçeteler kullandığı bilgisi yayınlandı. Kanserler ise bitkisel reçetelerin en sık kullanıldığı hastalık grubu çünkü kemoterapi tedavilerindeki onca gelişmeye rağmen halen tam olarak tedavi edilemeyen birçok kanser türü var.
Nobel ödüllü immünolojist Dr. Paul Ehrlich ‘Kanser hücreleri aslında vücuda ait değildir ve bu da kanser hücrelerinin vücudun savunma sistemleri tarafından atılabileceğinin göstergesidir!’ diyor. Bu durumda, kanserle mücadelede bize düşen, kanser hücreleriyle savaşan savunma sistemimizi güçlendirmek. Mutfağımızda kanserle savaşta bizi destekleyecek çok güçlü kanser savaşçıları var. Bunları bilinçli bir şekilde kullanmaya başlayarak kansere karşı ilk önlemimizi alabiliriz.”
Uzm. Dr. Elif Güveloğlu
(Patoloji ve Fitoterapi Uzmanı, ‘Kansere Karşı Savunmasız Değilsin’ ve ‘Kanser İyileşir’ Kitaplarının Yazarı):
Acı biber hasta hücrelere saldırıyor
Sumak, DNA tamir mekanizmalarını harekete geçirerek kanserle mücadele etmemizi sağlayan önemli bir baharattır. Luteinden zengin mayalı süt ürünleri, karnabahar, domates ve nar da benzer bir mekanizmayla etki eden, kansere karşı mutfağımızda bulunan doğal savaşçılardır.
Bazı gıdalarda ise kanser hücrelerinin kendi kendini yok etmesini sağlayan etkili maddeler bulunur. Pankreas kanserinde yeşil çaydaki kateşinler, kalınbağırsak ve meme kanserlerinde çörek otu yağındaki timokinon gibi.
Prostat kanseri ve lösemide üzümdeki resveratrol, akciğer ve rahim ağzı kanserlerinde tarhundaki artemisinin, iç organlara sıçrayan tek cilt kanseri türü olan malignmelanomada acı biberdeki kapsaisin kanser hücrelerinin intiharını tetikler.
Kanser savar pazar alışverişi
Lahana: Beyazı, yeşili, moru, hepsi birer kanser savaşçısı.
İçerisinde kanseri daha olmadan önleyen ‘kanserojen bağlayıcılar’ ve kanser olduktan sonra kanserin vücuttan atılmasına yardımcı olan aktif maddeler var. Salataların içine bir avuç lahana atılması ve bu salatanın yemeğin yanında tüketilmesi gün boyunca besinlerle aldığınız kanserojenleri bağlar.
Yeşil soğan ve sarımsak: Soğan ve sarımsakta kanser savaşçısı bağışıklık hücrelerimizi güçlendirerek kanseri önleyen maddeler var. Ancak, yeşil soğandaki ve sarımsaktaki kansere karşı savaşan aktif maddeler pişirildiğinde aktivitesini kaybediyor; salatalara eklenerek çiğ şekilde tüketilmesi akıllıca olacaktır.
Elma: Her mevsimin bir elması var, onu pazarda bulun ve alın. İngiliz atasözünün dediği gibi: ‘Her gün bir elma ye, doktoru sav!’ Elmada ‘quersetin’ adlı güçlü bir kanser savaşçısı var. Bilimsel çalışmalar elmadaki quersetin’in kalın bağırsak, meme, yumurtalık ve akciğer kanserleri ile lösemiye karşı koruyucu olduğunu ortaya koydu.
Nar: Tam anlamıyla bir kanser savaşçısı. Çekirdekleri ayrı, iç beyaz zarları ve kabuğu ayrı ayrı savaşıyor kanserle. Son dönemde yapılan bilimsel çalışmalar nardan elde edilen etken maddelerin; meme, prostat, kalın bağırsak, karaciğer, pankreas, deri ve akciğer kanseri hücrelerinin üremelerini engellediğini gösterdi. Narı çekirdekleriyle birlikte tüketin. Nar suyu hazırlarken narı iç beyaz zarı ile birlikte meyve sıkacağına atın. Ayrıca nar suyunu salata soslarınıza ekleyerek salatanızı bir kanser savaşçısına dönüştürebilirsiniz.
Turp: Gerçek bir kanser savaşçısı sebze. İçerisinde besinler yolu ile bir şekilde aldığımız kanserojen maddelerin birçoğunu ‘bağlayan’ sülfür bileşikleri var. Madem bir kanserojen denizinde yüzüyor ve bir şekilde maruz kalıyoruz bu kanserojenlere, onları, daha bizi kanser yapamadan ‘bağlayıp’ dışkı ile atmak oldukça akıllıca bir seçenektir. Bize bu imkânı sağlayan turpu aç karnına değil besinlerle birlikte tüketmenizi öneriyorum. Turpu dilimleyip, acısı gitsin diye suda beklemek kötü bir gelenek, acısı giderken, faydası da gitmiş oluyor. Çünkü bu ‘kanserojen bağlayıcılar’ aynı zamanda turba o ağır kokuyu ve acımsı tadı da veren maddeler.
Kırmızı pancar: Salatası, cacığı, pişmişi, çiği, turşusu... Hepsi ayrı ayrı kanser savaşçısı. Aynı zamanda kan yapımını artırıp bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Kırmızı pancarın haftada en az bir kez tüketilmesi önerilir.
Siyah havuç: Siyah havuç hem kanserden korumada hem de kanser tedavisinde yardımcı bir ilaç besin. Bilimsel çalışmalar siyah havuçtaki antosiyaninlerin kanser hücrelerinin üremelerini engelleyici ve kanserleşmenin ilk adımı olan DNA hasarını engelleyici etkisi olduğunu ortaya koydu.
Tere ve roka: Her yeşillik faydalıdır ancak konu kanserden korunmak olduğunda bu ikisinden daha etkilisi yok. Her iki yeşillikte de ortak kanser savaşçısı aktif bir madde bulunur. Bu madde tere ve rokayı çiğnediğinizde damağınızda acı bir tat oluşmasını sağlayan maddedir.
Kereviz: Kışı kerevizsiz geçirmeyin. Her gün kereviz yemeği yapmak zorunda değilsiniz, pişirdiğiniz her çorbaya bir, iki kök atın sonra blender ile karıştırın. Saplarını böreklerinize ve çorbalarınıza doğrayın. Yapraklarını ise maydanoz kullandığınız her yerde kullanın. Kanserle savaşa birkaç koldan birden yardım eden bu kış sebzesi ile kış cacığı da hazırlayabilirsiniz.
Alternatif değil destek tedaviler
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”, 27 Ekim 2014’te Resmi Gazete’de yayımlandı. Böylece yasal tedavi seçeneklerine bitkilerle tedavi (fitoterapi), ozon terapi, hipnoz, kupa terapisi ve sülükle tedavi gibi on beş yeni alan eklenmiş oldu. Günümüzde zaten yapılan ve pek çoğu da sağlık mesleği mensubu olmayan kişilerce, kontrolsüz bir şekilde uygulanan bu tedavi yöntemlerinin, belirli eğitimlerden geçerek yetkinlik kazanmış sağlık profesyonelleri tarafından uygulanması, halk sağlığının korunması açısından büyük bir kazanım olacak. Yeni yönetmeliğin amacını, uygulama alanlarının neler olduğunu ve eleştirileri TC Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Bilim Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Doğan Ünal’a sorduk.
l Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği neden çıktı?
Günümüzde insanlar, bu tedavi sistemlerinden zaten yararlanıyor ama ne yazık ki bu yöntemler yetkisiz, hatta sağlık mesleği mensubu bile olmayan kişiler tarafından uygulanıyor. Ülkemizin birçok yerindeki bu başıboşluğu engellemek ve halk sağlığını korumak için Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Yönetmeliği çıkarıldı. Artık geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri Sağlık Bakanlığı’nın kontrolünde, sadece o alanda belirlenen eğitim programını tamamlayarak sertifika almış tabip, diş tabibi veya tabip gözetiminde sağlık mesleği mensubu tarafından uygulanabilecek.
‘İSTİSMAR EDENLER VAR’
l Yönetmelik taslak halindeyken başlıkta “Alternatif” kelimesi de vardı. Çok eleştirildi ve yönetmelik çıktığında başlıkta yoktu. Çıkarılması eleştirilerin sonucu mu?
Dünya Sağlık Örgütü’nün ve diğer ülkelerdeki sağlık düzenleyicilerinin yaptıklarını inceledikten sonra “alternatif” kelimesine yönelik eleştirileri haklı bulduk ve kaldırdık. Gerçekten de bunlar modern tıbbın alternatifi değil, ana akım tıp anlayışını desteklemek için kullanılabilecek yöntemler.
l Türk Tabipleri Birliği, yönetmelikteki tedavileri “İnsan sağlığını tehdit eden” uygulamalar olarak değerlendiriyor. Ayrıca bu tedavilerin hastaların umutlarını sömürerek hastaları hem maddi zorluğa sokabilecek, hem de asıl tedavilerinden uzaklaştıracak yöntemler olduğunu iddia ediyor. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin etkinlikleri düşük olduğu için yan etkileri de ana akım tıp anlayışına göre çok daha düşük. Diğer konuda ise Türk Tabipleri Birliği ile aynı kaygıları taşıdığımız için bu yönetmeliği çıkardık. Şu anda televizyonda kanseri tedavi ettiğini iddia eden yetkisiz kişiler milyonlarca insanın duygularını istismar ediyor. Bu uygulamaları, bu kişilerin elinden alıp sertifikalı doktorların denetimine bırakıyoruz. Bir doktor hastanın ne zaman hangi tedaviyi alması gerektiğini bilir. Bir kanser hastasına “Sen tedavini bırak, bunu yap” demez.
‘DİĞER ÜLKELER İNCELENDİ’
l Yönetmeliğin eklerinde 15 geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulaması belirlendi. Sülükle tedavi gibi bazı yöntemler eleştirildi, bu yöntemler neye göre seçildi?
31 farklı tedavi uygulaması üç yıl boyunca incelendi. Bilimsel veri tabanlarında bu yöntemlerden hangileri hakkında tatmin edici düzeyde yayın olduğuna bakıldı. Bu şekilde 31 başlık 15’e kadar düşürüldü.
l Diğer ülkelerde bu yöntemlerin nasıl uygulandığını da incelediniz mi?
Amerika, Fransa, Almanya, Güney Kore, Belçika ve Çin’deki uygulamaları inceledik. Bunların dışında Dünya Sağlık Örgütü’nün konuyla alakalı toplantıları, raporları ve vizyon belgeleri incelendi. Batılı ülkelerdeki tıp uygulamaları bütünleyici tıbba yöneliyor. Güney Kore ve Çin gibi ülkelerle bire bir görüşmelerimiz sonucunda da nihai hedeflerinin bütünleyici tıp olduğunu öğrendik.
KANSERLE MÜCADELEDE YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ PAZARTESİ MİLLİYET’TE...
YARIN: l Uzm. Dr. Elif Güveloğlu’ndan kanser savar salata, çorba tarifleri
l Bitkisel çaylarla hastalıklardan nasıl korunacağız?
l Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve kanser tedavisini desteklemek için kullanılabilecek bitkiler hangileri?
l Fitoterapinin Türkiye’deki kurucularından Prof. Dr. Erdem Yeşilada, bitkilerle tedavinin faydalarını anlattı.