08.09.2022 - 11:01 | Son Güncellenme:
İHA
Fehime Sultan ve Hatice Sultan yalılarının mülkiyet devri sebebiyle gündeme geldiğini hatırlatan Ekinci, Ortaköy’den Kuruçeşme’ye kadar olan alandaki yalıların eskiden "Sultan Yalıları" olarak bilindiğini anlattı. Bölgedeki yalılar hakkında bilgi veren Ekinci, “Burada Sultan Abdülaziz’in kızı Esma Sultan’ın, yalısının yanında Sultan V. Murat’ın kızları; Fehime, Hadice ve Fatma sultanların, yanında Sultan 2. Abdülhamid’in kızı Naime, Zekiye ve Naile sultanların, onun yanında Mediha, onun yanında Naciye ve nihayet Abdülaziz’in kızı Nazime Sultan’ın yalıları sıralanıyordu. Şimdi popüler olan Hatice Sultan ve Fehime Sultan yalıları, Boğaz Köprüsü’nün İstanbul tarafına düşüyor. Boğaz Köprüsü’nün tam altındaki yalı Fatma Sultan’a aitti. Bunların kız kardeşiydi. Köprü yapılırken yıkıldı” diye konuştu.
YALILAR, PADİŞAHIN HAZİNESİNE AİTTİ
Yalıların, padişahın hususi hazinesi Hazine-i Hassa’ya ait olduğuna değinen Ekinci, bir devlet bir de padişaha ait hazine olduğunu anlattı. Bu bölgedeki yalıların Sultan Abdülhamit’e ait olduğuna değinen Ekinci, şöyle konuştu:
“2.Abdülhamid, bu yalılardan baştaki, İstanbul tarafından olan Fehime Sultan Yalısı’nı Ali Sait Paşa’dan satın almıştı ve ağabeyinin kızı evlenirken 1901’de ahşap bir yalı yaptırıp ona tahsis etmişti. Onun yanındaki Hatice Sultan Yalısı ise vaktiyle Sultan III. Selim’in kız kardeşi Hatice Sultan’a aitti, Neşat-ı Abat Yalısı idi, yıkılmıştı orası, onun yerine yapılmıştı. Yani Hatice ve Fehime Sultan yalıları, 2 tane yan yana ayaktadır, restorasyon görmüş haliyle de olsa. Sultan V. Murat’ın kızlarıdır. Birbirlerine yakın tarihlerde Sultan Abdülhamid tarafından evlendirilmişlerdir. Babaları tahtan indirilmiştir. Bu yalılar onlara tahsis edilmiştir. Bu yalılar onların kendi mülki değil ama Hazine-i Hassa denilen padişah hazinesine aitti. 1924 senesine kadar sultanlar burada oturdu. Bu yıl Osmanlı hanedanı sürgün edilince Hatice Sultan ve Fehime Sultan sürgüne çıktı.”
SÜRGÜNDE ACILAR İÇİNDE GEÇEN HAYAT
Fransa’daki meşhur gazeteci-yazar Kenize Murad’ın anneannesi olan Hatice Sultan’ın sürgünde Beyrut’a gittiğini, Fehime Sultan’ın ise Fransa’nın Nice şehrine yerleştiğini belirten Ekinci, “Bu her iki sultanın da buradaki yaşadıkları hayat yürek burkucudur. Hatice Sultan yaşlıydı. Bir müddet sonra kötürüm oldu. Beyrut’un bir mahallesinde zar zor geçinerek hayatını kaybetti” ifadesini kullandı.
Fehime Sultan’ın hayatının daha da zorluklarla geçtiğini anlatan Ekinci, şunları kaydetti:
“Nice şehrinde, zenci hizmetçisinin sokaklarda dilenerek getirdiği paradan pişirdiği çorbayı yiyerek yaşadı. Üzüntüden verem oldu ve öldü. Fehime Sultan 1920’li yıllarda, Hatice Sultan 1930’lu yıllarda vefat etti. Onların geride kalan yalıları diğer haneden üyelerine tahsis edilen yalılar gibi hükümet tarafından müsadere (el koyma) edildi. Zaten bazıları devlet hazinesine ait değil, padişaha aitti. Yani bunlara el konuldu. Bu 1920’li yıllarda yapılan hukuksuzluklara bir misaldir.”
Fehime Sultan Yalısı’nın bir süre boş durduğunu, ardından da yetimler yurdu olduğunu anlatan Ekinci, yalıların tarih sürecinde kullanım şekilleriyle ilgili şu bilgiyi verdi:
“Daha sonra Gaziosmanpaşa Ortaokulu oldu. Sanırım 2000’lı yılların başında bir sabotaj olduğu düşünülen bir yangın ile yandı. Oraya otel yapmayı düşündüler. Orası İl Özel İdare tarafından İstanbul Trafik Vakfına kiralandı. Fakat otel izni çıkmadı. Orası bir müddet otopark olarak kullanıldı sonra inşa edildi, otel yapılmak üzere. Hatice Sultan Yalısı ise uzun zaman Yüzme İhtisas Kulübü olarak faaliyet gösterdi. O da zannediyorum 2015 yılında yine otel yapmak üzere İl Özel İdare tarafından kiralanmıştı. Yani belediyenin orada devreye girişi 2000’li yıllarda olmuştur. Bu faaliyetleri yürütebilmek için. Enteresandır şimdi herkes bu 2 yalının belediyeden hazineye ya da hazineden belediyeye intikalini konuşuyor ama hiç kimse bunların eski sahiplerini, burada kimlerin, nasıl yaşadığını pek dile getirmiyor.”
Fehime ve Hatice Sultan’ın varisleri hakkında da açılamalarda bulunan Ekinci, Hatice Sultan’ın 2 çocuğu olduğunu belirtti. Oğlu Hayri Bey’in çok genç yaşta çektiği sıkıntılara dayanamayarak intihar ettiğine değinen Ekinci, “Keman öğretmenliği yaparak geçiniyordu Beyrut’ta. Çok dar bir maişeti (gelir) vardı. Kızı Selma Hanım Sultan ise Osmanlı hanedanın en renkli şahsiyetlerinden bir tanesidir. Hatice Sultan bunu Hindistanlı Müslüman bir Mihrace ile evlendirdi. Bu zat Oxford'da okumuş, öyle sıradan bir Hintli değil. Hindistan’da mahalli bir hükümdardı. Selma Sultan, Sacid Hüseyin ile evlendi. Kotwara diye bir şehir var. Bu evlilik Hatice Sultan’a bir miktar nefes aldırdı. Zaten evlendirme sebebi de paraydı. Fakat daha sonra savaş çıkınca Hatice Sultan’a para gönderemez oldu. Hatice Sultan zaten o arada vefat etti. Kızı Selma Sultan annesini görmek üzere Beyrut’a geldi. Hamileydi, savaş çıkınca Hindistan’a dönemedi, burada bir çocuk doğurdu. Kenize Murad işte meşhur gazeteci” dedi.
Ekinci, sürgündeki Osmanlı hanedanının söz konusu mülklerle ilgili davalar açmasına rağmen sonuç alamadığını kaydetti. Ayrıca Ekinci, Türkiye’nin Osmanlı’nın devamını olmasına rağmen Osmanlı hanedanına yönelik bir çalışma yapılmamasını da eleştirdi.