30.05.2023 - 19:37 | Son Güncellenme:
Tolga TAHÇI / DHA
Bayraklı ilçesinde oturan Aslıhan Sinem Çiçek, geçen yıl 26 Temmuz'da iş görüşmesi için Bornova ilçesindeki bir adrese gitti. Eve dönmeyen Çiçek'e ulaşmayan babası Serdar Çiçek, polise kayıp başvurusunda bulundu. Yapılan araştırmada Çiçek'in, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde olduğunu belirlendi. Aldığı darbelerle durumu ağır olan Çiçek, bir gün sonra hastanede yaşamını yitirdi. Çiçek'in ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada Burak Kaya gözaltına alındı. Çiçek'in telefonu üzerinde bulunan Kaya, emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildiği adliyede Sulh Ceza Hakimliği'nce 'gasp' suçundan tutuklandı.
Olayla ilgili yapılan araştırmada Çiçek'in son olarak beyaz bir hafif ticari araca bindiği tespit edildi. Aracın geçtiği noktaları inceleyen polis, Cem A.'ya ulaştı. Belirlenen adrese operasyon yapan ekipler, şüpheliyi gözaltına aldı. Polisteki işlemlerinin ardından 'nitelikli cinsel saldırı' suçlamasıyla adliyeye sevk Cem A., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayağına elektronik kelepçe takılan Cem A.'ya, konutunu terk etmemek başta olmak üzere yurt dışına çıkma yasağı konuldu. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Cem A.'nın kuzeni Diyar A. da mahkemece adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Burak Kaya için istenilen adli tıp raporunda kanında ve idrarında uyuşturucu madde tespit edildi. Kaya, 27 Ekim'de savcının istemiyle yurt dışı çıkış yasağı konularak tahliye edildi, ancak ilerleyen süreçte başka bir suçtan hüküm giyerek cezaevine girdi.
İKİ SANIK İÇİN İDDİANAME HAZIRLANDI
Olayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından hazırlanan iddianame, İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İddianamede, şüphelilerden Cem A. için 'nitelikli cinsel saldırı' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 19 yıla kadar, Burak Kaya için ise 'yağma' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. 'Olası kastla öldürme' suçundan ise kovuşturmaya yer olmadığı belirtildi.
İddianamede, geçen yıl 26 Temmuz'da 112 Acil Çağrı Merkezine gelen ihbarda, otoyoldan Bornova Çiğli yönüne giderken Bayraklı Tünelleri çıkışında sağ tarafta genç bir kızın olduğu, sağlıklı görünmediği, arabaların önüne atladığının bildirilmesi üzerine kolluk görevlilerinin olay yerine yönlendirildiği ve Aslıhan Sinem Çiçek'in ormanda yerde yatar durumda, vücudunda yaralar, elbisesinde kan izleri olduğu, pantolonun ön düğmesinin ve fermuarının açık olduğu bilgisi yer aldı. Çiçek'in polislere kendisine bir kişinin tecavüz etmeye çalıştığını ve sonrasında bilincinin kapandığını söylediği de kaydedildi.
'TELEFONU SANIĞIN ÜZERİNDEN ÇIKTI'
İddianamede ayrıca, Aslıhan Sinem Çiçek'in yakınında park halinde 35 BBB 189 plakalı motosiklet olduğu, motosikletin trafik ekipleri tarafından inceleme yapılmak üzere götürüldüğü, hemen sonrasında şüpheli Burak Kaya'nın maktulün başında ambulansta bekleyen kolluk görevlilerinin yanına geldiği belirtildi. Burak Kaya'nın kollarında ve yüzünde kan izlerinin bulunduğu, motosikletin kendisine ait olduğunu, benzini bittiği için park etmek zorunda kaldığını, yakıt almak için akaryakıt istasyonuna gittiği yönündeki ifadesine yer verildi. Burak Kaya'nın üzerindeki kan izleriyle ilgili ise yardım etmek istediği Çiçek'in kendisine saldırması sonucu oluştuğunu söylediği belirtildi. Burak Kaya'nın üst aramasında Çiçek'e ait cep telefonu, motosiklette ise 30 santim uzunluğunda bir bıçak ile kanlı bir yeşil mont bulundu. Yapılan incelemede monttaki kanın Çiçek'e ait olmadığı da iddianamede yer aldı.
'KAHVE İÇİP AYRILDI'
Sanıkların yargılanmalarına bugün 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya başka suçtan cezaevinde olan Burak Kaya SEGBİS ile bağlandı. Duruşmada tanıklar dinlendi. Çiçek'in iş görüşmenin ardından geldiği evde olan H.A., "Aslıhan ile birkaç defa görüşmüştük. Sonra iş için konuşmuştuk. Onu çalıştığım yerde işe aldıracaktım. İş görüşmesine gittikten sonra bizim eve geldi. Tahminen saat 14.00'den sonraydı. Çünkü o saatte iş görüşmesine gitmişti. Berfin, ben ve kız kardeşim evdeydik. Sinem geldiğinde kahve yapıyorduk. Ona da yaptık ve içti. Çok durmadı. 5-10 dakika kaldıktan sonra evden ayrıldı. Heyecanlıydı ama uyuşturucu içip, içmediğini bilemem. Çünkü iş görüşmesinden çıkmıştı. Hatta bana iş grubuna kaydolduğu söylemişti. Sanıkları tanımam. Cem ile ilişkisi olduğuna dair bir şey duymadım. Cem'den bahsetmedi. Evde olduğumuz sürece uyuşturucu veya alkol kullanmadık, sadece kahve içtik" dedi.
'DAHA NE YAPMAMIZ GEREKİYOR'
Duruşmada tanık olarak dinlenen Ç.O. "Cem, akrabam olur. Aslıhan'ı tanımıyorum. Olayı öğrendiğimde üzerinden birkaç hafta geçmişti. Ben de öğrenmek için aradım ama açmadı. Bunun üzerine kız kardeşini aradım. Kız kardeşi bana telefonda olayın doğru olduğunu, Aslıhan'ın Cem'in kendisini darp etmesi üzerine üst kata kaçıp, cama yumruk atması sonucu elinin kesildiğini söyledi. Hatta apartmanda kan izleri olduğunu, bunların fotoğrafını çektiğini ancak ailesinin sildirdiğini söyledi. Ben de bu durumu akrabam K.O.'ya anlattım. K.O. da Aslıhan'ın dayısı olan 'Sercan'a anlatalım' dedi. Birlikte gittik ve olayı anlattım. İfade vereceğimi öğrenince telefonla aradı ama açmadım" diye ifade verdi.
Söz alan Çiçek'in babası Serdar Çiçek, "Kızım 45 dakika ambulans bekleyerek can çekişerek ölmüş. Kişiler dışarıda geziyor. Kamera görüntüleri var, darp var. Kendi öz akrabaları bile bunları söylüyor. Daha ne yapmamız gerekiyor? Sanıkların tutuklanmalarını ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz" dedi.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti dosyada dinlenmeyen tanıkların dinlenmesine karar verip duruşmayı 26 Eylül'e erteledi.