27.09.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim temennimiz Zengezur ve Laçin’i barış koridoru haline getirerek açmaktır. Hala savaşın egemen olduğu bir koridoru düşünmek mümkün değil. Çünkü gerek Zengezur gerek Laçin koridorlarını eğer barış koridoru olarak düşüneceksek kavga gürültü olmadan bu işi çözmemiz gerekiyor... Ermenistan bu işin önünü açmazsa İran’dan geçecek” uyarısında bulundu.
Erdoğan, Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne yaptığı günübirlik ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerle sohbet etti ve soruları yanıtladı. Enerji, ulaşım ve toplu konut alanlarında imzalanan üç anlaşmayla Nahçıvan ziyaretinin taçlandığını vurgulayan Erdoğan, “Karabağ’daki son durum üzerinde özellikle durduk ve Azerbaycan’ın haklı davasında güçlü desteğimizi tekrarladık” dedi. Ermenistan’ın da artık süreci uzatmak yerine güçlü bir irade sergilemesi gerektiğini, bölgenin normalleşmesine büyük ivme kazandıracak bu beklentiyi 11 Eylül’de telefon görüşmesinde Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a da ifade ettiğini vurgulayan Erdoğan, “Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve komşuluk hukukuna riayet edildiği takdirde çözülemeyecek hiçbir sorun görmüyoruz” dedi. Erdoğan’ın mesajlarından satır başları şöyle:
ZENGEZUR SİNYALLERİ OLUMLU: Türkiye ve Azerbaycan için çok önemli bu koridorun hayata geçmesi stratejik bir konudur ve muhakkak tamamlanmalıdır. Bu koridor açıldığında Bakü’den çıkan bir araç ya da tren doğrudan Kars’a gelebilecek. Türkiye-Azerbaycan kardeşliği çok daha güçlenecek. İran’dan da bu konuda olumlu sinyaller gelmesi sevindirici. Bizim temennimiz buraları barış koridoru haline getirerek açmaktır. Hala savaşın egemen olduğu bir koridoru düşünmek mümkün değil. Çünkü gerek Zengezur gerek Laçin koridorlarını eğer barış koridoru olarak düşüneceksek kavga gürültü olmadan bu işi çözmemiz gerekiyor. Hele hele bunların raylı sistem olduğunu düşünürsek, Türkiye’den gelen tren Nahçıvan’dan, Ermenistan’dan geçerek Azerbaycan’a gidecek. Ermenistan bu işin önünü açmazsa İran’dan geçecek. İran buna olumlu bakıyor.
HOCALI’DA GERÇEK SAHİPLERİ VAR: O katliamı yaşayanlar için de bizler için de Hocalı Katliamı unutulmaz. Hocalı katliamının şu anda Ermenistan bedelini ödüyor ve ödeyecek. Çünkü 1 milyon Azeri Hocalı’dan ve diğer şehirlerden adeta hicret etti. Şimdi ondan 10 yıllar sonra Azerbaycan bu katliamın hesabını sordu ve topraklarını geri aldı. Malum, Amerika, Rusya, Fransa, Minsk Üçlüsü denilen bu ülkeler, yıllarca Azerbaycan’ın bu hakkını tanımadılar. Sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesti ve işi bitirdi. Şimdi Hocalı’da artık kim var? Hocalı’nın gerçek sahipleri…
KKTC İÇİN SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİZ: Önümüzdeki süreçte Türk Devletleri Teşkilatı’nın toplantısı var. Azerbaycan da bu toplantıya KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bey’in davet edilmesini çok istiyor. 3 Kasım’da Kazakistan’da toplantı yapılacak ve toplantıda inşallah gözlemci üye olarak KKTC’yi de göreceğiz. Bu konuda sağ olsun Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in de ciddi kararlılığı var... KKTC’nin tanınması Kıbrıs adasında kalıcı barış ve huzurun sağlanmasını isteyen tüm ülkeler için en doğru seçenektir. Bundan böyle Kıbrıs’ta iki devletli çözüm dışında seçeneğin kalmadığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır... Bizler KKTC’nin artık diğer ülkelerce tanınması için sesimizi daha çok yükselteceğiz. Artık doğru adımın vaktidir.
‘F-16’da artık net yanıt bekliyoruz’
(ABD’den F-16 satışı ve Senatör Menendez hakkındaki yolsuzluk iddiaları) Bizim, F-16’larla ilgili bu konuda en önemli sıkıntılarımızdan biri de ABD’li Senatör Bob Menendez’in ülkemiz aleyhine faaliyetleriydi. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan şu anda bu süreci yakından takip edecek. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile Dışişleri Bakanımız 3-4 gün önce Amerika’da görüştüler. Bu görüşmeler devam ediyor. Ama şimdi bu durumu fırsata dönüştürüp kendisiyle tekrar görüşmekte fayda var. Bu sayede F-16 ile ilgili süreci belki hızlandırma fırsatımız da olabilir. Sadece F-16 değil, diğer bütün konularda Menendez ve onun zihniyetindekiler bize karşı engelleyici faaliyet yürütüyor. Menendez’in devreden çıkması bize avantaj sağlıyor ancak F-16 meselesi sadece Menendez’e bağlı bir konu değil. Yönetilmesi gereken alanları Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan yürütecek. Bu konuda ABD’den artık net bir yanıt bekliyoruz. Temenni ediyoruz ki olumlu neticeyi fazla uzamadan alırız. Bu konu dahi bizlere savunma sanayii noktasında kendi kendine yeten bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
‘Netanyahu’dan sonra biz İsrail’e iade-i ziyaret yapacağız’
(Netanyahu’nun ziyareti ve enerji iş birliği) Zannediyorum ekim, kasım gibi Netanyahu’nun hastalık nedeniyle gerçekleştiremediği ve ertelenen Türkiye ziyareti yapılır. Bu ziyaretin olması için görüşme trafiği devam ediyor. Ondan sonra da biz iade-i ziyaretimizi yapacağız. Türkiye ve İsrail olarak birçok alanda iş birliği yapıyoruz. Yeni iş birliği alanlarının varlığı da bir gerçek. Özellikle Avrupa, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası oluşan konjonktürün de etkisi ile sürdürülebilir enerji kaynağı arayışında. İsrail’in kaynaklarının Avrupa’ya taşınması konusunda arayışta olduğu da herkesin malumu. En akılcı rota Türkiye üzerinden bu kaynakların Avrupa’ya ulaştırılması. Bunu son görüşmemizde de ele aldık, çalışmalara başladık. Diğer taraftan sondaj çalışmaları noktasında da iş birliği fırsatları bulunuyor... En kısa sürede gerek Türkiye’de gerek İsrail’de yapacağımız görüşmelerde rota, takvim ve sondaj alanları gibi ayrıntıları da netleştiririz.
‘Darbe anayasası ayıbını bitirelim’
Yeni anayasa ile ilgili olarak da AK Parti Meclis grubumuz, parlamentoda grubu olan diğer partilerle görüşmek suretiyle ‘Gelin bir sivil anayasayı beraber yapalım’ davetimizi iletecek. Grup Başkanımız Abdullah Güler Bey’e ‘Hemen gereken suretle görüşmeleri yapın’ dedim. Yani 1 Ekim’den itibaren Meclis konuşmamızda da gerekli vurguyu buna göre yaparız, gerekli adımları da buna göre inşallah atarız. Türkiye artık darbe anayasası ayıbından kurtulmalıdır... Hedefimiz tüm vatandaşlarımızın ‘benim anayasam’ diyeceği bir anayasa ortaya koymaktır.
ENLASYONLA MÜCADELE: Enflasyonla mücadelede şu an itibariyle arkadaşlarımızın yoğun bir takvimi var. Enflasyonun dizginlenmesi ve kalıcı olarak tek haneye inmesi amacıyla açıkladığımız OVP bu yoldaki kilometre taşlarımızı oluşturuyor. Fiyat istikrarının sağlanması için parasal sıkılaşma ve kredi sıkılaşması tedbirleri ekonomi yönetimimizce hayata geçiriliyor. Bu adımlar kaynaklarımızın üretken alanlara yönlendirilmesi ve bu sayede yüksek, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması amacını taşıyor. Maliye politikaları ile da bu amaçlar destekleniyor.
‘Afrika ülkeleri bizi takip ediyor’
G20 ülkelerinden öte Afrika ülkelerinin durumu bizim için çok büyük önem arz ediyor. Afrika ülkelerinin takip ettiği ülke biziz... Örneğin, BM Genel Kurulu’nda Afrika ülkeleri ile yaptığımız görüşmelerin hepsinde de ‘Türkiye ne diyor?’ sorusunu işittik.