21.01.2017 - 13:17 | Son Güncellenme:
İSTANBUL (AA) - MURAT KAYA - ENES CAN
İstanbul'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) medya yapılanmasına ilişkin 25'i tutuklu, 2'si tutuksuz yargılanan ve 2'si ikisi yakalamalı 29 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "örgütün medyadaki en temel faaliyet amacının, stratejisi dogˆrultusunda algı operasyonu yapmak, bu yolla toplumdaki tepkiselligˆi yo¨nlendirmek için kendisine mes¸ruiyet alanı sagˆlamaya c¸alıs¸mak" olduğu belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Murat Çağlak tarafından hazırlanan ve İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen 196 sayfalık iddianamede, FETÖ/PDY liderinin medya üzerinden üyelerine gizli veya ac¸ıktan talimatlar vermesi ele alındı.
Örgüt lideri tarafından medya organlarında yayımlanan "sohbet" adlı konuşmalarda, bazen örgütün diliyle gizlenmiş şekilde, bazen de açıktan talimatlar verildiği aktarılan iddianamede, "Sohbetlerde dini bir konu anlatılıyormus¸ gibi yapılıp gerc¸ekte siyasi, ekonomik, o¨rgu¨tu¨n gelecegˆi ile ilgili konular is¸lenmektedir." ifadelerine yer verildi.
Başsavcılıkça yürütülen bir soruşturma dosyasında, o¨rgu¨tün medya temsilcilerinin nasıl talimat aldıklarına ilis¸kin konus¸ma tespitlerinin olduğu, "özgür basın susturulamaz" kampanyasında sözde hiç medya kuruluşuyla ilgisi olmayan örgüt liderinin talimatının dikkati çektiği belirtilen iddianamede, Fetullah Gülen ile kapatılan Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca arasındaki konuşmanın bir bölümüne yer verildi.
"KONUŞMADAN SONRA 'KARANLIK KURUL' OLUŞTURULDU"
Gülen ile Karaca arasındaki konuşma sonrasında, "S¸efkat Tepe" dizisinin formatının degˆis¸tirildiği ve dizide "Karanlık Kurul"un oluşturulduğu bilgisi verilen iddianamede, başka bir görüşmeden sonra da, o¨rgu¨tu¨n basın organı Zaman gazetesinde ısrarla dershanelerle ilgili haberler yapılmaya bas¸landığı, bu ses kayıtlarının, o¨rgu¨t u¨yelerinin medya alanındaki faaliyetlerini o¨rgu¨t liderinin talimatlarına go¨re s¸ekillendirdiğini gösterdiği ifade edildi.
Hüseyin Gülerce'nin 24 Ocak 2016'daki tanıklık ifadesinde, "1995'ten itibaren gazetede yayımlanacak olan yazıların o¨nce Fetullah Gülen'e go¨nderildigˆi, yazıların onun kontrolu¨nden gec¸tikten sonra yayımlandıgˆı, kendisine gelen yazıları ekleme, c¸ıkarma, degˆis¸tirme ve sansu¨r dahil her tu¨rlu¨ is¸lemi yaptıgˆı, Zaman gazetesinin genel yayın yo¨netmeni gibi davrandıgˆı, Gülen'in onay vermedigˆi hic¸bir haberin ve yazının gazetede yer almadıgˆı, sadece gazetede degˆil Samanyolu TV'de yayınlanan 'Tek Tu¨rkiye' adlı dizideki senaryo konus¸malarının da Gülen'e okundugˆuna bizzat s¸ahit oldugˆu, kendisinin de bazı yazılarına mu¨dahale edildigˆi" beyanında bulunduğu anımsatılan iddianamede, örgu¨t u¨yelerinin lider talimatıyla hareket etmelerinin yanı sıra bu talimatların yerine getirilmesi ve operasyona do¨nu¨s¸me as¸amasından da bahsedilmesi gerektiği ifade edildi.
BARANSU VE USLU'NUN "OPERASYON" TWEETLERİ
İddianamede, örgüt adına yürütülen "Tahşiyecilere kumpas, Selam-Tevhid, 17-25 Aralık ve MİT tırlarının durdurulması" soruşturmalardan örnekler verilerek, o¨rgu¨t u¨yeligˆinden sorus¸turma açılan Mehmet Baransu'nun 17 Aralık 2013'te gerc¸ekles¸ecek operasyonu kastederek, 2 gün öncesinden, 15 Aralık 2013'te, "Salı gu¨nu¨ de su¨rprizlerim olacak ins¸allah", Emrullah Uslu'nun da 24 Aralık 2013'te, "O tweeti hatırlatma gu¨nu¨, 'bakan c¸ocuklarının adı yolsuzlugˆa karıs¸mıs¸ ise kim gu¨ler kim agˆlar" s¸eklinde tweetler paylas¸tıkları hatırlatıldı.
Samanyolu TV'de yayınlanan "Şefkat Tepe" dizisinde, 17 Aralık operasyonu talimatı sayılacak konuşmalar geçtiği ve operasyondan 4 gün sonra 21 Aralık'ta yayınlanan 131. bölümde ise oyunculardan birinin, "Hedefe aldıgˆımız her u¨lkede oldugˆu gibi burada da etkin, yetkin adamları para ve mutayla agˆımıza du¨s¸u¨ru¨p, bizim istihbarata c¸alıs¸maları temin ettik, devletin kılcallarına sızdık. Hedefimiz bizi c¸o¨zen, inancımızı sorgulayan camiadır." şeklinde konuşma yapıldığı belirtilen iddianamede, dizideki ikinci şahısın da, "Zaten zamanımızda o¨nemli olan, bir u¨lkeyi is¸gal etmek degˆil, kılcalları ele gec¸irmektir. Bir u¨lkenin kalbi olan kılcalların ic¸ine sızmak ve u¨lkeyi kılcalların verdigˆi raporlarla yo¨nettirme, asıl galibiyet budur." ifadesinin kullanıldığı bildirildi.
İddianamede, 17 Aralık so¨zde yolsuzluk operasyonunun, basında da es¸ zamanlı algı operasyonu ile devam ettiği ve bu bagˆlamda 18 Aralık 2013 tarihli bazı gazetelerde "yolsuzluk ve ru¨s¸vet operasyonuymus¸" gibi anlatım yapıldığı kaydedilerek, ileriki zamanlarda da gazetelerde algının sürdürüldüğü aktarıldı.
"DİZİDE, YAPILMASI MUHTEMEL MİT TIRLARI OPERASYONU İŞLENDİ"
"Şefkat Tepe" dizisinde 11 Ocak 2014'te yapılması muhtemel MİT tırları operasyonuyla ilgili konuların is¸lendiği, tırların durdurulması ve o¨ncesindeki algıda katkısı olanlarla ilgili kamu davası ac¸ıldığı anlatılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Sorus¸turma as¸amasında, Suriye'de yas¸anan olaylarla ilgili her u¨lkenin kendi c¸ıkarlarını go¨zeterek kendine o¨zgu¨ devlet politikası sergiledigˆi, Tu¨rkiye'nin de aynı s¸ekilde sınır koms¸usu olan Suriye ve Irak'ta cereyan eden savas¸ ve c¸atıs¸malara kars¸ı u¨lke c¸ıkarlarını go¨zeterek devlet politikası belirledigˆi, bu bagˆlamda Tu¨rkiye ile soydas¸ Suriye'deki Tu¨rkmen vatandas¸larla yıllardan bu yana su¨regelen akrabalık ilis¸kilerinin dogˆal bir sonucu olarak, Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve hu¨ku¨metinin de bu bo¨lgede yas¸ama tutunmaya c¸alıs¸an insanlara yardımda bulunduğu, bu insani yardımların da uluslararası bir yardım kurulus¸u olan I·HH aracılıgˆıyla gerc¸ekles¸tirildigˆi, bu yardımlar sayesinde I·HH'nın bo¨lge halkı tarafından takdir go¨rdu¨gˆu¨, Tu¨rkiye'nin gerek Suriye'de gerekse Irak'ta savas¸ s¸artlarından dolayı birtakım sıkıntılarla kars¸ı kars¸ıya kaldıgˆının bilindigˆi (Musul Konsoloslugˆu rehin alma olayı, Tu¨rk tır s¸ofo¨rlerinin alıkonulması gibi), bo¨lge halkı tarafından benimsenen I·HH’nın ise bu sıkıntıların c¸o¨zu¨me kavus¸turulmasında aracılık yaptıgˆının degˆerlendirildigˆi, FETO¨/PDY u¨yelerinin ise I·HH'nın bu faaliyetlerinden haberdar oldugˆu, o¨rgu¨tu¨n taktik ve stratejisi geregˆi uzunca bir su¨re I·HH-MI·T ilis¸kisinin takip edildigˆi, yapılanmaya mensup TSK ic¸erisindeki o¨rgu¨t u¨yelerinin ise bir kısım MI·T personelini uyus¸turucu kac¸akc¸ılıgˆı s¸u¨phelisi olarak dinledigˆi ve izledigˆi, bu dinleme ve izleme faaliyetleri sonucunda Tu¨rkiye'nin Suriye'deki politikaları hakkında bilgi sahibi oldukları, 2013 yılı eylu¨l ayından itibaren sistematik olarak gizli bir s¸ekilde MI·T ve I·HH u¨zerinden Tu¨rkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zor duruma du¨s¸u¨rmek ic¸in bu eylemi gerc¸ekles¸tirdikleri, kamuoyunda eylemin haklılıgˆı yo¨nu¨nde algı olus¸turmak ic¸in medyanın da kullanıldıgˆı tespiti yapılmıs¸tır."
Örgu¨t lideri Gülen'in tutuklu s¸u¨phelilerle ilgili tahliye talimatı vermesi sonrasında, o¨rgu¨t u¨yeligˆi suc¸laması kapsamında tutuklu s¸u¨pheliler hakkında o¨rgu¨tu¨n yargıdaki u¨yeleri tarafından so¨zde tahliye kararlarının verildiği ifade edilen iddianamede, "Örgu¨t, devleti ele gec¸irme planını istedigˆi gibi is¸letemeyince o¨rgu¨t lideri tarafından etkili u¨yelerine, 'yurt dıs¸ına c¸ıkma' talimatı vermesi ve u¨yelerin yurt dıs¸ına c¸ıkmaları; darbe mesajı niteligˆinde Zaman gazetesinin, sirenler altındaki harabe s¸ehir ve akabinde gu¨len bebek reklamı, Sızıntı dergisinde asker kamuflajlı bir kis¸inin c¸ic¸ek bahc¸esine ac¸ılan bir kapıyı ac¸ması ve 'bir ihtimal daha var' s¸eklindeki gazete reklamı tamamen o¨rgu¨t veya o¨rgu¨t lideri tarafından verilmis¸ mesajlar olup, tespitler dosya arasındadır." değerlendirmesi yapıldı.
"Bulundukları konuma göre dedikodu yapan örgüt üyeleri"
Özellikle "Karanlık Kurul" diyalogları dikkate alındıgˆında, o¨rgu¨t mensuplarının "vatan delileri" olarak vasıflandırıldığı ve operasyonların bu kis¸ilere kars¸ı yapılacakmıs¸ gibi is¸lendiği belirtilen iddianamede, "Yani ters algı operasyonu yapılarak hem o¨rgu¨t mensupları masum olarak go¨sterilmekte hem de o¨rgu¨t mensuplarının yapacagˆı operasyonlar ile ilgili talimat verilmektedir. Tu¨m o¨rneklerde bu ters algı rahatc¸a go¨ru¨lebilir." ifadesi kullanıldı.
FETÖ'nün medyadaki en temel faaliyetinin o¨rgu¨tün amacı ve stratejisi dogˆrultusunda algı operasyonu yapmak olduğu, örgütün bu yolla toplumdaki tepkiselligˆi yo¨nlendirmek için kendisine mes¸ruiyet alanı sagˆlamaya c¸alıs¸tığı vurgulanan iddianamede, "Algı operasyonları yapılırken medya c¸ok etkin kullanılmakla birlikte o¨rgu¨tsel faaliyet c¸erc¸evesinde toplumun her alanına sızmıs¸ o¨rgu¨t mensupları da bulundukları konuma go¨re dedikodu yaparak, istihbarat toplayarak, sahte delil u¨reterek, yargılama konularında o¨rgu¨t menfaatini go¨zeterek veya maddi destek sagˆlayarak neticede her tu¨rlu¨ faaliyette bulunarak bu algıya destek olmaktadır. Yapılan bu algı sonucu bireyler objektif olmaktan uzaklas¸tırılıp o¨rgu¨t go¨zu¨yle olayları yorumlamaya zorlanmaktadır." bilgisine yer verildi.
İddianamede, 17 Aralık 2013'ten o¨nce emniyet ve yargı tarafından yapılan operasyonlarla ilgili örgüt üyelerince, "operasyonların hukuka uygun oldugˆu, yargı organlarının verdikleri kararlara saygı duyulması gerektigˆi, gazeteci veya medya mensubu olmanın insanların suc¸ is¸lemeyecekleri anlamına gelmeyecegˆi" şeklinde yayınlar yapıldığı da kaydedilerek, "17 Aralık 2013 sonrasında o¨rgu¨tle mu¨cadele kapsamında yapılan medya ile ilgili operasyonlar, aynı televizyon kanalları tarafından gu¨nlerce canlı yayınlarla ve aynı konuklarla 'medyaya darbe' bas¸lıgˆı ile kamuoyuna sunulmus¸tur. Burada da o¨rgu¨tu¨n ilkesel bir yayıncılık yerine tamamen stratejik olarak o¨rgu¨t amacı dogˆrultusunda medyayı kullanmasının tipik bir o¨rnegˆi go¨ru¨lmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.
"FETÖ TARAFINDAN KURGULANAN HAYALİ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ"
Örgütün zaman zaman hedefi yok etmek adına kumpaslar kurduğu da belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"FETO¨ tarafından kurgulanan hayali bir o¨rgu¨t ortaya atılmıs¸, adına 'Ergenekon Tero¨r O¨rgu¨tu¨' denmis¸, bu hayali o¨rgu¨tle ilgili basın yayın u¨zerinden iyi kurgulanmıs¸ metinler defalarca tekrar edilmis¸, sosyal medyada bo¨yle bir o¨rgu¨t varmıs¸ gibi paylas¸ımlar yapılmıs¸, o¨rgu¨tle iltisaklı ko¨s¸e yazarları da bir anda o¨rgu¨t medyası ile paralel yazılar yazmaya bas¸lamıs¸tır. Toplumda uyanan tehlikeli bir o¨rgu¨t algısı u¨zerine, 'Ergenekon sorus¸turmalarına!' toplumsal destek sagˆlanmıs¸ ve hedefteki kis¸ilere kars¸ı yapılan operasyonlara tepkisellik engellenmis¸tir. 19 Ocak 2011 tarihinde Zaman gazetesi, Soner Yalc¸ın'ın go¨zaltına alınmasını is¸leyerek, ABD Bu¨yu¨kelc¸isine atfen 'Ergenekon du¨nyanın neresinde olsa yargılanır' haberini yapmıs¸tır. 06 Mart 2011 tarihinde ise 'Odatv'deki belgelerden kaos taktikleri c¸ıktı. Bu mu gazetecilik?' bas¸lıgˆı ile haber yapılmıs¸tır. Oysa 2011 yılında yapılan Odatv sorus¸turması kapsamında Soner Yalçın, Barıs¸ Pehlivan ve Barıs¸ Terkoğlu adlı kis¸ilere ve Ergenekon sorus¸turması kapsamında Ahmet S¸ık ve Nedim S¸ener (Fetullah Gülen yapılanması hakkında 'I·mamın Ordusu' isimli kitap yazarak o¨rgu¨tu¨n faaliyetlerini des¸ifre etmeye c¸alıs¸an) adlı kis¸ilere uygulanan yakalama-go¨zaltı is¸lemleri ve sorus¸turma su¨rec¸leri irdelendigˆinde ise FETO¨/PDY’nin kamu kurumları ic¸erisindeki u¨yelerinin kendisine muhalif olarak go¨rdu¨kleri medyayı etkisiz hale getirmek amacıyla harekete gec¸tikleri, Zaman gazetesinde de buna paralel olarak, adı gec¸en kis¸ilerin basın faaliyetlerinden degˆil de o¨rgu¨tsel faaliyetler c¸erc¸evesindeki eylemlerinden dolayı yakalanarak tutuklandıklarına dair haberlerin yapıldıgˆı anlas¸ılmaktadır. Aynı su¨rec¸te yu¨ru¨tu¨len c¸es¸itli isimlerdeki sorus¸turmalar ile TSK'daki o¨rgu¨t, o¨nu¨nde engel go¨rdu¨gˆu¨ c¸ok sayıda rütbeli tasfiye edilmis¸ yerlerine kendi mensuplarını yerles¸tirmis¸tir."
İddianamede, FETO¨'nün elindeki gu¨cu¨ ve kamu imkanlarını kullanarak gerc¸ekles¸tirdigˆi 17-25 Aralık su¨recindeki operasyonun ne kadar haklı oldugˆunu, ayakkabı kutularındaki paralar, para kasaları, cinsellik ve benzeri konular c¸erc¸evesinde savunduğu, devletin mu¨dahalesiyle operasyonunun bas¸arılı olamaması sonucu bu defa o¨rgu¨tün, 2014 yılının ocak ayında, hemen her gu¨n Bas¸bakan'a ait oldugˆunu iddia ettigˆi ses kayıtlarını medyaya servis ederek itibarsızlas¸tırmayı ve istifaya zorlamayı denediğine dikkat çekildi.
Ses kayıtlarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca uzman kurumdan alınan raporda, "seslerin montajlandığı, Bas¸bakan ve ogˆluna ait olmadıkları" tespitine yer verildiği hatırlatıldı.
"TOPLUM, 'FUATAVNİ' HESABIYLA TOPYEKUN ALGIYA MARUZ BIRAKILDI"
O¨zellikle Gezi Parkı olayları esnasında sosyal medyanın Türkiye'de c¸ok etkin kullanılabildigˆinin go¨rüldüğü ve FETO¨ ac¸ısından ise 17-25 Aralık sonrası su¨rec¸te algı olus¸turulması ac¸ısından sosyal medyanın etkin s¸ekilde kullanıldığına işaret edilen iddianamede, örgu¨tu¨n sosyal medyada c¸ok sayıda propaganda hesabı olmasına ragˆmen o¨zellikle "fuatavni" adıyla kullanılan hesabın, tu¨m digˆerlerini de kapsayacak s¸ekilde sembol haline geldiği ve o¨rgu¨tu¨n yayın, dedikodu yo¨ntemiyle yaptıgˆı algıyla aynı konuların es¸ zamanlı bu hesapta da is¸lendigˆinin o¨zellikle dikkat c¸ekici bulunduğu aktarıldı.
İddianamede, şunlar aktarıldı:
"O¨rgu¨t toplumu germek, u¨yelerini motive etmek, algı olus¸turmak, insanları sindirmek ve devlet kurumlarını as¸agˆılamak, hakaret, tehdit, iftira gibi her tu¨rlu¨ suc¸u o¨rgu¨t adına faili mec¸hul s¸ekilde is¸lemek ic¸in olus¸turdugˆu 'fuatavni' ve tu¨revleri mahlaslı hesapların paylas¸ımlarını incelemek gereklidir. Zira bu s¸ekilde o¨rgu¨tu¨n amacına ulas¸mak ic¸in sosyal medyayı nasıl kullandıgˆı go¨ru¨lecektir. 'Fuatavni' mahlaslı Twitter kullanıcısının sosyal medyayı kullanmasının en bu¨yu¨k nedeni, Tu¨rkiye'nin sosyal medyayı kullanmakta du¨nya üçüncüsü olmasıdır. Bu Twitter kullanıcısının kimligˆinin toplum tarafından bilinmemesi herkes tarafından 'Kim bu fuatavni?' diye sorularak toplumun bilinc¸altında merak uyandırması, o¨rgu¨t mensuplarının bu hesabın dedikodularını yayması, atılan tweetlerde, 'korkma, titre' gibi kara mizahi u¨slup ile Sayın Cumhurbakanı'na sempati duymayan toplumun belirli kesimi ic¸in sempati uyandırması gibi bilinc¸li davranıs¸larla hesabın genis¸ kitlelere ulas¸ması hedeflenmis¸tir.
O¨rgu¨tu¨n bu hesabındaki paylas¸ımları, halk ic¸inde o¨rgu¨t sempatizanları tarafından dedikodu yo¨ntemiyle yayılmıs¸, o¨rgu¨tu¨n yazılı ve go¨rsel basınına ve internet sitelerine tas¸ınmıs¸, ko¨s¸e yazılarında is¸lenmis¸ ve takipc¸ileri vasıtasıyla genis¸ kitlelere ulas¸ması sagˆlanmıs¸tır. Halk nezdinde bu hesaptaki paylas¸ımlar o¨rgu¨tu¨n so¨ylemleri olarak du¨s¸u¨nu¨lmeye bas¸lamıs¸ ve neticede toplum o¨rgu¨tu¨n hedefi dogˆrultusunda topyekun algıya maruz bırakılmıs¸tır."
GÜLEN'İN, 'ZORLUK ÇIKARIN' TALİMATIYLA GERÇEKLEŞEN EYLEMLER
"Fuatavni" hesabının, ac¸ıldıgˆı gu¨n itibarıyla yaklas¸ık 230 kis¸i tarafından takibe alındığı ve tweetlerinin retweet yapıldığı belirtilen iddianamede, "Yani hic¸ tanınmayan bir hesap ac¸ıldıgˆı gu¨n, trend topic hale getirilip digˆer kullanıcıların takip etmelerinin yolu ac¸ılmıs¸tır. Popu¨leritesi artırılan o¨rgu¨t hesabı, kısa su¨re sonra yine o¨rgu¨tle irtibatlı internet sitelerinde haberles¸tirilmis¸ ve ismi duyurulmus¸tur. Twitter ortamında hic¸ tanınmayan, gerc¸ek kis¸i oldugˆu dahi belli olmayan bir hesabın ilk ac¸ıldıgˆı gu¨n itibariyle ile yu¨zlerce kis¸i tarafından takibe alınması, o¨rgu¨t u¨yeleri tarafından takip edilmesi konusunda birbirlerine tavsiyede bulunulması, normal s¸artlarda bir kis¸inin bilemeyecegˆi kadar degˆis¸ik kurum-mahal-olay-kis¸i hakkında paylas¸ımlarda bulunması ve paylas¸ımlarının o¨rgu¨te ait yazılı ve go¨rsel basında gerc¸ek ve dogˆru oldugˆu varsayımı ile duyurulması gibi hususlar dikkate alındıgˆında bu hesabın o¨rgu¨t adına bir 'proje hesap' oldugˆu sonucuna varılmaktadır." ifadelerine yer verildi.
Devletin aldıgˆı kararlara kars¸ı o¨rgu¨t u¨yelerinin medya u¨zerinden dayanıs¸maya c¸agˆrıldığı ve bazı sorus¸turmalarda "sıfır" yazılı tis¸o¨rt giyilip, "Fetullah Gu¨len'in yolunda biz sıfırız" mesajı verildiğine de dikkat çekilen iddianamede, devletin yaptıgˆı is¸leme kitlesel olarak kars¸ı c¸ıkılması ve direnilmesi ic¸in c¸agˆrılar yapıldığı, muhalefet partileri ve bazı medya kurulus¸larına basın-yayın u¨zerinden mesajlar verilip destek istendiği, bunun da Gülen'in, 'zorluk c¸ıkarılması' konusundaki talimatıyla gerçekleştiği belirtildi.
O¨zellikle televizyon kanalları ve basın yayın organlarının o¨rgu¨t tarafından yo¨netim kadrosuyla hu¨creler arasında dogˆrudan iletis¸im aracı olarak kullanıldığı, algı operasyonları sonrasında o¨rgu¨t mensupları ve algıya maruz kalmıs¸ kis¸ilerin, o¨rgu¨t medyasının da yo¨nlendirmesiyle kalabalık olus¸turup belirlenen, medyada kullanılan sloganları attığı, pankartlar ac¸tığı aktarılan iddianamede, "Örgu¨tu¨n kullanımında olan Bugu¨n TV, Kanal Tu¨rk, Samanyolu TV ve Samanyolu Haber kanallarında da bu eylemler canlı yayınlanmıs¸tır. Hakkında sorus¸turma yapılan FETO¨ mensupları o¨rgu¨t kanallarının her birinde pes¸ pes¸e ekrana c¸ıkarılmıs¸, devlet yo¨neticileri ve sorus¸turmacı birimler ileride yargılanmakla tehdit edilmis¸tir. FETO¨'ye yo¨nelik operasyonlar, 'makul s¸u¨phe adı altında yapılan hukuksuz operasyonlar' olarak nitelendirilmis¸tir. Hatta o¨rgu¨te destek olmayıp canlı yayın yapmayan digˆer medya kurulus¸larıyla ilgili de o¨rgu¨t kanallarında 'bugu¨nlerin unutulmayacagˆı' yo¨nu¨nde u¨stu¨ o¨rtu¨lu¨ tehdit yapılmıs¸tır. Haklarında o¨rgu¨t u¨yeligˆi suc¸laması ile sorus¸turma olan eski emniyet yetkilileri kanallara c¸ıkarılıp o¨rgu¨tu¨n propagandası yaptırılmıs¸tır." değerlendirmesi yapıldı.
"ÖRGÜTÜN EMNİYET VE BASIN AYAĞI BİRLİKTE HAREKET ETTİ"
Kamuoyunda "S¸ike operasyonu" olarak bilinen operasyonda go¨revli u¨st ru¨tbeli emniyet mensubu Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç ve digˆer s¸u¨phelilerin kullandıkları telefon hatları ile Zaman gazetesinin bu¨nyesinde bulundugˆu Feza Gazetecilik AS¸'ye ait telefonlar arasında sık sık go¨ru¨s¸meler oldugˆunun tespit edildiği de vurgulanan iddianamede, böylece o¨rgu¨tu¨n emniyet ic¸indeki mensuplarıyla basın ic¸erisindeki mensuplarının birlikte, aynı amaca yo¨nelik hareket ettikleri kanaati olus¸tuğu ifade edildi.
İddianamede, örgu¨t medyasında çıkan, algıya yo¨nelik digˆer haberlere de yer verildi.