GündemFETÖ'nün mahrem askeri yapılanması itiraflarla çözülüyor

FETÖ'nün mahrem askeri yapılanması itiraflarla çözülüyor

06.10.2020 - 11:07 | Son Güncellenme:

Bursa merkezli 7 ilde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) mahrem askeri yapılanmasına yönelik geçen hafta düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 12 şüpheliden 8'i itirafçı oldu.

FETÖnün mahrem askeri yapılanması itiraflarla çözülüyor

Bursa'daki bazı ankesörlü ve büfe telefonlarından ardışık periyodik arandıkları tespit edilerek 14 Eylül'de Bursa merkezli Adana, Ankara, Çankırı, İstanbul, Kocaeli ve Kırıkkale'de yakalanan 12 zanlı hakkındaki soruşturma sürüyor.

Haberin Devamı

Şüphelilerden, haklarında ifade bulunan ve örgüt bünyesinde mahrem imamlık yaptıkları belirlenen 6 şüpheliden 5'i ile FETÖ mensubu 3 zanlı, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandı.

İtirafçıların ifadeleri doğrultusunda, daha önce haklarında işlem yapılmamış 83 kişinin de aralarında bulunduğu 254 isme ulaşıldı. Asistan hekim şüphelinin 49, anketörlük yapan bir zanlının ise 104 ismi ifşa ettiği öğrenildi.

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca söz konusu 83 kişi hakkında da soruşturma açıldı. Diğer kişilerle ilgili dava ve soruşturmaların sürdüğü öğrenildi.

LİSEDE BAŞKA, ASKERİ ÖĞRENCİ SORUMLUSUYKEN BAŞKA KOD ADI

İtirafçılar arasında bulunan, askeri okula gitmekten vazgeçince örgütün askeri okullara hazırladığı öğrencilerden sorumlu mahrem imamı yapılan Ü.A, savcılıktaki ifadesinde FETÖ'nün 17-25 Aralık sürecinde mensuplarına yaptığı baskıyı anlattı.

Haberin Devamı

Lisede "Hamza", askeri öğrenci sorumlusuyken "Abdullah" kod adını kullanan Ü.A, Bursa'da 7'nci sınıfta örgütle tanıştırıldığını, askeri liseler ve harp okullarına özel olarak hazırlandığını hatta bu konuda zorlandığını belirtti.

İlköğretim okulu müdürü Y.G'nin, Anadolu lisesini kazandıktan sonra kendisini FETÖ'ye ait bir yurda yerleştirdiğini bildiren Ü.A, "Bize gizlilik için kod adı almamız gerektiğini söylediler, ben Hamza'yı seçtim. Üst düzey sorumlular bize askeri okullara gireceğimizi, kendimize dikkat etmemiz gerektiğini, kızlarla arkadaşlık yapmamamız gerektiğini ve flört etmememizi söylüyorlardı." ifadelerini kullandı.

Ü.A, liseden sonraki asıl amaçlarının, üniversite sınavlarından yüksek puan alarak harp okullarına girmek olduğunu vurguladı.

Örgüt sorumlularının, ders çalıştırmanın haricinde kendilerine spor yaptırdığı, koşuya götürüp süre tuttukları bilgisini veren Ü.A, şöyle devam etti:

"Halı saha maçlarına götürüyorlardı. Bu maçlara bölge sorumlusu olarak bildiğim şahıslar da geliyorlardı. Askeri okul sınavlarına başvurduğumuz dönemde bize mülakat provası yaptırıyorlardı. Fetullah Gülen'i tanımadığımızı ve alakamız olmadığını söylememizi istiyorlardı. Askeriye içinde adamları olduğunu, o okulları kazanmamıza yardımcı olacaklarını söylüyorlardı. FETÖ'ye ait kapatılan Bahar Hastanesine götürüp ön muayene yaptırdılar. Gözümde problem çıkınca ücretin yarısını karşılayarak beni ameliyat ettirdiler. 2011'den sonra ben ve bir arkadaşım askeri okula girmekten vazgeçtik, bunun üzerine ailelerimizle görüştüler ancak biz kararımızdan vazgeçmedik."

Haberin Devamı

İZMİR'DE ÜNİVERSİTE OKURKEN ASKERİ ÖĞRENCİLERLE İLGİLENMESİ İÇİN ANKARA'YA GÖNDERİYORLARDI

Örgüt sorumluları tarafından bir yurtta öğrenci mesulü olarak görevlendirildiğini kaydeden Ü.A, daha sonra üniversiteyi kazanıp İzmir'e gittiğini ve bu şehirde de askeri okullara hazırlanan öğrenci gruplarından sorumlu olduğunu belirtti.

Ü.A, 2012 yılında İzmir'den zaman zaman Ankara'ya gidip askeri öğrencilerle ilgilendiği itirafında bulunarak, şunları kaydetti:

"Ankara'ya gitmeden önce askeri öğrencilere hangi kitapları okutacağım, ne yaptıracağım söyleniyordu. Askeri öğrencilerle ankesörlü telefonlardan iletişime geçiyordum. 2013'te 3'üncü sınıftayken dershane problemleri yaşanmaya başlayınca bölge sorumlusu bize daha dikkatli olmamızı, aramızda ajanların olduğunu, okulda kendimize dikkat etmemiz gerektiğini, dershaneler konusunda sosyal medyadan gündem oluşturmamız gerektiğini söylüyor, hükümeti kötülüyorlardı. Bu olaylar yaşanınca ben öğrencilerimi aksatmaya başladım. Öğrencileri benden aldılar. 17-25 Aralık sürecindeki bu ters düşmeden dolayı bize sürekli tedbirli olmamızı söyledikçe bu durumdan rahatsız oldum, suçlu gibi hissetmeye başladım. Psikolojim bozuldu, beni psikiyatriste götürdüler. Bacaklarım titriyor, sürekli takip ediliyormuş hissine kapılıyordum. Anti depresan ilaçlar kullanmaya başladım. Örgütten ayrılmak istedim, karşı çıktılar. Sürekli 'Başına kötü şeyler gelir, şefkat tokadı yersin.' deyip beni engellemeye çalışıyorlardı ancak psikolojim daha da bozulunca kesin bir kararla ayrıldım."