04.11.2020 - 12:58 | Son Güncellenme:
DHA
İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Çakmak Yılmaz, çocukların erişkinlere göre aç ve susuz kalmaya daha dayanıklı olduğunu belirterek, "Çocukların vücut yüzey alanları, erişkine göre daha küçük olduğu için oluşan yaşam alanlarına sığma olasılıkları daha yüksek. Dolayısıyla yaşamla bağdaşmayan ezilmelerle karşılaşma olasılıkları daha düşük. Hayatta kalmamızı sağlayan en önemli şey, ezici yaralanma olmaması. Vücut kitlesi küçük olduğundan çocuklar dar alanlarda sığınak elde etmek için daha avantajlı" dedi.
'ANİ ADRENALİN DEŞARJI SONRASI TEPKİSİZ SÜREÇ'
Herhangi bir stres anında vücudun ani adrenalin deşarjı yaptığını anlatan Yılmaz, "Adrenalin halihazırda vücutta depolanmış halde bulunuyor. Ani adrenalin deşarjından sonra vücuttaki depolar boşalıyor. Biz bunu yüksekten düşen ya da trafik kazasıyla hastaneye getirilen çocuklarda da görüyoruz. Çocuklarda, halk arasında şok durumu dediğimiz tepkisiz bir süreç oluşuyor. Bu tepkisiz süreçte çocuk muayeneye engel olacak hareketler yapmıyor. Bu tepkisiz süreç, çocukta tam dinlenme haline neden oluyor. Bu da çocuğun sadece bazal metabolizmayı devam ettirmesi için gereken enerjiyi, kas hareketleriyle harcamamasını sağlıyor. Erişkinlere nazaran çocuklarda adrenalin deşarjı sonrası tepkisiz dönem daha uzun sürüyor. Böylelikle sadece hayati fonksiyonları devam ettirebilecek kadar enerji tüketimi gerektiren bazal metabolizma çocuklarda daha uzun sürüyor" diye konuştu.
'ÇOCUKLAR AÇLIK VE SUSUZLUĞA DAHA DAYANIKLI'
Erişkin vücudunun yüzde 60'ının su, çocuk vücudunun yüzde 70'inin su olduğunu kaydeden Dr. Yılmaz, "Çocuklar susuz kalmaya erişkinlere nazaran daha dayanıklılar. Kas kitlesinin artmasıyla birlikte vücuttaki su oranı azalıyor. Yaz döneminde olmadığımız için de idrar dışı hissedilmeyen su kaybı daha az oluyor. Ayrıca vücuttaki glikojen depoları çocuğun uzun süreli açlıkla baş etmesine yardımcı oluyor. Bazal metabolizmaya geçtiği için sadece hayati fonksiyonlar için enerji gerekli oluyor. Glikojen depoları da bunu sağlıyor" dedi.