09.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş / İstanbul
Ege Denizi’ne gömülen pek çok batık keşfedilmeyi beklerken, ülkemizin en aktif deniz belgeselcisi Savaş Karakaş ve sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay harekete geçti. Yunan deniz tarihi araştırmacısı Dimitri Galon’un da ekibe katılmasıyla Alman arşivleri incelendi ve Bozcaada’dan Çanakkale Boğazı girişine kadar 175 mil karelik deniz alanı gelişmiş sonar teknolojileriyle tarandı. Selçuk Kolay’ın tespit ettiği batıklara Türk, Alman ve Yunan dalgıçlar keşif dalışları gerçekleştirdi. Tarihsel bilgiler, arşiv fotoğrafları ve batıkların sualtındaki durumları karşılaştırılarak, gemilerin kimlikleri saptandı.
Tarihi görüntüler
50-80 metre derinlikteki batıklara ulaşmak için derin dalış süpervizörü Erol Öztunalı plan yaptı. Selçuk Kolay, Dimitris Galon, Alman dalgıçlar Derk Remmers, Jarek Grüeber ve Markus Kerwath, belgesel yapımcısı Savaş Karakaş ve sualtı fotoğrafçısı Ali Ethem Keskin dalışları gerçekleştirdi. Dalgıçlar saatte hızı 12 kilometreyi bulan akıntı nedeniyle zor anlar yaşamalarına rağmen, indikleri derinliklerde batan gemileri görüntülediler. Kuzey Ege’de 2. Dünya Savaşı’nda batan
4 geminin enkazına ulaştılar. İngiliz denizaltısı Simoom, İtalyan tankeri Maya, Alman tankeri Wilhelmsburg ve Fransız nakliye gemisi Nantaise batışlarından yıllar sonra ilk kez görüntülendiler.
Dünyaya tanıtılacak
Bozcaada açıklarında bulunan 4 yeni batık, İZ TV’de yayınlanacak ‘Sudaki İzler’ adlı belgeselle Türk ve dünya televizyonlarında ilk kez tanıtılacak. Savaş Karakaş, “Her biri savaş mezarlığı oldukları için korunmayı hak eden bu yeni batıklar, stratejik açıdan Türkiye’nin önemini gösteriyor. 1. Dünya Savaşı’nda uğruna şehit verdiğimiz Çanakkale Boğazı, 2. Dünya Savaşı’nda da büyük öneme sahipti” dedi. Atılay denizaltısı, Midilli kruvazörü ve 30 Nisan 1915’te Marmara’da batan Avustralya denizaltısı AE2’nin de enkazını bulan sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay ise, “Her gemi enkazı, günümüze gönderilmiş bir zaman kapsülüdür. Görüntüleme adına ne çalışma yapılırsa kârdır, çünkü deniz bir gün onları teslim alacak ve onlardan geriye hiçbir iz kalmayacak” diye konuştu.
7 bin tonluk tanker
Türkiye, 2. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalarak stratejik bir başarıya imza atmıştı. Fakat Ege Denizi savaşa katılan Almanya liderliğindeki devletlerle, ABD liderliğindeki devletlerin gemilerinin üssü olmuştu. Ege Denizi’ndeki batıklar savaşın sınırlarımıza ne kadar yaklaştığının da bir göstergesi. Bozcaada’dan ortalama 15 mil mesafedeki Türk karasularında gerçekleşen keşif dalışlarına Wilo Pompa, Linde Gaz, Deniz Haber Ajansı, Mitsubishi Motors Türkiye, Deepstore ve Kolay Marine destek verdi. 23 Kasım 1943’te 48 mürettebatıyla sulara gömülen 66 metre boyundaki HMS Simoom’un enkazına 67 metre derinlikte ulaşıldı. Enkaz, denizaltının Ege’de bir Alman mayınına çarparak battığını da ispatladı. Bir diğer batık ise 79 metre boyundaki Fransız nakliye gemisi S/S Nantaise. Almanların Marsilya’da ele geçirerek Ege’de kullandığı Nantaise, 7 Ağustos 1943’te İngiliz Rorqual denizaltısı tarafından batırıldı. İngiliz Rorqual denizaltısının batırdığı 7 bin tonluk tanker gemisi Wilhelmsburg’un da enkazı 80 metre derinlikte. İskoçya’da inşa edilen Maya ise Almanya’nın yanında savaşa giren İtalyanlar tarafından Adriyatik, Ege ve Karadeniz’de yakıt ikmalinde kullanılıyordu. 5 Eylül 1941’de İngiliz denizaltısı tarafından batırılan Maya, Ege’de 68 metre derinlikte ikiye bölünmüş halde bulundu.