Avrasya kökenli olan ve tabiatta kendi kendine yetişen dev tavşancıl otu ilkbahardan sonbahara kadar hızlı bir şekilde yayılmasıyla biliniyor. Beyaz çiçekleriyle masum görünen bu otun en büyük tehlikesi ise temas etmeniz halinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmesi.
AĞRI 48 SAATE KADAR SÜREBİLİR
Sıcak havaların bastırmasıyla birlikte çoğu kişinin açık havada geçirdiği zamanın da arttığını belirten uzmanlar, çocuklara bu bitkinin tanıtılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bitkiye tanıyan çocukların ona dokunmaktan çekineceklerini dile getiren yetkililer, aileleri de dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Bu bitkinin özü ışıkla (doğal veya yapay UV ışınları) aktive olan toksinler içeriyor. Yani bitkiye dokunduktan sonra ışığa maruz kalındığında aktive olan bitki özü, ciltte ciddi yanıklara ve lezyonlara neden oluyor. Öyle ki yaşanan ağrı 48 saate kadar sürebiliyor.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de 4 yaşındaki bir kızın bitkiyle temas ettikten sonra yaşadıkları ise özellikle çocuklu aileleri tedirgin etti. Olay sonrası hastaneye kaldırılan kızın ailesi, diğer ebeveynleri bitkinin görüntüsü ve etkileri konusunda bilgilendirmek için seferber oldu. Küçük kızın okulundan yapılan açıklamada ise öğrencilerinden çoğunun bu bitkiyle dokunduktan sonra ellerinde ikinci derece yanıklar olduğu aktarıldı.
Dev tavşancıl otunun Avrasya'nın Batı Kafkasya bölgesine özgü olduğunu, aynı zamanda Türkiye'de ve Avrupa'nın diğer bölgelerinde de yaygın olduğunun bilgisini veren Dermatoloji Uzmanı Dr. Nezih Karaca, “Dev Tavşancıl otunun öz suyu fototoksiktir yani güneş ışığı ile temas ettiğinde vücutta tahriş başlatır. İnsanlarda da fitofotodermatit şeklinde adlandırdığımız bitkisel öz ve güneş ışığının da tetiklemesiyle ortaya çıkan kabarcıklar ile yara izlerine neden olur" dedi.
'GÖZE TEMAS EDERSE KÖRLÜĞE KADAR GİDEBİLİR'
Nemli toprağı seven tavşancıl otuna Türkiye'de de başta Karadeniz olmak üzere pek çok bölgede rastlanabiliyor. Bu ciddi reaksiyonların bitkinin yapraklarında, köklerinde, gövdelerinde, çiçeklerinde ve tohumlarında bulunan 'furanokumarin' denen maddenin türevlerinden kaynaklandığını dile getiren Uzm. Dr. Nezih Karaca, sonuç olarak zararlı bir ot olarak kabul edildiğini dile getirdi. Karaca, bu bitkinin özütünü kişi eline bulaştırıp sonra da göze temas ettirirse burada da benzer yangı reaksiyonunu başlatarak en kötü senaryo olarak körlüğe kadar gidebilecek sonuçlar yaratabileceğine dikkat çekti.
Bitkiyi tanımanın ve özütündeki sıvının vücudumuza temasından kaçınmanın önemine vurgu yapan Karaca, “Eğer özütü ile bir temas olduysa orası güneş ışığına maruz bırakılmadan hemen bol su ile yıkanmalı ve vücuttan arındırılmalı” dedi ve ekledi:
"Yanma ve kabarıklık başladıysa hemen sağlık profesyonellerinden destek için sağlık merkezine başvurulmalı. Hastanın problemini şiddetine göre kortizon içerikli kremler ve alerjik reaksiyonu baskılayan ilaçlarla kontrol altına almak mümkün."
TEDAVİ EDİCİ DE OLABİLİYOR AMA...
Tehlikelerine rağmen bu bitkinin içerdiği 'furanokumarin maddesi' belli prosedürler çerçevesinde profesyoneller tarafından bazen sedef hastalığı ve bazı cilt problemlerinin tedavisinde kullanılabiliyor. Tedavi ağız yoluyla ya da cilde direkt sürülerek uygulanıyor. Sonrasında ise kontrollü şekilde sorunlu bölge ultraviyole ışınına maruz bırakılarak hastalığın yayılması engellenebiliyor.