Gündem Doğacak güneşe doğru yürüyen lider

Doğacak güneşe doğru yürüyen lider

19.05.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:

İşgal altındaki vatan toprakları, 105 yıl önce âdeta bir yangın yeriydi; kapkara dumanlar dağların tepelerine yükseliyordu. Ancak, içi umutla dolu, milletine güvenen, kurtuluşa inanan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, dillerinde bir marş, “Dağ başını duman almış” diyerek ufuktan doğacak güneşe doğru yürüyordu...

Doğacak güneşe doğru yürüyen lider

Safa Tekeli / Ankara - 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, Havza’ya gitmek üzere 25 Mayıs sabahı bindikleri hurda otomobil, Karageçmiş köyü yakınlarında arızalanır. Araçtan umudunu kesen Mustafa Kemal, köye doğru yürürlerken, “Dağ başını duman almış” marşını söylemeye başlar ve kendisini izleyenlere, “Haydi siz de söyleyin” der.

Haberin Devamı

Vatan toprağına güneşin doğmasını sağlamak için neşe içinde marş söyleyen Mustafa Kemal ve karargâhı, daha on gün önce İstanbul’dadırlar. Anılarında anlattığına göre, kendisini İstanbul’dan uzaklaştırmak ve “Anadolu dağlarında çürütmek” isteyenlerce 9. Ordu Müfettişliği ile görevlendirilir. Ancak, Mustafa Kemal, müfettişliği kabul ederken, görevinin geniş yetkilerle donatılmasını sağlar. Öyle ki; Ankara’nın doğusunda kalan her yerden sorumlu hükümet yetkilisi konumundadır. 

16 Mayıs’ta Şişli’deki evinde annesi ve kız kardeşiyle vedalaşan Mustafa Kemal Paşa, yola çıkışındaki kritik saatleri şöyle anlatır: “Otomobil kapı önünde idi. ... Tam o sırada gelerek beni büroma götüren bir dostum (Rauf Orbay), aldığı bir habere göre, benim ya hareketime müsaade edilmeyeceğini yahut vapurun Karadeniz’de batırılacağını söyledi. Yıldırımla vurulmuşa döndüm. Daha sonra vaktiyle uzun müddet yanımda çalışan bir erkânıharp (kurmay) da gelerek, maiyetinde çalıştığı bir damattan aynı şeyleri öğrendiğini bildirdi. Bir an yalnız kaldım ve düşündüm. Bu dakikada düşmanların elinde idim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı? Beynimden bir şimşek geçti: Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni Karadeniz’in coşkun dalgaları arasında yakalamak lazımdır. Bu ihtimal mantıklı idi. Ancak artık benim için yakalanmak, hapsolmak, sürülmek, düşündüklerimi yapmaktan men edilmek, hepsi ölmekle eşit idi. Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata Rıhtımı’na geldim.”

Haberin Devamı

Mustafa Kemal, Boğaz’dan Karadeniz’e çıkarken, kaptana tehlike ihtimallerini anlattığında, İsmail Hakkı Bey, “Ne aksi, bu denizi pek tanımam, pusulamız da bozuk” yanıtını verir. Güç koşullar altında süren yolculuktan sonra 19 Mayıs 1919 Pazartesi sabahı Samsun’a ulaşırlar. O gün, Milli Mücadele’nin başlangıcı ve zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nın ardından Cumhuriyet’in ilanına uzanan bağımsızlık yolunun inanç ve kararlılıkla atılan ilk adımıdır. 

Doğacak güneşe doğru yürüyen lider

BANDIRMA YOLCULARI

Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a hareket eden karargâhın oluşumu şöyledir:

Haberin Devamı

- III. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey (Bele)

- Müfettişlik Kurmay Başkanı Kurmay Albay Kazım Bey (Dirik)

- Karargâh Kurmay Başkanı Binbaşı Hüsrev Bey (Gerede)

- Müfettişlik Topçu Komutanı Topçu Binbaşı Kemal Bey (Doğan)

- Kurmay Başkan Yardımcısı Yarbay Mehmet Arif Bey (Ayıca Arif)

- Müfettişlik Sağlık Başkanı Doktor Albay İbrahim Tali Bey (Öngören)

- Sağlık Başkan Yardımcısı Doktor Binbaşı Refik Bey (Saydam)

- Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevat Abbas Bey (Gürer)

- Kurmay Yardımcısı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey (Ede)

- Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket Bey (Öndersev)

11. Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi Bey (Süsoy)

- Kurmay Yardımcısı Yüzbaşı Mümtaz Bey (Tünay)

- Tabip Yüzbaşı Behçet Efendi

- Mülhak Yüzbaşı Rauf

- Yüzbaşı Hersekli Ahmet Efendi

- İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah Bey (Kunt)

- Kurmay Yardımcısı Kalem Amiri Üsteğmen Arif Hikmet Bey (Gerçekçi)

- Müfettişlik İkinci Yaveri Teğmen Muzaffer Bey (Kılıç)

- Üsteğmen Hayati Bey

- Mülhak Teğmen Zebur

- Teğmen Ruhsat (Emir Subayı Yardımcısı)

Haberin Devamı

- Şifre Kâtibi Yardımcısı Memduh (Atasev)

- Adli Müşavir Ali Rıza Efendi

- Tabur Hesap Memuru Rahbi Efendi

- Tabur Hesap Memuru Ahmet Nuri Efendi

- Zabit Vekili Tahir Efendi

- Alay Kâtibi Yahya Efendi

- Tabur Kâtibi Süleyman Efendi

- Hesap memuru Şükrü Efendi

- Kıdemli Çavuş, Osman Nuri oğlu Ali Faik

- Çavuş, İbrahim İzzet oğlu Atıf

- Çavuş, Ali oğlu Musa (Aydın)

- Çavuş, Kemal oğlu Mustafa (Konya)

- Onbaşı Tevfik oğlu Âdem (Çatalca)

- Onbaşı, Ali oğlu Rıfat (Sivas)

- Onbaşı Abdullah oğlu Ali (İzmir)

- Er, Hüseyin oğlu Mehmet (Sincan)

- Er, Ali oğlu Emin (Sincan)

- Er, Mustafa oğlu İsmail (Sincan)

- Er, İbrahim oğlu Ömer (Sincan)

- Er, Kerem oğlu Mehmet (Alanya)

- Er, Mehmet oğlu Mehmet (Gerede)

- Er, Hasan oğlu Elvan (Sungurlu)

- Er, Mehmet oğlu Durmuş (Mudurnu)

- Er, Mehmet oğlu Ali (Geyve)

- Er, Şakir oğlu Nuri (Gerede)

- Er, Hasan oğlu Hüseyin (Akhisar)

- Er Abdullah oğlu Musa (Divrik)

- Er, Abdullah oğlu Mehmet (Tokat)

- Er, Mehmet oğlu Hasan (Kadıköy)

- Er, Bekir oğlu Mahmut (Yenihan)

Haberin Devamı

- Er, İhsan oğlu Mehmet Lütfi (İstanbul)

- Er, Abdullah oğlu Ali (Aydın)

Doğacak güneşe doğru yürüyen lider

GENÇLİK MARŞI

1936 yılı yazı; Atatürk, Balkan Antantı dolayısıyla Beylerbeyi Sarayı’nda düzenlenen festivalde, Karadeniz yöresi oyunlarını izlerken, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışını hatırlar. “Dağ başını duman almış” marşını yolculuklarında, nasıl söylediklerini şöyle anlatır: “Anadolu’nun dağ başlarını, tekerleklerini çuvalla doldurduğumuz kırık dökük otomobillerle aşarken, bu marşı söyletmeyi yanımda bulunanlara adet ettirmiştim.”

Seveni çoğalarak artan Gençlik Marşı’nın bestecisi İsveçli Felix Körling, asıl adı da “The Trallande Jomtor’dur. (Jamtland’lı Üç Şarkıcı Kız/Şakıyan Üç Kız). Marş, melodisini çok beğenen Selim Sırrı Tarcan tarafından 1909 yılında Türkiye’ye getirilir. Güftesini de Türkçe öğretmeni olan arkadaşı Şair Ali Ulvi (Elöve) yazar.

Doğacak güneşe doğru yürüyen lider

ATATÜRK STADYUMDA

Atatürk’ün, Millî Mücadele’nin başladığı gün olması dolayısıyla kendi doğum günü olarak ilan ettiği 19 Mayıs’ın bir bayrama dönüşmesinin öyküsü Selim Sırrı Tarcan’ın girişimiyle 1928 yılında ilk kez İstanbul’da düzenlenen “Jimnastik Şenlikleri”ne dayanıyor. Şenlik 1936’da 19 Mayıs’a denk getirilir ve “millete mal edilerek” gençlik bayramı niteliğini kazanır. Atatürk, 1938 yılında Ankara (19 Mayıs) Stadyumu’nda, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak ilk kez yapılan gösterileri hasta olmasına karşın izler. Atatürk’ün yanında, konuğu Yugoslav General Nediç de vardır. 19 Mayıs, aynı yıl 20 Haziran’da Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’a ek yapılarak, resmen bayram ilan edilir. Ancak, 10 Kasım 1938’de yaşama gözlerini yuman Atatürk, resmen ilk kez 1939’da kutlanan Gençlik ve Spor Bayramı’nı izleyemez. Bayramın adı 1980 yılından sonra yapılan düzenlemeyle de “19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değiştirilir.

Doğacak güneşe doğru yürüyen lider