GündemDijital dünyanın Türk yıldızı

Dijital dünyanın Türk yıldızı

12.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Dijital oyun pazarının büyümesiyle bu alanda kariyer yapmak isteyenlerin sayısı da artıyor. Başarı hikâyeleri gençler için yol gösterici. Ulaş Karademir, bu isimlerden biri Türkiye’de üniversiteyi bırakıp yurt dışına giden, bulaşıkçılık dahil her işte çalışan Karademir, bugün 3 milyar cihazın içinde bulunan oyun motoru Unity’de Başkan Yardımcısı

Dijital dünyanın Türk yıldızı

Dijital oyun pazarının ekonomik büyüklüğü 100 milyar doları aştı. Dünyada 2 milyarın üzerinde insan oyun oynuyor. Pazar büyüdükçe sadece oynayarak değil, üreterek bu sektörde yer almak isteyenlerin sayısı da artıyor. Başarı hikâyeleri de hedefini oyun sektörüne yöneltenler için yol gösterici. Ulaş Karademir, bu alanda başarılı isimlerden biri. Uludağ Üniversitesi Ziraat Mühendisliği’nde okurken, eğitimini yarıda bırakıyor. Bir dönem Türkiye’de özel şirketlerde satış müdürlüğü yaptıktan sonra Danimarka’ya gidiyor.

Haberin Devamı

Başlarda bulaşıkçılık, gazete dağıtıcılığı gibi işlerde çalıştıktan sonra yazılım mühendisliği okuyor. Eğitimle yetenek bir araya gelince, sektörde hızla ilerliyor. Bugün, dünya üzerinde yapılan oyunların yaklaşık yüzde 50’sine altyapı desteği veren, 3 milyar cihazın içinde olan ve yaklaşık 14 milyar dolarlık pazar payına sahip oyun motoru Unity’de Başkan Yardımcısı. Karademir’in başarılı kariyer yolculuğunu kendisinden dinledik:

İnsan odaklı

- Dijital dünyanın önemli şirketlerinden birinde çalışıyorsunuz. Unity’yi ve oradaki pozisyonunuzu anlatır mısınız?

Unity’de Ana Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı’yım. Unity yaklaşık 15 yıllık bir firma, 2004’te David Helgason, Nicholas Francis ve Joachim Ante (CTO) tarafından Kopenhag’ta kuruldu. Dünyadaki oyunların yüzde 50’den fazlasının altyapı desteğini vermekte, 25’in üzerinde ofisiyle bir dünya firması. Sadece oyun değil, sinema, mimarlık, otomotiv sektörü, Unity yaklaşık 3 milyar cihazın içinde. Benim ve takımlarımın görevi Unity motorunun mimarisini geliştirmek. Ar-Ge operasyonlarından da sorumluyum. Zamanın büyük bir bölümünü CTO ve diğer teknik direktörlerle beraber geçiriyorum.

Haberin Devamı

- Sizi en tepelere getiren motivasyon ne oldu?

Hedef koymak ve o hedef için çalışmak. İnsanları sevmem ve onlarla iyi ilişkiler kurmam. Dünya görüşüm biraz hümanist varoluşçuluk. Uzun süre basketbol oynadım, Danimarka’da 1. Lig’de de basketbol oynadım. Üniversitede oynarken yaz aylarında Marmaris’te sokakta tekne turları satardım, orada biraz insanları ikna etmeyi öğrendim, sonrasında bilmediğim şeyleri sormak ve araştırmak. Küçükken babama soru sorduğumda, bilmesine rağmen, birlikte ansiklopedileri karıştırırdık. Yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Annem hep hayal kurar, güzel şeyler olmasını ister. Pozitif olmayı ve hayal kurmayı sanırım ondan öğrendim.

- Dijital dünyayla ne zaman tanıştınız?

Sanırım 9-10 yaşlarındaydım, babam eve bir bilgisayarla geldi, 5-6 tane de oyun vardı, oyunları oynadıktan sonra kutuda başka neler var diye insan merak ediyor. İçinde basic programlama dilinde nasıl program yazılacağını anlatan kitapçık vardı, bir de basit oyunların kodları. Deneyerek, bir şeyler yapmaya başladım. 13 yaşından 23’e kadar oyun yapımıyla ilgilenmedim, daha çok oyun oynayan kişiydim. Street Fighter ve Futbol Manager en sevdiğim oyunlar.

Haberin Devamı

- Mobil oyun sektörüne ne zaman girdiniz?

2008-2009’da Square enix’te IO Interactive’de çalışıyordum, Glacier oyun motoru ve Hitman oyunu üzerine, o tarihlerde akıllı telefonların çıkmasıyla bir anda mobil oyunların popülaritesi arttı. İlk başta gelir geçer diye bekliyorduk ama geldi kaldı.

Yüzde 60’ı oyuncu

- Çok önemli transfer teklifleri ve konferanslara davetler aldınız. Bundan bahsedebilir misiniz?

Sürekli büyük teknoloji firmalarından teklifler geliyor ama şu anda Unity’de çok mutluyum. Konferanslara da konuşmacı olarak çağırılıyorum. Firma içerisindeki siloları yıkmak, liderlik ve teknoloji konusunda konuşmalar yapıyorum. Harvard Business Review’le çalışmamız olacak. Geçen hafta Danimarka Vergi Müdürlüğü’nde üst düzey yöneticilere bir konuşma yaptım. Yılda birkaç defa Niels Brock Universitesi’nde yöneticilik üzerine ders veriyorum. Değişik problemlerle uğraşmayı, paylaşmayı seviyorum. Türkiye’de geçen yıl İzmir’de Global Game Jam’e katıldım. Çok eğlendik.

Haberin Devamı

- Dijital dünya nereye gidiyor?

90’ların sonu 2000’lerin başında internetin yaygınlaşmasıyla insanlar daha çok paylaşmaya başladı, en çok paylaşılan şey yazıydı, o dönemde Microsoft Word’un popülaritesi ve firmanın değeri bir anda arttı. Sosyal medyayla fotoğraf paylaşımları başladı, Adobe Photoshop aldı başını gitti. Daha sonra Youtube. Teknoloji ve insanların neler paylaştığı arasında bağlantı var. Dünyanın yüzde 60’dan fazlası şu anda oyuncu. Fortnite, PUBG, CSGO bunlar futboldan fazla insanı bir araya topluyor. Artık oyunların içerisinde konser bile oluyor.

Dijital dünyanın Türk yıldızı

Eğitimle taçlanan yetenek

- Türkiye’deki öğrencilik ve çalışma hayatınızın çok renkli olduğunu biliyoruz, iz bırakan ayrıntılar nelerdi?

Uludağ Üniversitesi Ziraat Mühendisliği’nde okudum ancak son sınıftan terk ettim. 1999’da okulda bir sınav oldu, Almanya’da çalışmak için. Sınıfta sınavı ben geçtim. Almanya Bonn’da 4 ay staj yaptım. Dönünce Bursa’da Alara diye bir şirkette çalıştım, sonra satış müdürü olarak bir tekstil şirketinde çalıştım ve eşimle tanıştıktan sonra Danimarka’ya 1 aylığına geldim, 18 yıl oldu. Danimarka’da, ilk başlarda gazete dağıtmak, bulaşıkçılık, boyacılık gibi çeşitli işlerde çalıştım. 1 yıl sonra yazılım mühendisliği okumaya başladım, ilk çalıştığım oyun firması Hans Cristian Andersen diye bir oyun yapıyordu, orada programmer oldum. Mezun olunca IO Interactive’de çalıştım, oyun motorunun yapımında, Hitman, Kane&Lynch, vs, oyunlarda teknik yapımcılık yaptım. Oradan ayrılıp bir start-up’a katıldım, teknoloji direktörü olarak, o şirketi 25 kişiden 400 kişiye getirdik. Geçen yıl borsaya açıldı. 4 yıldır Unity’deyim. Başlarda grafik direktörüydüm, sonra operasyonlar, yaklaşık bir yıldır Ana Teknoloji Başkan Yardımcılığı’nı yürütüyorum.

Haberin Devamı

- Hayatınızdan, yoruldum ve bu iş çok zor gibi kavramları çıkarmanıza neden olan anınız neydi?

Zonguldak Kilimlili’yim, babam ve annem Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) çalıştı, dedem, dayım da TTK’da çalıştı. Gerçek emeğin ne olduğunu küçükken gördük. Asıl zor olan, yerin 500 metre altında kazma sallamak ve her gün ocağa ölüm korkusuyla girmek. İnsan sevdiği işi yapınca pek çalışmıyor. Ne işle uğraştıysam sevdim, çünkü her işte emek var. Evde küçük madenci heykeli var, zorlanırsam ona bakıyorum, ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum.