08.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
“Anayasa’mızın 56. maddesinin II. fıkrasına göre ‘Çevreyi geliştirmek, … ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.’ Çevre Kanunu’nun ‘Çevrenin korunması’ kenar başlıklı 9. maddesinin (h) bendine göre ‘Ülkenin deniz, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının … korunarak kullanılmasının sağlanması ve kirlenmeye karşı korunması esastır. Atıksu yönetimi ile ilgili politikaların oluşturulması ve koordinasyonun sağlanması Bakanlığın (Çevre ve Şehircilik Bakanlığının) sorumluluğundadır.’ 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilâtı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görevleri ile ilgili 97. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde genel olarak ‘çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik prensip ve politikaların belirlenmesi amacıyla gerekli çalışmaları yapmak’ da belirtilmiştir.
O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘müsilaj belâsından denizlerimizi kurtaracağız’ sözü, Anayasa, Çevre Kanunu ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile verilen bir görevin yapılması bakımından umut vericidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmara’daki müsilajın Karadeniz’e de yayılmasından korkması, haklı bir endişedir. Ancak bu endişenin sonucu, müsilaja yol açabilecek, müsilajı kolaylaştıracak girişimlerden kaçınmak olmalıdır. Bu bağlamda Marmara ve Karadeniz arasında ekolojik dengeleri bozacak İstanbul Kanalı’nın Marmara Denizi’ndeki müsilajın Karadeniz’e de yayılmasını kolaylaştıracağı açıktır.”