09.11.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Boston Üniversitesi mezunu Nazlı Sinem Erköseoğlu, 26 Eylül 2010’da İstanbul Gümüşsuyu’ndaki bir apartmanın havalandırma boşluğunda ölü bulundu. Erköseoğlu’nun o gece Emre ve Can Paksoy kardeşlere ait evde olduğu belirlendi. Genç kız bulunduğunda iç çamaşırının ters, elbisesinin kol kısmının ise giyilmemiş olması cinayet şüphelerini artırdı. Cinayetten yargılanan Paksoy kardeşler delil yetersizliği gerekçesiyle 2014’te beraat etti. Yargıtay yeterli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle kararı bozunca, dava önceki gün yeniden görülmeye başlandı. Sinem’in babası Ergun Erköseoğlu, annesi Ferah Kural ile dedesi Yusuf Ziya Kural’ın katıldığı duruşmada sanıklar Emre ve Can Paksoy tekrar hakim karşısına çıktı. Mahkeme, genç kızın o gece giydiği elbisenin arkasındaki fermuarı tek başına kapatıp kapatamayacağının da adli tıp kurumuna sorulmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
‘Sanığın izi var’
Sinem’in annesi Ferah Kural (57) da dün Milliyet’e şunları söyledi: “8 yıldır büyük acı içindeyiz.
Kızımın düştüğüne ya da intihar etmiş olduğuna inansaydım, 8 yıl boyunca mahkemeyi meşgul etmezdim. Fakat kızımın nasıl gittiğine dair şeffaflık yok, deliller çok fazla karartılıyor. Deliller karartıldıkça öfkem artıyor. Sinem’in pencereden düştüğü söyleniyor ama pencereye giderken ayak izleri yok, pencereye uçarak mı gitti? Camda Emre’nin el izi varken, Sinem’e ait iz yok. Ona da şöyle bir kılıf uyduruldu, cam açıkmış. Diğer taraftan olay günü Sinem’in üzerinde bulunan elbiseyi tek başına giymesi mümkün değil. Elbise apar topar üzerine monte edilmiş gibiydi. Ayrıca o fermuarı tek başına kapatması da mümkün değil.
O gün kızımı ben giydirmiştim. Şuna inanıyorum, deliller karartılmadan toplansa, Sinem’in nasıl gittiğinin düğümü çözülecek. Ben sanıklara da söyledim, gerçeği açıklarlarsa cezalarının indirilmesi için yardımcı olacağım. Amacım kızımın nasıl gittiğini bilmek.”