28.10.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Osmanlı döneminde olduğu gibi Cumhuriyet’in kuruluşu ile savunma sanayiinde yerlilik büyük önem taşıyordu. Cumhuriyet döneminde savunma sanayii, topyekûn sanayileşme ve kalkınma hareketinin önemli bir parçası olarak kabul edilmiş ve bu doğrultuda ilk planlı dönemde savunma sanayiinin devlet eliyle geliştirilmesi öngörüldü.Karşılaşılan tüm iktisadi ve teknolojik olumsuzluklara rağmen, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ulusal savunma sanayi bakımından temel oluşturacak nitelikte bazı yatırımlar yapılmış, başta 1921 yılında Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü’nün kuruluşu olmak üzere, özellikle silah-mühimmat ve havacılık sektörlerinde önemli girişimlerde bulunulmuştur. Atatürk 17 Şubat 1923’teki İzmir İktisat Kongresi’nde savunma endüstrisinin öneminden bahsetti. Kırıkkale’de hafif silah ve mühimmat fabrikası kurulmasına ilişkin ilk karar, bu Kongre’de alındı. İzmir Kongresi’nde, hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerektiğine ve el işçiliğinden, küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmesi gerektiği kararları alındı. 1924’te hafif silah ve top tamir atölyeleri ile marangozhaneler ve fişek fabrikaları, yine aynı yıl Yavuz zırhlısının bakımı amacıyla Gölcük Tersanesi kuruldu.1925’te Eskişehir Hava Tamirhanesi, 1925’te Şakir Zümre Fabrikası, 1926’da Kayseri Uçak Fabrikası, 1927’de Kırıkkale Mühimmat Fabrikası kuruldu.
İstiklal Madalyalı ilk Türk girişimci: Şakir Zümre
Türk Savunma Sanayii’nin ilk özel sektör fabrikası olan Türk Sanayi Harbiye ve Madeniye Fabrikası, 1924 yılında İstiklal madalyalı ilk Türk girişimci Şakir Zümre tarafından planlandı. Temelleri ise 1925’te atılarak fiilen üretim faaliyetlerine “Türk Sanayi Harbiye ve Madeniye Fabrikası” ismiyle başladı. Fabrika, uzun yıllar Türk ordusunun ihtiyacı olan silah ve cephanelerin üretimini yaptı. II. Dünya Savaşı’nın yokluklar içindeki yıllarında, güç koşullar altında 2 bin kişinin çalıştığı fabrikasında uzun yıllar üretim yaptı ve birçok ülkeye silah ihracatı gerçekleştirdi. Bombardıman uçaklarının kullandığı 100, 300, 500 ve 1000 kg’lık uçak bombalarının büyük kısmı ile çeşitli yangın bombaları bu fabrikada üretildi. Bununla beraber Türk Deniz Kuvvetleri için de su bombalarının yanı sıra aydınlatma fişekleri, mayın, el bombaları ve 5 beygirlik mazotla çalışan motorlar üretti. İlk Türk denizaltı bombaları da Türk Sanayi Harbiye ve Medeniyet Fabrikasının üretimi olarak tarihe geçti. Şakir Zümre, ürettiği ürünlerin ihracatını da gerçekleştirdi. Bu fabrikada üretilen bombalar dünyadaki örneklerinden daha fazla tahrip gücüne sahip olduğu için Şakir Zümre, Yunanistan’ın 1937 yılında açtığı ihaleyi kazandı. İhaleyle Yunanistan’a 1.5 milyon liralık ihracat gerçekleştirildi. Fabrika aynı zamanda Bulgaristan, Polonya, Mısır, Ürdün, Suriye ve çeşitli ülkelere de silah ihracatı yaptı. Şakir Zümre Türk Sanayi Harbiye ve Medeniye Fabrikası, 1944 yılına kadar savunma sanayiine hizmet ettikten sonra ABD’nin yaptığı Marshall “yardımları” neticesinde üretim sahasını değiştirerek döküm, madeni eşya ve ziraat aletleri üretimine başladı. Silah üretimini tamamen bırakmak zorunda kalan ve ağırlıklı olarak soba üretimine geçen fabrika, 1970 yılında kapandı.
Uçması yasaklanan Hürkuş
Savunma sanayii alanında Cumhuriyet dönemini, Osmanlı döneminden ayıran iki temel özellikten bahsedecek olursak birincisi, özel firmaların kurulması, ikincisi de havacılık sektöründe kaydedilen gelişmeler diyebiliriz. Uçak yapmak isteyen Vecihi Hürkuş, savaş sırasında Yunanlılardan kalan uçak malzemelerinden yararlanarak 1924’te ilk Türk uçağı “Vecihi K-VI”yı yaptı. Kendisinin ürettiği ikinci uçak olan Vecihi XIV, Türkiye’nin ilk sivil uçağıydı. Deniz uçakları da yapmaya başlayan Hürkuş’un atölyesine gelen iş insanı Nuri Demirağ, uçağın maliyetinin ve yapımının kaç gün sürdüğünü sormasının ardından o dönem bir uçak bedeli olan 5 bin lira yardımda bulundu. Hürkuş, 92 günde “Nuri Bey” adını verdiği tayyareyi bitirip, Beşiktaş’ta Nuri Bey’in konağı üzerinde selamlama uçuşu yaptı. Yine tek satıhlı “Vecihi XV” uçağına da imza atan Hürkuş, 30 Ağustos 1933’te “Vecihi XIV” ve “Vecihi XV” ile “Nuri Bey Vecihi K-XVI” uçağıyla İstanbul’da gösteri uçuşu düzenledi. Vecihi Hürkuş, 1947’de 5 arkadaşıyla havadan zirai ilaçlama yapmak üzere “Türk Kanadı” şirketini kurdu. 29 Kasım 1954’te ise Hürkuş Hava Yolları’nı hayata geçirdi. Bankadan kredi çekerek 8 tayyare satın alan Hürkuş, uçuş izni alamadı. Uzun uğraşlar sonucu bazı koşullarda uçuş müsaadesi alabilen Hürkuş’un bir süre sonra önce uçuşları kısıtlandı, daha sonra tamamen men edildi.
Tomtaş
1926’da Tayyare ve Motor Türk A.Ş. (TAMTAŞ) kuruldu. Alman firması Junkers’ın ortak olduğu TOMTAŞ’ın Kayseri’deki fabrikaları 1928 yılı itibarıyla üretime başladı. 1939 yılına gelindiğinde TOMTAŞ; 15’i Alman Junkers A-20, 15’i ABD Hawk muharebe uçağı ve 15’i de Alman irtibat uçağı olmak üzere toplamda 112 adet uçak üretme kapasitesine ulaşmıştı.
TOMTAŞ dönemin en iyi havacılık fabrikası olmasına rağmen Almanlarla yaşanan “lisans çatışması” nedeniyle kapatılmak zorunda kaldı. Bu gelişme bir kırılma yarattı ve belirli bir süre uçak üretimini sekteye uğrattı. 1941 yılında Türk Hava Kurumu (THK) tarafından bir uçak fabrikası kuruldu.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu MKE
Düzenli ordunun askeri ihtiyaçlarını karşılamak için 1921 yılında, İmalat-ı Harbiye Müdüriyeti Umumiyesi yeniden yapılandırılarak Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı, Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü’ne dönüştürüldü.
Kurum, 15 Mart 1950 tarihinde Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun kurulmasına ve 1 Nisan 1950 tarihinde görevlerini buraya devredene kadar faaliyetlerini sürdürdü. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, savunma sanayii alanının dışında, sivil alanda da birçok ürünün ilk üretimini yapan kurum oldu.
MKEK, 1950’li yıllarda UĞUR 44 adında, tek motorlu ilk Türk uçağını üretti. İlk demiryolu ray haddelemesi, sac mamulleri ve pirinç malzeme üretimi, askeri pil imalatları vb. birçok alanda ilkleri gerçekleştirme başarısı da yine MKEK’nin oldu. MKEK, 1950 yılından beri ilgili bakanlık olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinden çıkarılarak 2000 yılında Milli Savunma Bakanlığının kuruluşu haline getirildi. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu, 03.07.2021 tarihli ve 31530 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7330 sayılı Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun ile sermayesinin tamamı Hazineye ait ve Milli Savunma Bakanlığı’nın ilgili olduğu bir anonim şirkete dönüştürülmüştür. MKEK, Türkiye nin ilk 100 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında yer alıyor. Faaliyetlerini tarihinden aldığı güç ve millî görev bilinci ile sürdürüyor.