24.05.2023 - 22:47 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın açıklamaları şu şekilde: Hayırlı olsun öncelikle Ümit Bey bir tercihte bulundu. Sinan Bey bildiğiniz üzere Pazartesi günü cumhurbaşkanımızı desteklediğini açıkladı. Ümit Bey de Sayın Kılıçdaroğlu'nu desteklediğini açıkladı. Hayırlı olsun ama ben şunu söyleyeyim. O oyların asıl sahibi seçmenin kendisidir. Yani bu konjonktürde nasıl bir değerlendirme yaparlar, ne yönde bir değerlendirme yaparlar bunu hepimiz göreceğiz. %100 bir öngörüde bulunmak çok kolay değil. Ama bugüne kadar gelen sürece baktığınızda ATA İttifakı'nın genel olarak koyduğu temel ilkelere baktığımız zaman, bugün çok farklı bir noktaya gelmiş görünüyor. Sayın Kılıçdaroğlu açısından söylüyorum özellikle. Çünkü bugün de gördük onu, terörle mücadele, mülteciler ve diğer konularla ilgili işte 7 maddelik bir mutabakat açıkladılar ama bunun Millet İttifakı tarafında, tabanında özellike nasıl bir etki yapıp yapmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ben şunu söyleyeyim; Son 1 hafta - 10 günde mülteciler meselesiyle ilgili yapılan keskin görüş, dil ve üsluptaki sertleşme, terörle mücadele konusunda yeni açılımlarla mı diyelim artık, açıklamalar ya da hatırlamalar biraz böyle bana zihni karışık, mesajları net olmayan, her şeyi bir arada tutmaya çalışan bir kampanyaya dönüşmüş gibi geliyor. Bu çerçevede baktığınızda bence hala çok karışık ve karmaşık, biraz zihin bulandırıcı bir tablo var.
YEŞİL SOL PARTİ'NİN KILIÇDAROĞLU'NA BAKIŞI
Bir öngörüde bulunmak zor, onlar adına da konuşmak istemem tabi ki kendileri kararlarını verirler ama siyasi pozisyonlarına baktığımızda, dayandıkları sosyolojiye baktığınız zaman acaba bugün destek açıklamasıyla HDP'nin durduğu yeri telif etmek mümkün değil. Bunun telif ya da tevil edecekler mi göreceğiz. Şu ana kadar söyledikleri, kanaat önderlerinin açıkladıkları bütün bunları alt alta koyduğunuz zaman bunu son 3-4 günde nasıl telif edip, yumuşatır, bir oya çevirecekler, bence büyük soru işareti var orada.
BRİKET EVLER YAPILIYOR
Mülteci meselesi son dönemde tekrar gündeme geldi. Gerçekçi olmayan rakamlar açıklanıyor. Bunun üzerine bir siyaset yapılıyor. Öyle rakamlar veriliyor 10 milyon daha gelecek gibi konuşmalar yapılıyor. Burada bu söylemlerin neler getirdiğini başka ülkelerde gördük. Burada Cumhurbaşkanımızın çok samimi bir söylemi oldu. Gelin Suriye'nin kuzeyine bir yer kuralım, burada onlara yaşam sunalım dedi. Avrupa'dan bu konuda doğru düzgün bir yaklaşım gelmedi. Şimdi briket evler yapılıyor. Bu evler yapıldıkça oradaki insanlarda oralara gideceklerdir. Bizim oluşturduğumuz 4'lü zirve var. Bunun bir sebebi; Teröre karşı ortak mücadele vermek. Suriye'nin terör örgütleriyle arasına da mesafe koyması gerekiyor. İkincisi Suriye'ye buradaki göçmenlerin geri dönüşü konusunda anlaşmak. Burada bu görüşmeyi yapabilecek güçlü lider kimdir? Bu sorunu bir daha tekrar Türkiye'ye geri dönmeyecek şekilde yapmanız için Suriye ile ciddi bir şekilde görüşmeniz lazım. Bu da başladı şu anda. Üçücünsü Suriye'ye briket evler yapılarak oraya yerleştirmeler başlandı. Bunu bir anda yapmak imkansız. Süreç içerisinde zamanla yapabilirsiniz ancak.
ORALARA EVLER YAPIYORUZ
Bugün bile İdlib noktasında 230-240 bin insan kalıyor bu insanları da orada tutuyoruz. Orada askerimizin varlığı da aynı zamanda oradan gelecek göçü önlemektir. Devlet aklı ile bu sorunu çözebilecek adımları biz zaten şu anda atıyoruz. Bu zaten bir müddettir devam eden bir süreç. 500 bin Suriyeli zaten döndü. Biz kalıcı şekilde arttırmak için oralara evler yapıyoruz. 2 ya da 3 toplantı yapıldı biz ön şartı kabul etmeyeceğimizi söyledik. Bunu bence Suriyelilerde anladılar ve sorun etmiyorlar. 3 tane temel konuyu müzakere ediyoruz; İlk olarak oradaki terör varlığından Türkiye'ye yönelik bir tehdit gelmemesi, ikincisi Türkiye'de bulunan mültecilerin geri dönüşü konusunda müzakere ediyoruz. Önümüzde yakın vadede bir karara bağlanacak ve eyleme geçilecektir bu konuda.
Yakın vadede müzakerelerin gerçekleşeceğini söyleyebilirim. Seçimden sonra bunun bir yol haritası belirlenecek. Türkiye'de bulunan mültecileri şu anda sadece Suriye'nin kuzeyine gönderme ihtimaliz mümkün değil. Bu yüzden müzakeler önemli. Bu insanlar geldikleri şehirlere geri dönmeleri lazım. 4'lü müzakere sonucunda bir güvence de çıkacak. Burada güçlü bir liderin oturması gerekiyor ki, bu konular konuşulabilsin. Biz ABD ve Rusya'ya ne dedik. Bu terör örgütleri bizim sınırımızın 30 km ötesine geçecek, yoksa biz bunları vururuz dedik. Bunları vurduğumuz da oldu kara ve hava haraketleriyle. Burada şimdi terörü bu şekilde güçlü duruş ile engelleyebildik.
ADIMLAR ATMAYA DA DEVAM EDECEĞİZ
Biz nasıl 500-600 bin Suriyelinin geri dönüşünü sağladıysak bu konuda adımlar atmaya da devam edeceğiz. En kısa ve gerçekçi sürede geri dönecekler. Müzakere süreci hızlanacak ondan hiç şüpheniz olmasın. Seçim sürecinde bile 2 tane toplantı yapıldı. Aslında toplantıların birisi Türkiye'de yapılacaktı ama deprem ve seçim olunca yapılamadı. Bu toplantılar devam edecek.
YPG, PYD KENDİ VARLIĞI İÇİN DEAŞ SORUNUNUN DEVAM ETMESİNİ İSTEYEN BİR ÖRGÜT
YPG, PYD kendi varlığı için DEAŞ sorununun devam etmesini isteyen bir örgüt. ABD'nin bayrağının altına sığınarak orada bir varlık ifade ediyor. Biz bunlarla savaşıyoruz. Biz bunu yaptığımız zaman en fazla ses kimden geliyor. Avrupa'dan ve içeride de HDP'den geliyor. Biz Suriyeli kürtleri ve PYD'yi birbirinden ayırıyoruz.
ABD, PYD-YPG'Yİ KENDİNE MÜTTEFİK SEÇTİ
ABD, Suriye'de kendi varlığını sürdürebilmek için PYD-YPG'yi kendine müttefik seçti. Bakın biz oralara harekat yaptık. Bir sürü şey söylediler hiçbirisine kulak asmadık. Biz bu konuda da ABD ile de yıllardan beridir mücadele ediyoruz. PYD, YPG ve PKK kaynakların tehditlerin hepsi bizim için açık bir hedeftir. Bundan hiçbir zaman taviz vermedik.
Ben son dönemde yapılan değerlendirmelere bakıyorum, tabiri caizse küreselci bir davranış benimseniyor. Burada oraya farklı şeyler buraya farklı şeyler söyleniyor. Burada o zaman nerede milli bir duruş oluyor.
SEÇİMLERLE İLGİLİ AÇIKLAMA
Seçimin birinci turunda seçim olan bir süreç ikinci turunda nasıl bir referanduma dönüştü. Toplumun yarısı kadarı Erdoğan'ı istemiyor diyorlar. Öyleyse yarısından fazlası da Kılıçdaroğlu'nu istemiyor. Bu nasıl bir anlayış? Birinci turda aslında kazanan Cumhurbaşkanımız oldu. Sistemden ötürü ikinci tura kaldı. Burada sistemle ilgili nasıl bir sorun olabilir.
Bizim son 1 hafta 10 günde yaptığımız ziyaretlerde katılım gerçekten muhteşemdi. Hem nicel hem nitel anlamda. Sivas hakikaten dün akşam muhteşemdi. Ankara - Sivas hızlı tren hattının açılışına Cumhurbaşkanımız katılamamıştı rahatsızlığından ötürü. Burada bir hasrette söz konusu olabilir. Cumhurbaşkanımız burada sürekli söylüyor rehavete kapılmayalıyız diye. Burada bizde söylemlerimizi sürdüreceğiz. Rehavete kapılmamak gerek. Onları muhafaza etmek son derece önemli ki ikinci turda da sandığa gitsinler.
Türkiye'deki seçimleri de takip ediyor yabancı basın. Burada yabancı basının agresif tutumu, yurt dışı seçmenini etkilediğini düşünüyorum. Bu insanlar orada basını takip ediyor. Belçika'da cumhurbaşkanımıza oyların yüksek geldiğini görünce orada bir bakan çifte vatandaşlara oy vermeyi kısıtlayalım gibi bir söylemde bulundu. Burada Belçika gibi demokrasinin beşiği bir yerde bu söylemi söylüyorsunuz bir de, böyle bir açıklama olabilir mi?
DEPREMZEDELERE HAKARETE TEPKİ
Ben gittiğim zaman elimden geldiğince de vatandaşlarla buluşup, konuşuyoruz biz. Gittiğimiz bütün yerlerde de bu konulardan ne kadar müzdarip olduğunu gördük. Oy veren vermeyen herkeste gördük. Bize oy için mi yardım ediyorlarmış duygusu o bölgede yayılmış oldu istemeden. Kemal Bey bununla ilgili bir paylaşım yaptı çok da doğru. Bunu yapan bir kişi yakalandı mesela. Bununla beraber nasıl olur da siz gidip Erdoğan'a oy verirsiniz diyen kişinin tutumu bellidir. Türkiye'de temelde aydın ve elit sorunu var. Türkiye'de insanları koyun gibi gören sürü psikolojisinde olduğunu düşünen bir kesim var. Bunlar elit veya aydın bir zümre de değil. Kendine baktığın zaman bu kişinin sanatsal yönü nedir, elitliği nedir diye baktığınız zaman bir nobranlık var o tarafta. Bu nobran bakış açısıyla yüzleşmemiz lazım.
Değişimin taşıyıcı aktörü olarak Türkiye'de milliyetçi ve dindar kesimin rolü hiçbir zaman takdir edilemedi. Değişimin taşıyıcı unsuru hep böyle sol,liberal, batıcı, dünyaya açık, seküler çevrelerden çıkar varsayımı çok büyük bir varsayımdı ve defalarca kez yanlışlandı. Menderes dönemine bakın, Özal dönemine bakın, Erdoğan dönemine bakın, 3 önemli siyasi aktörü okuyacak olursanız bunu görürsünüz. Milliyetçilik Türkiye'de toplumun tüm kesimlerini onların hepsine dokunan bir duruştur, duygudur. Bu giderek milli bir duruşa dönüştü. Yani Türkiye'yi merkeze alan, küresel vesayetçilere karşı Türkiye eksenli, Türkiye merkeziyetçiliği diyen bir bakış açısını temsil ediyor. En önemli fay noktası dünyaya Türkiye merkezli bakanlarla, küresel vesayetçilik tarafından bakan iki şey arasında ayrıştı. Seçimden sonra belki de Türkiye bu iki fay üzeri hattından tekrar şekillenicek.
'MİLLİYETÇİ SEÇMEN HEMEN YÖN DEĞİŞTİRMEZ'
Son 3-4 günde milliyetçi oyda kendi tarafına çekebilecek bir hamle midir bunu göreceğiz. Milliyetçi seçmen hemen yön değiştirebilecek bir kitle değildir. Bu milliyetçi seçmene bir hakeret olur. Türkiye'de milliyetçilik mi kazandı bu seçimi diye düşünürseniz cevabı bence şu. Bütün dünyada küreselleşmeye karşı insanlar aslında bir dayanak arıyor. Biz o yüzden hep diyoruz, cumhurbaşkanımız da diyor; yerli ve milli olmak.
Milliyetçi ya da milli olmak dediğimizde Türkiye'nin dışına taşan bir tutum var. Milliyetçi olarak bakılan seçmen bakıyor. 21 yıllık iktidarla bu adımı kim atmış. Türk devletleri teşkilatı son 3 yılda çok farklı bir kavrama evrildi. Karabağ savaşı da, çok etkildir. Biz o konuda karşımıza bir de Rusya'yı, Fransayı, ABD'yi aldık. Biz Azerbaycan'ın yanında durduk. Bakın dün ya da evvelsi gün Paşinyan'ın bir açıklaması vardı; Karabağ'ı, Azerbaycan toprağı olarak tanımaya hazırız diye. Bu kalıcı anlaşmanın en büyük adımı olacak. Bu duruş; Kürdüyle, Türküyle, Çerkesiyle herkesin benimseyebileceği bir duruş. Öbür türlü son 4-5 günde milliyetçi söylemlerle kalan kitleyi de biz ikna edelim kısmı sahici değil. Otantik durmuyor.
'BİZ SEÇİMDEN SONRA HEP BERABER KAZANDIĞIMIZI SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
28 Mayıs'ta hep birlikte oyumuzu kullanacağız ve sonucunu göreceğiz. Seçimden sonra hep birlikte yine bir arada yaşıyoruz. Burada Cumhurbaşkanımızın kazanacağını inanıyoruz ki, inşallah kazanacak. Biz seçimden sonra hep beraber kazandığımızı söylemeye devam edeceğiz. Bunu tabi herkesin benimsemesini sağlamak bizim işimiz. Benim çevremde bir sürü Alevi kardeşim var. Bakın kendileri söylüyorlar AK Parti'den önce 700 tane kayıtlı kayısız alevi dergahı vardı. Şu anda 2000'e yakın dergah var. Bakın biz biliyoruz ki Alevi kardeşlerimiz bir blog halinde CHP'ye oy veriyorlar. Biz bunları oy almak kaygısıyla yapmadık ki hiçbir zaman. Hatay'da Defne Devlet Hastanesi'nin açılışını yaptık. Orada da bize az oy veriliyor, biz bunların hiçbirisinin hiçbir zaman oy kaygısı ile yapmadık. Bakın PKK'nın bir söylemi var; Kendi düşüncelerini, Kürt kardeşlerimizin düşüncesi gibi empoze ediyor. Bugün bakın TRT Kurdi var, mahkemede yabancı bir kişi olduğunda tercüman çağrılıyor, Kürt birisi geldiğinde tercüman çağrılmıyordu. Biz bunların hepsini aştık. Bunların hepsini milli bir bakış açısıyla aştık. Biz hep birlikte Türkiye'yi kalkındarmaya devam edeceğiz.
Partilerin aldığı oylar geldi. Cumhurbaşkanımızın önüne ilk bu tablo geldiğinde de AK Parti'nin oylarında ki düşünün sebebini sordu. Kendi içimizde biz bunun analizini de yapacağız. Burada tabi birçok unsur var, analiz etmemiz gerek. İç Ege de Demokrat Parti geleneği var. Tabi arada uçurum çok büyük değildir. Biz bunların muhasebesini yapıyoruz, her zaman da yapacağız.