01.10.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
ASLIHAN ALTAY KARATAŞ / Ankara - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaklaşık 4 saat süren Kabine toplantısının ardından Millete Sesleniş konuşması yaptı. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
MAZLUMLARIN SESİYİZ: BM Genel Kurulu’na hitabımda İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektim. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün, özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi haline gelmiştir.
LÜBNAN’IN YANINDAYIZ: Son iki haftada İsrail’in saldırılarında, aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. Lübnan Başbakanı Mikati’yle görüşmemizde Türkiye’nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut’a ulaştı. Güvenlik şartları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz.
BM’NİN KUVVET KULLANMA YETKİSİ: İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas halinde. Uluslararası toplum İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse, Genel Kurul’un ‘1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında’ olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır.
LİDERLİK YAPMALIYIZ: Bu süreçte, tabii ki aslolan İslam dünyasının tavrıdır. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yaşanan zulme en büyük tepkiyi, İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak, zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında, bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Ancak bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor. İsrail hükümetini, Hamas’ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor.
DÜNYAYI ATEŞE ATIYOR: Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır. Açık söylüyorum, biz bu zulme, bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’e karşı ‘insanlık ittifakının’ kurulmadığı her gün, bilinmelidir ki, tehlike daha da büyüyecektir. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar, eninde sonunda herkesin kapısını çalacak. Tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail’in saldırılarının etkileri katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacak. Türkiye olarak, insanlığın aynı yanlışa tekrar düşmesini istemiyoruz. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam alemini harekete geçmeye çağırıyoruz.
DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELE: İçişleri Bakanımızın, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın ve Ticaret Bakanımızın sunumlarını dinledik. Göç yönetimiyle ilgili çalışmaları ele aldık. Ülkemizdeki sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerine dair eylem planımızı, tüm paydaşlarla istişare içinde oluşturuyoruz. Bu ülkeye bir daha Boraltan Köprüsü Utancını yaşatmadan, kardeşlik hukukumuza halel getirmeden, ülkemizin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermeden bu hassas süreci çok boyutlu bir şekilde yönetiyoruz.
‘Cezasızlık algısı’ için çözüm
28 ŞUBAT GERİ GELMEYECEK: Son yıllarda Diyanet Teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. Her fırsatta darbecilere selam çakanlar; bakıyorsunuz, 28 Şubat zihniyetini ‘başörtülü, çarşaflı, sakallı, cüppeli’ diyerek yeniden hortlatmaya çalışıyor. Devletin sahibi; hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun, 85 milyonun tamamıdır. Bu makamlarda olduğumuz müddetçe, Allah’ın izniyle, hiç kimse o kara günleri geri getiremeyecektir.
ÖNÜNE GEÇECEĞİZ: Adalet hizmetlerinde ülkemizi hak ettiği yere getirmek için yoğun gayret sarf ediyoruz. İnfaz sistemiyle ilgili zaman zaman medyaya da yansıyan bazı tartışmaları yakından takip ediyoruz. Vicdanları rahatlatacak, toplumda devlete olan güveni güçlendirecek, özellikle de ‘cezasızlık’ algısının önüne geçecek adımları, Meclisimizle işbirliği içinde mutlaka mutlaka atacağız.
BÖLGESEL GELİŞME: 12. Kalkınma Planımızla uyumlu olarak hazırlanan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimizi yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovasına özel olarak odaklanacağız.
‘Türkevi, 85 milyonundur’
MUHALEFETE ‘TÜRKEVİ’ TEPKİSİ: BM ile birlikte Türkevi’miz de küresel diplomasinin nabzının attığı merkezlerden biri haline geldi. Ana Muhalefet Partisi’nin devrik eski Genel Başkanı’nın, Türkevi’nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz gibi 85 milyonundur, 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı da, Milletin Evi gibi, Türk Milleti’nin her bir ferdine açıktır.