16.10.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Filistin’in Geleceği Konferansı’nda konuştu. Erdoğan, kalbi Kudüs için atan, Filistin davasına omuz veren, “Kudüs ilk kıblemizdir, kırmızı çizgimizdir” diyen, vicdan sahibi tüm insanları selamlayarak başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi:
İNSANLIK SİYONİZMİN GERÇEK YÜZÜYLE TANIŞTI: Gazze’den sonra Lübnan’a uzanan İsrail’in soykırım politikası, insanlığın siyonizmin gerçek yüzüyle tanışmasına vesile oldu. Bu süreçte siyonist lobinin, küresel güçleri ve sistemi nasıl kontrol ettiğini; ekonomiyi, ticareti, medyayı, sinema sektörünü, sanatın her dalını, akademiyi, üniversiteleri, hatta bazı ülkelerde devleti, askeri ve sivil bürokrasiyi nasıl baskı altında tuttuğunu yakından gördük. BMGK dahil uluslararası örgütlerin İsrail’in şımarıklıkları karşısında nasıl büyük bir acze düştüklerini yüzümüz kızararak takip ettik.
ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ RAFA KALDIRILDI: Batının yıllardır savunageldiği özgürlük, demokrasi, hukuk, ifade ve basın hürriyeti gibi değerlerin tamamı, bir çırpıda rafa kaldırıldı. 360 kilometrekarelik daracık bir alana sıkıştırdıkları iki milyon insana her türlü zulmü reva gördüler. Açlıkla, susuzlukla, gıdasızlıkla; ilaçsız, doktorsuz, hastanesiz bırakarak canlarını alamadıkları insanları bombalarla öldürdüler.
DEVLET DERSEM YANLIŞ OLUR: İsrail devleti 1948 yılında kuruldu. Buna devlet dersem yanlış olur. İlk adımı böyle atıldı. Filistin halkının gözünde 14 Mayıs 1948, büyük bir felâket demekti. Kan ve işgal üzerinde kurulan İsrail, Nekbe’den itibaren Şaron Katliamı, Sabra ve Şatilla Katliamı, Kudüs ve Cenin katliamları ile kan dökmeye devam etti. İşgalini sürekli genişleten İsrail, şu anda 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85’ine el koymuş durumda.
CEVABINI VEREN ÇIKMADI: Bugün BM üyesi olup da resmi sınırları halen netleşmemiş tek devlet, adı devlet, İsrail’dir. Bu gerçeği, 74. BM Genel Kurulu’nda 1947 yılından bu yana İsrail’in değişen haritasını göstererek ‘İsrail’in sınırları neresidir?’ diye tüm dünyaya sormuştuk. Aradan geçen zaman zarfında bu sorunun cevabını veren çıkmadı. İsrailli yöneticiler, bırakın cevap vermeyi, Gazze soykırımıyla birlikte yeni haritalar paylaşmayı sürdürdüler. Bununla kalmayıp; Gazze’yi işgalle yetinmeyeceklerini Lübnan’a saldırarak gösterdiler. Netanyahu’nun kabine üyeleri, asıl gayelerinin ne olduğunu, gözlerini nerelere diktiklerini, işgal politikalarını nereye kadar uzatmak istediklerini, yaptıkları her yeni açıklamayla deşifre ediyorlar.
NEREYE UZANACAĞINI BİLİYORUZ: Giderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail durdurulmadığı takdirde, bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz. Ülkemizde yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da biz riski görüyor ve her türlü tedbiri alıyoruz.
TEMERKÜZ KAMPINA DÖNÜŞTÜ: İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze; benzerlerine sadece 2. Dünya Savaşı sırasında tanık olduğumuz, iki milyon insanın toplandığı devasa bir temerküz kampına dönüşmüştür. Gazze’ye, kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun ve İslam dünyasının daha fazla gayret sarf etmesi gerekiyor.
BM’Yİ UTANÇ GİRDABINDAN KİM ÇEKİP ALACAK?: Lübnan Geçici Görev Gücü’ne saldırısıyla İsrail, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere BM’ye alenen meydan okumuştur. Soruyorum: Kendi personelinin hakkını korumayan, kafasında UN yazılı mavi kaskı olan askere uzanan elleri kıramayan BM, Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecek? Her gün itibar kaybeden BM’yi, içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak?
ALDIRMA GEÇ DİYENLERDEN OLMADIK: Türkiye olarak ilk günden itibaren bu soykırım karşısında, itirazlarını ve ikazlarını en yüksek seviyede dile getiren ülkeyiz. Zulme sessiz kalan, rıza gösterenlerden olmadık. ‘Adam aldırma da geç’ diyenlerden asla olmadık. Tüm imkânlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devletiz.
Şiddet olayları YİK’te görüşüldü
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu dün Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplandı. Cumhurbakanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, YİK’in ana gündeminde aile kurumunun karşı karşıya olduğu tehlikeler, bunları bertaraf etmek için alınması gereken tedbirler ve çözüm yollarının yer aldığını bildirdi. Altun, son günlerde milleti sarsan olumsuz olayların temelinde, gençlerin dijital mecralarla medyadan etkilenmesinin, ailelerin gençlerle sağlıklı iletişim eksikliğinin ve gençlerin sosyal medyanın etkisiyle ailelerinden hızla kopmaya başlamasının yattığının belirtildiğini kaydetti.
Zararlı içerikler
Toplantıda, suçu teşvik eden ve suça özendiren televizyon programları, diziler ile sosyal medya içeriklerinin aile kurumuna zarar verdiğinin, mevcut hukuki düzenlemelerin yeterli olmadığının ve yeni adımlar atılması gerektiğinin ifade edildiğini aktaran Altun şu ifadeleri kullandı: “Ailelerin korunması ve güçlendirilmesine ilişkin vizyon belgesinde yer alan, küresel riskler ve demografik dönüşüm karşısında ailenin korunması, ailelerin refah düzeyinin yükseltilmesi, aile odaklı sosyal politika ve hizmetlerin etkinliğinin artırılması, dijitalleşme sürecinde ailenin desteklenmesi, aileye duyarlı çevre politikaları ile ailelerin afet ve acil durumlara dayanıklılığının artırılması başlıkları ile özetlenen hedeflerin gerçekleştirilmesi için yapılacaklar da toplantıda gündeme geldi.”