GündemÇin İslamiyet’le tanışıyor

Çin İslamiyet’le tanışıyor

26.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

2016’da başlatılan ‘İpek Yolu İnisiyatifi’ ile Pekin hükümeti ‘İslamiyet ve Müslümanlık’ alanında çalışmalarını hızlandırmış. Yüzlerce öğrenci bursu olarak İslam eğitimi alıyor. Çinli akademisyenler Türkiye’ye gelip Diyanet’le bile temas kuruyor

Çin İslamiyet’le tanışıyor

Çin Cumhurbaşkanı Şi Jinping’in başlattığı ve “İpek Yolu İnisiyatifi” olarak isimlendirilen dünya ölçeğinde son yılların en önemli “ticaret ve barış” projesi, aynı zamanda Pekin hükümetine yeni bir bakış açısı veriyor. Bu bakış açısı, “İslamiyet ve Müslümanlık” olacak. Mao’nun 1949’da kurduğu Çin Halk Cumhuriyeti’nde genel olarak din yasaklanmış durumda. Bu konuda Çinli bir yetkili, “Biz, sosyalizm veya Komünizm olarak ‘dini nasıl yöneteceğimiz’ konusunda yetersiz kaldık. Şimdi yeni çalışmalar yapıyoruz” değerlendirmesi yapıyor.
Çeşitli açık kaynaklara baktığımızda; dini inanç, Çin Komünist Partisi (ÇKP) üyeleri için “kırmızı çizgi” olarak tanımlanmasına karşın, din özgürlüğü Çin Anayasası’nca “garanti” altına alınıyor. Çin medeniyeti, yaklaşık 4000 yıllık tarihi süreci boyunca jeopolitik konumu nedeniyle farklı dini hareketlerden etkilendi. Hükümetin resmi olarak “ateist” görülmesine rağmen, ülke nüfusunun büyük bölümü Budizm etkisinde. Yaygın olan diğer inançlar ise Konfüsyüsçülük, Taoizm, İslamiyet ve Hristiyanlık.
PEKİN’İN İSLAMİYET ÇALIŞMALARI: İpek Yolu İnisiyatifi, Pekin yönetimini bundan sonra İslamiyet’e daha yoğunlaştıracak bir süreç olacak. İpek Yolu İnisiyatifin hem dünya barışı ve hemde onlarca devletle ticari ilişkilerin geliştirilmesinde araç olarak gören Çin, İslamiyeti tanımak adına yeni çalışmalara başladı. İpek Yolu’nun ülke topraklarındaki en önemli bölümlerinin Müslümanların yoğun olduğu, bizim adlandırdığımız şekliyle Doğu Türkistan olan Şincan’da bulunması, Pekin yönetimini İslamiyet ve Müslümanlık merkezinde çalışmalar yapmasını zorunlu kılıyor.
İpek Yolu’nun anahtarı olan Şincan - Uygur Özerk Bölgesi’nin 24 milyonluk nüfusu var. Bu nüfusun yüzde 48’i Uygur. Yüzde 36.5’i Çinli, yüzde 7’si Kazak. Böylelikle, bölge nüfüsunun yüzde 60’ı Müslüman. Kaşgar ve çevresinde Sunniler olmasına karşın İran’ın etkisi var.
SELEFİLİK VE VAHHABİLİĞE SOĞUK BAKIŞ: Pekin yönetimi, öncelikle İpek Yolu’nu geçiş güzergahlarının güvenliğinin toplumsal barışla sağlanabileceğinin farkında. Bu kapsamda, özellikle Şincan - Uygur Özerk Bölgesi’nden başlayacak biçimde ünlü Fergana Vadisi’ni de içine alacak biçimde İslamiyet ve Müslümanlık’la ilgili çalışmalar yapan Pekin yönetimi, Suudi Arabistan merkezli Selefilik - Vahhabilik akımına sıcak bakmıyor. Son dönemde dünya üzerinde tepki çeken terör eylemlerinin Fergana Vadisi’ni işaret etmesi ve bu bölgede El Kaide kökenli radikal dinci yapıların etkinliğinin artırıyor olması, Çin’in dikkatini çekiyor kuşkusuz.
Şincan Sosyal Bilimler Akademisi’nden Yasier, İpek Yolu’nun yaşayabilmesi için ülkelerin kendi güvenlik açılımlarının önemli olduğunu vurguluyor. Yasier, “İpek Yolu için terörle mücadelede ortak rol almak gerekir. Bunun için Çin’le diğer ülkelerin arasındaki işbirliği önemli. Suriye’de savaşanların çoğu Doğu Türkistan terör örgütüne bağlı. Ama, gerçeği bilmeyen yalanla kaçırılan gruplar da var. Bunların etkinliği Çin’deki din özgürlüğü ile alakalı değil” diyerek Uygurların genel olarak hedef alınmaması gerektiğini vurguluyor.

Devlet bursuyla İslam eğitimi

İSLAM AKADEMİSİ: Selefilik merkezindeki bu dini inanç profili merkezi yönetimce aynı zamanda İpek Yolu’nun ihtiyacı olan güvenlik kuşağının sağlanmasında handikap olarak görüyor. Ayrıca, mevcut inanç profilini farklı ülkelerce kullanılmaya daha müsait olabileceğini değerlendiren Pekin hükümeti, Şincan - Uygur Özerk Bölgesi’nin merkez olacağı coğrafi alanda İslamiyet’in gerçek modelinin uygulanması için özel bir akademi kurmuş. Şincan’ın merkezi Urumçi’de 1987’de kurulan Çin İslam Akademisi, İpek Yolu projesiyle birlikte İslamiyet eğitimi çalışmalarını yoğunlaştırmış durumda. Kentte yeni kurulan kalkınma bölgesinde çok büyük bir alana yeniden inşa edilen akademinin başkanlığını aynı zamanda Uygur kökenli Müslüman olan Abdurragıp Tömürniyaz yapıyor.
Akademinin, özerk bölgenin Kaşgar, Turfan ve Changji gibi kentlerinde 8 enstitüsü var. Urumçi’deki akademide 550 öğrenci, devletin sağladığı burs ve konaklama olanağı ile İslamiyet ve Müslümanlık eğitimi alıyor. Akademide kız öğrenci yok. Tömürniyaz, bu durumu “Kızlar, dini kocalarından öğrenecek” derken, din adamı olarak yetiştirilen erkek öğrenciler, bölgede gerçek İslamiyet’in öğretilmesinde görev alacaklar. Pekin’deki merkezi hükümetin din politikasıyla uyumlu çalışmalar yürüten akademi başkanı Tömürniyaz, sorularımızı yanıtlarken, “ÇKP, dini personel eğitimine uzun yıllardır büyük önem veriyor. Bu nedenle akademinin faaliyetlerinin genişletilmesi kararı alındı. Bu girişimin devamı olarak, merkezi bütçeden akademinin yeni yerleşkesinin inşasına 270 milyon yuan (Yaklaşık 135 milyon lira) aktarıldı” dedi.

Diyanet’le temas

AKADEMİSYENLERİN SAHA ÇALIŞMALARI: Merkezi yönetimin İslamiyet’e yoğunlaşması sadece İslam Akademisi’yle sınırlı değil. Urumçi’deki Sosyal Bilimler Akademisi’ndeki akademisyenler, bir süredir İslamiyet ve Müslümanlık’la ilgili saha çalışmalarını yoğunlaştırmış. Batı basınında çıkan “Doğu Türkistan / Şincan’da dini inançlara yönelik baskılar yapıldığı” iddialarına karşı oldukça hassas süreç yaşandığı görülüyor. Bu kapsamda, akademinin çalışmalarında, “İslamiyet’in Çinleşmesiyle ilgili teori ve pratikler” öne çıkıyor. Akademinin Din Bölümü uzmanı Prof. Ma Pin Yan, ÇKP’nin 19. Ulusal Kongresi’nin “dinin Çinlileşmesi” üzerinde durduğunu aktarıyor. Prof. Ma, dinin Çinlileşmesini, “Yabancı dinlerin Çin’e girmesiyle birlikte Çin’le bütünleşmesi, dinin toplumla bütünleşmesi, din ile toplum arasındaki sorunları çözmek ve toplumun hızla gelişimi” olarak tanımlıyor.

Prof. Ma, “Mesela İslam’da; Suudi Arabistan’da kadın yüzünü kapatıyor. Ama bu durum Şincan’da yaygın değil. Velikhamov, 19. Yüzyıl’da Kaşgar’daki kadınların, Orta Asya’daki en özgür kadınlar olduğunu yazar. İslam’da alkol yasaktır. Ama Karahanlılar döneminde Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig’de içki hizmeti verilmesini yazar” değerlendirmesini yaptı. Prof Ma, İslam araştırmaları kapsamında zaman zaman Türkiye’ye gelerek Diyanet’le temas kurduğunu anlattı. Akademisyen Abuduwaili ise, Müslümanların inançlarıyla ilgili olumsuz durumların asla söz konusu olamayacağını söyledi. Abuduwaili, “Yasal bir ülkedeyiz. İnanma ve inanmama özgürlüğü var. Bu Çin’in yasalarında mevcut’ dedi.

Standart dil Çince
AZINLIKLARIN İKİ SORUNU: İsimlerin değiştirilmesi ve azınlıkların kendi dillerini konuşmaları Şincan’da tartışılan konulardan. Bu konuda, “herkes kendi ailesine, soyismine göre kullanabileceği isimleri seçmesi için standart isim yönetmeliği yapıldı. Hangi etnik grup olursa olsun, isim yapısında bazıları basitleştirildi, düzenlendi” şeklinde değerlendirildi. Akademi Direktörü Mulati Heiniyati, Şincan’daki etnik grupların kendi dillerinde yayın yapabildiklerini, bölgede yayımlanan 100’den fazla derginin 3’te 2’sinin azınlıkların dillerinde olduğunu belirtti. Azınlıkların kendi dili konuşması hakkında Akademi Başkanı Gao Jianlong şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Dil reformu, azınlıkların gündeme getirdiği bir konu. Ama devlet düzeyinde böyle bir reform sözkonusu değil. Çince, Uygurca’nın yerini alamaz. Reforma bazı uzmanlar destek veriyorlar. Ama, Uygurca’da reform yapılırsa da, Çince azınlık dillerinin yerini alamaz. Çince, sadece standart dil rolünü oynuyor. Biz, azınlık bölgelerinde yaşayan Han Çinlilerine azınlıkların dillerini öğrenmelerin teşvik ediyoruz”
Cumhurbaşkanı Şi’nin uygulamaya koyduğu İpek Yolu İnisiyatifi sadece ekonomik yönden Çin’in gelişmesini etkilemeyecek. Projenin uygulanabilirliğinin sürmesi halinde organizasyonda yer alamayan diğer büyük devletlerin gözü - kulağı hep bu konular üzerinde olacak. Çin, projeyle kendi toplumunda özellikle din ve azınlıklar merkezli ortaya çıkan ikilemler ve doğrudan çözüme kavuşturulmasını sağlayacak.

YARIN: Mao’dan Şi’ye Çin Devrimi

Haberin Devamı