10.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Safa Tekeli - Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 84’üncü yılında, yine özlem ve saygıyla anıyoruz. Türk halkı, ölümünden sonra, O’na duyduğu saygıyı ve sevgiyi hep taçlandırmak amacını güttü. Bunlardan biri de değerli gazeteci rahmetli Hüsamettin Çelebi’nin, Anadolu Ajansı Genel Müdürü iken düzenlenmesini sağladığı; Atatürk’ün vefatının 50. yılı dolayısıyla dönemin devlet ve hükümet başkanlarından istenen ve onların da diplomatik kurallar çerçevesinde gönderdikleri samimi mesajlarından oluşan sergiydi. Ankara’da beğeniyle karşılanan bu sergide yer alan tarihi mesajlarda dile getirilenler, Büyük Önder Atatürk’ün ölümsüzlüğünü ortaya koyuyordu.
Ronald Reagan, ABD’nin 40. Cumhurbaşkanı (1981-1989) : “Bu büyük insanın başarıları, Türk milletini olduğu kadar bütün milletleri de etkilemiştir. Millet hayatının böylesine çok alanında böylesine kalıcı bir miras bırakan lider pek azdır. Atatürk, destanlaşmış askerî ve siyasi bir lider ve insan hakları, eğitim reformu ve ulusal özgüvenin yılmaz koruyucusuydu.”
Raul Alfonsin, Arjantin Devlet Başkanı (1983-1989): “Atatürk, ulusunun kendine güvenmesini, çöküntünün ardından cesaret bulmasını sağlamış, halkını birleştirmiş ve cumhuriyet yaşamına giden yolda önderlik etmiştir. Türk kadınını, sosyal ve siyasal yaşamda erkekle eşit kılarak onurlandırmış ve ülkesini çağdaşlığa götürecek tüm yolları yılmadan aramıştır.”
Ramiz Alia, Arnavutluk Cumhurbaşkanı (1985-1991): “Atatürk, zamanının ilerici demokrat düşüncesinden esinlenerek yeni demokratik Türkiye’yi kurmuş ve onun uluslararası camiada saygın bir yer kazanmasını sağlamıştır.”
Kurt Waldheim, Avusturya Cumhurbaşkanı (1986-1992): “Değeri sonradan daha iyi anlaşıldığı şekilde; din ve devlet işlerinin kesin bir biçimde birbirinden ayrılması ve insanın inanç ve din özgürlüğünün güvence altına alınması, uzak görüşlü devlet adamı Atatürk’ün başlattığı sayısız reformlar içinde en önemlileridir. Bu adım, Türk toplumunda, eğitim, kadın hakları ve yargıdan yasamaya ve nihayet Türk Anayasası’na kadar derin izler bırakmıştır. Bu ilkeler, sadece Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti için atılan temel taşları olmakla kalmayıp kişiler için hiç eksilmeyecek şekilde geçerli birer rehber olmuştur. Atatürk’ün halkına duyduğu sonsuz güven, halkın ona duyduğu derin saygı ve bitmeyen şükran ile karşılık bulmuş, böylesine büyük bir devlet adamının halkıyla kurabileceği ilişki için de büyük bir örnek teşkil etmektedir.”
İnsani her konuyla ilgiliydi
Wilfried Martens, Belçika Başbakanı (1979-1992): “Mustafa Kemal, kendisini memleketinin gelişmesine adamış bir devlet adamıdır. İnsani hiçbir konu onun ilgi alanı dışında kalmadı. O, büyük bir azim ve sebatla Türkiye’yi modernleşme yoluna soktu. Bu dev eser, cesur Türk milletinin coşkulu desteği olmasaydı böyle istikrar içinde ve bu kadar kısa zamanda gerçekleşemezdi.”
José Sarney, Brezilya Cumhurbaşkanı (1985-1990): “Atatürk’ün barış ve özgürlük için tükenmeyen kararlılığı, Türk ulusunu ve dünya insanlarını yönlendiren inanç, cesaret ve iyi niyetin eşsiz bir örneği olarak kalacaktır.”
Yang Shangkun, Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (1988-1993): “Atatürk, Türk tarihinde yeni bir dönemin açılmasında Türk halkına liderlik etti. O’nun fevkalade başarıları, Türk halkına mutluluk getirdi ve Çin halkı da dâhil olmak üzere, bütün dünya ülkelerinin saygısını kazandırdı. Adı, daima tarihe yazılmış olarak kalacaktır.”
Poul Schlüter, Danimarka Başbakanı (1982-1993): “Kemal Atatürk’ün 20’nci yüzyılın en büyük devlet adamlarından biri olduğu şüphesizdir. Günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin siyaseti, Atatürk tarafından ortaya konan ilkelerin doğrudan bir devamı niteliğindedir. Türkiye’nin modern dünyadaki amaçları, hâlâ onun görüşleriyle yönlendirilmektedir.”
Bağımsızlığın ilham kaynağı
Richard von Weizsäecker, Federal Almanya Cumhurbaşkanı (1984-1994): “Atatürk, büyük bir devlet adamı idi. O’nunla pek az kimse kıyaslanabilir. İnsanları anlayışı ve hayallerden uzak geniş realizmi; bir yeni devlete, hatta milletine yeni bir özgüven kazandırmış ve bu güvene uygun yeni amaçlar belirlemiştir. Vatanına karşı duyduğu ateşli sevgi, O’nu Türkiye’nin bağımsızlığı için yılmaz biçimde savaşmaya sevk etmiştir. Atatürk, İkinci Dünya Savaşı’nı önceden görmüştür. O’nun sayesindedir ki Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir barış ve güven vahası olarak kalabilmiştir. Atatürk’ün kaderini eline aldığı Türkiye, geri kalmış, feodal ve otokratik yönetime sahip, yenilginin utancına düşmüş bir ülkeydi. Öldüğü zaman ise geride bıraktığı; modern, ileri ve saygın bir devletti.”
Helmut Kohl, Federal Almanya Başbakanı (1982-1998): “O, bağımsız ve özgür bir Türkiye için savaşmıştır. Atatürk, hangi etnik ya da dinî gruba dâhil olurlarsa olsunlar, tüm insanların barış içinde ve eşit haklara sahip olarak birlikte yaşamalarından yanaydı. Davasını şu özdeyişi belirliyordu: Yurtta sulh, cihanda sulh.”
Rajiv Gandi, Hindistan Başbakanı (1984-1989): “Büyük devlet adamı Atatürk’ün emperyalizme karşı mücadelesi, Hindistan bağımsızlık hareketinin liderleri Mahatma Gandi ve Nehru’ya ilham kaynağı olmuştur.”
Özgürlük savaşçısı
Roh Tae Woo, Kore Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (1998-1993): “Atatürk’e duyduğum saygıyı artıran başka bir sebep bulunmaktadır. Bu sebep, kendisinin, sadece bir özgürlük savaşçısı değil, ayrıca derin tarihi bilince ve ileri görüşe sahip bir devlet adamı olmasıdır. Bu gerçek, bağımsızlıktan sonra, Atatürk’ün liderlik ettiği birçok modern reformla kanıtlanmıştır. Atatürk’ün adı, sadece Türklerin değil, tüm insanlığın tarihinde özel bir yere sahiptir.”
Nikolay İvanoviç Rıjkov, Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu Başkanı (1985-1991): “Türk halkının millî kurtuluş mücadelesinin lideri Atatürk, halkının hürriyeti, bağımsızlığı ve insani haysiyetinin simgesini oluşturmuştur. Saltanat ve halifeliğin kaldırılması, laik cumhuriyetçi devletin kurulması ve ekonomi, kültür ve eğitim alanlarında reformların yapılması gibi köklü değişiklikler Atatürk’ün adı ile bağlıdır. Emperyalizm aleyhtarı görüşleri ve halkına vatansever hizmeti, birçok Doğu ülkesi için örnek ve ilham kaynağı olmuştur.”
SAYGI NOTU: Bu mesajları bana emanet eden rahmetli Hüsamettin Çelebi’yi, serginin düzenlenmesini sağlayan Haber Müdürü Mehmet Bican’ı, Dışhaberler Müdürü rahmetli Recep Güvelioğlu’nu, emeğiyle sergiyi güzelleştiren Aysel Sonuparlak ile çevirileri sağlayan Dış Haberler çalışanlarının emeklerini saygıyla anıyorum.