30.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
MERT İNAN - İSTANBUL
Göğüs hastalıkları uzmanı T.G., toplam 13 Kovid-19 vakasının olduğu özel sağlık kuruluşunda gece-gündüz demeden hizmet veren kadın hekimlerden. Eşi ve 5 yaşındaki oğlunu virüs bulaşma riskine karşı 2 hafta önce annesinin evine yollayan T.G.’nin yaşadıkları kendi durumunda olan yüzlerce meslektaşına benziyor. Salgın bitene kadar ailesinden uzak kalacağını söyleyen T.G., Milliyet’e şunları anlattı:
Daire kiraladılar
“Tüm önlemleri almış olsak da eşim ve çocuğuma virüs bulaştırma riski nedeniyle evlerimizi bir süreliğine ayırdık. Eşim, 5 yaşındaki oğlumla 2 haftadır annemin evinde kalıyor. Sürecin sonuna kadar ailemi göremeyeceğim. Benim durumumda olan yüzlerce meslektaşım var. Evde yaşlı anne ve babası olanlar da evlerini ayırdı. Evlerini ayıramayan arkadaşlarımızın bir kısmı konuk evlerinde, bir kısmı da otelde kalmaya başladılar. 3 aylık stüdyo daire kiralayanlar bile var. Oğlum ve eşimle 2 haftadır görüntülü konuşuyoruz. Her telefonda karşılıklı ağlamaya başlıyoruz. Benim durumumda olan meslektaşlarımın 24 saat özeti, eve gelir gelmez, yaklaşık 1 saatlik kişisel dezenfekte süreci, bir şeyler atıştırmak, 5-6 saat uyumak ve sonrası 16-17 saat süren mesai. Kimse ile yüz yüze temasta bulunmuyoruz.”
16 saat mesai
“Cepheden çekilemeyiz, vicdanen ve mesleki sorumluluğumuz var. Artık işin içine nörologlar, göz doktorları bile girdi. Her branş cephede Kovid-19 savaşı veriyor. İnanın çok zor bir süreç, daha önce hiç yaşamadığımız bir durumla karşı karşıyayız. Psikolojik anlamda yıpranıyoruz. Hasta gören hekimler herkesten, sevdiklerinden izole halde, ne zaman bana da bulaşacak korkusuyla çalışıyor. İki haftadır, sadece birkaç günlük izinler dışında 16 saatlik mesai yapıyoruz. Öğlen yemeklerini pas geçiyorum. Koruyucu ekipmanı giyip çıkartırken bile bulaşma riski olabilir. Bir noktadan sonra yemekten de vazgeçiyorsunuz. Hastaneler de sürekli sistem değiştiriyor. Bize göre en büyük sıkıntı, ilaçların tedariği için yapılan yazışmalar. Çünkü böyle bir durumda bu işlemler yarım günümüzü alan angaryalar. Doktor çiftlerin durumu daha da kötü. Çocukları günlerdir anne ve babalarını göremiyor. Sürecin ucu kapalı. Vücut direncimizin düşmemesi için tek yaptığım dua etmek.”
‘Herkes kendini hasta kabul etmeli’
Bir başka hastaneden göğüs hastalıkları uzmanı doktor ise, “65 yaş ve üstü hastaların sokağa çıkmaları kısıtlandı ancak 50-60 yaş arasında da çok sayıda vaka var. Yedikule ve Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları hastanelerinde de yoğunluk olduğunu duyduk. İzolasyona herkes uyarsa hastalığı korkutan boyutlara gelmeden durdururuz. Herkes kendisini hasta kabul ederek davranırsa, iki haftalık sürede sorundan kurtulabiliriz” diye konuştu.
‘Tuhaf alışkanlıklar edindim’
Salgın dalgasının çığ gibi büyüdüğünü dile getiren Dr. T.G., birçok insanın halen durumun ciddiyetini kavrayamadığını söylüyor. Sosyal ayrım yapmadan herkesi vuran böylesi bir salgınla ilk kez karşılaştıklarını anlatan T.G., “Virüs önce sağlık çalışanlarını vuruyor. 33 yaşında genç kardeşimizi kaybettik. Telefonumu jelatinle kapladım. Her gün evimin anahtarlarını sabunlu suyla yıkıyorum. Tuhaf alışkanlıklar edinmeye başladık” dedi.