14.01.2009 - 17:48 | Son Güncellenme:
Tuncay Güney'in 2001'de emniyette alınmış ifadesinin görüntüleri gündeme bomba gibi düştü. Peki bu görüntülerin medyaya servis edilmesinin anlamı ne?, Ergenekon davasının seyrini nasıl etkiler, bir suç oluşturur mu, neler oluyor? İşte değerlendirmeler...
Hikmet Fırat Arslan/İşçi Partililer'in Avukatı
Mahkeden talebimiz zaten savunmamızı yapmadan önce bu mülakatın izlenmesi yönündeydi. Çünkü savcıların dayandığı 'biricik' delil bu mülakattı. Burada gördüğümüz kadarıyla Tuncay Güney karşılıklı bir sohbet ortamında iddialarını sıralıyor. Bunun bir delil olabileceği tartışmalı tabii. Daha sonradan değerlendirme imkanı bulacağız. Hatırladığım kadarıyal Fethullah Gülen'le ilgili bölümlerde 'Fethullah Hoca' diyor ama savcılık metinlerinde bu ifadeler Fethullah gülen diye geçiyordu, böyle çelişkiler var, inceleyeceğiz.
Saygı Öztürk/Hürriyet
Tabii Tuncay Güney'in bu ifadeleri her ne kadar şu anda TV'de yayınlanıyorsa da bunlar aylar önceden gazetecilerin önümlü bir bölümünün bu bilgileri aldığı, hatta kitap haline getirildiğini unutmamak gerekir. Güney'in söylediği bütün söylediği ilk cümle her zaman şu olmuştur 'Emniyetteki ifadelerimin hiç birini kabul etmiyorum, 9 gün işkence gördüm...doğru bile olsa ben o doğruyu kabul etmiyorum diyor.' Ama görüntülere bakıldığında böyle bir işkence görmüş havası yok, çok rahat görünüyor, hiç bir korkusu yok gibi bir hali var. Bu kadar bilgilere bu kişinin sahip olması şüphelidir. Biz yıllardan beridir uğraşırız, Veli Paşa'ya nasıl ulaşırız diye, ben bir kez ulaşabildim. Güney'in bu haline baktığım zaman bir gazeteciden ötesi olduğunu düşünüyorum. Bu kadar bilgiyi kısacık gazetecilik yaşamına sığdırması mümkün değildir. Bu tars bir sorgulamaya emniyetteki ifadeyle 'mülakat' denir. Mülakatların özelliği sorguda alınan her şey savcılığa gönderilmez, iki suret halinde yapılır. Belli bölümleri emniyete bilgi olarak gönderilir, daha ayrıntılı bir bölümü ise emniyette belge olarak kalır.
Tuncay Güney'in açıklamaları şu aşamada neden gündeme getirildi, savcılık neden buna ihtiyaç duydu ayrı bir soru. Bu kişi konuşuyor, söylediklerinin kaçı doğru, çok kişi şu anda zan altında bırakılıyor, bahsi geçen kişilerin çoğu yargılanmakta zaten. Sağlıklı bir sorgulama ifadeler bu şekilde açıklanır hale geldiğine göre birileri birinden intikam alıyor sorusunu doğurmaktadır.
Cüneyt Özdemir/Gazeteci
Gerçekten korkunç bir durum. Türkiye büyük bir dezenformasyonla karşı karşıya. dünyada bunun bir örneği var mı? Türkiye ilk kez çok önemli kişiler hakkında çok önemli iddiların ifade edildiği bir sorguyu, bir polis sorgusunu hiç bir editöryal mudahale olmadan yayınlıyor, bir polis ifadesini yayınlıyor. Dünyada bir örneği var mıdır bilmiyorum. Ben bir bilgi vermek istiyorum. Şimdi Mart ayında Doğan Kitap'tan 'Önemli işler dairesi' adında bir kitap çıkıyor ve çeşitli istihbaraçılarla konuştum. şu anda dinlediğiniz görüntüler Şu anda seyrettiğiniz görüntüler emniyet istihbaratta yapılmamış, organize suçla mücadele şubesinde yapılıyor. ilk tuhaflık buradan kaynaklanıyor. Çünkü Tuncay Güney çeşitli bağlantılarıyal takip edilen ve uzaktan izlenen bir isim. Hatta kısa bir süre önce yeniden altını çizdiler, daha sonra tamamen adli bir vaka nedeniyle organize şubede gözaltına alınıyor ve bu sorguda orada yapılıyor. Bu sorguya istihbaratçıların katılmadığını en azından o dönem için biliyorum. O gün istihbaratın başında olan isimler bugün başında değiller. O gün önemsenmeyen bilgilir bugün televizyon ekranlarında. Dikkatli seyrederseniz montajlı bir bant. orjinali 9 saatlik bir bant... Hangi bölümlerinin servis edildiğini de bilmiyoruz, bazı bölümler kesilmiş ayıklanmış durumda. Bütünün görmediğimiz bir iddialar toplamını izliyoruz. Şu anda TV izleyicileri savcı ve hakim durumuna geçmiş durumunda.
Ahmet Hakan/Hürriyet gazetesi
Tuhaf ve vahim buluyorum bu tür bir yayını, bu tür ifadelerin servis edilmesini. Neye yöneliktir hangi amaçla yapılmaktadır anlayamıyorum, yadırgadığım bir durum. Bu iş ciddiyetinden çok şey kaybediyor özellikle Tuncay Güney kasetleri, bağlantılarıyla... Benim açımdan böyle, ve bu beni üzüyor. Ergenekon'u hafifletici atılımlar bunlar, bombaları tartışmamız gerekiyor oysa. Bombalar çıkıyor sağdan soldan, eyvah işin en ciddi boyutu dediğimiz gün bu soruşturmayı yürütenler tarafından işin ciddiyetini ortadan kaldıracak bir Tuncay Güney bandı sürülüyor piyasaya. Bu beni şaşırtıyor, ne yapmaya çalışıyorlar, amaçları nedir? Ergenekon meselesini küçümseyenlere çok önemli kozlar veriliyor.
Mehmet Altan/Star gazetesi
Anlaşılan epey bir süre daha Ergenekon'la uğraşmaya devam edeceğiz. Bu kavganın Ergenekon sürecinin arkasındaki iradenin sanıldığından daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Ve bu sanıldığı gibi bir rüzgar gibi geçeceğini düşünmüyorum. Bu şeyi deşifre edip, ortaya çıkarıp temizleyecek bir süreç olarak düşünüyorum bunu, bu yapı çözülme sürecinde. Ama kolay değil, 52'den beri toplumun bağrındaki bir ölüm makinesinin ortaya çıkarılması kolay bir süreç değil...Dolayısıyla bugün yaşananları olağan buluyorum.
Özdemir Özok/Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Bu 2001'de alınmış bir ifade, bugünkü Ergenekon davasıyla ne kadar ilgili, gerçekten bir soruşturmada verilmiş bir ifade mi? Bunların hepsini net bilmek lazım, eğer gerçekten bu davanın gidişatına, kovuşturmaya soruşturmaya aykırı bir söylem varsa TCK'nin 285. maddesi çok açık, hele bunun yayın yoluyla yapılması cezayı artıran bir gerekçedir. Dolayısıyla bu bir suç... Ama bu herkesin elde edilebileceği bir bilgi haline gelmişse o zaman bir suç unsuru olmaz. Biraz açarsak bu bitmemiş bir soruşturmanın ifadesiyse bu son derece ciddi bir olaydır ve bu fiil bir suçu oluşturmaktadır, Eğer bir mülakatsa, her hangi bir soruşturmanın dayanağı değilse ya da hatta bu ifadeler bir soruşturmanın ifadeleri olsa dahi bir dava açılmış ve iddiananeye bağlanmışsa bir cezai sorumluluk söz konusu olmaz.