27.04.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Mine Özdemir
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’ndan geçen kanun tasarısıyla 4’ü vakıf olmak üzere toplam 20 yeni üniversite kurulacak. Aralarında İstanbul, Gazi, Anadolu, Karadeniz Teknik, İnönü, Selçuk’un bulunduğu 13 üniversitenin bölümleri, yeni kurulacak üniversitelere bağlanıyor.
Bu üniversiteler arasında Gaziantep Bilim ve Teknoloji, Konya Teknik, Kütahya Sağlık Bilimleri, Malatya Turgut Özal, İstanbul (Cerrahpaşa), Ankara Hacı Bayram Veli, Sakarya Uygulamalı Bilimler, Samsun, Sivas Bilim ve Teknoloji, Tarsus, Trabzon, Kayseri, Kahramanmaraş İstiklal, Eskişehir Teknik, Isparta Uygulamalı Bilimler, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri üniversiteleri yer alıyor. Vakıf üniversiteleri arasında ise Ankara Medipol, İstanbul Atlas, Semerkand Bilim ve Medeniyet, İzmir Tınaztepe bulunuyor.
Bölünecek üniversitelerde öğretim üyeleri, öğrenciler ve mezunların tepkisini çeken kanun tasarısında birçok değişikliğe gidildi. İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) bazı fakülteleri ve meslek yüksekokullarının bağlanmasıyla kurulacak İstanbul İbni Sina Üniversitesi’nin adı İstanbul Üniversitesi (Cerrahpaşa) olarak değiştirildi.
Bu üniversite, İÜ’ye bağlı Cerrahpaşa Tıp, Florence Nightingale Hemşirelik, Hasan Ali Yücel Eğitim, Orman, Sağlık Bilimleri, Spor Bilimleri, Veteriner, Mühendislik fakültelerinden oluşacak. İlk tasarıda yer alan Diş Hekimliği, İletişim ve İşletme fakülteleri İstanbul Üniversitesi’nde kaldı.
Anadolu, yine bölünüyor
Ankara’da yer alan Gazi Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar, Edebiyat, Hukuk, İktisadi ve İdari Bilimler, İletişim, Polatlı Fen-Edebiyat, Polatlı İlahiyat, Sanat ve Tasarım, Turizm fakülteleri ile Tapu Kadastro Yüksekokulu, Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, Adalet, Polatlı Sosyal Bilimler, Polatlı Teknik Bilimler MYO’larının bağlanmasıyla Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi oluşturulacak. Bu durumda Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık ve Sağlık Bilimleri fakülteleri Gazi Üniversitesi’nde kaldı.
Daha önce bünyesindeki Mühendislik Mimarlık, Tıp ve Fen fakülteleri Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne bağlanarak ilk bölünmeyi yaşayan Anadolu Üniversitesi, ikinci kez bölünecek. Komisyondan geçen tasarıya göre Anadolu Üniversitesi’nin Fen, Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım, Havacılık ve Uzay Bilimleri, Spor Bilimleri fakülteleri ile Porsuk ve Ulaştırma MYO, Fen Bilimleri, Yer ve Uzay Bilimleri, Ulaştırma enstitüleri yeni kurulacak Eskişehir Teknik Üniversitesi’ne dahil edildi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin içinden doğan Sakarya Üniversitesi de bölünecek üniversiteler arasında yer alıyor. Bu üniversitenin bazı fakülteleri ve yüksekokulları yeni kurulacak Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’ne bağlanacak.
Günlerdir tartışılan kanun tasarısına akademisyenlerden tepkiler gelmeye devam ediyor. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Mert Savrun, bu gelişmelerden sonra dün istifa etti. Başka istifaların olacağına yönelik haberler geliyor. Üniversitelerin bölünmesini doğru bulan akademisyenler de var, bu durumu eleştirenler de. İşte o görüşler:
‘Prensipte destekliyorum’
ODTÜ eski Rektörü, URAP Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut: Ben prensipte çok büyük üniversitelerin sağlıksız olduğunu düşünüyorum. 100 bin öğrencisinin, 2 bin 500 öğretim üyesinin olması bir üniversitenin dinamizmini kaybettiriyor. MIT dünyanın önde gelen 3 üniversitesinden biri. 11 bin öğrencisi var. Bunun aşağı yukarı 7 bini lisansüstü, 4 bini lisans öğrencisi. Bu sayı üniversiteye müthiş bir dinamizm kazandırıyor. Öğrenci sayısının 20-25 binden fazla olması üniversite için ağırlık yaratıyor. Üniversitenin yönetilmesi zorlaşıyor.
ODTÜ’de şu anda 750 civarında hoca varken bir başka üniversitede 100 bin civarında öğrenci olup 2 bin 500 hoca olması çok fazla. Dünyada İstanbul, Gazi gibi 100 bin öğrencisi olan üniversiteler var fakat sayıları az. Kanada’da Toronto Üniversitesi’nin öğrencisi sayısı 100 bin civarında. Bu üniversite, sıralamalarda oldukça iyi. ODTÜ, öğrenci sayısı 10 bini geçmemek şartıyla kuruldu. ODTÜ iyi üniversitedir, daha çok iyi insan yetiştirsin diye öğrenci sayısı arttı. Şu an öğrenci sayısı idealin sınırında. ODTÜ’nün bölünmesini istemem çünkü ideal üniversitenin öğrenci sayısı 20-25 bin civarındadır. Burası kampüs üniversitesi. Öğrenci sayısı sınırı geçerse bölünebilir. Büyüdüğün zaman eğer sıralamalarda da ilerleyemiyorsan tehlike işaretidir, o zaman üniversite bölünür.
İÜ’nün öğretim görevlileri hariç 2 bin 900 öğretim üyesi var. Bunu bu noktaya getirmek doğru değil. Baktığımızda İÜ’nün makale sayısı, atıfları Hacettepe’den az. Demek ki üniversitede üretken insan sayısı çok az. İÜ, Türkiye’nin ilk modern üniversitesidir. Türk üniversitelerinin atasıdır. Kesinlikle İÜ bu kadar büyümemeliydi. Daha önceki bazı yöneticiler öğrenci artırmayı ilerleme zannettiler. Altyapı, yeterli laboratuvar olmadan 100 bin öğrenciyi oraya doldurmak üniversiteye zarar verdi.
İÜ, iki mezunu Nobel alan tek üniversite. O nedenle bölünmeyle ARWU’daki yeri çok değişmez. Fakat makale sayılarında ciddi bir düşüş olur. Üniversiteyi sıralamalarda tıp fakülteleri yükseltiyor, o nedenle ARWU dışındaki sıralamalarda birkaç yıl içinde düşme olur. İÜ’nün hocaları çok kaliteli, motive olmaları lazım. Dinamik bir rektör, dinamik dekanlarla birkaç yıl içinde düşüşü yükselişe çevirebilirler. Hangi kurumu aniden parçalarsanız, bölerseniz tedirginlik yaratır. Üzerinde çalışılsaydı, daha sağlıklı olurdu. Tecrübe kazanılırdı. Pilot bir uygulamayla ilerlenebilirdi.
Komisyondan geçen tasarıya göre Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne bağlanarak ilk bölünmeyi yaşayan Anadolu Üniversitesi yeniden bölünecek. Bu üniversite belli bir uzlaşmayla, oldukça dengeli bölünmüştü. Bu üniversiteyi neden tekrar bölmek istiyorlar bilemiyorum.
‘Hata yapılıyor’
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Bilim Dalı Emekli öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu: İÜ, 1933 reformuyla kurulmuştur. Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip zamanında, Atatürk sayesinde Üniversiteler Kanunu ile İstanbul Üniversitesi haline gelmiştir. Mensubu olduğum Cerrahpaşa Tıp Fakültesi dahil, İÜ’den yüzlerce öğretim üyesi ve talebe yetişmiştir. Böyle köklü üniversitelerin ortadan kaldırılmasına tamamen karşıyım. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mensubu olarak ıstırap duyuyorum. Üniversitenin tekrar eski yörüngesine oturtulmasını istiyorum. İÜ’yü bir yere bağlamanın anlamı yok. Bir emekli öğretim üyesi olarak bunu istemiyorum. İÜ’de hayatım geçti. Böyle bir üniversitenin siyasete alet edilerek kökünden kazınmasına karşıyım.
‘Lisans kontenjanları azaltılsın’
MEF Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin: Avrupa’da üniversiteler geçmişte birleştirilmiş. Çünkü ekonomik olarak daha güçlü hale geliyorlar. Üniversitelerin standart giderleri aynıdır. Üç bölüm de kursan 10 bölüm de kursan aynı giderleri var. Bütçelerinden eğitim ve araştırmaya daha çok kaynak ayırabilmeleri ve uluslararası sıralamalarda öne geçebilmeleri için Avrupa’da çok sayıda üniversite birleştirildi.
Dünyada üniversiteler kuruldukları tarihleriyle bilinirler. 10 yıldır rektörlük yapan, dünya yükseköğretimini de yakından takip eden biri olarak üniversitelerin bölünmesinin doğru olduğunu söyleyemem. Şekilsel değişikliklerle Türk yükseköğretimi başarıya ulaşamaz. Üniversite sayısını 190’dan 300’e çıkarınca, kaliteyi mi yakalamış olacağız? Türkiye’de öğretim üyesi sıkıntısı var. Öğrenci ve üniversite artışıyla aynı oranda öğretim üyesi artışı yok. Dünya sıralamalarında önde olan Harvard, Stanford, MIT gibi üniversitelerde lisans öğrenci sayısı lisansüstü öğrencilerinden az.
Üniversite bir kültürdür. Bugün kurduğun üniversiteyle 3-5 yıl sonra sıralamalara giremezsin. O üniversitenin adı altında son 5 yılın yayınlarına bakılıyor. Onun yerine sıralamalara girebilecek pozisyonda olacak üniversitelerin lisans kontenjanlarının düşürülmesi doğru olur. Devlet üniversitelerinde performansa bakılmadığı sürece daha fazla başarı beklemek mümkün değil.
Önümüzde 1 yıl seçim süreci var. Seçimlerden önce yapılması gereken en önemli şey bu mu? Böyle bir gelişmeden haberimiz yoktu. Üniversitelere de sorulduğunu düşünmüyorum. Seçimden önce hükümetin de işine yarayacak bir değişiklik değil. Bölünerek daha güçlü olunmuyor. Birleşerek güçlü olunur. Dünya sıralamalarına girebilmek için araştırma fonları birleşiyor, daha büyük projeler harekete geçirilebiliyor. Üniversitenin ortak giderleri de azalıyor. Tek tek küçük projelere destek vermektense daha interdisipliner projelere destek verilmeli.