GündemBir Türk süpergrubu Oceans of Noise

Bir Türk süpergrubu Oceans of Noise

22.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

İlk olarak ‘Ayla’da filmle aynı adı taşıyan şarkılarıyla duyduğumuz Oceans of Noise, Sertab Erener’in başını çektiği beş deneyimli müzisyenden mürekkep bir İngilizce rock grubu. Grup ilk EP’si ‘The Age of Ghouls’u 3 Kasım’da çıkarıyor

Bir Türk süpergrubu Oceans of Noise

Sertab Erener “Yıllardır hayalimdi” diyor Oceans of Noise için. Bas gitarda ve klavyede uzun süredir beraber çalıştığı Eser Ünsalan ve Ozan Yılmaz’ın, davulda Alpar Lü’nün ve gitarda Emre Kula’nın olduğu grup, Erener’in vokalini üstlendiği bir İngilizce rock topluluğu, hepsi de kendini alanında kanıtlamış, başka kişilerle de çalışmış sanatçılar olarak Batı tabiriyle bir nevi ‘süpergrup’. İki sene önce bir araya gelen topluluk, ilk EP’leri ‘The Age of Ghouls’u dört Grammy, bir de Latin Grammy adaylığı bulunan ABD’li prodüktör Joel Hamilton ile, Hamilton’ın Brooklyn’deki stüdyosunda kaydetmiş. EP tamamlandıktan kısa süre sonra, Türkiye’nin Oscar adayı ‘Ayla’ filmine şarkı verme teklifini alınca grup, kısa sürede hem Erener ve Nil Karaibrahimgil imzalı Türkçe, hem de ‘Finding White in Black’ adlı, sözleri Sibel Algan’a ait İngilizce versiyonla müzik dünyasına erken bir merhaba dedi. Oceans of Noise’un hikâyesini grup üyelerinden dinledik.

Haberin Devamı

Bir Türk süpergrubu Oceans of Noise

Oceans of Noise’un çıkış noktası nedir? Türkiye’de İngilizce sözlü müzik yapmak riskli değil mi?

Sertab Erener: Bu coğrafyada İngilizce sözlü müzik yapıp da dünyada meşhur olacağız diye bir hedefimiz yok. Biz bir araya gelip özgürce şarkılar yazdık ve ürettik. Şu gerçeği de biliyoruz ki burası Türkçe müzik dinleyen bir coğrafya.

Emre Kula: Burada yabancı dilde yapılan müzikleri iyi müzik dinleyicisi kesinlikle satın almak istemiyor. Dışarıdan ithal etmek istiyor müziği.

Sertab E.: Tabii ki isteriz ki burada da dinleyici bulsun ama planlarımızı biraz daha global dinleyiciye göre yaptık. Biraz tersten gittik aslında. O sebeple Londra’da lansman yapalım dedik, dünya müzik endüstrisinden insanları oraya daha kolay toplayabilecektik. O yüzden Londra’da, Mumford & Sons’ın açtığı Omeara’da çalacağız, 27 Ocak’ta. Yeni çıkan rock gruplarının sık sık çaldığı, çok eski ve güzel bir binada bir kulüp.

Haberin Devamı

Emre K.: Bira da 2 sterlinmiş.

‘Ayla’ya hazırladığınız şarkı genel programınızı etkilemiş sanırım.

Sertab E.: ‘The Age of Ghouls’ 3 Kasım’da yayınlanacak. Önce Aralık için planlamıştık ama ‘Ayla’ ve Ocakta Londra lansmanı devreye girince program değişti.

İki şarkı da filmde kullanılıyor mu?

Sertab E.: Türkiye kopyasında Türkçe versiyonu, dünya çapında dağıtılacak kopyalarda ise İngilizce versiyonu kullanılacak. Her iki versiyona birer klip çektik.

Eser Ünsalan: Aynı gün, aynı şarkıya. 14 saati buldu.

Emre K.: Gerçi iki klip için 14 saat çok iyi.

Sertab E.: Bu hikâyedeki en enteresan şey şu: Bu şarkının tohumu iki yıl önce atıldı, Emre tarafından. Sonra şarkı bir kenarda durdu, EP’ye koymadık, albüme koyarız diye düşündük.

Alpar Lü: Bayağı da denedik aslında şarkıyı. Ara bölümleri sürekli değiştirdik.

Sertab E.: Trombonlar, yaylılar denedik, beğenmeyip çıkarttık. Sonra filmi seyrettik ve dedik ki “Bizim hazır bir şarkımız var film için”. O sırada beste vardı, düzenlemesi vardı, sözleri henüz yoktu.

Eser Ü.: Sözler son hafta yazıldı yani.

Sertab E.: Çok hızlı olmamız gerekiyordu. Normalde İngilizce söz yazarımız Emre’dir...

Haberin Devamı

Emre K.: Ama bu şarkıda olmadı. Çok fazla baskı vardı, baskı balataları yaktı (gülüyorlar).

n İki versiyonun sözleri de farklı.

Emre K.: Türkçeden İngilizceye, İngilizceden Türkçeye çevirmek dünyanın en skandal işi.

Eser Ü.: Hele şiir, şarkı çevirmek...

Emre K.: Türkçe olan Süleyman Astsubay’ın, İngilizce olan Ayla’nın gözünden diye tarif edebiliriz.

Bir Türk süpergrubu Oceans of Noise

O zaman iki sene öncesine dönelim. Grup nasıl bir araya geldi?

Eser Ü.: En başta Sertab, Ozan, ben bir araya geldik, kendi istediğimiz coverları çalmak için. ‘90’larda, 2000’lerde bir gelenek vardı, anonim bir şekilde, sadece yakın çevremize haber vererek bir mekânda çıkalım, kulaktan kulağa duyulsun, tamamen eğlence amaçlı. Alpar’la o sırada çalışmıyorduk ama müzikal bir flört de vardı galiba.

Alpar L.: Ortak arkadaş Emre olduğu için.

Eser Ü.: Emre de aramıza katıldı ve beş kişi cover çalışmaya başladık; Alanis Morissette’ten No Doubt’a, Muse’dan Adele’e... Galiba aramızda en akıllımız Emre’ymiş, dedi ki “Biz niye başkalarının parçalarını çalıyoruz?” Evet, beste yapalım dedik, bu arada bir ismimiz yok grup olarak.

Haberin Devamı

Emre K.: Benim bunu dememin sebebi, bizim şarkıları coverlarken bir yandan düzenlememiz. “El âlemin şarkısına bu kadar emek vereceğimize kendi şarkımızı yapalım, bize yarasın” diye düşündüm.

Eser Ü.: Böyle bir yıl daha geçti, besteler arttı, şu an 15 bestemiz var. Bunları bir albüm, bir EP hâline getirmeye karar verince prodüktör arayışı başladı. Yurtdışıyla yazışmalar, parçaları dinletmeler...

‘5-6 ay ara verdik’

Yurt dışını neden tercih ettiniz?

Emre K.: Albümü burada kaydetsek, yine bizim istediğimiz gibi olacaktı. Tamam herkes profesyonel ve işini iyi yapıyor ama bilmediğimiz bir şekilde olsa ne güzel olur, çünkü o daha heyecanlı. Sonra araştırmaya başladık.

Sertab E.: Dedik ki “Madem hiçbir kaygımız yokken bunca şarkıyla buralara geldik, o zaman aynı kaygısızlık ve korkusuzlukla bir dünyaya dokunalım. Bakalım Rick Rubin ne diyecek?” En sevdiğimiz, zirvede prodüktörler listesi çıkardık ve tek tek başladık yazışmaya. Bu insanlar gerçekten bir mailin ucunda, biliyor musunuz? Ne bir kompleks ne de iletişimsizlik... Tabii epey şaşırdık.,. Herkes cevap verdi, çoğu çok beğendi, biz de bayağı havaya girdik.

Haberin Devamı

Ozan Yılmaz: Uzun uzun yorumlar geldi.

Emre K.: Bir ara Soundgarden’la, Ozzy Osbourne’la çalışmış prodüktör Michael Beinhorn’la tarih konuşuyorduk, burada bir yandan Ozan miksleri yapıp yolluyordu. Sonra Sertab’ın albümüne başladık biz, o sırada 5-6 aylık bir ara verdik. Sonra mesaj attığımızda “Sizleri çok seviyorum ama ben bu işleri bıraktım” dedi. Sonra çok daha güzel başka bir şey oldu.

Sertab E.: Çok iyi bir dost kazandık şimdi prodüktörümüz Joel Hamilton’la. “Biz hangi rock gruplarını dinliyoruz?” sorusuyla yola çıktık, bir liste yaptık...

Hangi rock gruplarını dinliyorsunuz?

Eser Ü.: Highly Suspect, Royal Blood...

Emre K.: Yeni grupları mı söylüyoruz? Yoksa ben Tool dinliyorum hâlâ...

Alpar L.: Nothing But Thieves ve Welshly Arms’ı da sayabiliriz. Joel ile yazışmaya başladık, çok güzel yorumlar yaptı parçalara. Sonrasında Sertab ile bir Amerika turnemiz vardı, orada Joel ile tanışma fırsatımız oldu. “Tanışıp sizi sahnede dinleyince bu işin güzel olacağına emin oldum” dedi. Sonra kayda gittik stüdyoya, müthiş bir dostluk oldu, inanılmaz şakacı bir adam.

Sertab E.: Grubumuzun bir sound’u varsa şu an bunu prodüktörümüze borçluyuz. Böylesi becerikli, vizyoner bir prodüktörle çalışmanın konforunu yaşadık.

‘Joel bizden lezzetli bir yemek yaptı’

Gerçek prodüktör ne yapar? Ne kadar karışır?

Alpar L.: Bize nokta atışı yaptı. Parçaların başı sonu az da olsa belliydi, aralarda “Bir bölümü şöyle çalalım, bu bölümü daha yüksek tutalım, bu bölümü atalım” gibi önerilerde bulundu ve bambaşka bir hâle getirdi parçaları.

Sertab E.: İlk tanıştığımız gün bir kişilik analizine tabi tuttu, hepimizin tek tek röntgenini çekti. Herkesin rolü ne, grubun kimyası nasıl, zannediyorum yarım saatte hepimizin ne olduğunu anladı. Gözlem gücünün üzerine müzisyenliğini de koyuyor. Neticede biz birer malzemeyiz ve bizden çok lezzetli bir yemek yapıyor.

İsim maceranız nasıl sonuçlandı?

Eser Ü.: En son bir liste yapıp Joel’a gönderdik, galiba Emre’nin önerdiklerinden biriydi Noise Ocean, onu Joel Oceans of Noise’a çevirdi.

EP’nin kapak tasarımı kime ait?

Emre K.: EP’nin kapağını Şakir ve Zeynep Kış yaptı. Logonun tasarımı da Şakir Kış’a ait. Ben şarkılardan birinin sözlerini yazdım, birini Ersel Serdarlı yazdı, iki şarkıda da ben, Ersel ve Sertab beraber çalıştık.

Tür olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Emre K.: Sadece rock, harika bence.

Buradaki ilk konseriniz ne zaman olacak?

Sertab E.: En geç 27 Mart İstanbul’da, ama ondan önce de beklenmedik bir performans olabilir.

Oceans of NoIse sosyal medya hesapları:

Instagram: www.instagram.com/oceansofnoiseband
Twitter: www.twitter.com/oceansofnoise
Facebook: www.facebook.com/Oceansofnoise

Yazarlar