13.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ELİF ALTIN İstanbul
Prof. Dr. Köksal Bayraktar ise “Hukukta çok önemli bir ilke vardır. Bir kişi bir fiilden ancak bir defa yargılanır. Yeni iddianameyle eski iddianameyi karşılaştırdığınızda aynı şeyleri görüyorsunuz. Gezi olayları ile ilgili yapılan yargılamada beraat kararı verildi. Siz bu olayları yeni iddianameye koyuyorsanız burada bir yanlışlık var demektir. İddianamede hep iddialar var ama delilleri yok. İddia makamı ispatlamak zorundadır” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede Kavala için “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis isteniyor.
‘Düpedüz işkence’
Osman Kavala’nın eşi Prof. Ayşe Buğra ise konuşmasında, “Bir hukuk devletinde böyle bir iddianamenin yazılması mümkün müdür? Okuyanlar anlar. Bir insanın beraat ve tahliye edildiği gün evine gitmesi beklenirken yoldan çevrilmesinin ve tekrar cezaevine götürülmesinin nasıl bir şey olduğunun düşünülmesini isterdim. Eşimin başına gelenler, üç yıldır tutuklu kalması, eşimin, benim ve 94 yaşındaki annesine düpedüz yapılan bir işkencedir. Çok şaşkınım, tabii öfkeliyim de. Çok vahim bir durumda olduğumuzu düşünüyorum” dedi.