13.12.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ozan Ömer Kadüker
Medeniyetler beşiği Anadolu, sahip olduğu tarihi eserleriyle adeta bir cevher. Antik kentleri, müzelerinde sergilenen heykelleri, lahitleri, sfenksleriyle tarihi günümüzde yaşamak isteyenler için Türkiye’nin doğusundan batısına uzanan onlarca adres var. Ancak sınırlarımızdakilerin yanı sıra birçok tarihi eserimiz dünyanın farklı ülkelerinde sergilenmeye devam ediyor. İrili, ufaklı bu eserlerin bir kısmını yabancı arkeologlar ve turistler kaçırmış, bazıları dönemin padişahları tarafından ülkelere hediye edilmiş bazıları da tarihi eser kaçakçıları tarafından satılmış.
Söz konusu tarihi eserlerin iadesi için Türkiye, uzun yıllardır çalışmalarını sürdürüyor. Sadece 2004-2020 yılları arasında 4 bin 439 kültür varlığı, Türkiye’ye geri getirildi. Son olarak kaçak yollarla İsrail’e götürüldükten sonra ABD’de bir müzayede evinde satılmak istenirken bulunan, 1700 yıllık Anadolu’nun ana tanrıçası ‘Kybele Heykeli’ dün Türkiye’ye döndü. Heykelin tanıtımı ise bugün İstanbul’da yapılacak.
Bu vesileyle doğduğu topraklara kavuşmayı bekleyen kültür varlıklarımızı derledik:
En önemlileri Almanya’da
Almanya’nın en önemli 5 müzesinin bulunduğu Müzeler Adası’ndaki Bergama Müzesi’nde Türkiye’ye ait birçok eser sergileniyor. Bu müzedeki Zeus Sunağı, 2014’te UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne giren Bergama’nın en dikkat çekici eseriydi. Dış yüzünde bulunan Zeus ve Athena’ya adanan sunak, M.Ö. 2. yüzyılda yaptırıldı. 35 metre genişliğinde, 33 metre derinliğinde olan devasa yapı, parçalara ayrılarak 1870’li yıllarda mühendis Carl Humann tarafından, Almanya’ya götürüldü.
Milet Agora Kapısı da aynı müzede sergileniyor. Aydın, Didim’de bulunan Milet Antik Kenti, M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda en parlak dönemini yaşadı. İyon dünyasının başkenti haline gelen kentin Agora Kapısı, en önemli noktasını oluşturuyordu. 750 ton ağırlığındaki kapı, 1907’den itibaren Berlin’e taşındı. II. Dünya Savaşı’nda şehrin bombalanması sırasında hasar gören kapı, savaştan sonra onarılarak sergilenmeye başlandı.
İhtiyar Balıkçı Heykeli ise Aydın’daki Afrodisias Antik Kenti’nden çıkarıldı. 1904’te Fransız arkeolog Paul Gaudin tarafından eserin gövde kısmı kaçırılarak satıldı. Bu eser de aynı müzede sergileniyor. Baş ile kol kısmı Afrodisias’ta muhafaza edilen eserin iadesi için Türkiye yıllardır talebini sürdürüyor.
İstanbul’daki Piyale Paşa Camisi’ne ait sekiz adet çini alınlık da yine 1891’den beri Berlin Bergama Müzesi koleksiyonunda yer alan eserlerden.
Antalya’dan Londra’ya
Fethiye’ye 46 kilometre uzaklıkta, Kınık köyü yakınlarında bulunan Xanthos Antik Kenti, Antik Çağda Likya’nın en büyük idari merkeziydi. Kent, Likya uygarlığının özgünlüğü ve kazılarda elde edilen buluntuların önemi nedeniyle UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil edildi. Xanthos’un en ilginç kalıntıları, tiyatronun batısında bulunuyordu. Bu kalıntılardan ilki yüksek dikdörtgen yekpare kaide, kuşkanatlı yaratıklar olan ve ölülerin ruhlarını gökyüzüne taşıdıklarına inanılan “Harpy” kabartmalarına sahip. M.Ö. 5. yüzyıla ait olduğu bilinen Harpy Anıtı, bugün Biritish Museum’da sergileniyor. Ayrıca Aslanlı Mezar, Payava ve Merehi lahitlerinin kaideleri dışında tümü de British Museum’da sergilenen eserlerden.
Günümüz kalıntılarına çıkan rampanın sağ kenarında sadece temelleri kalmış olan M.Ö. 4. yüzyıla ait tapınak planlı Nereid Anıtı da yine aynı müzede yer alan Xanthos’un ünlü anıtlarından.
Dünyanın her yerinde
Antakya’da bulunan ve 2. yüzyıla ait olan Hera, Athena ve Afrodit’in İda Dağı’nda yapmış oldukları güzellik yarışmasını gösteren Üç Güzeller Mozaiği, günümüzde Paris Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
Dünyanın 7 harikasından biri olarak gösterilen 2 bin yıllık Halikarnas Mozolesi, 1857’de İngiltere’ye kaçırıldı.
Diyarbakır Sfenks Figürü, Akşehir Seydi Mahmud Hayrani Türbesi’ne ait sanduka, Cizre Ulu Camii’ne ait kapı tokmağı, Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne ait Kur’an-ı Kerim yaprakları, Hacı Bayram Veli Türbesi şamdanı, Eşrefoğlu Camii halısı ise Danimarka’daki David Samling Müzesi’nde sergileniyor.
Bereketin sembolü geri döndü
Türkiye, kaçırılan tarihi eserleri uzun yıllardır ülkeye geri getirme çalışmalarına devam ediyor. Bazı eserlerin iade süreçleri onlarca yıl sürüyor. Örneğin Boğazköy Sfenksi, 94 yıl sonra Türkiye’ye dönebildi. Türkiye’ye geri dönüşü sağlanan son eser ise Kybele Heykeli oldu. Tarih öncesi dönemlerde bolluğun ve bereketin sembolü, koruyucusu olduğuna inanılan ana tanrıça Kybele Heykeli, Türkiye’den 1970’li yıllarda İsrail’e kaçırılmıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri sonucu, bir müzayede evinde satılmak istenen 1700 yıllık “Kybele Heykeli’nin tanıtımı bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde gerçekleştirilecek. Heykel daha sonra Afyonkarahisar’da yeni yapılacak müzeye taşınacak.
Üç ülke paylaşamıyor
Çanakkale’de bulunan Truva, dünyadaki en ünlü antik kentlerden biri. Homeros tarafından yazıldığı düşünülen iki manzum destandan biri olan İlyada’da bahsi geçen Truva Savaşı’nın gerçekleştiği antik kent, 1870’lerde Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedildi. Ancak Schliemann sadece Truva’yı bulmadı aynı zamanda Kral Priamos’un hazinesinin de peşine düştü. Hazineyi farklı ülkelere satmayı düşündü ancak en sonunda en önemli parçaları Almanya’da sergilenmeye başlandı.
2. Dünya Savaşı’nda ise Rusya, savaş tazminatı olarak eserlere el koydu ve 1990’da Moskova’da sergilemeye başladı. Günümüzde Almanya, Rusya ve Türkiye hazineler için hak iddia ediyor.