GündemAcılı baba 17 yıl sonra Milliyet’e konuştu: ILS cihazı olsa ölmeyeceklerdi

Acılı baba 17 yıl sonra Milliyet’e konuştu: ILS cihazı olsa ölmeyeceklerdi

05.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 5 Şubat’ta pistten çıkarak 3 kişinin ölümüne yol açan uçak kazası, 17 yıl önce Diyarbakır’da yaşanan uçak kazasını gündeme getirdi.

Acılı baba 17 yıl sonra Milliyet’e konuştu: ILS cihazı olsa ölmeyeceklerdi

İstanbul-Diyarbakır seferini yapan THY RJ-100 tipi uçak, 8 Ocak 2003’te inişe hazırlandığı sırada Diyarbakır’da pist yakınında yoğun sis nedeniyle düşmüş, 3 parçaya ayrılan uçaktaki 75 kişi yanarak ölmüştü. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan raporda, hava puslu olmasına rağmen pilotların pisti görmeden inmekte ısrarcı davrandıkları belirtilmişti.

Diyarbakır’daki kazada ölen uçağın ikinci pilotu İsmail Altuğ Ulusu’nun babası, Türkiye Futbol Federasyonu eski başkanı Kemal Ulusu suskunluğunu 17 yıl sonra bozarken şunları söyledi: “Sabiha Gökçen’deki kazanın ardından bildiklerimi söylemeye karar verdim. Diyarbakır’daki pistte ILS cihazı olsaydı kaza olmayacaktı. ILS cihazlarının pistlere takılması için insanların ölmesi mi gerekiyordu? Dünürüm, emekli general Ekrem Dinç, kazadan sonra kara kutuyu dinlemiş. Ağlayarak son konuşmaları bana anlattı. Yoğun sis nedeniyle uçak ilk denemede pisti pas geçiyor. Birinci kaptan da vefat etti, ailesini incitmek istemem ama Altuğ’un tüm ‘pas geç’ uyarılarına rağmen inmeyi deneyince kaza oluyor. Ekrem Paşa, kara kutu kayıtlarında, Altuğ’un ‘pas pas’ diye bağırdığını, hatta bir ara sinkaflı olarak ‘pas, pas’ diye bağırdığını’ anlattı. Diyarbakır’daki facianın birinci nedeni, pistte ILS cihazının olmamasıydı. ILS cihazı olsa, birinci kaptan yer mesafesini ölçüp, sağ salim indirecekti.”

Acılı baba 17 yıl sonra Milliyet’e konuştu: ILS cihazı olsa ölmeyeceklerdi


‘Pilot istemedim’

Kemal Ulusu, oğlu Altuğ Ulusu’nun pilot olmasını istemediğini belirterek, “Oğlum her defasında, ‘Baba sakın RJ 100 uçakları ile uçmayın, sürekli arıza çıkartıyor’ diyordu. Oğlumuza uçmaması için yalvarıyorduk. Altuğ’un çocukluğundan itibaren en büyük tutkusu pilot olmaktı” dedi.

‘Yargıda hesap vermeliler’

Kemal Ulusu şunları anlattı: “Kaza olduğunda Antalya’daydım. Eşim çığlıklar içerisinde aradığında, dünyam başıma yıkıldı. Sonra Ali Şen ve Cem Uzan aradı. Uçak gönderip beni aldırdılar. Cenazeleri almaya gittiğimde oğlumun yanmadığına şükrettim. Camdan fırlamış. O tarihte DHMİ Genel Müdürü Mahmut Tekin, Sivil Havacılık Genel Müdürü ise Serdar Cebeci’ydi. Biz kimseden şikâyetçi olmadık ama şimdi geriye dönüp baktığımda, ihmali olanların yargı önünde hesap vermesi gerektiğini düşünüyorum.”