21.03.2019 - 11:22 | Son Güncellenme:
DHA
TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı Selami Altınok, Atatürk Üniversitesi'nde düzenlenen '17-25 Aralık'tan 15 Temmuz'a Beka Meselesi' konulu konferansta konuştu. Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Ahmet Hacıoğlu, Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Ünal Bingül, İl Emniyet Müdürü Mehmet Aslan, öğretim üyelerinin izlediği konferansa öğrenciler büyük ilgi gösterdi.
Konuşmasına TBMM'de kabul edilmeyen 1 Mart 2003 teskeresini hatırlatarak başlayan Altınok, bu olayın, Türkiye Amerika ilişkilerinde dönüm noktası olduğunu söyledi. Amerika'nın Türk Silahlı Kuvvetleri'ni terbiye etmek için FETÖ'yü kullandığını belirten Altınok, 2013 Mayıs ayında Türkiye ekonomisinin zirve yaşadığı dönemde 3, 5 ağaç bahanesiyle Gezi olaylarının patlak verdiğini kaydetti. Altınok, "Her şey normale dönerken bu kez 17-25 Aralık operasyonu başlatıldı" dedi.
"POLİS MÜDÜRÜNÜZE GÜVENEMİYORSUNUZ"
Altınok, bu süreçte kendisine de görev düştüğünü, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala tarafından Ankara'ya çağrıldığını, dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne atandığını anlatarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğimde tek bir Allah'ın kulunu tanımıyordum. 38 bin emniyet görevlisi var. Polis müdürü, özel kaleminizdeki polise dahi güvenemiyorsunuz. Müdürünüze güvenemiyorsunuz, kapıda nöbet tutan çocuk sağlamı değil mi onu da bilmiyorsunuz. Öyle bir ortamda güvenebileceğimiz 8,10 arkadaş, genç kardeşlerimizi bulduk. Özel kalem müdürü ve koruma amirimi şehit çocuklarından seçtim. Çünkü onları devlet polis yapmış, pozitif ayrımcılık göstermişti. Onun için şehit çocuklarının FETÖ, cemaat ya da tarikata ihtiyacı yoktur" dedi.
Altınok sözlerini şöyle sürdürdü:
Emniyet Müdürlüğü'ndeki makam odasının arkasındaki odada yatıp kalkıyoruz. Arkadaşlar o zaman bana kriptolu telefon verdiler. 'Başbakan'da İçişleri Bakanı'nda müsteşarda bunlar var, bunu dinleyemezler' diye kriptolu telefon verdiler. Bizde Efkan Beyle yaptığımız konuşmalarda çok rahat konuştuk. Meğer kriptoları da kendileri yapmış onu da dinliyorlarmış. Sonradan Efkan Beyle benim konuşmamı paylaştılar. İnsan kendini çıplak gibi hissediyor. Birinin sizin konuşmanızı kaydetmesi insanı rahatsız ediyor."
'BİR KURŞUN DA KENDİME SIKACAKTIM'
FETÖ'cü hakim ve savcıların, 25 Aralık'ta Bilal Eroğan hakkında da gözaltı kararı verdiğini kaydeden Altınok, "Bu, hükümetin görevini bıraktırmaya yönelik bir operasyondu. Buna fırsat vermedik. FETÖ'cülerin hedefinde Recep Tayyip Erdoğan vardı. Kısıklı'daki konutta özel harekatçılardan oluşan güvenlik tedbiri aldırdım. 'Yaklaşanı vurun' talimatı verdim. Ben silahtan anlayan biri değilim ama 'bana da bir silah verin' dedim. 'Eğer gelenler sizi geçerlerse tabancamda 14 mermi var, 13'ünü onlara, sonuncusunu da kendime sıkarım' dedim" diye konuştu. Altınok, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı almayı başaramayan, Gezi'de başarılı olamayanların Türk-Kürt kavgası çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
'17-25 ARALIK SONRASI DİSKALİFİYE ETMESEYDİK'
Türkiye'de hiç kimsenin kabul etmediği ve aklına bile getirmediği olayın 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilmeye çalışıldığını vurgulayan Altınok, 235 sivil, polis ve vatansever askerin şehit edildiğini, 2 bin 192 kişinin de yaralandığını hatırlattı. Altınok, "Milletin feraseti ve Cumhurbaşkanı'nın meydanlara inmesiyle bu da önlendi" dedi. Altınok, konuşmasında şunları ifade etti;
"17-25 Aralık sonrası İçişleri Bakanlığı olarak, hükümet olarak, Cumhurbaşkanlığı olarak emniyet teşkilatındaki FETÖ'cüleri tamamen diskalifiye etmeseydik, eğer FETÖ'cü emniyet müdürlerini değiştirmeseydik, valileri değiştirmemiş olsaydık, son olarak 38 kişilik kısmı için müsteşar olarak ben imza attım, jandarma komutanlarını değiştirmemiş olsaydık milletimizin feraseti ve sokaklara çıkmasına amenna ama silahlı bir güç karşısında görmesiydi darbeciler, bu kadar rahat başarılı olabilme şansına sahip olmazdık, diye düşüyorum."