28.10.2008 - 01:21 | Son Güncellenme:
ESRA ALUS MUSA KESLER İstanbul / Fotoğraf: BÜNYAMİN AYGÜN
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 sanıklı “Ergenekon” davasının 3. duruşması dün Silivri Cezaevi Yerleşkesi’nde yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın 3. duruşması için öncelikle tutuklu sanıklar salondaki yerlerine alındı. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ardından tutuksuz sanıkların isimlerini tek tek okuyarak salona davet etti.
Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk, eski İÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve gazeteci Güler Kömürcü’nün de aralarında bulunduğu 30 tutuksuz sanık da duruşmaya katıldı ve kimlik tespitleri yapıldı.
Selçuk’tan “Eh işte” işareti
İlk kez katıldığı duruşmada salona son giren tutuksuz sanık olan İlhan Selçuk, sağlık durumu sorulunca eliyle “Eh işte” anlamına gelen işaret yaptı. Kimlik tespiti yapılan Selçuk, 1925 doğumlu ve dul olduğunu, çocuğunun bulunmadığını söyledi. Eğitim durumu sorulunca “Hukuk fakültesi” diyen Selçuk, sabıkasının olmadığını ve gazetecilik yaptığını ifade etti. Selçuk, Şengün’ün ne kadar ücret aldığına ilişkin sorusu üzerine, telif ücretleriyle aylık gelirinin 10 bin YTL olduğunu bildirdi.
‘Hazırdan yiyorum’
Güler Kömürcü ise kimlik tespitinde Şengün’e evliliği nedeniyle soyadının Kömürcü Öztürk olarak değiştiğini hatırlatarak gereken düzeltmenin yapılmasını istedi. İşi ve geliri sorulunca da “Akşam gazetesi köşe yazarıydım. Temmuzda ayrıldım. Gelirim de yok, mevduat hesabım var, hazırdan yiyorum” dedi.
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Yalçın Alemdaroğlu da, emekli hekim olduğunu ve diğer gelirleriyle aylık kazancının 7-8 bin YTL arasında olduğunu söyledi.
“Drej Ali” lakaplı Ali Yasak ise, yüksekokul mezunu, sabıkasız ve sanayici olduğunu, aylık gelirinin ise 10-20 bin YTL olduğunu kaydetti. Ticaretle uğraşan İbrahim Benli de aylık gelirinin 30 bin YTL olduğunu bildirdi.
Sanıklardan Fuat Turgut, kimlik tespiti sırasında ev adresini güvenlik gerekçesiyle vermek istemediğini belirterek işyeri adresini beyan etti.
‘Dava nedeniyle işsiz kaldık’
Bazı sanıklar, soruşturma nedeniyle maddi durumlarının bozulduğundan dert yandı. Asım Demir, gelirinin olmadığını söyleyince, Şengün, “Nasıl geçiniyorsunuz?” diye sordu. Demir, “Bunu size sormak lazım. Devletin eli uzun bize de baksın. Bu davada adım geçtiği günden bu yana 9 aydır boştayım” dedi.
Erdal İrten de, “Dava nedeniyle işyerimi kapattım. O günden bu yana eşimle ayrı yaşıyoruz. Börek ustasıyım, yeni iş buldum, orada yatıp kalkıyorum, 1000 YTL maaş alıyorum” diye konuştu.
Yusuf Görüm, temizlik maddeleri fabrikasının bu soruşturma safhasında kapandığını ifade ederek, “12-13 bin YTL aylık gelirim vardı. Şimdi ise aylık 3 bin YTL gelirim oluyor” dedi.
Gözaltına alınan avukat geldi
Ergenekon soruşturmasının 9. dalgasında gözaltına alınan, çıkarıldığı adliyede serbest bırakılan sanık Zekeriya Öztürk’ün avukatı Ertaç Giray, “avukat” olarak salondaki yerini aldı.
Giray, “Eski şoförüm Hüseyin Keskin antika ruhsatlı silahımı çalmıştı. Bu konuda suç duyurusunda bulunmuştum. Ancak ben gözaltına alındım. Ergenekon terör örgütüne üye olmakla suçlandım. Sorgum sırasında da, sözde ben Keskin’e Kars Sarıkamış’a gidip DTP milletvekillerine karşı eylem yapması konusunda talimat verip vermediğim konusunda imalarla karşılaştım. Ben mağdurken suçlu oldum. İddianame savcıları taraflıdır. Yetkisizlik kararı verilmesini istiyorum” dedi.
Alemdaroğlu’nun avukatı Metin Çetinbaş da, iddianameyi hazırlayan 3 savcı hakkında suç duyurusu dilekçesi verdiklerini belirtti. Dilekçede, savcılar hakkında, “Görevi kötüye kullanmak”, “Savunma ve özgürlük hakkı ile özel hayatın gizliliğini ihlal etmek”, “Sanıklar ile avukatlarına verilmesi gereken bilgi ve belgelerin verilmemesi”, “Bazı bilgilerin medyada yer alması” gibi nedenlerle yasal işlem yapılması istendi.
Canlı yayımlansın
Sanık Oktay Yıldırım ise, aylardır basının kendilerini suçlu olarak ilan ettiğini belirterek, “Salona alabildiğiniz kadar çok basın mensubu almanızı istiyorum. Suçsuzluğumu anlatmak istiyorum. Hatta olabilirse bunun canlı olarak yayımlanmasını talep ediyorum” diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz, “Ergenekon” soruşturmasını yürüten savcıları eleştirerek, “savcıların iktidarın baskısıyla bu iddianameyi oluşturduklarını” öne sürdü. Kerinçsiz, “Bu savcıların gücü yetse mavi gözlü büyük Türkü bile sözde Ergenekon örgütünün kurucusu olarak göstermekten çekinmeyeceklerdir. Türk milleti dün olduğu gibi Ali Kemal ve Damat Ferit’lere bugün de fırsat vermeyecektir” dedi.
Öz, davayı izliyor iddiası
Tutuklu sanık Behiç Gürcihan, bir gazetede “Bu çete kaosu seviyor” başlıklı bir haber yayımlandığını belirterek, bu gazete hakkında mahkeme nezdinde suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Gürcihan, yine Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün teknik imkânları kullanarak buradaki mahkemeyi izlediğinin iddia edildiğini söyleyerek, teknik bir heyetin oluşturulmasını istedi.
Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz ise iddianamenin okunmayarak, doğrudan sorguların yapılmasını istedi. Şengün ise mahkemenin iddianameyi okumakla yükümlü olduğunu belirterek, verilen arada avukat ve sanıkların bir araya gelerek bu konuda karar vermelerini önerdi.
Verilen aranın ardından 13.30’da başlayan oturumda söz alan Kemal Alemdaroğlu, “Mahkemenize bir soru sormak istiyorum, Silivri Cezaevi’nde yargılama kararını heyetiniz mi verdi yoksa bakanlık mı? 86 sanıklı bu dava tarihe geçecek bir davadır. Bu davanın cezaevi koşullarında yapılması psikolojik fiziksel ve birçok yönden bizi etkilemektedir. Basın mensupları da bu davayı izleyemiyor” dedi. Şengün davayı 70 gazetecinin izlediğini söyleyince Alemdaroğlu bunun fiziken mümkün olmadığını belirtti.
Sunum sırasında Doğu Perinçek’in fotoğrafının yanına silah resmi konmasına Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey tepki gösterdi. Sunumdan bu fotoğrafın kaldırılmasını talep eden Özbey, mahkemenin etki altına alınmaya çalışıldığını iddia etti. Sanık Gürcihan da sunuma tepki gösterince Şengün, sunum yapılmadan iddianamenin okunması kararı aldı. Savcı 3 saatte iddianamenin 42 sayfasını okudu. 2 bin 455 sayfalık iddianamenin okunması 25 günde bitirilebilecek.
Perinçek ‘yalan’ diye bağırdı
Savcı Pekgüzel, Ergenekon’daki bazı malzemelerin Doğu Perinçek ve Veli Küçük’te yapılan aramalarda ele geçirildiğini okuyunca, sanık sandalyesinde oturan Doğu Perinçek bu duruma sert tepki gösterdi. “Yalan” diye bağıran Perinçek’e savcı Pekgüzel, “Lütfen müdahale etmeyelim” yanıtını verdi. Bunun üzerine Perinçek, “Devamlı yalan söylüyorsun. Savcı yalan söylemez, uydurmaz. Uyduruyorsun” yanıtını verdi.
Şengün duruma müdahale ederek, “Öyle bağırmanıza gerek yok. Öyle oturduğunuz yerden nara atarak duruşma götürülmez. Saygısızlık yapmayın. Beğenmediğiniz yerleri savunmanızda istediğiniz gibi söylersiniz” dedi. Bunun üzerine Perinçek de, “Beğenmediğim yerler değil, yalan söylüyor, uyduruyor” dedi.
Perinçek’in yüksek sesle bağırmaya devam etmesi üzerine Şengün, “Bağırmayın, sizi dışarı atmak zorunda kalırım” dedi. Perinçek de bunun üzerine, “Atın da kurtulayım. Bu oyunda artist olmam” yanıtını verdi. Bir süre daha iddianame okunduktan sonra duruşma bugüne ertelendi.
NOTLAR
Oğlun burada görüyor musun?
- Duruşma salonu ile duruşmanın ekrandan takip edildiği ikinci salon arasındaki kapı ve duvar kaldırılarak salon L şeklinde genişletilmeye çalışıldı. İlerleyen dönemlerde salonun arkasındaki duvarın da yıkılarak 100 metrekare daha salonun genişletilmesinin planlandığı öğrenildi.
- Tutuksuz sanık İlhan Selçuk salona girince bir süre oturacağı yeri kestiremedi ve etrafı inceledi.
- Sanık yakınlarının duruşma salonuna alınması sırasında Mahkeme Başkanı Şengün, “Halil Behiç oğlun burada görüyor musun?” diye seslendi. Gürcihan da bunun üzerine ayağa kalkarak, izleyici sıralarında bulanan 18 yaşındaki oğlunu görüp el salladı.
- Davayı izlemek için bölgeye konuşlanan canlı yayın araçlarının bulunduğu yerleşke karşısındaki alanın, daha önceden mıcır dökülmesine rağmen yağan yağmurun etkisiyle çamurla kaplandığı gözlendi.
- Sanıklara veya davaya destek vermek için herhangi bir grup cezaevi önüne gelmedi.
- Önceki duruşmaların aksine seyyar satıcılar duruşmaya daha az ilgi gösterdi.
- Takım elbise giymiş sivil jandarma görevlileri de duruşmada görev yaptı.
Okuma tartışması
Sanıklardan biri söz alarak, sanıkların kendi aralarında oybirliğiyle “iddianamenin okunmaması” yönünde karara vardıklarını söyledi. Şengün, tutuklu ve tutuksuz sanıklara itirazları olup olmadığını sordu. Sanıklar itirazları olmadığını bildirdi.
Sanık avukatlarından Ahmet Ülger, “İddianamenin okunması gerekir. Eğer müvekkilim istemese de ben çeker giderim” dedi.
Sanık avukatlarından Prof. Dr. Uğur Alacakaptan ise, “İddianamenin okunması yasal bir zorunluluktur. Eğer iddianame okunmadan dava görülürse verilecek karar Yargıtay’dan döner. İddianame okunmadan okunmuş gibi işlem yapılırsa da bu evrakta sahtekarlıktır” diye konuştu.
Söz alan sanık Behiç Gürcihan, “Eğer iddianamenin okunması gerekiyorsa, isteyen avukatların müvekkilleri hakkındaki bölümleri okunsun. 5 aydır tutukluyum, avukatları insafa davet ediyorum” dedi.
Mahkeme Başkanı da, bu tartışmaların ardından iddianamenin okunmasına karar verildiğini bildirdi. Ardından savcı Mehmet Ali Pekgüzel, 2 bin 455 iddianameyi başından itibaren okumaya başladı. Bu sırada iddianamenin içindeki görsel unsurlar da bilgisayar sunumuyla salondaki ekranlara yansıtıldı.