Gazoz, Osmanlı topraklarına ilk kez 1890'lı yıllarda ithal bir içecek olan giriş yaptı. Zamanla şerbet gibi geleneksel içeceklerin yerini alan ve oldukça sevilen gazoz, yıllar içerisinde sadece bir içecek olarak da kalmadı. Aynı zamanda hafızalarda nostaljik bir içecek ve eski çocukluk dönemlerinin anısı olarak yer etti. Türkiye'de gazoz fabrikası kurarak gazoz üreten ilk isim Aleksandra Mısırlıoğlu oldu. Mısırlıoğlu, Fransa’dan gazozun üretim hakkını ve gazoz yapma makinesini satın alarak Karaköy’deki fabrikada 'Mısırlıoğlu' markası ile 1908 yılında üretime başladı. Bu üretimleri zamanla başka markalar takip etti ve ülkenin her yerinde farklı markalarla şehir gazozları üretilmeye başlanarak üretim çeşitlendi.
HER ŞEHRİN GAZOZU BAŞKA
İlk zamanlar seyyar arabalarda bardaklara doldurularak veya cam şişelerde satışı yapılan gazozda, satışların iyi gitmesi ve bununla birlikte markanın tanınmasıyla tamamen şişeli üretimlere geçiş yapıldı. Başlangıçta sade olarak üretilen gazoz sonrasında her şehirde farklı lezzet ve aromalarda, tadı ve kokusu kendine has özelliklerde ortaya çıktı. Gazozlara benzersiz lezzetleri veren bu farklılıklar ise yapımında kullanılan bölgeye özgü su, meyve aromaları ve koku gibi özellikler oldu.
Cumhuriyet döneminden itibaren gazoz üretiminin artış gösterdiğini, 1960'lı yıllara gelindiğinde ise Türkiye’de oldukça fazla gazoz üreticisi bulunduğunun bilgisini veren İstanbul Gelişim Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Arş. Gör. Emel Çirişoğlu, “60’lı yıllardan 80’li yıllara kadar devam eden gazoz kültürünün 80’li yıllardan sonra tüketim kapasitesinin daraldığını ve gazoz kültürünün etkisini yitirdiğini söyleyebilirim. Küresel sermayeler karşısında güçsüz kalan yerel firmalar, zamanla daha az hatırlanır hale gelerek sayıları azaldı. Şimdilerde ise İstanbul’da Sevda Gazozcusu, İzmir’de Münire gibi gazoz dükkanları nostaljik geleneği yaşatmaya devam ediyor" dedi.
'CAŞAR MI CAŞMAZ MI?' OYUNU OYNANIRDI
Türkiye'de geleneksel kültürün bir parçası haline gelen gazozun, günlük hayatın hemen her alanında kendine yer bulduğunu ve kendi değerini oluşturduğunu söyleyen Emel Çirişoğlu, "Yazlık sinemalarda tahta sandalyelerde leblebi eşliğinde içilen gazozlar, gazoz kapağı biriktirme, gazoz kapağından oynanan sayısız oyunlar, sokak satıcılarının sokak aralarında, sahillerde gazoz satışı yapması, gazoz kapaklarının azlığına veya çokluğuna göre verilen değerler, hamam kültürünün vazgeçilmezi olması, çay bahçelerinde ve kahvehanelerde içilmesi bir dönem insanının hafızasında yer bulan anılar" sözleriyle gazoz kültürüyle büyüyenleri geçmişte yolculuğa çıkardı.
Çirişoğlu, “Gazoz satın alırken caşar mı caşmaz mı diye gazozun taşıp taşmayacağını tahmin ederek oynanan ve sonunda doğru tahmin eden kişiye gazoz kazandıran bir oyun vardı. Kültürümüzdeki yeri için aynı zamanda sinemalarda film aralarında gazoz satışları yapılması, gazoz kapağı kenarlarının taşlarla düzleştirilerek oyunlar oynanması veya yine kapakların ortası delinerek hazırlanan şapkaların düğünlerde yer alması, gazozun açılışındaki patlamaya oldukça önem verilmesi, bayramlarda misafirlere ikram edilmesi gibi sayısız örnek verebiliriz. Kısacası pahalı bir keyif olarak nitelendirilebilecek gazoz, eğlencenin olduğu her yerde severek tüketilen bir içecek olmuş” diyerek sözlerini noktaladı.
MÜZİK HOCASININ RİCASIYLA BAŞLADI
30 yaşındaki girişimci Mahmut Saklı da İstanbul’un Vefa semtinde açtığı Sevda Gazozcusu dükkânıyla Türkiye’nin dört bir yanından gelen misafirlerine nostalji yaşatıyor. Önce İstanbul Üniversitesi'nde çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri, ardından da kültürel miras ve turizm okuyan Mahmut Saklı, hayatının uzun zamanını birçok işletmede çalışarak geçirdi, ta ki 2015 yılında kendi işini kurana kadar. Açtığı işletmede sadece Türkiye deki yerel ürünleri satma kararı alan Saklı, ilk açtığı işletmesinde müzik hocasının "Benim için bir çeşit gazoz koyar mısın?" ricasının Sevda Gazozcusu'nun temelini attığını söylüyor.
Sevda Gazozcusu herkesin geçmişine dokunan bir yer. Öyle ki kimi hamile eşi için gece yarısı dükkân açtırıp memleketinin gazozunu alıyor kimi de vefat eden ve gazozu çok seven eşinin anısını bu mekânda onun en sevdiği gazozu içerek yaşatıyor.
Mahmut Saklı, açtığı ilk işletmesinin bir gazozcu olmadığını ama orada gazozcunun ilk adımlarını attığını şu sözlerle dile getirdi:
"Yaptığım araştırma ve çalışmalar sonunda ilk işletmemde kendime yaklaşık 40 çeşit gazozla vitrin yaptım. Bu sırada üniversite hayatım da devam ediyordu. Sonra kafamda bir gazozcu dükkânı açma fikri oluştu. O gün Vefa semtinde ilk gazozcu dükkânımızı açtığımız yer boşalmış ve kiralık duruma düşmüştü. O gün şakayla karışık 'buraya acaba gazozcu mu açsak' düşüncem bugün Türkiye'de yepyeni bir kapı araladı."
120 ÇEŞİT GAZOZ SATIYOR
"2016 senesinde Vefa semtinde bu projede her zaman bana destek veren ortağım Anıl Karacaer ile ilk gazoz işletmemizi açtık. 40 çeşitle başlayan sürecimiz 100'e ulaştı" diyen Mahmut Saklı, sözlerine şöyle devam etti:
"40-50 farklı şehir, 100’lerce çeşit gazoz, 20'den fazla farklı aroma bizi çok farklı hayallere ve başarılara taşıdı. Artan ilgi bize Balat'ta da bir yer açmayı nasip etti. Orada da ilgi her zaman çok büyük oldu. Şimdi ise Safranbolu şubemiz açıldı, ilk şehir dışı projemiz de çok büyük ilgiyle karşılandı. Bizim için çok gurur verici oldu."
Şu an yaklaşık 100-150 gazoz üreticisinin olduğuna ama bunun sürekli artıp azalarak değiştiğine vurgu yapan Saklı, gazoz tercihlerinin de çok değişken olduğunu söyledi. "Herkesin yaş grubu ve damak tadına göre lezzetler değişiyor" diyen Saklı, “Bizdeki çok fazla çeşit ve aroma insanların aklını karıştırıyor açıkçası ve genelde gelenler de damağına en uygun hangisi ise onu tercih ediyor. Ben mesela sade olanları daha çok severim. Ancak bazı misafirlerimiz aromalı ürünleri daha çok seviyor" yorumunda bulundu. Kendi gazozlarını da ürettiklerin söyleyen Mahmut Saklı, "Ben çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Şimdi kendi gazozumuzu da ürettik. Eski mahalle gazozları gibi o anda dükkânın içinde yapıp satıyoruz. Yakında kendi markamız ile şişe gazoz üretimi de başlayacak" detayını paylaştı.