07.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
12 Mart'ın gizli tarihi - 5 / Oktay Pirim - Süha Arabacıoğlu
Kürt meselesi günümüzde Türkiye’nin bir numaralı tartışma konusu. Sorunu kültürel haklar olarak görenler var, bölücülük olanlar değerlendirenler de... 30 yılı aşkın süredir devam eden süreç içinde 35 binden fazla insan yaşamını yitirdi. 12 Eylül‘den sonra başlayan olaylar örgütün lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla yeni bir sürece girdi. Bugün çözüm yolları aranıyor ve Abdullah Öcalan ile MİT görüşmeler yapıyor.
Peki, 42 yıl önce devletin bölgeye ve Kürtlere ve Kürtçülüğe bakışı nasıldı? Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) raporlarına sorunlar ve Kürtlerin hedefleri konusunda hangi bilgiler not olarak düşülmüştü? Milli Güvenlik Kurulu’na sulunan brifinglerdeki görüşler neydi?
İŞTE O MGK RAPORU
Pek çok yazışmada, brifing notlarında ve izlemelerde ağırlıklı olarak Kürtçülük üzerinde durulduğu görülüyor.
Nitekim, ilginç ve deyatlı değerlendirmeler 12 Mart öncesinde Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 24 Şubat 1971 tarihli toplantısında da yer alıyor.
Dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Cumhurbaşkanı cevdet Sunay başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu üyelerine “Kürtçülük” konusunda geniş kapsamlı bir brifing veriyor.
Brifingin tek konu başlığı var, o da “İç Kürtçülük” faaliyetleri...
Doğu, DDKO’ların (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) İstanbul ve Ankara’da yaşama şanslarını denedikten sonra Aralık 1970’in başından itibaren Ergani, Silvan, Diyarbakır, Batman, Kozluk, Doğubayazıt ve Bismil ilçelerinde faaliyete geçtiğini anlattıktan sonra “Tedbir alınmadığı takdirde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yetişen neslin Kürtçülük cereyanlarını gittikçe daha fazla geliştireceklerine ve yarın birer gerçek Kürtçü olacaklarına dair elimizde bilgiler vardır” diyor ve aşağıdaki bazı örnekleri sıralıyor:
1 Erzurum Eğitim Enstitüsü öğrencisi Mehmet İde ‘Ben Kürdüm, Türk olamam. Eğer benim damarlarımda bir nebze Türk kanı olduğunu bilsem, bunu bıçakla damarlarımdan boşaltırım. Türk hükümeti beni alakadar etmiyor. Benim devletin ve başkanı Molla Mustafa Barzani’dir. Er geç Kürdistan kurulacaktır” demiştir.
2Ceylanpınar Ortaokulu öğrencilerinden Hüseyin Deniz, maruf ve mahkum Kürtçü liderlerden Musa Anter’e yazdığı mektubunda 150 lira para yardımı istemekte ve “Bizler, her birimiz, yarının Kürtler için yetişmiş birer genci olacağız. Bizim okul talebeleri arasında benim kadar kendisini Kürt sayan yoktur. Biz Kürtler için çalışıyoruz. Bu zamanda yetişen Kürtlerin değeri 150 lira değil dünya malı değerindedir” demektedir.
3Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’nin bazı talebeleri sınıf duvarlarına ‘Zafer Kürtlerindir’ ibaresini yazmışlardır.
Kürtçüler haklarını alacak seviyeye geldikleri zaman milliyetlerini ortaya koymak millet olarak varlıklarını ispat etmek için ataları gibi gerekirse iplerde can vermeğe hazır olduklarını, Şeyh Sait’in hâlâ bütün Kürt milletinin kalbinde yaşadığını Türk Milleti’ne karşı direneceklerini ve mutlaka varlıklarını ispat edeceklerini belirtmektedirler.
KÖŞK’TE BRİFİNG
Bu konuda istihbarat teşkilatının tespitlerinin yer aldığı en önemli belgelerden biri de 17 Nisan 1971 tarihini taşıyor. Yani 12 Mart Muhtırası’nın bir ay sonrası... MİT, hükümet üyelerine Ankara Atatürk Orman Çiftliği Marmara Köşk’ünde, 17 Nisan 1971 Cumartesi sabah saat sekizde başlayan bir brifing veriyor. Nihat Erim Başbakan, Sadi Koçaş Başbakan Yardımcısı ve diğer kabine üyeleri. Ki bu hükümet muhtıradan sonra kurulan ve 7 Nisan 1971’de güvenoyu alan milli mutabakat hükümetidir.
Brifingde “Kürtçülük Faaliyetleri” başlıklı bölümde iki ayrım yapılıyor. Biri ‘İç Kürtçülük’, diğeri ise ‘Dış Kürtçülük.’
‘DEVLET KURACAKLAR’
Rapordaki bazı ayrıntılar da şunlar:
“37 isyan sonunda, isyanlarla Kürt istiklali amacına erişemeyecekleri kanaatine varan Kürtçüler, 1938 yılından itibaren Kürtçülüğü fikri yönden halk yığınlarına işleyip kabul ettirmeyi ve 1959 yılından itibaren de nihai amaçları için teşkilatlanmayı ön plana almışlardır.
1959 yılında 51 Kürtçü şahsın Kürt İstiklal Partisi’nin tüzüğünü hazırladıkları bu tüzükte Müstakil Kürdistan Devleti kurma gayesininin açıkça yer aldığı tespit edilmiştir.
Kürt halkının kurtuluşunun tahakkuku için kurulan Avrupa Türk Talebe Cemiyeti’nin kongrelerine giderek temsilci gönderdikleri mutasavvar Kürdistan devletinin bayrağını hazırladıkları, halkın ayağına giderek onlara Türklükten ayrı bir Kürtlük şuurunun aşılanması için tahrik ve teşvik edici faaliyetlerde bulundukları teşkilatımızca dokümanter olarak tespit edilmiş ve bunlardan 16 şahıs ağır hapis cezasına mahkûm olmuştur.”
ANADİLDE EĞİTİM AMACI
12 Mart Muhtırası’nın bir ay sonra, 17 Nisan 1971 tarihinde MİT, hükümet üyelerine Ankara Atatürk Orman Çiftliği Marmara Köşk’ünde verdiği brifingte İstihbarat Kürtçülüğü şöyle tanımlıyor:
“Kürtçülük, yaşadıkları memleketlerde, kendilerini ayrı bir etnik grup sayan Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmaları amacına matuf hareket ve faaliyetlerin tümünü ifade eden bir siyasi ceyrandır.” ‘İç Kürtçülük’ ise istihbarat raporunda şöyle anlatılıyor: “İç Kürtçülüğün siyasi amaçla teşkilanlanması; tüzüğünde Kürtçe ile tedrisat yaptırmayı, Kürtçeyi geliştirmek için mükemmel bir lügat tertiplemeyi ve çeşitli fenni eserleri Kürtçe yazmayı ve yazdırmayı, bu maksatla teşvik ödülleri koymayı basılı ve basılmamış bütün eski Kürt eserlerini toplayıp yayınlamayı, Kürt edebiyatının bir tarihçesini hazırlayıp neşretmeyi, Kürt aşiretleri arasındaki itilaf sebeplerini araştırıp bertaraf etmeyi öngören ve 2 Ekim 1908’de İstanbul’da kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ile başlamıştır.”
Sosyalist Kürtçüler Grubu
‘12 Mart’ın Gizli Tarihi’ yazı dizimizin ikinci bölümünde 12 Mart sürecinde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Türkiye’de solda ve sağda olan grupları, liderlerini ve üyelerini fişlediği belgeleri yayınlamıştık. MİT Müsteşarı Fuat Doğu’nun belgeleri arasında bulunan detaylı şemalarda ‘Sosyalist Kürtçüler Grubu’ de yer alıyordu. MİT raporunda Tarık Ziya Ekinci, Naci Kutlay, Kemal Burkay, Tahsin Ekinci, Mendi Zana ve Ruşen Aslan’Sosyalist Kürtçüler Grubu’nun liderleri olarak sayılıyor. Grubun amacının bağımsız Kürt devleti kurmak olduğu savunulurken, destekçilerinin ise Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) KDP, “aşırı Aleviler” ve Barzani olduğu belirtiliyor.
DÜZELTME Yazı dizimizin dün yayımlanan bölümünde ABD Büyükelçisi Commer’in aracının yakıldığı dönemde ODTÜ Rektörü’nün Erdal İnönü olduğu ifadesine sehven yer verilmiştir. O dönemde ODTÜ Rektörü Prof. Kemal Kurdaş’tır. Düzeltir, İnönü ailesi ve okurlarımızdan özür dileriz.
YARIN:
- ARAFAT: EYLEM YAPIN, YARDIM EDELİM
- MİT DEVREYE ANTER’İ SOKTU