09.03.2021 - 13:52 | Son Güncellenme:
AA
Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Alpaslan Aslan ve Nubar Aslan ile tutuksuz sanıklar İmran Baran ve Ömer Faruk Çiftçi katıldı.Maktul Süleyman Akbaba'nın eşi Birsen Akbaba ile tarafların avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Alpaslan Aslan, maktulün komşusu olduğunu anlatarak, ağabeyi olarak gördüğü maktulü öldürmeyi tasarlamadığını öne sürdü.Maktulün kendisine olan yaklaşımının eşine olan yakınlığından kaynaklandığını anladığını savunan Aslan, eşiyle 12 yıldır evli olduğunu, 3 çocuklarının bulunduğunu anlattı.
Aslan, eşinin daha önce mesajlarını gördüğünü, evde bu olay nedeniyle tartıştıklarını dile getirerek, tartışma büyümesin diye evden çıktıktan bir süre sonra tekrar eve döndüğünü söyledi.
Kapıyı açtığında eşinin alt komşusuna gideceğini söyleyip çıktığını, maktulün ise salonda oturduğunu gördüğünü belirten Aslan, bunun üzerine daha önce gördüğü mesajlar nedeniyle kavga ettiği Süleyman Akbaba'yı bıçakladığını ifade etti.
Sanık Aslan: "Mutfaktan bıçak aldım, cesedi parçaladım. Poşetlere koydum, üst üste birkaç poşet geçirdim. Sonra temizlik yaptım. Halıyı yıkadım, içeriyi temizledim. Daha sonra eşimi gelmesi için çağırdım. Eşim yanıma gelip, öldürdüğümü anlayınca sesini çıkarmamasını söyledim. Genel olarak evi temizlemiştim, geri kalan şeyleri de eşime temizlettim. Eşim gelmeden önce ceset parçalarının olduğu poşetleri buzdolabına koydum. Zaten bu poşetleri sığdırabilmem için buzdolabındaki diğer eşyaları dışarıya çıkarmıştım. Bu nedenle eşim öldürdüğümü anladı. Sabaha karşı dışarı çıkarken maktulü arıyorlardı. Eşime de "seni memlekete götürüp öldüreceğim dedim" diye konuştu.
Cesede ait parçaları valize koyarak kiraladıkları araca yüklediğini ve eşini de yanına aldığını, bunları yol kenarına attığını ifade eden sanık Aslan, daha sonra da arkadaşının araması üzerine çocukları alarak Silivri'de denize gittiklerini anlattı.
Tutuklu sanık Nubar Aslan savunmasında, eşinin maktul Süleyman Akbaba ile görüşmelerinden şüphelendiğini belirterek, Süleyman Akbaba'nın da eşiyle yakın ilişki kurmaya başlayıp sık sık evlerine geldiğini söyledi.
Sanık Nubar Aslan, olay günü tartıştığı eşinin dışarı çıkması üzerine Süleyman Akbaba'yı çağırdığını belirterek, "Süleyman Akbaba, 'Alpaslan gelecek olursa bir bahane bulurum.' dedi. Süleyman'ı eve aldım, salona geçtik. Kapı çalıp, eşimi görünce yüksek sesle Deniz’in beni çağırdığını söyledim. Eşim de 'in' dedi. Bunun üzerine alt komşumuz olan Deniz'in evine indim. Deniz'in evindeyken çok paniktim, herhangi bir ses gelmedi. Bir süre sonra Alpaslan rahat bir ses tonuyla, 'Nubar canım gel' diyerek mutfak camından seslenerek beni çağırdı" diyerek devam etti.
Bir süre sonra eve çıkınca evin çok pis koktuğunu, buzdolabındaki tüm malzemelerin tezgahın üzerinde olduğunu gördüğünü aktaran Aslan, eşinin kendisine "Sakın hiçbir şey söyleme seni de köye götürüp öldüreceğim, köyde kuyu var, o kuyunun içine seni öldürüp atacağım." dediğini öne sürdü.
Aslan "Eşim beni çocuklarla köye gönderecekti. Süleyman bunu biliyordu. Köye gidersen eğer resimleri herkese dağıtırım diyerek tehdit etti. Eşim bana köye gideceğimiz için 'çocukları kardeşime bırakalım' dedi. 10 Temmuz akşamı çocukları bırakıp eve döndük. Evde bir miktar para buldum ve eşimle bilerek tartıştım. Amacım evden gitmesiydi. Tartışma sonrası evden çıkıp giderken bana gece dönmeyeceğini söyledi. Çıktığı gibi Süleyman'ı aradım. Artık dayanamayacağımı ve neredeysen senin yanına geleceğim dedim. Süleyman bana 'tamam, bir süre sonra gelirsin, ev kiralayacağım' dedi. Bana Alpaslan'ı sordu ben de nerede olduğunu bilmediğimi söylediğimde, 'eve geliyorum, Alpaslan gelecek olursa bir bahane bulurum' dedi. Süleyman'ı eve aldım, salona geçtik. Eşimle tartıştığımı söyledim, çıkarıp ilaç verdi. Zaten öncesinde de bu ilacı bana verip Süleyman'a içirmemi istiyordu. İlacı eşimin kahvesine verip içiriyordum. Maktul, eşimin delirmesini istiyordu" dedi.
Tutuklu sanık, "Ben Alpaslan'a hiçbir şey diyemedim, donup kalmıştım. Ben suçluydum. Alpaslan'ın beni de öldüreceğini düşündüm. Maktulü öldürdüğünü de anladım. Bana 'sakın hiçbir şey söyleme, seni öldürüp atacağım' dedi. Hiçbir şey demedim, sormadım ve sabah oldu. Alpaslan aşağıya indi, sokak kalabalıklaştı, Süleyman'ı arıyorlardı. Bakkaldan ekmek alıp geldi, kahvaltısını etti."
"Arkadaşı Baran ve Farukla telefonla görüştü. Dışarıya çıkıp arabayla geldi. 'Cesedi evden çıkaracağım' dedi. Aracı kapı önüne yanaştırarak, çantaların içine ceset parçalarını koymuş, aracın içerisine kendisi yükledi. Ağaçlı olan bir yere ceset torbalarını bıraktı. Ertesi gün eşim çocuklarımla birlikte parka gittik. Maktulün telefonunu atmak için bizi parka götürmüş. Maktulün eşiyle karşılaştım. Geçmiş olsun diledim. Birsen bana 'kimden şüpheleniyorsun şikayetçi olacağım' dedi. Eşimin korkusundan anlatamadım. Polis kapımı çaldı, ilişkimiz olduğunu anlattım fakat olayı anlatamadım. Çocuklarım mağdur durumdadır, tahliyemi talep ediyorum" diyerek konuştu.
Müşteki Birsen Akbaba, eşi ile 24 yıldır evli olduklarını ve çocuk sahibi olmak için tedavi gördüklerini ifade ederek, "Olaydan bir gün önce doktora gitmiştik. Doktor tedavilerin yanıt verdiğini artık tüp bebek yöntemiyle çocuğumuzun olabileceğini söyledi. Çocuğumuz olacağı için çok sevinçliydi, ağlıyordu. Süleyman ertesi günü kayboldu." diye konuştu.
Sanığın ilk önce öldürmeyi seçmemesi gerektiğini belirten Akbaba, "Böyle insanlar için elini kirletmeye değmez. Varsa böyle bir şey bırak gitsinler. Ya da madem Süleyman'ı öldürdü, karısını da öldürecekti. O zaman Alpaslan'ı alnından öperdim. ‘Sen namusunu temizledin.’ derdim. Ben çok ceza almalarını istiyorum." ifadesini kullandı.
Söz alan sanık Alpaslan Aslan, müşteki Birsen Akbaba'ya “Size böyle bir şey yaşatmaz istemezdim. İkimiz de aynı durumdayız. Özür diliyorum." dedi.Tutuksuz sanıklar Ömer Faruk Çiftçi ve İmran Baran da sanık Alpaslan Aslan ve çocuklarla denize gittiklerini belirterek, suçlamaları reddetti. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 14 Temmuz 2020'de Büyükçekmece'de temizlik işçileri tarafından 7 poşet içerisinde bulunan ceset parçalarının 11 Temmuz'da eşi tarafından kayıp ilanı verilen Süleyman Akbaba'ya ait olduğunun belirlendiği anlatılıyor.Olayla ilgili yakalanan sanığın yaklaşık 1,5 yıl eşiyle ilişki yaşadığını iddia ettiği Akbaba'yı öldürmeyi planladığı ve olay tarihinden bir gün önce araç kiraladığı belirtiliyor.
İddianamede, sanık Aslan'ın eşine maktulü çağırmasını söylediği, maktul eve girdikten sonra sanığın direncini kırmak için önce kafasına bir cisimle vurduğu, sonrasında defalarca maktulü bıçaklayarak öldürdüğü ve cesedi parçalara ayırıp poşetlere koyduğu ifade ediliyor.
Sanık Alpaslan Aslan'ın maktule yönelik tasarlayarak öldürme suçunu işlediği vurgulanan iddianamede, sanık Nubar Aslan'ın ise maktulü olay yerine çağırıp suçun işlenmesini kolaylaştırarak suça iştirak ettiği kaydediliyor.
İddianamede diğer sanıklar İmran Baran ve Ömer Faruk Çiftçi'nin cesedin atılmasına yardım ederek suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu işledikleri anlatılıyor.
İddianamede, sanık Alpaslan Aslan'ın "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, sanık Nubar Aslan'ın "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme'' suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Sanıklar İmran Baran ve Ömer Faruk Çiftçi'nin ise "suç delillerini yok etme gizleme veya değiştirme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.