09.11.2020 - 23:25 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Dağlık Karabağ savaşının kırk ikinci gününde işgal altındaki bölgenin kalbi Şuşa'nın Azerbaycan ordusu tarafından geri alınması Ermenistan'da kıyameti kopardı. Azerbaycan 1 kasaba ve 119 köyün yanı sıra Bartaz yerleşimi, stratejik Bartaz tepesi, Sığırt, Şükürataz ve 13 stratejik tepenin daha işgalden kurtarıldığını bugün açıkladı, Dağlık Karabağ'ın başkenti Hankendi'den gelen bir fotoğraf ise gündemi sarsarken Paşinyan'ın istifasının istendiği haberi bomba etkisi yarattı.
Azerbaycan lideri Aliyev'in açıkladığı söz konusu köyler Fuzuli, Hocalı, Hocavend, Cebrail, Gubadlı ve Zengilan şehirlerine bağlı. Böylece, savaşın başından bu yana 5 şehir ile 265'ten fazla köy ve kasaba Ermenistan güçlerinden temizlenmiş oldu.
Şuşa'nın Pazar günü geri alınmasıyla birlikte Azerbaycan birliklerinin başkent Hankendi'ye mesafesi kuş uçuşu dört kilometre, karadan ise 15 kilometreye düştü.
Azerbaycan ordusu, Şuşa'ya çekilen bayrağın fotoğrafını resmen yayınladı.
Azerbaycan'ın başkenti Bakü ve diğer şehirlerde, cepheden gelen zafer haberinin duyulmasıyla binlerce insan sokaklara koştu. Azerbaycan bayraklarının sallandığı ve sloganların atıldığı kutlamaların fotoğraflarını uluslararası haber ajansları servis etti.
BBC'nin ünlü muhabiri Orla Guerin de Bakü'deki sevinç gösterilerinin yer aldığı fotoğrafları Twitter hesabından paylaştı.
BBC'ye konuşan bir Bakü sakini, "Sevinç duygusunu ifade edecek herhangi bir kelime bulamıyorum. Sevincim sınır tanımıyor. Şuşa'yı işgalden kurtarmak benim rüyamdı" diyor.
Kutlamalar yalnızca Azerbaycan topraklarıyla sınırlı kalmadı, İran'ın kuzeyinde yaşayan Azerbaycanlılar da akşam saatlerinde havaifişekler fırlattı.
New York'ta yaşayan Azerbaycanlılar da sokağa dökülüp konvoylarla şehir turu attı, 'Karabağ bizimdir, bizim olacak' sloganlarına Türk ve Azerbaycan bayrakları eşlik etti.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Pazartesi günü öğle saatlerinde imha edilen Ermenistan ordusuna ait tanklar ile işgal altındaki Dağlık Karabağ'ın başkenti Hankendi'ye taşınan askeri teçhizatın yok edildiği görüntüleri paylaştı. Resmi açıklamada Hocalı-Şuşa yolunda Hankendi'ye doğru ilerleyen D-30 topunun yüklü olduğu ve içerisi asker dolu bir kamyon'un SİHA tarafından vurulduğu belirtildi.
Ermenistan tarafının bu sabah yaptığı açıklamaya göre Pazar günü 44 asker daha öldü ve toplam sayı 1221'e çıktı. Ancak uluslararası gözlemciler, yenilgiye koşan Ermenistan'ın gerçek kayıplarının binlerce olduğunu belirtiyor.
Hezimetin yol açtığı sarsıntıyı hafifletmek için çabalayan Erivan yönetimi, resmi açıklamalarında Şuşa'da halen çatışmaların sürdüğünü öne sürüyor.
Fransız Le Monde gazetesi ise, Şuşa'daki tablo için Ermenistan güçlerinin bozguna uğradığını, savaşa dönüp dönmeyeceklerini bilmediklerini yazdı.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, Ermenilerin işgal altında tuttukları Dağlık Karabağ'dan Ermenistan'a doğru kaçmaya başladığını kanıtlayan fotoğraflar geçti.
İşgal altındaki Dağlık Karabağ'ın dünyanın hiçbir ülkesi tarafından tanınmayan siyasi lideri Arayik Harutyunyan ise, Şuşa hezimetinin ardından bugün başkent Hankendi'de ortaya çıktı.
Facebook sayfasında fotoğraflar paylaşan Harutyunyan, sabah erken saatlerde cephe hattındaki askerlerle görüştüğünü yazdı, Şuşa hattından gelen saldırıların savuşturulduğunu ileri sürdü. Masa üstünde bir haritanın bulunduğu fotoğraflarda Harutyunyan'la buluşan komutanların yüzünden düşenin bin parça olduğu göze çarptı.
Şuşa'nın düşmesiyle Ermenistan ordusu yine sivillerin yaşadığı şehirleri hedef alan füze saldırılarına girişti, Terter'de birçok evin hasar aldığı belirtiliyor.
Ermenistan'ın katliam için ateşlediği füzelerin fotoğraflarını RIA Novasti'den Ilya Pitalev ve Associated Press haber ajansı servis etti.
Fotoğrafları inceleyen uluslararası uzmanlar, fırlatılan balistik füzelerin Rus yapımı R-17 Elbrus, NATO7daki ismiyle Scud-B olduğunu ifade ediyor.
Peki Şuşa'nın kaybı Ermeniler için ne ifade ediyor? Siyaset bilimci Suren Sarkisyan, BBC'ye Şuşa'nın kaybını Ermenilerin anlamasının 'çok zor' olacağını söylüyor.
Sarkisyan'a göre, Şuşa'nın düşmesiyle Ermenistan'daki muhalefet bir hükümet değişikliği talep edebilir: "Nasıl biteceğini söyleyemem ama bu sorunun gündeme geleceği açık, çünkü bu konu daha önce gündeme getirilmişti."
Kafkasya Enstitüsü başkanı siyaset bilimci Aleksandr İskandaryan ise, BBC'ye Rusça'da Şuşa'nın hem Hankendi üzerinde kontrol hem de Ermenistan ile bağları sağladığını söyledi.
İskandaryan, Şuşa'nın el değiştirmesinin siyasi sonuçlarının askeri operasyonların nasıl devam edeceğine ve hangi kararların alınacağına bağlı olduğunu belirtiyor.
Siyasi analist Fuad Şahbazov da, Şuşa'nın ele geçirilmesinin güney cephesinden işgal altındaki Dağlık Karabağ'ın başkenti Hankendi'yi de tehdit edeceğini vurguluyor: "Şuşa, Hankendi yolunda bir tür tampon bölge. Tampon bölgenin kaybı, Hankendi'nin Ermenilerin elinde kalıp kalmayacağını ciddi şekilde sorgulayacaktır."
Bir başka analist Leyla Aliyeva'ya göre, Azerbaycan'ın Şuşa'ya dönüşü askeri dengeyi değiştirecek ve çatışmanın çözümü için önerilen temel ilkeler üzerindeki müzakereleri etkileyecek: "Çünkü bu, hükümlerin en azından bazılarının ilkelerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor."
Analistlerin değerlendirmelerinden saatler sonra Erivan'da Paşinyan'a karşı ilk hamle gerçekleşti. BBC, parlamentodaki Müreffeh Ermenistan ve Akıllı Ermenistan partilerinin Paşinyan'la görüşme talep ettiğini duyurdu. Söz konusu istek, Başbakan Paşinyan'a yaptıkları son 15 gün içerisinde yapılan ikinci çağrı.
Ermenistan'daki muhalefet partileri Başbakan Nikol Paşinyan'ın görevinden istifa etmesini istedi. Karabağ'da, Azerbaycan ordusunun başarılı operasyonları nedeniyle ülkede bulunan muhalif 17 siyasi parti, Paşinyan hükümetine karşı ortak açıklama yayımladı.
İktidarın Karabağ'daki çatışmalarda "yetersiz" kaldığı belirtilen açıklamada, "Telafi edilemeyen kayıpları önlemek amacıyla siyasi güçler, mevcut felaket durumundan sorumlu olan Paşinyan ve hükümetinin kendi iradesi ile kargaşa olmadan görevi bırakmasını talep ediyor." ifadesi kullanıldı.
Açıklama, Şuşa'da Azerbaycan bayrağının dalgalandığını gösteren bir videonun yayınlanmasından sonra geldi.
Azerbaycanlıların 'Karabağ'ın atan kalbi', 'müziğin ve sanatın beşiği' ve 'Azerbaycan'ın gözlerisin' dediği Şuşa, 8 Mayıs 1992 tarihinde Ermenistan ordusu tarafından işgal edilmişti.
Dağlık Karabağ'daki çatışmalar 27 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde Ermenistan'ın ateşkes ihlaliyle başladı. Dağlık Karabağ, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak tanınıyor. Ancak Azerbaycan'ın topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine denk gelen Dağlık Karabağ ve civarındaki bazı bölgeler, 1990'ların başından bu yana Ermenistan işgali altında bulunuyor. Bölgede 1991 yılında 'Dağlık Karabağ Cumhuriyeti' ilan edildi. Ancak burayı uluslararası alanda Ermenistan dahil hiçbir ülke tanımış değil.
Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki en büyük sorun olarak yıllardır çözüm bekliyor. Peki, ikisi de eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun tarihçesi ne? 'Dağlık Karabağ' bölgesinin kelime kökeni birkaç farklı dilin karışımından oluşuyor. İsminin içinde bulunan birkaç dil bile, bölgenin tarih boyunca farklı kültürler arasındaki geçişkenliğe nasıl maruz kaldığını başlıbaşına gösterir nitelikte.
İngilizcesi Nagorny (ya da Nagorno) Karabakh. 'Nagorny' kelimesi Rusçada 'dağlık' (нагорный), anlamına geliyor. Azerbaycancada da, tıpkı Türkçe'deki gibi 'dağlık' anlamına gelen 'dağlıq' ya da 'yukarı' anlamına gelen 'yuxarı' kelimeleri ile anılıyor. Karabağ ise, Türkçe ve Farsçada ortak bir kelime olup, 'siyah bahçe' demek.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne katılmasıyla Dağlık Karabağ, kabullenilmiş görünen, ancak Ermeniler tarafından benimsenmeyen bir yapıya evrildi. 1923’te Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ'da, bölgede yaşayan etnik Ermenilerin, Azerbaycan yönetiminden duydukları rahatsızlığı zaman zaman gündeme getirmelerine rağmen, Sovyet sisteminin durma noktasına geldiği 1980’lerin sonuna kadar statüko korundu.
Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov’un tıkanan sistemin önünü açmak için 1985’te başlattığı açıklık (glasnost) ve yeniden yapılanma (perestroika) süreciyle beraber, Kafkasya’nın bütün sorunlu alanları gibi Dağlık Karabağ da gün ışığına çıktı. Sovyet yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermenilerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.
Bu dönemde Karabağ'daki Azeri nüfusu zorunlu göçler nedeniyle yüzde 20'ye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991’de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda Ermeniler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi, ancak bu girişim uluslararası toplumda karşılık bulmadı. Ermenistan ordusunun desteklediği Dağlık Karabağ Ermenileri ile bölgede yaşayan Azeriler arasındaki gerilim, bağımsızlık ilanıyla gittikçe yükseldi. Çıkan çatışmalar, 1992’de Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağlı Ermeniler ile Azerbaycan ordusu arasında sıcak savaşa dönüştü.
Dağlık Karabağlı Ermeniler, savaş sonunda bölgenin tümünün kontrolünü ele geçirdikleri gibi komşu yedi bölgeyi (rayon) de işgal ettiler. Böylelikle Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın doğrudan temas noktaları oldukça sınırlandı. Dağlık Karabağ sorunu akademik çevrelerde yıllardır 'donmuş çatışma' olarak nitelendiriliyordu. Aralıklarla devam eden çözüm müzakerelerine rağmen hem Dağlık Karabağ-Azerbaycan temas hattında hem de Azerbaycan-Ermenistan sınırında, karşılıklı ateşkes ihlalleri sık sık tekrarlanıyor. 2014'ün Ağustos ayında 20 yılın en kanlı çatışmaları yaşandı. Dağlık Karabağ sınırında iki gün süren çatışmalarda 13 Azerbaycan askeri yaşamını yitirdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı da 20 askerinin öldüğünü açıkladı.
Yarım milyon mülteci Azerbaycan ve Ermenistan'a sığındı, yaklaşık bir milyon insan zorla yer değiştirmek zorunda kaldı. Dağlık Karabağ çatışmaları başlamadan önce varolan bazı kasaba ve köyler tamamen terk edildi ve harabeye döndü. Azerbaycan topraklarının yüzde 14’ünden fazlası halen işgal altında. Azeriler bölgenin tarihsel olarak kendi kontrolünde olduğunu ve dolayısıyla kendilerine ait olduğunu söylüyor; Ermeniler ise bölgede hep Ermenilerin yaşadığını ve Azeri yönetiminin gayrimeşru olduğunu savunuyor.
İç mesele olarak görüldüğünden dış müdahale konusunda diğer devletler gönülsüz davrandı. İhtilaf, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanması dolayısıyla 1992’den itibaren devletlerarası bir hale büründü. Azerbaycan’da savunma harcamaları 2003’ten bu yana her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttı. 2012’de savunma harcamaları, Azerbaycan’ın toplam kamu harcamalarının beşte birini oluşturur hale geldi. Ermenistan da Rusya’nın yardımıyla cephaneliğini genişletti.
Tam sayılar net olarak bilinmemekle beraber, küçük yerleşimler ile Laçin ve Kelbecer’in nüfusunun toplamda yaklaşık 14 bin kişi olduğu sanılıyor. AGİT Minsk Grubu eş başkanlarına göre 2005 yılından bu yana nüfusta belirgin bir artış yok. Bölgeye yerleşen etnik Ermeniler altyapıya, ekonomik faaliyetlere ve kamu hizmetlerine kısıtlı bir erişime sahip. Birçoğunun kimlik belgeleri de eksik.
Sorunun en zayıf yeri 175 kilometre uzunluğundaki temas hattı. Mayın tarlalarıyla dolu bu hat, Birinci Dünya Savaşı siperlerini andırıyor. Temas hattına Ermeni tarafından 30 bin, Azerbaycan tarafından ise bu sayıdan biraz daha fazla asker konuşlandırılmış durumda. AGİT Minsk Grubu aracılığıyla yürütülen müzakereler zorlu geçiyor; zira liderler uzlaşıya yaklaşsa da ülkelerinde kamuoyunun isteklerini karşılayamama endişesiyle geri adım atıyor. Dağlık Karabağ Azerileri ve Ermenileri sürece etki edemiyor. Ermenistan ve Azerbaycan kamuoyunun süreç üzerinde, bölgenin yerlilerinden daha çok etkisi var.
Minsk Grubu eş başkanlarının sözcüsü ya da medya sekreteri yok. Bu nedenle de görüşmeler medyada az yer alıyor. Rusya, önceden Ermenistan’a yakın bir pozisyon almışken, artık Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eşit uzaklıkta durmayı tercih ediyor. Bu strateji Ağustos 2008’de Gürcistan’la yaşanan savaşın ardından güçlendi. Stratejik öncelik Gürcistan’ın tecrit edilmesi haline dönüştü. Dağlık Karabağ Sorunu ABD için, Orta Doğu’daki çatışmalardan daha az öneme sahip. Kongre’deki Ermeni lobisi, Hazar Denizi Havzası enerji güvenliği, ‘terörle mücadele’ ve Afganistan’a uçuşlarda Azerbaycan hava sahasını kullanabilmesi ABD için öncelikli konular.