29.05.2020 - 14:44 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Her şey, bir görgü tanığı tarafından cep telefonuyla kaydedilen görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasıyla başladı. Güpegündüz yaşananları gösteren video 10 dakikaydı.
Yerel yatırılmıştı, boynuna basılıyordu. Defalarca 'Nefes alamıyorum' dedi, son anlarında ise 'Beni öldürmeyin' dediği duyuldu. Hareketsiz kalınca ise ambulans çağrıldı ancak her şey için çok geçti.
Corona virüs salgınında 100 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği ABD'de, Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde polis tarafından öldürülen George Floyd ülkeyi yerinden oynattı.
46 yaşındaki Floyd'un Pazartesi günü yaşamını yitirmesiyle başlayan protesto dalgası üçüncü gününe girerken, bugün Minneapolis ve birçok şehir savaş alanına döndü.
Polisle kıyasıya çatışan yüzlerce gösterici, Floyd'u öldüren ekibin çalıştığı Minneapolis'in üçüncü bölgesindeki polis merkezi önünde kurulan barikatı aşıp binaya girdi.
Polis dosyalarını dağıtan protestocular, daha sonra binayı ateşe verip yaktı. Söz konusu anlar, sosyal medya hesaplarından canlı yayınlandı.
Bu sırada etrafta pozisyon alan polislerin, binlerce göstericinin bulunduğu kalabalığa yoğun şekilde göz yaşartıcı gaz sıktığı görüldü.
Cinayet yalnızca Minneapolis değil, Chicago, New York, Los Angeles ve Memphis başta olmak üzere ABD'nin bir çok kentinde de protesto edildi. Ohio eyaletinin Culumbus kentinde de protestolar vardı. Polisle çatışmaya giren yüzlerce gösterici, şehrin ana caddelerindeki kavşakları saatlerce kapattı, parlamento binası ve dükkanların camlarını kırdı.
Gün ağardığında ise sokaklardaki şiddetin net fotoğrafları gelmeye başladı. Gökyüzüne yükselen siyah dumanlar, hasar görmüş işyerleri ve kafeler vardı. CNN, yalnızca New York'ta onlarca gözaltı olduğunu bildiriyor.
Amerikan Associated Press (AP) habera ajansı, Louisville kentinde Mart ayında polis tarafından evinde öldürülen siyah kadın Breonna Taylor için gösteri düzenlendiğini ve yedi kişinin vurulduğunu bildiriyor.
Louisville polisi, kendilerinin ateş açmadığını, yaralılardan birinin durumunun ağır olduğunu açıkladı. Yerel medya, yaklaşık 600 insanın katıldığı gösteride silah seslerinin akşam 11.30'da duyulduğunu aktarıyor.
Colorado Denver'da ise Floyd cinayetini protesto etmek için sokağa dökülenler bir aracın geçmesine engel olmak istedi. Sürücü aracının önüne çıkan ve daha sonra aşağı atlayan göstericiye kameralar önünde çarptı, bu sırada onlarca gösterici araca doğru koştu.
ABD sokaklarında hafta başından bu yana en çok taşınan pankart 'Siyahların Hayatı Önemlidir' olurken, en çok atılan slogan ise 'Nefes Alamıyorum' ve 'Eller yukarı! Ateş etme!'
Ülke çapına yayılan gösterilerde bazı protestocuların corona virüse karşı maske taktığı görülürken, sosyal mesafe kurallarının tamamen hiçe sayıldığı dikkat çekiyor.
Daha önce George Floyd'un öldürülmesinden üzüntü duyduğunu söyleyen aşırı sağcı ABD Başkanı Donald Trump ise, bugün protestoculara 'eşkıya' dedi.
Polis merkezinin yakılmasının ardından Twitter'dan mesaj paylaşan Trump, "Arkama yaslanıp Amerika'nın muhteşem şehri Minneapolis'e olanları izleyemem" ifadesini kullandı:
"Ya çok zayıf radikal solcu Belediye Başkanı Jacob Frey, elini çabuk tutup şehri kontrol altına alır ya da ben Ulusal Muhafızları gönderip, işimi hallederim.
Bu eşkıyalar, George Floyd'un anısını kirletiyor ve ben bunun olmasına izin vermem. Az önce Minnesota Valisi Tim Waltz ile konuştum ve ordunun her şekilde yanlarında olduğunu söyledi. Herhangi bir zorlukta biz kontrolü sağlayacağız ancak yağma başladığında silahlar ateşlenir. Teşekkür ederim."
Hafta içinde dünyada ilk kez bir ülke liderinin, yani Donald Trump'ın tweetine mesajına 'Bilgiyi doğrula' notu koyan Twitter, ABD Başkanı'nın Minneapolis mesajlarına da uyarı notu ekledi.
Mesajın akış sayfasında doğrudan görüntülenmesini engelleyen ve 'Göster' butonu ekleyen uyarı notunda, "Bu paylaşım, şiddeti yüceltmeye yönelik Twitter kurallarını ihlal etmiştir ancak Twitter, kamu yararının söz konusu olduğunu değerlendirdiğinden paylaşımı erişime açık bırakmıştır" denildi.
Minnesota Valisi Tim Walz, polisin yetersiz kalması üzerine 'acil durum' ilan edilen Minneapolis kentine Ulusal Muhafız Birliklerini sevk etti. Ulusal Muhafız Birliklerinin, kısa sürede kente ulaşması bekleniyor.
Amerikan medyasında, Ulusal Muhafızların Minneapolis'e varmasıyla bir kişinin silahla vurularak öldürüldüğü, dükkanların ve marketlerin ateşe verilip yağmalandığı gösterilerin seyrinin değişebileceğini aktarıyor.
ABD'li göstericiler George Floyd'u öldüren beyaz polis Derek Chauvin'in tutuklanıp hapse atılmasını istiyor. Şimdiye kadar dört polis ihraç edildi, Minneapolis Emniyet Müdürü Medaria Arradondo görevden alınan dört polis memuru için 'eski çalışanlar' ifadesini kullandı. Floyd'un katili Derek Chauvin'in 19 yıllık kariyerinde iki sivili vurduğu ve şimdiye kadar hakkında 20'ye yakın şikayette bulunulduğu ortaya çıktı.
Minneopolis emniyeti, resmi açıklamasında Floyd'un 'sahte para' kullandığından şüphelenilmesi üzerine gözaltına alınmak istendiğini, 'polisle temasının ardından tıbbi bir vaka sonucu' öldüğünü savundu.
Trump'ın diline doladığı Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, dün "Amerika'da siyah olmak, ölüm cezası ile eş anlamlı olmamalı. Beş dakika süresince beyaz bir polis memurunun, siyah bir adamın boynuna ayağı ile basışını izledik. Beş dakika... Biri sana yardım çağrısı yapıyorsa ona yardım etmelisin. Bunu siz ya da ben yapsak çoktan hapisteydik. Buna verecek iyi bir cevabım yok" demişti.
Belediye Başkanı Jacob Frey, polis merkezinin ateşe verilmesinin ardından kameraların karşısına geçti: "Tuğla ve harç insan yaşamı kadar önemli değildir. Bir binanın sembolize ettiği şey, yaşamdan, memurlarımızdan veya kamudan daha önemli değildir.
Şehrimizde şu anda çok fazla öfke ve acı var. Bunu anlıyorum, şehrimizin tamamı bunu haklı buluyor. Son birkaç gecedir ve saattir yağmacılık anlamında gördüklerimiz ise kabul edilemez."
Frey, Başkanı Trump'ın sözlerine de yanıt verdi: "Zayıflık, kriz zamanında bir başkasını suçlamaktır. Donald Trump, Minneapolis'in gücü hakkında hiçbir şey bilmiyor. Çok güçlüyüz ve bunun üstesinden geleceğimizden emin olabilirsiniz."
Hayatını kaybeden George Floyd’un kardeşi Philonise Floyd ise, CNN televizyonuna yaptığı açıklamada siyah erkeklerin öldüğünü görmekten yorulduğunu ve insanların öfkesini anladığını söyledi ancak göstericilere şiddete başvurmamaları çağrısı da yaptı. Floyd, "Polisin işini düzgün yapmasını istiyorum. İşlerini doğru dürüst yapmaya başlasınlar çünkü pek öyle olduğunu göremiyorum" diye konuştu.
CBS kanalına konuşan bir protestocu ise, yaşananlardan polisi sorumlu tutup "Bu gerçekten çok çirkin. Polisin, bu ortamı kendilerinin oluşturduğunu kabul etmesi gerekiyor" ifadesini kullanmıştı.
Floyd'un polis tarafından öldürülmesine sanat ve spor dünyasının ünlü isimleri de tepkili. NBA tarihinin en yetenekli oyuncuları arasında gösterilen Los Angeles Lakers'ın ileri oyuncusu LeBron James, Amerikan Futbol Ligi'nin (NFL) prestijli oyuncusu Colin Kaepernick’in Amerikan milli marşı okunurken yere diz çöktüğü fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştı.
James, Kaepernick’in fotoğrafının sol tarafına ise aynı pozisyonda Floyd’un boynuna dizi ile bastıran polisin fotoğrafını koyarak ''İşte bunun için. Şimdi anladın mı? Yoksa hala senin için bulanık mı?'' notunu paylaştı. Formula 1 yıldızı Lewis Hamilton da James'in Floyd ile ilgili Instagram hikayelerini kendi sayfasında paylaştı.
Eski NBA oyuncusu Stephen Jackson da Floyd’un fotoğrafının altına, "İkimizin de ismi sonsuza kadar yaşayacak" notunu yazdı. Houston Texans savunma oyuncusu J.J. Watt ise, ''Videoyu gördüm ve bence iğrenç. Yapılan açıklama bana göre hiçbir anlam ifade etmiyor. Yaşadığı sıkıntıyı açıkça söyleyen biri var, ölümüne yol açmadan bu durum çözülmeliydi. Bunun üzerine güçlü bir şekilde gidilmeli" dedi.
Madonna ise Instagram hesabından polise ateş püskürüp küfür etti. Floyd’un boynuna dizi ile bastıran polisin fotoğrafını paylaşan sanatçı, altına şu ifadeleri yazdı:
''George Floyd’u kelepçeli ve boynuna bu polisin dizi ile bastırırken seyretmek uzun zamandır gördüğüm en kalp kırıcı görüntüydü. Bu memur, kayda alındığını biliyordu ve onu kibirle öldürdü. Amerika’daki ırkçılığı yenene kadar, hiç kimsenin silah taşımasına izin verilmemeli. En çok da polisin."
Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Minneapolis'te Pazartesi akşamı gerçekleşen cinayeti soruşturuyor. ABD Adalet Bakanlığı ise, George Floyd’un ölümüne ilişkin soruşturmanın 'bir numaralı öncelik' olduğunu açıkladı.
46 yaşındaki George Floyd, bir restoranda güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu. Pazartesi akşamı bir evrakta sahtecilik şüphesini araştıran polis memurları Floyd'a yaklaştı.
Gözaltı sırasında polis boğazına diziyle bastırdığında George Floyd'un ağzından çıkan "Nefes alamıyorum" sözleri, ülkede siyahlara yönelik şiddetin sloganına dönüştü.
Minneapolis'te yaşananlar akıllara, 2014'te New York'ta bir başka siyah erkek Eric Garner'ın başına gelenleri getirdi. 43 yaşındaki silahsız Erik Garner da kaçak sigara sattığı şüphesiyle gözaltına alınmış ve öldürülmüştü.
Polislerin üzerine çullandığı ve boğazını sıktığı Garner'ın son sözleri "Nefes alamıyorum" olmuştu. Olayın görüntülerinin sosyal medyada yayılması üzerine ABD'de geniş katılımla günlerce süren eylemler yapılmıştı. Onun ölümü ile "Siyahların Hayatı Değerlidir" kampanyası başlamıştı.
Hemen ardından Ferguson protestolarını tetikleyen Michael Brown'ın ölümü geldi. Walter Scott, Freddie Gray, Philando Castile, Alton Sterling gibi isimlerim polis tarafından öldürülmeleri ABD'de geniş çaplı toplumsal gösterilere neden oldu.
ABD'de polisin neden olduğu ölümlerin kaydını tutan 'mappingviolence.org' sitesindeki verilere göre, 2019'da 1019 kişi polis tarafından öldürüldü.
Ülkede ölüme neden olan polislerin yüzde 99'u bugüne kadar hiçbir ceza almadı. Verilere göre ABD'de bir siyahın polis tarafından öldürülme ihtimali, bir beyazın öldürülmesi ihtimalinin üç katı.
George Floyd’un hayat hikayesine ilişkin yeni ayrıntılar da ortaya çıkıyor. Associated Press’in haberine göre, Floyd corona virüs salgını sırasında işini kaybeden milyonlarca Amerikalı’dan biriydi.
George Floyd’un bir arkadaşının anlattığına göre, Teksas’ın Houston kentinde ağırlıklı olarak siyahların yaşadığı bir mahallede ikamet eden Floyd okuduğu lisenin futbol takımındaki yıldız oyunculardan biriydi. Hatta lakabı 'Kibar Dev' idi.
2007 yılında Houston’da silahlı soygunla suçlanan ve 2009 yılında da 5 yıl hapis cezasına mahkum olan Floyd, yakın arkadaşının anlattığına göre cezaevinden çıktıktan sonra iş bulmak ve yeni bir hayata başlamak için Minneapolis’e taşınmıştı.
Bir dönem iki işte birden çalışan Floyd en son bir restoranda koruma olarak çalışıyordu. Minnesota Valiliği’nin salgına karşı aldığı tedbirler kapsamında çalıştığı restoran kapanınca işini kaybetti. Floyd’un 6 yaşındaki kızının, annesiyle birlikte Houston’da yaşadığı belirtiliyor.