11.11.2021 - 09:15 | Son Güncellenme:
Avrupa Birliği sınırındaki kriz bir anda süper güçlerin kapışmasına dönüştü. Putin'in nükleer füze taşıyabilen savaş uçaklarına ABD'nin verdiği yanıt, dünyayı alt üst etti.
Rusya lideri Vladimir Putin, Avrupa'daki tek müttefiki Belarus'a destek için uzun menzilli bombardıman uçaklarını havalandırdı ve gözler bir anda Doğu Avrupa'ya çevrildi.
İki TU-22M3 bombardıman uçağı ve yanındaki jetlerin görüntülerini ekrana getiren Rus ordu televizyonu Zvezda, uçuşların rutin devriye görevinde olduğunu savundu.
Tupolev-22, Rusya'nın 1960'lı yıllardan beri kullandığı ve düzenli olarak geliştirdiği, nükleer başlık da takılabilen uzun menzilli bir bombardıman uçağı. Jetlerin menzili, 5 bin 100 kilometreyi buluyor.
Moskova ayrıca, ABD’ye ait E-8C keşif uçağının Karadeniz üstünde Rusya sınırlarına 35 kilometre yaklaştığını duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı'na göre, söz konusu uçak Almanya’daki Ramstein Hava Üssü'nden havalandı.
ABD ise, Soğuk Savaş'tan bu yana ilk kez Almanya'daki nükleer birimini etkin hale getirdi ve uzun menzilli 'Dark Eagle-Siyah Kartal' hipersonik füzelerle donattı.
Üssün komutanı General Stephen Maranian, füzelerin ABD Avrupa ve Afrika komutanlığının birden fazla alanda operasyon gerçekleştirme kapasitesini kanıtlayacağını söyledi.
Almanya Mainz-Kastel'de yer alan 56. Ağır Silahlar Komutanlığı üssüne yerleştirilen hipersonik füzeler, Rusya'nın başkenti Moskova'yı 21 dakika 30 saniyede vurabilir.
Ses hızının beş katını aşarak saatte 6 bin 500 kilometre hıza ulaşabilen Dark Eagle hipersonik füzeleri, Typhon fırlatma ve kontrol sistemlerine sahip.
1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla etkinliği bitirilen nükleer füze birimi, ABD'nin kararıyla 30 yıl sonra bir kez daha dünya gündeminin ilk sırasına yerleşmiş oldu.
İngiliz The Telegraph gazetesi, füzelerin Almanya'ya konuşlandırılmasının stratejik bir seçim olduğunu ve Rusya'nın başkenti Moskova'ya uzaklığın söz konusu seçimi belirlediğini yazdı.
Avrupa Birliği sınırına yığılan binlerce göçmen, Rusya ve Batılı ülkeleri karşı karşıya getirdi. Sayıları 2 bini aşan göçmenin Belarus'ta hiçbir engelle karşılaşmadan ilerleyip Pazartesi günü Polonya sınırına, yani Avrupa Birliği (AB) sınırına dayanması krizin fitilini ateşledi.
Bazı göçmenler sınıra kadar Belarus ordu birlikleri tarafından getirildi. Yüzlerce göçmen ağaç kütükleri ve kürekleri kullanarak sınırı aşıp AB topraklarına girmeyi denedi. Sınıra binlerce asker gönderen Polonya ordusu ise alarma geçti. Dikenli telleri aşmaya çalışan göçmenler biber gazıyla geri püskürtüldü, bu sırada 'Almanya, Almanya' sloganları duyuldu.
Sınırda bekleyenlerin çoğu Irak, İran ve Afganistan'dan gelenlerdi. Polonya Savunma Bakanlığı, dikenli tellerin önündeki göçmenleri sindirmek için ateş açan Belarus askerlerinin görüntülerini paylaştı. Askerlerin ateş açmadan önce göçmenlere vurup tekmelediği görüldü.
Sınırda 'silahlı çatışma' riski bulunduğunu ve Belarus askerlerinin havaya ateş açtığını belirten Polonya istihbaratı, doğu komşusunda 12 bin kadar göçmenin olabileceğini duyurdu. Sınıra yakın konumda olan BBC muhabiri Nick Beake, Polonyalı yetkililerin bölgede olağanüstü önlemler aldığını, tırmanan krizde neler olduğunu bağımsız olarak doğrulamanın oldukça zor olduğunu söylüyor.
Moskova, beklendiği gibi krizde Avrupa'yı suçluyor. Sınırdaki tabloda Rusya açısından herhangi bir risk görmediklerini vurgulayan Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, Avrupa'ya insani krize kayıtsız kalma eleştirisini yöneltti.
Polonya lideri Andrjez Duda, Polonya sınırına ve AB'ye benzeri olmayan bir biçimde saldırı olduğunu söyleyip ekledi. "Şu anda Belarus tarafına dönüş yapılamayan bir göçmen kampı mevcut. Bunlar geri püskürtmemizin gerektiği agresif eylemler."
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ise krizde doğrudan Rusya'yı suçladı, Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko'nun Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in talimatlarını yerine getirdiğini ve krizin Moskova'da yönetildiğini söyledi. Doğu Avrupa ülkesinin içişleri bakanı Mariusz Kaminski ise parlamentodaki olağanüstü oturumda ''Rusya, bir göç krizini tetikleyerek AB'yi kalıcı olarak istikrarsızlaştırmak istiyor" ifadesini kullandı.
Rusya'nın Avrupa'daki en sevdiği müttefiki Lukaşenko ise, yaptığı ilk açıklamada uçakla Belarus'a inen göçmenleri mafyanın sınıra getirdiğini savundu ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'i suçladı. Lukaşenko, Rusya lideri Vladimir Putin'le bir telefon görüşmesi de gerçekleştirdi.
Rusya'nın Avrupa'daki en sevdiği müttefiki Lukaşenko ise, yaptığı ilk açıklamada uçakla Belarus'a inen göçmenleri mafyanın sınıra getirdiğini savundu ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'i suçladı.
Lukaşenko, gün içerisinde de Rusya lideri Vladimir Putin'le bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kremlin görüşmede sınırdaki krizin ele alındığını açıkladı, Rus medyası ise AB'yi suçlayan haberlere yer verdi.
Tartışmalı seçimlerin ardından Putin'in desteğiyle iktidarda kalabilen Lukaşenko'ya karşı AB harekete geçiyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD lideri Joe Biden ile yaptığı görüşmede yeni yaptırımların gündeme geldiğini söyledi.
Rusya lideri Putin'i arayan Almanya Başbakanı Angela Merkel ise, Moskova'dan Lukaşenko üzerindeki etkisini kullanmasını istedi. Avrupa Birliği'nin (AB) yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, Lukaşenko'yu göçmenleri kolay giriş vaadiyle AB sınırına toplamakla ve 'gangstervari' bir yaklaşım benimsemekle suçluyor.
Polonya'nın komşusu Litvanya da, sınır bölgelerinde olağanüstü hal ilan etti. Litvanya Parlamentosu, sınır muhafızlarına, ülkeye girişlerini önlemek için gerekirse göçmenlere fiziksel şiddet uygulama yetkisi de veren düzenlemeyi onayladı.
Polonya göçmen yoğunluğunun en fazla olduğu yer. Özellikle de ülkenin ana sınır geçişi olan Kuznica ve çevresi. Göçmenler, Belaruslu yetkililerin telefonlarına el koyup, onları sınırdaki çitlere doğru nasıl yönlendirdiğini anlattı.
Polonya ve AB üyeleri, Belarus'un insan hakları ihlalleriyle ilgili kendisine getirilen yaptırımların intikamını almak için Orta Doğu, Afganistan ve Afrika'dan yasa dışı göçmenleri getirip AB sınırlarına bırakmakla suçluyor.