Genellikle belirli kafiye düzenine uyarak yazılan şiirlerin beslendiği konular aşk, sevgi, sevda, özlem, nefret gibi duygulardır. Aşkını, sevgisini içine sığdıramayanlar, duygularını sevdiğine belli edemeyenlerin başvurduğu yöntemlerden birisi de şiirdir. Türk edebiyatında akıllara kazınmış şairlerin birbirinden güzel şiirleri vardır. Hiç şüphesiz şiir denince akla Cemal Süreya, Can Yücel, Nazım Hikmet, Özdemir Asaf, Edip Cansever gibi isimler gelir.
1.
Ah benim sevgim çiçek örneği
Çarpılmışların kinini yeniler
Beni alnımdan vurmak ister
Saraların iftiraların gençliği
Bilirim geçmektir sevgi
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Çünkü çocuklar geçer
Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden
Zarif vakitlerin seçkin kadınları
Hazırlardı kızlıklarında (doğum)ları
Kaçmakla kurtulamadıkları
Arada uyguladıkları
2.
Çölden farklı olmayan bu korku
Çocukların bu korkudan olur neşeleri
Siyah sepete baktıkça her biri
Sıcak hoşluğunu anlarlar ölmenin
O gün gün ışığından mahrum
Mahrum bırakılmış genç kızlar
Anneleriyle parka çıkarlar
Anneleriyle anneleriyle anneleriyle
SEZAİ KARAKOÇ
Bunun üzerine Almitra, 'Bize sevgiden bahset...' dedi.
Ve o başını kaldırdı, insanlara baktı.
Üzerlerine sinen derin dinginliği duyumsadı.
Ve yüksek bir sesle konuşmaya basladı:
'Sevgi çizi çağırınca, onu takip edin,
Yolları sarp ve dik olsa da...
Ve kanatları açıldığında, bırakın kendinizi,
Telekleri arasında saklı kılıç, sizi yaralasa da...
Ve sizinle konuştuğunda, ona inanın,
Kuzey rüzgarının bir bahçeyi harap edişi gibi,
Sesi tüm hayallerinizi darmadağın etse de...
Çünkü sevgi sizi yücelttiği gibi, çarmıha da gerer.
Sizi büyüttüğü ölçüde, budayabilir de...
En yükseklere uzanıp, Güneş'le
titresen en hassas dallarınızı okşasa da,
Köklerinize de inecek, ve onları sarsacaktır,
Toprağa tutunmaya çalıştıklarında...
Mısır biçen dişliler gibi sizi kendine çeker;
Çıplak bırakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarınızı, çöplerinizi ayıklar, eler...
Bembeyaz olana kadar öğütür sizi;
Esnekleşene kadar yoğurur;
Ve Tanrı'nın İlahi sofrasına ekmek olasınız diye,
Sizi kendi kutsal ateşine savurur...
Sevgi bütün bunları,
Kalbinizin sırlarını bulasınız diye yapar,
Ve bu biliş, Hayat'ın kalbinin bir cüzünü yaratır...
Ancak korkunun kıskacında,
Salt sevginin huzurunu ve hazzını ararsanız,
O zaman örtün çıplaklığınızı,
Ve sevginin harman yerine adim atin...
Adim atin, kahkahaların tümünün olmadığı,
Sadece gülebileceğiniz mevsimsiz dünyaya,
Ve ağlayın, ama tüm gözyaşlarınızla değil...
Sevgi hiçbir şey sunmaz, sadece kendisini,
Hiçbir şey kabul etmez, kendinde olandan gayri...
Sevgi sahip çıkmaz, sahiplenilmez de;
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle...
Sevdiğinizde, 'Tanrı benim kalbimde, ' yerine,
Söyle deyin, 'Ben kalbindeyim Tanrı'nın...'
Ve sanmayın yön verebilirsiniz sevginin akışına,
Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer,
sizi değer bulduğunda...
Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka...
Fakat seviyorsanız ve ihtiyaçların arzuları varsa,
Bırakın bunlar sizin de arzularınız olsun...
Erimek ve akmak, geceye şarkılar sunan bir dere misali,
Şefkatin fazlasının verdiği acıyı bilip,
Kendi sevgi anlayışınla yaralanmak,
Ve kanamak, yine de istekle ve coşkuyla...
Şafak vakti kanatlanmış bir gönülle uyanmak,
Ve bir sevgi gününe daha, teşekkürle uzanmak...
Sessizce çekilmek öğle vakti, sevginin vecdini duymak,
Akşamın çöküşüyle de, eve huzurla dönmek...
Ve uyumak, kalbinde sevgiliye bir dua,
Ve dudaklarında bir şükür şarkısıyla...'
Halil Cibran
Kadın sevdiği adama sorar: ' Neden Ağlıyorsun? ' Adam cevap verir: ' Seni sevemediğim için.'
İşte bu yüzden bir kez daha iyi ki varsın diyorum sana.
Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksın ama, olmasa da olur. Çünkü yıllarca sevgimin öyle çok düşmanı, öyle çok muhafızı vardı ki, ben seninle onları aştım, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.
Ve şunu bil ki bu sevgime asla çoklarının yaptığı gibi yeteneksizliklerimi, kusurlarımı, yalnızlık korkumu, başarısızlıklarımı yüklemiyorum. Eğer öyle olsaydı, yitirmekten ölesiye korkar, seni kör bir tutkuyla sahiplenirdim.
Oysa seni bir dine bağlanır gibi değil, kendi özgürlüğümü sever gibi seviyorum.
Cezmi Ersöz
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
Özdemir Asaf
Küçük arslan yemek yerken
Dişi arslan gençleşir
Ateş kendi payını isterken
Toprak kıpkırmızı kesilir
Ölüm sevgiden söz ederken
Yaşam ürperir
Yaşam ölümden söz ederken
Sevgi gülümser
(Fransızca, Sabahattin Eyuboğlu)
Jacques Prevert
O artık benim için bir ölüdür demişsin
Seni bunca sevene acı bir sitem mi bu
Ayrılıklar içinde taş mı kesildi kalbin
Hiç unutmam dediğin günleri unuttun mu
Bir ev hatırlıyorum sonra küçük bir oda
Ve hazdan yeryüzünde kaybolmuş iki kişi
Ellerini sürdüğün her şey güzel olmada
İnan her gün yeniden yaşıyorum geçmişi
Değil seviştiğimiz o eşsiz birkaç ayı
Bir elmas parçasını ustaca işler gibi
Bir bir düşünüyorum geçen her dakikayı
Dilerim yeniden doğ gel de güneşler gibi
Mahzun dudaklarımda aşkın ateşini yak
Sevenler için değil yaşarken ölü olmak
Ümit Yaşar Oğuzcan
Derler ki, çakal da, köstebek de
aslanın susuzluğunu giderdiği
aynı ırmaktan su içer.
Ve kartal ve akbaba gagalarını
aynı leşe daldırırlar,
ölünün huzurunda
barış içinde, beraberce.
Tanrısal eliyle arzularımı dizginleyen,
ve onura ve gurura olan açlığımı
ve susuzluğumu arttıran sevgi...
İçimde güçlü ve değişmez olanın,
zayıf benliğimi baştan çıkaran
ekmeği yemesine,
şarabı içmesine
izin verme
Varsın aç kalayım,
ve yüreğim kavrulsun susuzluktan,
ve ölüp yok olayım;
yeter ki senin doldurmadığın bir bardağa
veya senin kutsamadığın bir kaseye uzanmasın elim.
Halil Cibran
sardım sarmaladım
kimse görmeden getirdim eve
kapattım pencereleri
güneş almasın diye..
şimdi büyüyor...öylece bakıyor bana
Yalnızlığım
yapayalnızlığım
yalpalayan yalnızlığım
Ceyhun Yılmaz
Sevgi ne demek bilen varmı,
Nerden bileceksiniz sevgiyi,
Sevgiden anlarmısın, benim gibi,
Sevgiyi severmisin, benim gibi,
Ama nerden bileceksinki sen sevgiyi,
Benim kadar sevseydin sevgiyi,
Belki o zaman anlardın sevginin önemini….
Dünyanın nüfusu ikiye böIünüyor,
Yarısı sen oIuyorsun, yarısı ben
Sonra ikimiz bir bütün oIuyoruz,
Kimseye sezdirmeden.
Özdemir Asaf
Saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kar tanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek
İşte
sevmek
Sunay Akın
Bir hazan mevsimi aniden gelip,
Gönlümde nevbahar estirdin güzel.
Manalı bakışla, aklımı çelip,
Sevda potasında erittin güzel.
Razıydım dalımda tek bir goncaya
Öbek, öbek güller açtırdın güzel.
Sönmüş küllerini saçıp havaya,
Gönül volkanımı harlattın güzel.
Sen bende saklısın, ya ben nerdeyim?
Beni benden alıp, götürdün güzel..
Ebedi aydınlık, bir beldedeyim
Gecemi gündüze döndürdün güzel
Şimdi ne tarafa baksam ordasın.
Her şey senden bana bir cilve güzel..
Bülbülde, güldesin.; al da, mordasın,
Halid’i yaktığın kordasın güzel.
Halit Özdüzen
Canımın yongası, sevdiğim,
Birkaç gün çaIdık iIkbahardan
Geçtik yıIIardır özIediğim
Erguvan ışıkIı kıyıIardan
Aşkı sessizIik tanımIar
Gençken tersini düşünürdüm
AkşamIa dönerken geriye daIgaIar
“Aşkın evveli muhabbettir,
Ve belki ahiri de…
Ki ben seni, dünyalık sevmedim. ”
Ataol Behramoğlu
seni seviyorum demek isterdim
ölesiye bir duyguyla,
taparcasına dil dökmek
ve saçlarım ağarmadan söylemek isterdim
seni sarmak isterdim sonsuzlukla
delicesine sevmek
bir sarhoş gibi adını sayıklamak
ve bağırarak kollarında ölmek isterdim
gülüm …
Ahmet Kutsi Tecer
Bir daraltı var, bir boğukluk
Nedir bunun sebebi?
Hüznüm artıyor gitgide,
Daralıyor göğüs kafesi.
Bazen öyle bir oluyor ki,
Götürüyor benden beni..
Kayıyor yer ayağımdan ,
Yıkılıyor gökyüzü üzerime,
Başımı ağırtıyor ,
Gönlümde kopan hengame..
“Sesini duymadığım gün
Yaşanmış değil
Açan çiçek değil
Öten kuş değil
Yüzünü görmediğim gün
İçimde yıldızlar sönük
Güneşler güneş değil
Seni sevmediğim gün
Seni anmadığım gün
Olacak iş değil…
Her günüm seninle geçsin
O güneşe en yakın
Kimsenin varamayacağı bir dağ başında
Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
İnsan ayağı değmemiş ormanlarda
Uzaklarda, en uzaklarda
O gemilerin uğramadığı limanlarda
Işığım ol, alınyazım ol benim
Vatanım ol, evim ol
Yeter ki bir ömür boyu benim ol
Her günüm seninle geçsin…”
Ümit Yaşar Oğuzcan
“uzaktan seviyorum seni
kokunu aIamadan,
boynuna sarıIamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
öyIe uzaktan seviyorum seni
eIini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözIerinde daIıp daIıp gitmeden
şu üç günIük sevdaIara inat
serserice değiI adam gibi seviyorum
öyIe uzaktan seviyorum seni
yanakIarına sızan iki damIa yaşını siImeden
en çıIgın kahkahaIarına ortak oImadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıIdanmadan
öyIe uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçaIamadan
üzmeden
ağIatmadan uzaktan seviyorum
öyIe uzaktan seviyorum seni;
sana söyIemek istediğim her keIimeyi
diIimde parçaIayarak seviyorum
damIa damIa döküIürken keIimeIerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum”
CemaI Süreya
Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
Aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
Çöpçülerin elleriyle okşardın beni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece sevgi duvarını aştık
Düştüğüm yer öyle açık seçik ki
Başucumda bir sen varsın bir de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yücel
“İki kaIp arasında en kısa yoI:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçIarıyIa değebiIen
İki koI.
MerdivenIerin oraya koşuyorum,
BekIemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken geImişim seni buIamıyorum,
Bir şeyin provası yapıIıyor sanki.
KuşIar topIanmışIar göçüyorIar
Keşke yaInız bunun için sevseydim seni.”
Cemal Süreya
Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
Aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
Çöpçülerin elleriyle okşardın beni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece sevgi duvarını aştık
Düştüğüm yer öyle açık seçik ki
Başucumda bir sen varsın bir de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yücel
“İki kaIp arasında en kısa yoI:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçIarıyIa değebiIen
İki koI.
MerdivenIerin oraya koşuyorum,
BekIemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken geImişim seni buIamıyorum,
Bir şeyin provası yapıIıyor sanki.
KuşIar topIanmışIar göçüyorIar
Keşke yaInız bunun için sevseydim seni.”
Cemal Süreya
“GözIeri siyah kadın o kadar güzeIsin ki
Çok sevdiğim basına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözIerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde oIsa yerim
Ömrümü bir yudumda eIIerinden içerim
GözIeri siyah kadın o kadar güzeIsin ki.”
Nazım Hikmet