09.08.2018 - 14:00 | Son Güncellenme:
Santorini denince akıllara ilk olarak gelen anahtar kelimeler balayı, romantizm ve fotoğraf olmuştur. Bizim için, fotoğraf harici diğerleri geçerli olmadı dersek çok mu ayıp etmiş oluruz :) Santorini bize göre fazlasıyla abartılmış olmasından dolayı aşırı turistik bir yer. Ayrıca Yunanistan standartlarına göre de aşırı pahalı. Biz burayı fotoğraf cenneti olması ve doğal güzellikleri ile tanımlayarak hatırlayacağız. Geçerli sebeplerimiz var, gelin anlatalım.
Santorini volkanik bir ada olup, Yunanistan’ın Kiklades adalarından bir tanesi. Kiklades Adaları grubu toplam 24 adet adadan oluşur ve Yunanistan’ın Ege Denizindeki en çok turist ağırlayan bölgesidir. Tanrılarıyla meşhur Yunanistan’da bu bölgeye Kiklades isminin verilmesinin ise bir nedeni var. Kiklades, Yunanca ”etrafında” anlamına geliyor. Etrafında denilerek kastedilen alanın merkezi ise Delos adası olup bu ada Yunanistan’a göre kutsal bir adadır. Şimdi diyeceksiniz ki bu ada neden kutsal? Bu ada aslında Mykonos’un hemen yanında yer alan ve kayalıklardan oluşan bir ada olup bir çok mitolojik kişinin burada doğduğuna inanılmaktadır. Bu kişilerin arasında Apollon ve Artemis de vardır.
Kiklades adalarının bu denli meşhur olmasındaki en büyük paylardan biri Santorini’ye ait. Gelelim Kiklades adalarının popüler olma sebebine. Bu adaların günümüzde popüler olmasının altında hummalı bir çalışma yatıyor. Buradaki adaların alayı kayalık, uçurum dolu ve epey de rüzgarlı oluyor. Dolayısıyla tarıma müsait toprak bulmak pek mümkün değil. Tarıma müsait alanlarda ise sadece üzüm yetiştirilebildiği için bu durum şarapçılığın gelişmesini sağlamış. Elde var şarap! Bir de adasına göre plajlar ve manzaralar mükemmel. Bu durumu fark eden Yunanistan hükümeti de bu adalara turistik bir görüntü kazandırmak adına buraları süslemeye başlayarak 1960’lı yılların başında mavili beyazlı bir mimari tarz oluşturmuş. Paros, İos, Santorini, Naxos veya Mykonos fark etmez. Hangi Kiklades adasına giderseniz göreceğiniz manzara hep aynı olacaktır. Beyaz badanalı evler, düz çatılar ve çatılardan sarkan begonviller, mavi panjurlar ve mavi kapılar, keskin bitirişler yerine ovallik ve 3 katı aşmayan yapılar. Çok güzel değil mi?Santorini’nin olayı ise manzara ve doğal güzellik. Adada deniz seviyesine kurulmuş bir yerleşim yeri yok. Bütün kasabalar ya adanın ortasındaki tepelere ya da denize dik yamaçlara kurulmuş vaziyette. Dolayısıyla kasabalardan hangisine giderseniz gidin, eşsiz masmavi ve sonsuz ege denizi manzarası ile karşılaşıyorsunuz. Bu yüzden burası adeta bir fotoğraf cenneti. Eğer buraya gelene kadar fotoğraf merakınız olmamışsa dahi burada karşılaştığınız manzaralardan sonra kendinize yeni bir hobi edinmiş olarak bu adadan ayrılabilirsiniz.
Biz Santorini’ye, İos adasından feribot ile yaklaşık 1 saat süren bir yolculuk sonunda ulaştık. Bilete de kişi başı 26 euro ödedik. Feribot biletlerini ararken karşınıza 3-4 farklı arama motoru ile direkt firmalar gelecektir. Bunlara itibar etmeyiniz. Santorini’ye İos’tan gelmek isterseniz veya buradan başka bir Kiklades adasına geçmek isterseniz ise haberler güzel. Çünkü her bir adaya günde en az 3-4 sefer yapılıyor. Eğer buraya Yunanistan ana karasından gelmek isterseniz ise Atina’nın Pireaus limanından feribota binmelisiniz.Santorini’ye havayolu ile de gelmek mümkün. Türkiye’den direkt sefer bulunmuyor fakat farklı bir noktadan gelecekseniz skyscanner.com’dan biletlere bakabilirsiniz. Genellikle bilet fiyatları epey yüksek olduğu için gelirken deniz yolunu kullanmanızı tavsiye ederiz.
Aslında yazının bu bölümünün başlığı Santorini’de nerede kalınmaz olmalıydı. Biz tek kelimeyle rezalet bir otelde konakladık. Fakat bunun böyle denk gelmesinin bir sebebi var. Resmin tamamına bakarsak Santorini’de konaklama epey pahalı. Burası, gecelik 15.000 TL ödeyerek sonsuz deniz manzaralı odalarda kalabileceğiniz bir ada. O yüzden ucuzu bulmak için epey uğraşıp Perissa bölgesinde konakladık. Ucuz dediğimize de bakmayın çünkü standartlarımızın üstüne çıkarak gecelik kişi başı 40 Euro para ödedik.Santorini için otel rezervasyonunuzu erkenden yapmanızı öneririz. Zaten az sayıda olan uygun fiyatlı tesisleri yakalayabilmek için erken rezervasyon çok öneml
Santorini’de ulaşım için en mantıklısı yine diğer Yunan adalarında olduğu gibi araba kiralamak. Eğer feribotla geliyorsanız limanda yer alan rent a car firmalarıyla sıra sıra konuşup sıkı bir pazarlık sonucu istediğiniz rakama ulaşabilirsiniz. Kendimizden örnek verirsek, vergiler dahil günlük 40 euro karşılığında Nissan Micra kiralayarak Santorini’ye kim olduğumuzu gösterdik. Sıradaki talihli neden siz olmayasınız? Benzin için de 20 euro size bütün adayı gezdirecektir. 40 euro fiyatı baz alarak pazarlığa başlayın.Araba harici başka bir ulaşım biçimi var ise bilmiyoruz. Belki otobüs olabilir fakat adadaki yoğunluk nedeniyle oluşan trafikten ötürü vaktinizi buna göre hesap etmenizde fayda var. 30 dakikalık bir mesafeyi 50 dakikada gitmeniz çok yüksek bir ihtimal.
Santorini gezilecek yerleri bakımından normal şartlarda 1 günde bitirilecek bir ada. Fakat sezonda geldiyseniz ve araba kiralamadıysanız turist yığını sebebiyle gezilecek yerleri 1 günde bitirmeniz mümkün olmayabilir. Gerek sokaklarında yürürkenki kalabalık, gerekse oluşan trafiğiyle mümkün olmaz. En güzeli arabanızı kiralayıp o kalabalıkta toplu taşıma ile uğraşmamak olur. Böylece daha güzel bir şekilde dolaşırsınız.
Santorini’de, turistik noktalar ve fotoğraf çektirilecek popüler yerler haricinde doğal güzellikler bizi daha fazla cezbetti. Doğal güzellik demişken, Adada bir adet Kaldera var. Kaldera’yı bize ilk söylediklerinde neresi olduğunu anlayamamıştık ve denizin ortasında olduğunu tahmin etmedik. Meğerse Santorini limanının hemen karşısında bulunan 2 tane adacık kalderanın suya batan kısmından geriye kalanlarmış. Kaldera’nın ne olduğuna gelirsek, adamızın volkanik bir ada olduğundan bahsetmiştik. Kaldera ise volkanik patlama sonucu toprağın çökmesiyle oluşan yer şekillerine verilen isimdir. Buradaki olan da tam olarak bu şekilde. Patlama sonucu toprağın çöküp suyun altına gömülmesi sebebiyle bu durum ortaya çıkmış.Eğer Kaldera’yı gezmek isterseniz limandan tekne turları düzenleniyor ama turların fiyatları genelde pek ucuz olmasa da bir çok seçenek var. Bizim vaktimiz yetmediği için tura katılamadık ama size bunu kesinlikle tavsiye ediyoruz. Sanırız adada tek içimizde kalan şey buna katılamamak oldu. Ayrıca Volkan hala aktif olduğundan bu adacıklarda enteresan bir durum daha var. İki adanın kesişme noktası minik bir boğaz yaratmış ve buradaki suyun normalin üstünde sıcak olduğu söyleniyor. Bundan ötürü buraya termal turlar bile düzenliyorlar. Ne kadar güzel bir doğa olayı ama değil mi?
Oia, adanın batı yakası yamacında yer alır. Gün batımını izleyebileceğiniz en efsane yer burası. Şu meşhur Santorini fotoğraflarının %90’ı filan burada çekilir fakat bu küçük kasaba i-na-nıl-maz kalabalıktır. Tam bir insan yığını var ve herkesin tek bir amacı var o da fotoğraf çektirmek.
Burası adanın başkentidir. Oia gibi burası da yamaca kurulmuş bir kasabadır. Dağlar denize dik iner diyip Oia ve Fira’yı örnek gösterirsek yanlış bir söylemde bulunmamış oluruz. Burası Oia kadar turistik değil çünkü gün batımı buradan gözükmüyor. Fakat yapılaşma itibariyle Oia ile arasında bir farkı yok. Yine nefesinizi kesecek manzara ve eşsiz fotoğraflar için sizi fazlasıyla mutlu edecek bir yer.Buraya geliş için çeşitli yollar mevcut ve bu yolların içerisinde eşek sırtında gelmek dahi var. Bizim mi sosyeteliğimiz tuttu bilmiyoruz ama biz araba kiralayıp geldik. Dilerseniz eşek sırtında gelebilir veya merdivenleri tırmanabilir, veya teleferik ile çıkabilirsiniz. Tercihler bol, sahne sizin.
Prygos, adanın tam ortasında yer alan ve bir tepeye kurulmuş küçük bir kasabadır. Santorini turunuzda uğramanızı tavsiye ederiz. Kaybolmalık minik sokaklarında dolaşmak keyifli olacaktır.Böyle yerler karşınıza çıkabiliyor :)PerissaAdanın bir diğer kasabası ve Prygos’un aşağısında yer alan Perissa’da ise çoğunlukla oteller mevcuttur. Evet doğru tahmin ettiniz bizim leş! otel de burada yer alıyor. Otel algısını geride bırakırsak Perissa’nın en güzel tarafı siyah kumlu sahilidir. Sahil demişken gelelim plajlara;
Daha önce kırmızı kumlu bir sahil göreniniz var mı bilmiyoruz ama sanıyoruz ki Dünya’da böylesinin eşi benzeri yoktur. Burada denize girebilirsiniz fakat esas olay kızıl kumlar. İnsanlar buraya sadece fotoğraf çektirmek için geliyor. Denizi ise genelde hafif dalgalı oluyor. Kumlar ise adeta gel beni ye diyor. Uzun uzun bakınca o kadar güzel gözüküyor ki sanki içerisine kendinizi gömesiniz geliyor. En azından biz böyle hissettik :)Buraya ulaşmak için ise Fira’dan otobüse binebilirsiniz. Araba ile gelecekseniz de otopark alanı mevcut. Buranın neden böyle olduğuna gelirsek cevabı adanın volkanik oluşudur.
Perissa beach olarak geçen siyah kumlu bir sahildir. Volkanik adamızın bir diğer nimeti olan Perissa sahili 4 km uzunluğundadır ve kumu tamamen simsiyahtır. Denizi hafif dalgalıdır ve ne tesadüftür ki buradaki kumları da yemek istersiniz. Böyle olmasının sebebi de yine adanın volkanik olmasıdır.Perissa’ya otobüsle ulaşabilirsiniz. Arabanız var ise park etmek için bir çok yer mevcut.http://instagram.com/yolkure