13.01.2022 - 12:47 | Son Güncellenme:
Svalbard takımadaları, dünyanın en kuzeydeki yerleşim yerine ev sahipliği yapıyor. 2 binin üzerinde nüfusa sahip olan Longyearbyen kasabası, takımadaların en büyük yerleşim bölgesi.
Burada yaşayan insanlar Svalbard’ı yaklaşık 2500 kutup ayısıyla paylaşıyor. Ayılar nadiren kasabaya girseler de, Longyearbyen kasaba sınırlarını terk eden herhangi bir sakinin, kanunen savunma için silah taşıması zorunlu kabul ediliyor.
İlk zamanlarda madencilikle geçinen topluluk, şimdilerde müzelerde, otellerde ya da restoranlarda çalışıyor. Buraya taşınmayı düşünüyorsanız çok uzun günlere ve gecelere hazırlıklı olmalısınız.
Çok uzun derken aslında ‘bitmeyen’ demek istiyoruz. Svalbard’ın üzerinde güneş Nisan’dan Ağustos’a kadar hiç batmadığı için, burada bir gün diğerine karışıyor.
İlk başlarda bu olay çekici ve ilginç gelebilir, fakat burada uzun süre yaşadığınızda ciddi uyum sorunlarıyla karşılaşabilirsiniz. Bunlardan en basiti belki de uyku düzeninizde yaşadığınız değişiklik olacaktır.
Avustralya’da bulunan Coober Pedy de başka bir maden kasabası ama Longyearbyen'in aksine yeraltında. Coober Pedy, 45 derecelik sıcaklığa ve inanılmaz bir kuraklığa sahip.
Bu sebeple buradaki insanlar, kendilerine yeraltında inanılmaz bir yaşama alanı oluşturmuş. Yeraltında yaşamak kulağa oldukça ürkütücü gelse de aslında öyle değil.
Buradaki insanların yüzde 80’i yer altındaki bu evlerde yaşıyorlar. İnanması güç ama yer altındaki yaşam lüks bir şehir gibi inşa edilmiş, restoran, müze, otel, kilise… Aslında burada ne ararsanız mevcut.
Burası dünyanın ortalama sıcaklığı en yüksek yerlerinden. Dallol yıl ortalaması 34.4 iken yaz ayında ortalama sıcaklığın 47 derece olduğu biliniyor.
Burası için ‘cehenneme açılan kapı’ deniyor. Bir yerde birkaç dakika sabit durmak bile ayakkabılarınızı eritebiliyor. Kasaba, Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'dan yaklaşık 480 km uzaklıkta.
Burada yaşayan Afar halkı, iklime uyum sağlamak için evlerinde ve kıyafetlerinde bazı önlemler alıyorlar. Güneşi yansıtan renkler kullanarak, sıcaklığın etkisini azaltmaya çalışıyorlar.
Dallol’daki sıcak sizi fazlasıyla bunalttıysa, vücut ısınızı düşürecek bir yer biliyoruz. Soğuğu iliklerinize kadar hissedeceğiniz bu yer elbette Sibirya.
Özellikle Oymyakon’da sıcaklıklar kış mevsiminde eksi 90 dereceye kadar düşer. Sadece dışarıdaki havayı solumanız bile ölümcül olabilir.
Ancak bu soğuk hava, 13. Yy.’dan beri Oymyakon bölgesinde yaşayan Yakut halkını yıldırmadı. Burada yaşayan halk, elbette kış mevsiminde bizim gibi giyinmiyor.
Kendilerini hayvan kürkleriyle kaplıyorlar ve bu şekilde günlük hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar. Ayrıca rüzgara karşı korunmak için yine özel yapılmış gözlükler kullanıyorlar.
Elbette sadece giyimlerle kendilerini ısıtmaları mümkün değil. Yediklerine ve içtiklerine de dikkat ediyorlar. Bu soğuk havada kendilerine yeterli kaloriyi sağlayacak, at sütü ve dana eti günlük besinleri arasında yer alıyor.
Atacama Çölü'nün bazı bölgeleri 400 yıldır hiç yağış görmedi. Burası dünyanın en kurak yerlerinden biri. Ancak kuruluğa rağmen, İnka İmparatorluğu'ndan bu yana bu çölde yaşayan bir kabile bulunuyor.
Bölgenin arazisi genellikle Mars ile karşılaştırılıyor. Gerçekten de NASA, Mars görevleri için araçlarını test etmek adına burayı kullanıyor.
400 yıldır hiç yağış görmemiş bir topraktan söz ediyoruz. Buradaki toprak dünyadaki diğer tüm topraklardan daha kurudur. O kadar kuru ki içinde hiç canlı organizma bulunmuyor.
Burada yaşayan kabile, Afar halkı gibi bu iklimde yaşamanın bir yolunu bulmuş. Kabile havadaki nemi yakalayarak su buluyor ve hayatlarını bu şekilde devam ettirebiliyorlar.
Ittoqqortoormiit , batı yarım küredeki en uzak yerleşim bölgesidir. Bölgede sadece 450 kişi yaşıyor. Pembe ve gri bir kayalık boyunca uzanan rengarenk ahşap evlere sahip.
Grönland’ın kutup ayısı popülasyonu fazla olduğu için, yaşayanların eti için onları avlamasına izin verilen dünyanın tek yerleşim yeri olarak biliniyor. Kasabada sadece bir misafirhane, market ve bir postane var.
Emekli olduğunuzda yerleşmek için bir yer arıyorsanız, burası muhtemelen listenizin en son sırasında yer alacaktır. Deniz seviyesinden 5 bin 200 metre yüksekte olan bu yer, dünyanın en yüksek rakımlı yeri olarak biliniyor.
Rakım sebebiyle hava yıl boyu oldukça dondurucu. Buraya ulaşım ise oldukça zor. Günlerce buz tutmuş yollarda seyahat edip buraya ulaşabilirsiniz. Muhtemelen de bir kez geldikten sonra aynı zorlukları çekip geri dönmek istemeyeceksiniz.
Tüm bunlara rağmen burada yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor. Elbette burada bu kadar insanın yaşamasının önemli bir nedeni bulunuyor. Burası bir altın madenine ev sahipliği yapıyor.
Madende çalışmak hem oldukça güç olduğu için hem de maaşlarını düzenli alamadıkları için burada çalışmak Peru’da yaşayanların son çaresi olarak görülüyor.
Madende çalışan işçilerin, ayda bir kez çıkardıkları herhangi bir cevheri, kendilerine almalarına izin veriliyor. Olur da bu dünyanın en yüksek kasabasını ziyaret etmeye karar verirseniz, bu anlattıklarımızı göze almanız gerektiğini unutmayın.