14.01.2020 - 16:56 | Son Güncellenme:
New York Times gazetesi, İran'ın füze fırlatıp düşürdüğü yolcu uçağı için İran Sivil Havacılık Örgütü tarafından hazırlanan kaza raporunu uzmanlara incelettirdi.
Hem uçağın vurulma hem düşme anını içeren video görüntülerini de inceleyen uzman ekip, uçuş esnasında uçağın seyrini paylaşan transponderın 10 saniye süreyle devre dışı kaldığını belirtti.
Araştırmaya göre; Ukrayna uçağı, 8 Ocak sabahı Tahran’dan yerel saatle 06.12’de (02.42 UTC) ayrıldı ve üç dakika boyunca kuzeybatı yönünde uçtuktan sonra 8 bin fit yüksekliğe ulaştı.
Bu süre içinde Transponder sinyalinde 10 saniyelik bir kesinti yaşandı. Yerel saat ile son olarak sinyal 06:14: 57’de görüldü (02:44:57 UTC).
Bunu takip eden 30 saniye içinde uçağa bir füze isabet etti. Uçak havada kaldı ancak sinyaller kayıt altına alınamadı. Son olarak 06.18’de (02.48 UTC) düştü.
Yine bir güvenlik kamerası tam bu anları görüntüledi. Uçağın vurulduğunu gösteren başka kayıtlar da sosyal medyada paylaşıldı.
Yerel medya, bugün uçağın füzeyle vurulma anını görüntülediği gerekçesiyle bir kişinin gözaltına alındığını yazdı. Söz konusu kaydın sahibi, görüntüyü bir Suudi Arabistan televizyonuna göndermekle suçlanıyor.
İran'dan bugün yeni açıklamalar da geldi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Ukrayna Hava Yolları'na ait yolcu uçağının yanlışlıkla düşürülmesi için bir kez daha 'affedilemez' dedi.
Olayla ilgili olarak özel bir mahkeme kurulması gerektiğini savunan Hasan Ruhani, "Yargı Erki, Ukrayna uçağının düşmesi olayının araştırılması ile ilgili olarak, bir yüksek yargıç ve onlarca uzmandan oluşan özel bir mahkeme kurmalıdır. Bu, normal ve olağan bir dosya değildir ve bütün dünyanın gözü mahkememizin üzerinde olacaktır" ifadesini kullandı.
Kapsamlı bir soruşturma sözü veren Ruhani, olaydan tek bir kişinin sorumlu tutulamayacağını söyledi. İran Silahlı Kuvvetleri'nin hatasını kabul ettiğini belirten Ruhani, bir daha asla böyle bir olayın yaşanmayacağını belirtti.
İranlı yetkililer, bugün ayrıca uçağın düşürülmesini soruşturan ekibin bazı kişileri gözaltına aldığını duyurdu. Ülkede olayla ilgili larak kaç kişinin gözaltına alındığı ise açıklanmadı.
Dünya, Kasım Süleymani suikastı sonrası Irak'taki ABD üslerini vuran İran'dan 8 Ocak sabahı bir yolcu uçağının düştüğü haberini aldı.
Kısa sürede uçaktaki 176 yolcu ve mürettebattan kurtulan olmadığı resmen açıklandı. Uçağın düştüğü bölgeden gelen fotoğraflar ise, dehşet vericiydi.
Yüzlerce metrelik alana yayılan enkazdan çıkarılan cesetler, yan yana dizildi. Batılı ülkeler uçağın bir füzeyle vurulmuş olabileceği yönündeki şüphelerini, aynı günün akşamı paylaştı.
Günlerce sessizliğini koruyan İran, hafta sonu uçağın yanlışlıkla vurulduğunu kabul etti. Tahran yönetimi, uçağı ABD tarafından atılan bir seyir füzesi sandıklarını belirtiyordu.
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emîr Ali Hacızade ise daha sonra yaptığı açıklamada, tüm sorumluluğu üstlendiklerini söylemişti:
"Tahran’ın batı kesimlerine konuşlandırılan hava savunma sistemleri olaya sebebiyet verdi. Hava savunma sistemlerimiz Ukrayna uçağını seyir füzesi olarak algıladı.
Olay sırasında iletişim hatlarında problem yaşandı ve operatör, füze fırlatma izni alamadı. Hedefi vurmak ya da vurmamak için 10 saniye içinde karar alması gerekiyordu. Nihayetinde bu kötü kararı verdi ve uçak vuruldu."
ABD’li yetkililer, NATO tarafından SA-15 olarak bilinen Rus Tor sistemi tarafından ateşlendiğine inanılan İranlı bir füzeye işaret eden istihbaratları olduğunu doğrulamıştı.
İranlılar ise, uçağın vurulduğunu günlerdir saklayan yönetime kızgın. Başkent Tahran'daki protestolar dördüncü gününe girdi.
Rejim muhalifi göstericilere özellikle üniversite öğrencileri destek veriyor. İranlı yetkililer, bugün yaptıkları açıklamada 30 göstericinin gözaltına alındığını ilan etti.
Bir süre gözaltında tutulanlar arasında İngiltere'nin İran Büyükelçisi Rob Macaire de vardı.
Ukrayna Hava Yolları'na ait PS752 sefer sayılı yolcu uçağındaki 176 kişiden kurtulan olmamıştı.
Yolculardan 82'si İran, 63'ü Kanada, 11'i Ukrayna, 10'u İsveç, dördü Afganistan, üçü İngiltere, üçü de Almanya vatandaşıydı.