28.03.2021 - 07:53 | Son Güncellenme:
Süveyş Kanalı, dünyanın en stratejik noktalarından biri olarak kabul edilmekte. Akdeniz ile Kızıldeniz arasında 193.3 kilometre uzunluğa sahip olan Süveyş Kanalı, Mısır'ın simgelerinden de biridir. 1859 yılında İngilizler tarafından inşasına başlanan ve 1869'da kullanıma açılan Süveyş Kanalı'nın hikâyesi aslında Antik Mısır'a kadar uzanmakta.
Antik Mısır döneminde Nil ile Kızıldeniz arasında bir kanal açma projesi üzerine uzun süre çalışılıyor. Devasa piramitlerle mühendislik konusunda ne denli ileri bir noktaya ulaştıklarını bugünün insanına dahi gösteren Antik Mısırlılar dönemin imkânları çerçevesinde bir kanal açmayı başarabilmişlerdi. Ancak bu kanalın ömrü çok da uzun süreli olamadı.
Mısır Firavunu 2. Ramses döneminde açılan kanal, zaman içerisinde kumla dolunca kullanılamaz hale gelir. Ancak aradan geçen yüzyıllar içerisinde Roma döneminde kanal aynı güzergâh içerisinde yeniden açıldı. Ancak benzer şekilde kanal kumla dolunca sürekli bir biçimde kapanma sorunu yaşandı. Bu sorun sonraki yüzyıllarda da devam etti.
Hz. Ömer'in emriyle dönemin Mısır valisi olan Amr bin Âs, Romalılardan bu yana kullanılmayan kanalı tamir ettirir ve yeniden hizmete alır. Ancak dönemin koşulları nedeniyle bu kanaldan geçebilen deniz taşıtlarının büyüklüğü oldukça sınırlı kalmaktadır. Üstelik Nil Deltası üzerinden ulaşımın sağlanması da ayrı bir sorundur.
1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethetmesiyle Osmanlı hâkimiyetine giren Süveyş bölgesi devlet için önemli bir gelir kaynağı haline gelmişti. Ancak aynı tarihlerde coğrafi keşifler sonucu Portekizlilerin Afrika'yı çepeçevre dolaşıp Hint Okyanusu'na ulaşmayı başarması Osmanlı hâkimiyetindeki bu stratejik bölgenin önem kaybetmesine neden olur.
Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa, hem Osmanlı'nın gücünü arttırmak hem de bölgenin stratejik önemini perçinleme adına modern bir kanal açılması için girişimlerde bulunur. Benzer bir yaklaşımı Kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa da sergiler. Fakat bu girişimler 2. Selim ve 3. Murad dönemlerinde pek karşılık bulmaz.
19. yüzyıla gelindiğinde Sanayi Devrimi ve sömürgecilik yarışının kızışmasıyla birlikte Avrupa Devletleri Doğu Afrika ve Asya'daki hammade deposu sömürge topraklarına daha hızlı ve güvenli biçimde ulaşmanın yollarını aramaya girişir. Bu noktada Antik Mısır'dan bu yana daha mütevazı bir biçimde kullanılan Süveyş Kanalı gelir.
19. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren daha da büyüyen gemi boyutlarını da düşünecek olursak bu tarihi kanalın ihtiyacı karşılamaktan çok uzak bir noktada olduğu görülmektedir. Bunun yerine güncel ihtiyaçlara uygun ve dönemin gelişen teknolojisiyle daha büyük bir kanalın inşası uluslararası bir gündem maddesi haline gelir.
Süveyş'e bir kanal açma projesini ilk olarak Mısır'ı işgal eden Napoleon ortaya atar. Bu amaçla da dönemin en ünlü mühendislerini kanal projesini hazırlaması için görevlendirir. Ancak hem Cezzar Ahmet Paşa'nın Napoleon'un Fransız birliklerine karşı savaşta gösterdiği başarı hem de yanlış mühendislik hesaplamaları projenin başlamadan rafa kalkmasına neden olur.
Fransız işgal orduların yenilip Mısır'dan ayrılmasından sonra bölgede etkinliğini arttıran Kavalalı Mehmed Ali Paşa, valisi olduğu bu eyaletin modernleşmesi için yenilikçi adımlar atmaya başlar. Zaman içerisinde çok güçlenen ve ordularıyla Kütahya'ya kadar gelen Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Mısır'ın kalkınması adına Fransız mühendisleri bir kanal projesi çizdirir. Kavalalı Mehmed Ali Paşa ömrü bunu görmeye yetmese de kanalın inşasına başlanır.
İnşasına 1859 yılında başlanan Süveyş Kanalı, 10 yıllık bir çalışmanın ardından Hidiv İsmail Paşa döneminde gemi trafiğine açılır. Süveyş Kanalı'nın açılması doğu ile batı arasındaki insan ve yük taşımacılığı konusunda tarihi bir gelişme olur. Yolculuğun süresini haftalarla ölçülecek biçimde kısaltsa da bu yenilik her devleti memnun etmeyecektir
Giriş ve çıkışında kapakların bulunmadığı bu kanal bu yönüyle canlı ve kesintisiz bir trafiği de simgelemekteydi. Ancak Süveyş Kanalı'nın dünya tarihinde bir başka ilginç özelliği daha bulunmaktadır. Günümüzde New York'un simgelerinden biri olan Özgürlük Heykeli aslında ilk olarak Süveyş Kanalı'nın Akdeniz yönünden girişi olan Port Said kenti için yapımına başlanmıştır.
1886 yılında açılışı yapılan Özgürlük Anıtı, Fransa'dan uzun süren bir deniz yolculuğuyla New York Limanı'nın girişindeki küçük adaya getirildi. Amerika Birleşik Devletleri'nin Büyük Britanya'dan bağımsızlığını ilan etmesinin 100. yılı şerefine Fransa'nın hediye ettiği Özgürlük Anıtı 4 Temmuz 1886'da şimdiki yerine konuldu.
Heykeltıraş Bartholdi'ye bu yapıtta Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer'ın dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik etmiştir. Heykel ilk olarak Sultan Abdülaziz tarafından belli bir peşinat ödenip Bartholdi'ye sipariş ediliyor. Ancak Mısır'daki karışıklıklar ve İngiliz işgali nedeniyle Özgürlük Heykeli'nin Mısır'a getirilmesinden vazgeçiliyor.
Sömürgecilik yarışında en büyük rakipleri Fransızların, Süveyş Kanalı'nın inşasından sonra elde ettikleri imtiyazlarla Asya'daki topraklarını tehdit edebileceği öngörüsünde bulunan İngilizler, bu kanalın inşasına en başından itibaren karşı çıkmaktaydı. Hindistan gibi çok önemli bir sömürge toprağına sahip olan İngilizler 1882 yılında Mısır'ı işgal edip Süveyş Kanalı'nın kontrolünü ele geçirdi.
26 Temmuz 1956 yılında Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır tarafından kamulaştırılan Süveyş Kanalı, İngiltere ve Fransa'nın tepkisini çekmiş bu yüzden de Süveyş Krizi patlak vermiştir. Bu dönem Sovyetler Birliği ile yakınlaşan Mısır ile cephenin karşı tarafında da Fransa, İngiltere ve İsrail arasındaki savaş, 1956-1957 yılları arasında süren savaş sonucunda Süveyş Kanalı'ndaki İngiliz hakimiyeti kesin bir biçimde sona erer.
Bu aynı zamanda İngiltere ve Fransa'nın dünya siyaset sahnesinde süper güç olarak artık anılmamalarına yol açarken Cemal Abdünnasır'ın tüm Arap dünyasında büyük bir ün kazanmasını sağlar. Bununla birlikte de Sovyetler Birliği'nin bölge üzerindeki etkisinin artmasına neden olur.
193.3 kilometre uzunluğa ve 24 metre derinliğe sahip olan Süveyş Kanalı, dünya üzerinde en az kazanın yaşandığı deniz yollarından biri olma özelliği taşımaktadır. Avrupa ile Doğu Afrika, Asya ve Avustralya'yı birbirine bağlayan Süveyş Kanalı ekonomik yönünün yanı sıra askeri olarak da büyük bir öneme sahip olduğunu tarihsel süreçte yaşananlar ortaya çıkarmıştır.
Her yıl yaklaşık olarak 18 bin geminin geçtiği Süveyş Kanalı, dünyanın en güvenli rotalarından biri olsa da tarihinde ilk defa bir kaza nedeniyle kriz yaşamakta. The Evergreen isimli yük gemisinin karaya oturması nedeniyle Süveyş Kanalı'ndaki gemi trafiği günlerdir durmuş vaziyette.
Dünya çapında bir lojistik krize dönüşen kaza sonrası geminin çarptığı noktadan kurtarılması için başlatılan çalışmalar ise yetersiz kalmakta. Hatta ajansların geçtiği görüntüler dünyada alay konusu olmuş durumda.