29.04.2025 - 02:11 | Son Güncellenme:
BAD-Başak Akkoyunlu Design’ın kuruluş hikayesinden söz eder misiniz?
1997 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü'nden mezun olduktan sonra Ankara ve İstanbul’da, farklı mimarlık ofislerinde, birçok ölçekte projede çalıştım. Bu süreçte 2012 yılında Chicago Atheneum tarafından Avrupa’da 40 yaş altındaki 40 tasarımcıya verilen “Europe 40 Under 40” ödülünü aldım. 2013 yılından beri İzmir Çeşme’de BAD-Başak Akkoyunlu Design olarak mimarlık, iç mekan tasarımı ve uygulama alanlarında mesleki çalışmalarıma devam ediyorum.
Tasarımlarınızın arkasındaki temel prensipleri ve mimari felsefenizi nasıl açıklarsınız?
BAD-Başak Akkoyunlu Design olarak tasarım felsefesemiz, her projenin ve konumunun kendine özgü bir ruhu olduğuna inanarak, mekanların fonksiyonellikten ödün vermeden estetik açısından da en üst düzeyde ve ilham verici olmasını sağlamaktır. Yaratıcı bakış açısı ve yenilikçi bir yaklaşımla, her projede benzersiz ve kalıcı izler bırakmayı hedefliyoruz.
kişisel ve toplumsal ihtiyaçları gözeterek çevreye duyarlı mekanlar yaratıyoruz. Müşteri memnuniyetini her zaman öncelikli görüyor ve her projeyi müşterinin beklentilerini aşacak şekilde hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Proje portföyünüzde ne tür işler bulunuyor?
Meslek hayatım boyunca konutlardan 5 yıldızlı otellere, 18 köprülü havalimanına kadar birçok ölçek ve konuda projede çalıştım. Ofisimizde ise ağırlıklı olarak konut projeleri tamamladık. Tek konutların yanı sıra apartman, rezidans, otel ve ofis projeleri de ofisimizden çıkan işler arasından.
Projelerinizdeki malzeme seçimlerinde hangi kriterler etkili oluyor?
Bina malzemesi seçiminde, her şeyden önce fonksiyonel gereklilikler göz önünde bulundurulur. Ancak malzeme seçimi sadece işlevsel değil, aynı zamanda estetik bir seçimdir. Özellikle doğal taşlar, mimarlıkta vazgeçilmez bir malzemedir ve her zaman projelerimizde yer bulur. Doğal taşların, yapının bulunduğu bölge ile olan ilişkisi de önemli bir faktördür. Bölgenin kültürel ve doğal yapısını yansıtan taşların seçilmesi, projenin kimliğini güçlendirir. Günümüzde sürdürülebilirlik, her alanda olduğu gibi malzeme seçiminde de ön planda. Doğal taş, sadece dayanıklılığı ve estetik zenginliğiyle değil, zamanla daha da güzelleşen ve yaşlanabilen bir malzeme olarak sürdürülebilirlik açısından da ideal bir tercih.
Proje süreçlernide daha çok keyif aldığınız aşamalar hangileri?
Projenin hem en zor ve meşakkatli hem de aslında benim için en kolay kısmı olan konsept tasarım etabı oldukça keyifli bir süreçtir. Ancak çizildiği gibi uygulanan bir projenin içine girmek, dokunmak, tasarımın hayat bulduğunu görmek de tarifsiz bir heyecan ve keyif verici bir deneyim.
Profesyonel kariyerinizde yaratmayı hedeflediğiniz özel bir bina veya tasarım var mı?
Kültürel anlamda önemli bir rol oynayabilecek ve bir bölgeyi dönüştürebilecek büyük ölçekli bir kamusal proje üzerinde çalışmayı isterdim. Özellikle, müze, opera binası veya kültürel merkez gibi projelerle bir bölgenin kimliğini yeniden şekillendiren, sadece estetik ve mimari açıdan değil, aynı zamanda bulunduğu çevreyle etkileşime girerek insanların yaşam kalitesini artıran ve yerel ekonomiye katkı sağlayan önemli yapılar olduğunu düşünüyorum. İyi tasarlanmış bir kültürel merkez, bir şehri veya bölgeyi canlandırabilir, sosyal ve ekonomik kalkınmayı destekleyebilir. Bu tür projelerde, sürdürülebilirlik, yerel kültür ve modern tasarımı birleştirerek her kesimden insanın faydalanabileceği, sosyal etkileşimi artıran ve toplulukları bir araya getiren alanlar yaratmayı arzuluyorum.
Günümüzdeki mimarlık algısı ve mimarlığın geleceği hakkındaki görüşleriniz neler?
Mimarlık, teknolojinin gelişmesi ve görsel dünyanın hızla evrilmesiyle birlikte bir anlamda daha görünür ve erişilebilir hale geldi. Artık insanlar çok sayıda tasarımı kolayca inceleyebiliyor, farklı kültürlerin mimari anlayışlarını görsel olarak karşılaştırabiliyor. Bu durum, mimarlığın algısını değiştirse de, mimarlığın önemi asla azalmadı. İyi mimarlık, çevreyi, insanları dönüştürme gücüne sahip ve bu güç her zaman var olacak. Ayrıca, mimarlığın geleceği, sadece estetik ve fonksiyonel gereklilikleri karşılamaktan ibaret değil; aynı zamanda sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve çevreyle uyumlu tasarımlar oluşturma yönünde de şekillenmeye devam edecek.