24.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
İŞ ETİĞİ / GÜNGÖR URAS
Etik çok şeyi kapsıyor... İnsan ilişkilerinde, işyerlerindeki ilişkilerde, üst ve alt düzey çalışanlar arasında ilişkilerde, patron ve profesyonel yönetici arasındaki ilişkilerde tarafların etik değerlere bakışı ilişkilerin şeklini belirliyor. Özellikle aile işletmelerinde patron ile profesyonel yönetici arasındaki ilişkilerde etik değerlere saygı, işletmenin başarısını etkiliyor. Türkiye'de aile işletmelerinde kurumsallaşma arzusu güçleniyor. Belli ilerlemeler var ama henüz yeterli değil.
Can Kıraç, Koç Topluluğu'nda aile işletmesinden kurumsallaşmaya geçiş arayışlarının başladığı dönemde uzun süre tepe yönetici koltuğunda oturdu. Herhalde bu dönemde aile işletmesinde patron ve çocukları ile çalışırken birçok sorunla karşılaştı. Can Kıraç, profesyonel yönetici etiğine dikkat ederek bu sorunları topluluk dışına hiçbir zaman çıkarmadı. Emekliye ayrıldıktan sonra da, çalıştığı döneme ait bilgileri kendine saklayarak etik açıdan ciddi bir duruş sergiledi.
Ben hem çalıştığı dönemde, hem de emekliye ayrıldıktan sonra deneyimlerini kâğıda dökmesi için Can Kıraç'a devamlı mesaj vermeye çabaladım. Ama o duruşunu değiştirmedi. Bir profesyonel yöneticinin, bir aile işletmesinde karşılaştığı sorunlara tek bir defa, bir toplantıda yaptığı konuşmada değindi. Bu toplantıyı ve de Can Kıraç'ın on beş yıl önce yaptığı konuşmada söylediklerini okuyucularıma aktarmak istiyorum. Bir gün Yöntek Yönetim Teknolojisi, Organizasyon ve Sistem Müşavirliği Ltd. Şti. başlıklı bir yazı aldım. Yazıda şunlar vardı:
"Türkiye'nin 39 yıllık profesyoneli. Dinlemek, sorular sormak, tartışmak ister misiniz? Öyleyse 27 Temmuz 1989 Perşembe günü 14.00 - 17.30 saatleri arasında Sürmeli Oteli'ne buyurun. Program ücretlidir. KDV dahil 187 bin lirayı, düzenleyen müşavirlik kuruluşunun banka hesabına yatırıp, gelin..."
Talimata uydum. 187 bin lirayı helal edip, söylenen gün ve saatte belirtilen adrese gittim. Benden başka 120 - 130 dinleyici daha gelmiş. Çoğu genç, dışarıda okumuş özel sektör kuruluşlarında genel müdür muavini düzeyindeki yöneticiler. Aralarında bir tane de iki yıldızlı polis memuru vardı. Can Kıraç'ı zevk ile dinledik. İki kese dolaştırdı. Birinde boncuk, diğerinde Vakko şekerlemesi varmış. Her dinleyici keseye elini daldırıp bir tane alıp, öbürüne geçiyor. Ben boncuktan nasibimi alamadım. Kısmetime bir şeker düştü. Can Kıraç, yöneticilik ve güven konusunda ilginç şeyler anlattı. Şunları söyledi:
"Büyük işleri insan tek başına yapamaz. Büyük kararları tek başına uygulayamaz. Başkaları ile birlikte hareket etmek, başkalarının yardımını sağlamak zorundadır. Kararı, işi başkalarıyla paylaşacak. Kendi kaptan olacak. Kaptan olan yönetici işbirliği yapacağı kimselere önce güven verecek ki, onlar da risk alabilsin. Ama güven tek yanlı değil.
İş ilişkilerinde profesyonel yöneticinin başarısı, laubalilik çizgisine gelmeden bu karşılıklı güveni tesis edip koruyabilmesine bağlıdır. Benim anlayışıma göre yöneticilik, insanın güvendiklerine onların bekledikleri güveni verebilme sanatıdır."
Can Kıraç, Türkiye'de aile işletmelerinden kurumlaşmaya geçişi şöyle anlattı:
"Türkiye'de sanayileşmenin yeni olması nedeniyle işletmelerimizin çoğu ilk kuşak işletmelerdir. Bazılarında ikinci kuşak aile fertleri sorumluluk almıştır. Üçüncü kuşağa henüz geçilmemiştir. Türkiye'deki işletmeleri tek kişiler kurmuştur. İşi kurmuş. Büyütmek istiyor. Birileriyle çalışmaya mecbur. Ya aile fertleriyle çalışacak ya profesyonel yönetici tutacak. Yıllar geçip aile fertleri ise, bulaştıkça, öyle durumlarla karşılaşıyor ki, aile içinde sürtüşmeler keskinleşiyor. O zaman profesyonel yönetici denge unsuru olarak aranıyor."
Can Kıraç bir hikâye anlattı. Hikâyeyi de nakledeyim:
"Kurumlaşmada patron belirli hedefleri verip, sorumluluğu profesyonel yöneticiye bırakmak durumundadır. Hedefe ulaşılıp ulaşmadığını kontrol eder. Ulaşılmamış ise yöneticiyi değiştirir. Uygulamada yönetime müdahale etmemesi esastır. Esastır ama, acaba mümkün müdür? Bunu söyleyemem. (...) Otomotiv sanayiinde, servis istasyonları işin bir parçasıdır. Otomobil yapan satan servis istasyonu açmak, en iyi şekilde istasyonları işletmek zorundadır. Ama servis istasyonları genellikle tek başlarına kar edemez. Zararlı bir faaliyet dalıdır. Zararlıdır diye servis istasyonunu kapayamazsınız. Çünkü otomotiv işinin bir parçasıdır. Burada kâr ve zarar bir bütün olarak düşünülür. Otomotiv ise kârlı ise, onun bir parçası olan servis istasyonunun zararı kâr içinde erir.
Bizim patron (Vehbi Koç) aktif görevden yıllar önce ayrıldı. Ama aktif görevden ayrıldı demek, işleri izlemiyor demek değil. İzliyor. Üç ayda bir icra toplantılarına katılıyor.
Bu toplantılardan birinde, Ankara'daki servis istasyonu hesaplarına baktığını zararı gördüğünü, bu zararın önlenmesi gerektiğini söyledi. Sistemin işleyişi kendisine anlatıldı. Servis istasyonunun karının zararının otomotiv kârı içinde eridiği belirtildi. Bu konuda bir de zabıt tutuldu.
Bundan sonra bu konunun icra kurulu toplantısında izlenmeyeceği, genel kâr zarar içinde mütalaa edileceği belirtildi.
Bir sonraki icra kurulu toplantısına patron gene geldi. Servis istasyonundaki zarar konusunu gene gündeme getirdi.
Profesyonel bir yönetici sorumluluğu ile patladı: 'Sayın patronumuz, geçen toplantıda bu konuyu açıklığa kavuşturduk. Bu konunun bir daha icra kurulunda ele alınmayacağı konusunda zabıt yaptık. Zabıtı siz de imzaladınız' diye söze başlamam ile patronun parlaması bir oldu: '...Can Kıraç, Can Kıraç... Mal canın yongasıdır. Sen bunu zapta yazsan da yazmasan da ben bunu sorarım...'"
Can Kıraç, bu hikâyeyi anlattıktan sonra kurumlaşmanın patronu devre dışı bırakma anlamına gelmediğini açıkladı. Ve şunları söyledi:
"Aile fertleri yönetimin içinde bulunuyorlar ise, en tehlikeli şey - kısa devre - müdahalelerdir. İşin sahipliğinin verdiği duygu ile, profesyonel yöneticinin sorumluluğuna devredilmiş işlere müdahale başladığında, işler karmakarışık olur. Önce profesyonel yöneticinin otoritesi yok olur. Ardından 'patronlar nasıl olsa her şeyi takip ediyor' diye düşünenler, sorumlulukların üzerine gitmezler. Patron, işi yöneticiler yapıyor sanır. Yönetici, nasıl olsa patron bu işi izliyor diye düşünür. Halbuki iş yapılmaz."
* * *
Bunları on beş yıl önce Can Kıraç söyledi. Can Kıraç, profesyonel bir yönetici olarak işletme içinde etik değerlere önem veren bir kişi idi. Bu anlatımda adı geçen Vehbi Koç vefat etti. Can Kıraç emekliye ayrıldı. Ama bu Can Kıraç'ın anlatımında yer alan konular önemini koruyor.
BUSINESS