28.08.2023 - 03:52 | Son Güncellenme:
CM Mimarlık tarafından 2,3 dönümlük bir arazi üzerinde tasarlanan T Evi, Bodrum yarımadasının güney batısında, deniz boyu kısıtlı, daha çok kara yerleşimi yoğunlaşmış bir bölge olan Ortakent’te, eski adıyla Müsgebi’de yer alıyor.
2300 m² ve 2000 m²’lik iki parselin iki ayrı işveren için bir bütün vaziyet planı dahilinde tasarlanarak projelendirildiği konut yapısı sezonluk olarak değil, devamlı yaşayacak bir aile ve konukları için planlanmış. Gerek arazinin bir bütünden parçalanması, gerekse de kullanıcılarının sürekli ve aile fertlerinin müstakil ama bir arada olmalarına imkan tanıyacak bir mekansal organizasyon kurmak projenin çıkış noktasını oluşturmuş. Birkaç tipten oluşan karakteristik Bodrum evleri tanımlı bir geometri ve ebat taşıyan birimlerin gerek çatılarını oluşturan ahşap kirişleri gerekse de kullanılan kagir malzeme kısıtları, bu ölçüleri tarif ederken Bodrum’a özgü kütlesel ilişkileri oluşturuyor. Özellikle Ortakent’in yerleşim kurgusunda ve geleneksel yapılarında bu özellik net olarak görülebilir. Her ne kadar bugünün şartlarında konusu geçen strüktürel ve malzemeye dair kısıtlar söz konusu değilse de mekanların bu dolaylı ebatlanması, gündelik yaşama dair asgari şartları, gündelik konforu oluşturur. Akdeniz iklimindeki iç yaşam-dış yaşam dengesi hacimler arası ilişkiyi bugün de tarif etmektedir. Coğrafyaya özgü, içerisi ve dışarısı arasındaki muğlak sınır, mekanların organizasyonunda bir girdi olarak kullanılmış. Bu sınırsızlık/belirsizlik ile hem fiziki olarak hem de sirkülasyonla sınırlanmadan görsel olarak olabildiğince geçirgen bir ilişkiler silsilesi ortaya çıkarılmış. Tasarım sürecinde ilk olarak evi oluşturan mekanlar/odalar müstakil olarak ebatlandırılmış ve sonrasında ilişkilendirilmiş. Bu parçalama, ayrıştırmadan çok bir araya getirme gayesi ile yapılmış. Yatay sirkülasyon tüm mekanları birbirine ilmeklerken dış mekan da ilişkilenmeye dahil olmuş. Akdeniz mimarisinin ana mekanlarından biri olan ve girilip çıkılan olduğu kadar içinden de geçilen avlular, hem mevcut doğayla hem de projeyle eklenen doğayla ilişkileniyor. Güney bölümde, yapının üç taraftan geçirgen olarak sardığı ana avlu dışında, bu avlu ile görsel ilişki kuran, iç mekanı kat ederek diğerine açılan başka avlular da bulunuyor. İklime ve günün saatine bağlı gölge ve/veya güneş talep eden avlular yapı kümelenmeleri ile oluşuyor. Çimento esaslı olmayan sıva ile kaplanan yapıda masif etki gayesiyle denizlik, harpuşta gibi yapı elemanları kullanılmamış. Yapının taş kısımları ikinci bir cidar olarak yörenin geçmiş uygarlıklarından Leleg’lere atfen tanımlanan Leleg örgü ile tamamlanmış. Ev, elektrik sarfiyatının %50’sini güneş enerji sistemiyle sağlıyor. Güneş panellerinin kullanılmadığı çatılar dikime de müsait bir kesitte yeşil çatı olarak kullanılıyor. Doğal taş malzemeler, bitki toprağı ve bitkileri bölgeden temin edilmiş. Mevcut ağaçlar kendi alanında taşınmış, projeye yön veren, tasarımda etken olan yaşlı meşe ağacı muhafaza edilmiş ve doğuda yer alan yatma mahallerinin pencere boşluklarını da organize etmiş. Yapı kümesi içinde kısmi asma kat içeren ve evle ilişkisi dolaylı bir müzik stüdyosu bulunuyor.