26.09.2022 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yaşadığımız yüzyılda etkilerini daha somut olarak hissetmeye başladığımız küresel ısınma ve sebep olduğu iklim krizi, yağış miktarında olağandışı değişiklikler yaratarak kuraklıklara veya aşırı miktarda yağış içeren büyük fırtınalara neden oluyor. Bu da kentlere zarar veren sel baskınlarıyla sonuçlanıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi’nin tahminlerine göre, 2050'ye kadar 2,5 milyar kişinin daha kent nüfusuna eklenmesi böylece dünya nüfusunun yüzde 68'inin şehirlerde yaşamasının öngörülüyor. Şehirlerdeki nüfus artışı kentsel yapılaşmanın da artacağı anlamına geliyor. Bu da iklim krizinin etkilerine karşı oldukça kırılgan durumda olan dünya kentlerinin güçlendirilmesi gerektiğinin en somut sebeplerinden biri. Kentlerde sel felaketlerinin yaşanmasına ve doğal su kaynaklarının verimli şekilde kullanılmasına yönelik olarak geliştirilen yaklaşımlardan biri de “sünger şehircilik” anlayışı... Yüzey sularının süzülmesini, emilmesini, depolanmasını ve hatta arıtılmasını sağlayacak yeşil bir altyapıya sahip olan kentlere “sünger şehir” deniyor. Bu kentlerde yağmur suyunun, sürdürülebilir kentsel drenaj sistemleri aracılığıyla düştüğü yerde tutulması ve emilmesini sağlayacak şekilde tasarlanmış yeşil altyapı sistemleri kullanılıyor. Böylece sellerin ve su baskınlarının önlenmesi ve selden kaynaklı hasarların azaltılması hedefleniyor. Yeşil altyapı teknolojileri, yağmur suyunun emilmesi için toprakta daha fazla geçirgenliğe izin veren parklar, drenaj kaldırımları, yağmur bahçeleri, sızma ve tutma kuyuları, şehir bahçeleri ve plantasyonları, yeşil duvarlar ve yeşil çatılar gibi unsurları içeriyor. Ayrıca tüm bu unsurların kent bünyesinde inşa edilen yapılar ve yollarla da kolektif bir iş birliği içinde çalışması gerekiyor. Bu yeşil altyapıya yatırım yapmanın çok da basit olmadığı kuşku götürmüyor. Yerel yönetimlerin farklı organlarını ve bilgi alanlarını birleştiren multidisipliner bir ekip çalışması ile havza ve toprak çalışmaları yapmak; yağış, güneş miktarı ve rüzgarlar hakkında bilgiler içeren bir veritabanı ve ayrıntılı bir analiz oluşturmak gerekiyor. Bu nedenle, bir kenti sünger şehre dönüştürmek uzun vadeli bir proje olarak ele alınması gereken, ancak kent yaşamına birçok fayda sağlayan bir yaklaşım. Sonuçta, sünger şehirlerde yalnız sel ve su baskını riski azaltılmıyor aynı zamanda şebeke suyunun kalitesi üzerinde çalışılıyor, daha temiz bir hale getiriliyor ve yağmur sularının yeniden kullanılması sağlanıyor. Ayrıca yeşil alanların artması sayesinde kentlerde oluşan ısı adalarıyla daha kolay mücadele edilebiliyor, biyoçeşitlilik artırılıyor, yeraltı sularının kalitesi yükseliyor, mikro iklimsel iyileştirilme ve kentsel alanların iyileştirilmesi gibi diğer önemli noktalarda da gelişme sağlanıyor. Sünger şehirler, yağmur sularının doğru yönetilmesi ile tehlikeli ve kirli su akışının azaltıldığı, pasif emici, temizleyici ve yağışın ekolojik ölçekte dostça kullanıldığı şehirlere dönüyor. Şehirler, geçirgen yol ve sert zeminler, çatı bahçeleri, yağmur suyu toplama sistemleri, yağmur bahçeleri, havuz ve göller gibi yeşil alanlar tasarlanarak oluşturuluyor. Doğru tasarlanmış ve uygulanmış bir sünger şehir sellerin sıklığını ve şiddetini azaltıyor, su kalitesini artırıyor ve şehirlerde kişi başına düşen su kullanım miktarının azalmasını sağlıyor. Yeşil alan gibi ilişkili stratejiler geliştirilerek yaşam kalitesi ve hava kalitesi artırabilirken, kentlerdeki ısınan adalar azaltılabiliyor. 2012'de Pekin'de meydana gelen büyük sel felaketinin ardından Çin hükümeti, Çin genelinde, Şanghay ve Pekin dahil olmak üzere 30'dan fazla yere yayılan bir sünger şehir kentsel gelişim programı uygulamaya koydu. Harvard merkezli peyzaj mimarı Profesör Kongjian Yu'nun araştırmasına dayanan yetkililer, stratejiyi o kadar yaygınlaştırıdı ki, Çin'de kentsel tasarım için hızla norm haline geldi. 2015 yılında başlayan sünger şehir projesi başta Şangay ve Wuhan gibi büyük kentler olmak üzere 30’dan fazla kent için çalışmalara başladı. Tüm bu şehirler inşa edilirken aslında bir amaç daha vardı; daha fazla temiz su elde edebilmek. Kalabalık şehirlerde artan su ihtiyacına karşın tatlı su kaynaklarının azlığı, proje sayesinde bir sorun olmaktan çıkmaya başladı. Sünger şehir yaklaşımıyla Çin’in Shenzen’de tasarlanan Shenwan Street Park, halka açık kentin yeşil ekseninde olup Shenzhen Körfezi Süper Merkez Üssü ve Mangrove Körfezi projesinin batısında yer alıyor. Park 2019 yılının sonunda 1.16 hektarlık bir arazi üzerine inşa edilen körfezin merkez üssünde tamamlanan ilk kamusal alan olma özelliğini taşıyor. Nüfusun ve ticari çeşitliliğin yoğun olduğu bölgede yerel halkın spor ve sosyal etkileşim ihtiyaçlarını karşılayan park aynı zamanda kentsel ekolojik ve canlılıkta da bir örnek oluşturuyor. Park, bölge insanının sosyal etkileşimlerini canlandırıyor ve yağmur suyu geri dönüşümünü anlaşılır şekilde aktararak çocukların doğaya olan ilgisine ilham veriyor. Shenwan Street Park, kent yaşamının bir uzantısı olarak bölgede yürüyüş yapmak için popüler bir alan ve nüfusun yoğun olduğu bölgede oldukça aktif kullanılan doğal nitelikte kamusal bir mekan olma özelliği taşıyor. Büyük şehirlerde bile yeni bir altyapı sistemi kurmanın aslında göründüğü kadar zor olmadığını kanıtlayan Çin, sünger şehirler girişimiyle dünyaya da örnek oluyor. Almanya, Hollanda ve Amerika da sünger şehirler kurmak için adım atarken yakın gelecekte bu yaklaşımın yaygınlaşacağı ve su kaynaklarının daha iyi korunacağı öngörülüyor.