26.09.2022 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yasemin Şener Mimar
Yasemin Şener, Mimar/ +YASEMİN ŞENER: Durmuş Bey, İstanbulSMD 20. yılında ne tür bir değişim/dönüşüm süreci içinden geçiyor?
-Durmuş Dilekci: İstanbul Serbest Mimarlar Derneği 10. Dönem Yönetim Kurulu olarak Nisan 2021’de devraldığımız yönetim dönemi için öncelik olarak dernek yapısının temelde gençleştirilmesi, genç meslektaşlar ile buluşma ara yüzlerini artırmak, sektörel paydaşlar ile pro-aktif birliktelikler sağlamak, dernek strüktürünün dinamik ve hızlı cevap verebilen bir yapıya dönüşmesi ve dernek yapısına farklı refleksler kazandırılması ve esnetilmesi stratejilerini odağımıza aldık. Pandemi dönemi ve ülkemiz ekonomik koşulları düşünüldüğünde 2021 ve 2022 yıllarında, bu eylemlerin ayağa kaldırılmasının bir yönetim döneminden daha uzun bir süreye ihtiyaç duyduğu aşikar. Ancak biz bu dönemin faaliyetlerini organize etmeye çalışırken, bizden sonraki yönetimlere de hedef konuların altyapılarını hazırlamaya gayret sarf ediyoruz. Bu sene kuruluşumuzun 20 yılı olması sebebiyle, “dün, bugün ve yarın” teması çerçevesinde bir etkinlik stratejisi belirledik. Derneğin 7 adet yönetim kurulu üyesi, genel sekreter ve asistandan oluşan, kısıtlı ve yönetim kurulu üyelerinin kişisel performanslarına dayalı yapısını esnetebilmek amacıyla, yönetim kurulunu fikir ve projeler ile destekleyecek bir proje danışmanı ve başkan danışmanı belirleme kararı aldık. Bu çerçevede sevgili Banu Uçak davetimizi geri çevirmedi ve geçen dönem içinde bir yönetim kurulu üyesi gibi aktif olarak tüm projelerimizde yer aldı. Onun katkılarıyla ve genç yönetim kadromuz ile dernek daha aktif bir yapıya dönüştü. İlaveten, etkinlikler ve iletişim danışmanı ve asistan stajyerler ile katmanlaşmış bir yönetim yapısı haline dönüştürdük. Her bir yönetim kurulu üyemiz tek başına bir komisyon yönetircesine sorumluklarındaki projeleri itina ile yürütmekteler.
+YŞ: Dernek üye yapısında da bazı değişiklikler yapıldı sanıyorum, değil mi?
-DD: Dernek üye yapısını çeşitlendirdik. İmza yetkisine sahip, yönetici veya partner olarak yer alan, Türkiye veya yurtdışındaki Türk meslektaşlarımızı da aramıza almak için yeni bir fahri üyelik yapısı getirdik. Bu sayede, gündemlerimizi farklı mesleki tecrübeler ve coğrafi potansiyeller ile daha geçirgen ve paylaşımcı bir alana taşımaya çalışacağız. Bunlara ilaveten yönetim kurulumuzdan sevgili Deniz Aslan’ın yürütücülüğünde, üniversitelerin mimarlık fakülteleri dekanlıkları ile temas kurarak, mimarlık fakültelerinden temsilci üyeler belirledik. Akademi ile daha sıkı fikir alışverişi sağlayabilmek, eğitim süreçlerinde katılımcı rol oynamak ve akreditasyon konularında sürecin parçası haline gelerek projeler üretmek hedefindeyiz. Bununla ilgili olarak akademik temsilcilerimizle ilk toplantımızı önümüzdeki hafta yapacağız ve bu toplantıları belirli aralıklarda devam ettireceğiz.
+YŞ: İletişim kanallarını çeşitlendirmek için ne tür projeler yürütüyorsunuz?
-DD: Sadece profesyonel mimarlar için değil, genç mimarlar için de bir platform haline gelebilmesi için kolay güncellenebilir, geliştirilebilir yepyeni bir web sitesi kurguladık. Bu yeni site kurgusu üzerinden etkinlikleri organize etmeye başladık, katılımlar ile güncel ve büyüyen bir veri tabanı oluşturmaya başladık. Bu süreci yönetim kurulumuzdan Hasan Sıtkı Gümüşsoy ve Burak Ünder yürüttüler. “Bugün ve “yarın”lar için önemli bir altyapı çalışması olduğunu düşünüyorum. SOS İstanbul öğrenci yarışması, İstanbul için konuşulması gündeme gelmesi gereken konu başlıklarına farklı perspektiflerden bakmak için yaptığımız iki yılda bir düzenlenen bir yarışma. Bu sene akademik temsilci üyelerimizden oluşan jüri yapısı ile önemli bir kentsel olgu, öğretici okumalar çerçevesinde çalışıldı. Yönetim kurulumuzdan sevgili Deniz Aslan ve Hasan Sıtkı Gümüşsoy projemizi yönetim kurulumuz adına yürüttüler. Bu çalışma “dün, bugün ve yarın”lar üzerinden değerlendirilecek önemli bir veri oluşturmakta. Yönetim kurulu üyemiz sevgili Görkem Volkan ile mimar meslektaşlarımızın, mesleklerinin dışında merakları üzerinde “Antre” programına başladık. Bu çalışma “bugün”e ait samimi ve içten bir dokümanter oluşturmakta. Ayrıca Görkem’in fikir babası olarak genç meslektaşlarımız ile mentor ve ters mentor kavramları üzerinden toplantılar yapmayı düşünüyoruz. Bu da “yarın”lara ilişkin gençlerle kurulacak önemli bir arayüz. Banu’nun danışmanlığı ve proje yürütücülüğünde, 2 ayrı proje yürütüyoruz. Birisi “dün”lerin tecrübelerini “yarın”lara aktaracak “ustalara saygı” belgeseli. Bu çalışma bizler için çok kıymetli. Çünkü yaşayan büyüklerimizi kendi ağızlarından tanıdığımız bir belgesel. Ayrıca “bugün” çerçevesinde mimar meslektaşlarımızın projelerini ayağa kaldırırken etkin rol alan beraber çalıştıkları kişilerin de katılımıyla projeleri olduğundan farklı bir yönüyle ele aldığımız “Hikayesi Olan Projeler” dokümanterini yürütüyoruz. Yönetim kurulu üyemiz Ali Hızıroğlu yürütücülüğünde sevgili Cemal Emden’in 2023 yılının Nisan ayında Rizzoli’den basımı yapılacak Carlo Scarpa fotoğraf çalışmalarından bir ara kesiti, 6 Ekim’den itibaren “dün” kavramı çerçevesinde bir sergi ve etkinlik ile buluşturuyoruz. Sevgili yönetim kurulu üyemiz Burak Pekoğlu ile de üniversiteler ve yapı sektörü firmalarının öğrenciler ve mimar meslektaşlarımızın mentorlüğünde bir araya geleceği atölye çalışmalarının hazırlıkları yapılıyor. “Yarın”lar bağlamında önemli bir proje olarak görüyoruz. Ayrıca yönetim kurulumuzdan Burak Ünder ve Deniz Aslan’ın yürüttüğü, Mimari Pratikler Süreç Rehberi kitap çalışmalarının fizibilite çalışması olgunlaştırıldı. Geniş bir mutabakat zemini çerçevesinde gerçekleştirilecek bu çalışma; Türkiye mimarlık pratiği için mutlaka ayağa kaldırılması gereken bir çalışma. Genç bir mimarın meslek serüvenine yol haritası oluşturmaktan, mimari proje çizim kodlarını disipline etmekten, teklif ve sözleşme kapsamlarını düzenlemekten, diğer disiplinler ortak kesişme ara yüzlerinin tanımlandığı 6 kitaplık bir çalışma. Biz bu yönetim döneminde 2022 Kasım ayı hedefiyle birinci kitabı çıkarma arzusundaydık. Ancak bir yıl önce, 2022 yılına ilişkin ekonomik göstergelerin belirsizliği ve süreç yönetiminin çok katmanlı ve uzun bir zamana yayılacak olması bizleri biraz endişeye sevk etti. Ancak hazırladığımız altyapı çalışmaları sonraki yönetim kurulu dönemine ışık tutacak.
+YŞ: Türkiye genelindeki diğer Serbest Mimarlar Dernekleri ile bir federasyon oluşturma düşünceniz de var değil mi?
-DD: İstanbulSMD, TürkSMD ve İzmirSMD ile birlikte federasyon oluşturmak ile ilgili ortak bir komisyon aracılığıyla bir tüzük oluşturuldu. Bu çerçevede, Bursa, Muğla, Adana illerinde SMD kurulumları başlayacak. İzmirSMD’nin mentorlüğünde BursaSMD kurulumu geçen ay tamamlandı. 25 Ekim’de Cumhuriyetimizin 99. yılını ve derneğimizin de 20. yılını kutlayacağımız Pera Palas’ta Mimarlığa Katkı Onur Ödülü’müzü vereceğiz. Aynı zamanda üyelerimiz dışından oluşturduğumuz kendi alanlarında başarılı jüri üyelerimizin seçimi ile sanat, akademi, edebiyat gibi farklı alanlardan mimarlığa katkı sağlayan kişilere verilmek üzere 20. yıl özel ödülünü de aynı akşam vereceğiz.
+YŞ: Görkem Hanım sizin güncel mimarlık pratikleri ile öne çıkan mimarları ağırladığınız canlı bir söyleşi diziniz var: Antre. Bu projenin kapsamından söz edebilir misiniz?
-Görkem Volkan: Mimarlık bireysel bir çalışma değil, Mimarlık icra edildiği ülkenin içinden geçtiği zamanın en önemli offset’lerinden ve tanıklarından biri. Yirmi yıl önce ve yirmi yıl boyunca kurucu ustaların, üyelerin, duayenlerin inşa ettiği bu yapının içinde olmak, bir nebze de olsa fayda sağlamak hakikaten bizler için büyük bir gurur kaynağı. Antre programının temeli aslında pandemi sırasında evde sıkılmaktan yorulup bireysel olarak yaptığım “Kaydetmeden” adlı bir instagram programına dayanıyor. Tıpkı mimarlığın bireysel olarak yapıldığında çok sıkıcı olması gibi “Kaydetmeden”i İSMD için Antre programına dönüştürdüğümüzde daha da keyifli hale geldi. İSMD’nin Seranit sponsorluğunda yürüttüğü bir proje bu. Her ay Perşembe günleri bir canlı program ile Zoom üzerinden icra ediliyor. Benim için şu çok keyifli: Mimar arkadaşlarımın, duayenlerin mimarlık dışındaki hayatlarını ya da neden mimarlık dışında bir şey yapamayacaklarının onların sosyal hayatlarındaki karşılığını araştırmak gibi bir şey bu. Antre programı yeni döneminin ilk programında Scarpa sergisi ile birlikte Cemal Emden’i ağırlayacağız. Konuklarımızla onların mimarlık dışındaki sosyal hayatlarını ve hobilerini konuşuyoruz. Genç mimarlar için biz biraz kapalı kutu gibiyiz. Biraz daha kişisel özelliklerimizi tanımaları, örnek almaları, fikir sahibi olabilmeleri için konukları da olabildiği kadar mimarlık harici alanlara çekmeye çalışıyorum ama şunu görüyorum: Mimarlık gerçekten DNA’larımıza işleyen bir şey. Ondan asla uzaklaşamıyoruz. Mimarlık dışında çok fazla bir şey konuşamıyoruz. Ya da her şey aslında mimarlığın kerteriz noktasından ilerliyor. Programa gençler çok ilgi gösteriyor. Canlı yayını kaçıranlar İstanbulSMD’nin Youtube kanalı üzerinden izleyebiliyor. Bence bu yönetim kurulunun en önemli başarılarından bir tanesi hem web sitesinin hem de sosyal medya mecralarının olabildiğince aktif olarak kullanılabiliyor olması. Bundan sonra da eylemlerimiz devam edecek.
+YŞ: İstanbulSMD tarafından düzenlenen SOS İstanbul Mimarlık Öğrencilerine Açık Fikir Projesi Yarışması’nın bu yıl dokuzuncusu gerçekleşti. “D100’den Öğrenmek” temasıyla ele alınan bu seneki yarışmada nasıl sonuçlar elde edildi?
-Hasan Sıtkı Gümüşsoy: Biraz SOS’in geçmişinden söz ederek başlamak isterim. Yarışma 2005’ten bu yana her iki yılda bir düzenleniyor. Öğrenci yarışmaları içerisinde en prestijli olanlardan biri. Benim de öğrencilik zamanlarımda katıldığım bir yarışmaydı SOS yarışması. Bu sene senin dediğin gibi dokuzuncusunu düzenledik. Yarışma kapsamında bugüne kadar İstanbul’un SOS veren, yani alarm veren kamusal alanları konu olarak ele alındı. Örneğin, önceki yıllarda İstanbul’un kıyıları, Taksim bölgesi, AKM, Kadıköy gibi kritik bölgeleri ele alarak kent adına, İstanbul adına öğrencilere fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam sağlamış oluyordu. Bu sene de D100 yani E5 karayolu üzerine bir yarışma düzenledik. Silivri’den Tuzla’ya kadar E5 hattını hayal edersek birçok kesitten oluşan, bazen mahallelerden oluşan, bazen sadece otoban olarak geçen, film sahnesi gibi bir yer. Öğrencilerden bazıları yoncaların içinde projeler yaptı. Bazıları da yüksek yapıları tekrar ele alarak, E5 ile ilişkilendirerek birtakım projeler geliştirdiler. Açıkçası jüri üyeleri için de oldukça öğretici bir süreç oldu. Yarışmada birincilik ödülü alan proje, pandeminin de etkisiyle boşalan yüksek ofis yapılarını ele alan ve bunların nasıl kendi kendilerine yeten yapılar haline getirilebileceğini sorgulayan bir projeydi. Oldukça kafa açan, benim de ilgili çeken, birinciliği de hak eden bir projeydi.
+YŞ: İstanbulSMD Yönetim Kurulu olarak mimarlık eğitimi ile ilgili ne tür projeler planlıyor, eğitim kurumları ile ne tür ilişkiler kurmayı öngörüyorsunuz?
-Deniz Aslan: İstanbul Serbest Mimarlar Derneği olarak birçok konuda organik ama sürekliliği olan, aslında kendi kendine çalışma yeteneği de olan sistemler kurmaya gayret ettik. Üniversitelerle kurulan ilişkiler de aslında böyle bir şey. Sadece belirli zamanlarda toplanan ve statik problemleri çözmeye çalışan, ağır bir sistem olmaktan çok, aslında iyi çalışan ve birçok güncel meseleyi ve çok hızlı değişen gündemleri takip edecek bir yapıyı kurmak ve onu sürdürülebilir hale getirmek, tüm yönetimlerin de bunu sürdürmesine gayret etmek önemli hedeflerimizden biri. Üniversiteler doğrudan doğruya sektöre mimar yetiştiren kurumlar değil; aslında görmediğimiz bir geleceği de düşünen kurumlar. Dolayısıyla üniversitenin hali ile sektörün hali birbirinden farklı olabiliyor. Dünyada da bu böyle. Ancak çok sayıda güncel kesişimlerimiz var. Bu kesişimlerin de merkezinde aslında gençler, genç mimarlar ve mimar adayları var. İstanbulSMD olarak gençlerle sıklıkla bir araya gelmek; bunu yaparken de akademinin söylemini, gündemini, bazen de bizim gündemimizle akademinin gündemi arasındaki ilişkileri anlamak, yeniden kurgulamak, karşılıklı gidiş-gelişlerin çok olduğu bir yapıyı organize etmek istiyoruz. Önemli bir konu da akreditasyon. Akreditasyon aslında şu anda üniversitelerin mimarlık fakültelerinde çok hızlı bir şekilde sürüyor. Ancak bu defa da sektör akreditasyonun içinde yeterince değil. Bu anlamda bizim de ıskaladığımız şeyler var, bunların da tekrar peşine düşmek istiyoruz. Atölyeler yaparak öğrenmek hala çok önemli, yazmak çok önemli. Türkiye’de mimarlar olarak hiç yazmıyoruz. Dolayısıyla biraz da yazmak da var bu işin içinde. Hem üniversitedeki akademik aktörlerin hem de genç mimarların spektrumunu genişletmek, genişlemiş bir spektrum varsa da İstanbul Serbest Mimarlar Derneği olarak onun içinde yer almak bizim önemli bir hedefimiz olacak diye düşünüyorum.
+YŞ: İstanbulSMD mesleğin pratiğinde mimarların üretimini kolaylaştıran, haklarını koruyan standartların oluşturulması kapsamında ne tür projeler yürütüyor?
-Burak Ünder: Mimarlık hizmet standartlarının oluşturulması derneğin çok önemle üzerinde durduğu bir konu. Kaldı ki böyle çok değerli üyeleri olan, ulusal ve uluslararası çok projeye imza atan, çağdaş pratiğin içinde yer alan üyelerin olduğu bir derneğin deneyiminin yazılı bir tarafa aktarılması ve bir başucu kaynağı olabilecek noktaya devşirilmesi bizim için çok önem taşıyordu. Türkiye’de malesef Mimarlar Odası’nın hazırladığı çizim sunuş standartları, en az bedel tarifleri diyebileceğimiz birkaç kaynak dışında pek kaynağımız yok ve bunlar da malesef güncelden uzak, çağdaş pratiğe yeterince cevap veremeyen seviyede. Dolayısıyla bu deneyimi bir ürüne dönüştürebilmek bizim için çok önemli. Derneğin önceki yönetim döneminden süregelen, Mimarlık Pratiği Süreç Yönetimi Projesi adı altında ürettiği ama hem uzunca bir zamana ihtiyacı olan hem de çok disiplinli, çok danışmanlı yürütülmesi gereken bir projesi var. Bu proje içerisinde mesleki pratiklerin standartlarının tarifinden tutun da proje yönetim süreçlerinin tariflerine, danışmanlıklar, diğer disiplinlerle entegrasyon, sözleşmeler, hukuki altyapıların kurulması gibi birçok başlıkta kitaplar, kitapçıklar hazırlamayı düşünüyorduk. Bu dönemde de aslında bunların komisyonlarının kurulmasında, gerek kitap kurulu gerekse yürütme kurullarının oluşturulmasında yol kat ettiğimizi söyleyebilirim. Buralarda da yine sadece mimarlar değil, resmi kurum ve kuruluşların temsilcileri, sektörümüzle ilgili ilişkide olduğumuz diğer derneklerin temsilcileri, başkaca komisyonlar, yapım sektöründekiler, proje yönetim firmaları ve geliştirmecilerin de dahil olacağı, dayanışma içinde geliştirilmesi gereken bir proje. Bunu tabii kısıtlı bir zamana sığdırmak mümkün değil ama gerçekten yapmaya çalıştığımız şey bunu sürdürülebilir hale getirmek ve temel taşlarını bir kez daha yerine oturtup, strüktürünü ve programını kurarak, tarif ederek sonraki dönemlerde de hayata geçmesini sağlamak. Bu dönem için odaklandığımız en önemli konu bu işin biraz da kalitesini ve temel noktalarını belirleyen teklifler, ücretlendirmeler, sözleşmeler, özellikle de hukuki mutabakat meseleleriydi. Halihazırda da biraz bu odakla devam ediyoruz. İlk başta birtakım standartları belirleyip, kurguladıktan sonra bunları detaylandıracak şekilde bir sonraki yönetime aktarmak hedefindeyiz.
YŞ: Mimarlığın yapma, inşa etme edimlerinin en önemli parçalarını malzeme bilgisi ve üretim biçimleri oluşturuyor. Bu konularda mimarların yeterliliklerini artırmak, knowhow’larını geliştirmek gibi meslek yaşamları boyu sürecek bir ihtiyaçları var ki bu da mesleki eğitimin yaşam boyu sürmesi gereksinimini ortaya koyuyor. İstanbulSMD bu gereksinim doğrultusunda ne tür projeler ortaya koyuyor?
Burak Pekoğlu: Mesleğimizin en önemli konularından biri uygulamalı eğitimin pratiğe aktarımı. Dolayısıyla bizler kendi mesleki pratiklerimizi devam ettirirken malzeme bilgisinin, uygulamanın, mimari pratikteki çizimin ve bunun endüstriyle olan ilişkisinin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Bunu çok farklı perspektiflerde kendi aramızda da paylaştıkça da Türkiye’deki mimarlık eğitimindeki bazı temel eksikliklerin farkına varıyoruz. Üniversitelerde atölye ve uygulamalı eğitim altyapısının eksikliği bir sonraki adımda öğrencilerin sektöre atıldıklarında kopukluklar yaşamalarına sebep oluyor. İstanbulSMD olarak bu konuyu gündeme getirip, endüstri ile akademi arasında bir köprü oluşturmayı, farkındalığı artırmayı ve eksik ilişkileri yeniden kurgulamayı amaçlıyoruz. Öğrencileri ve genç mimarları teşvik ederek endüstrilerdeki üretim teknikleri ve malzeme konularında bilgilerini ve bağlantıları güçlendirmede faydalı olabileceğimizi düşünüyoruz. Hem eğitim hem de eğitim sonrası pratiğe geçiş sürecinde, yaparak öğrenmek kültürünü yaygınlaştırmak için malzeme bilgisi odaklı atölyeler planlıyoruz. Doğal taş, metal, ahşap gibi temel malzemelerin üretim teknikleri ve mimariye aktarımlarını, mühendislik ve tasarımla olan ilişkilerini göz önünde tutarak bu bilgi dağarcığını güçlendirmeyi hedefliyoruz. Yapılacak çalışmaları kayıt altına alarak İstanbulSMD bünyesinde daha sürdürülebilir bir program haline getirmek hedefindeyiz.
YŞ: Banu, İstanbulSMD’ye proje geliştirme ve iletişim konularında destek veriyorsun ve çok kıymetli iki söyleşi serisini hayata geçiriyorsun: Ustalara Saygı ve Hikayesi Olan Projeler. Öncelikle bu iki projenin detaylarını senden dinleyebilir miyiz?
Banu Uçak: Ben kendimi bildim bileli Serbest Mimarlar Derneği’nin içine doğdum diyebilirim. Kariyerim boyunca Serbest Mimarlar Derneği’nin bu 20 yılının 15 yılında aktif olarak derneğin çeşitli projeleri içinde yer aldım. Şimdi sevgili Durmuş Dilekci’nin başkanlığında, bu genç ve heyecanlı ekiple birlikte, 20. yılda bu projelerin daha etkin bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmasına katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bence büyük ölçüde dijitalleşme tarafında ve görünür olma tarafında adımlar attık hep birlikte. 20. yılın teması bizim için “Dün, Bugün, Yarın”. Çok sade görünmekle birlikte oldukça düşünülmüş, altı dolu bir kavram. Böyle bir derneğin geçmişi bugünü ve geleceği birbirine bağlamak gibi bir misyonu hep var. Projeler de bu perspektifte oluştu büyük ölçüde. “Ustalara Saygı” da aslında buradan çıkan bir iş. Uzunca bir zamandır duayen mimarlarımız başta olmak üzere mimar monografileriyle ilgili önemli bir kaynak eksikliği olduğunu düşünüyorum. Zaten çok az kitap var, olan kitapların da çok azı tüketiliyor özellikle de gençler tarafından. Bizim zaten tanındığını, bilindiğini düşündüğümüz, bugünün mimarlığı, bugünün serbest mimarlık pratiği için çok kilit önemde olan bazı isimlerin genç arkadaşlar tarafından yeterince bilinmediğini görüyorum. Bizler onlarla tanışıktık, çeşitli etkinliklerde karşılaşıyorduk, hocalarımız oldular, çok daha şanslıydık, yaşayarak öğrendik. Durmuş ile konuştuğumuzda bu boşluğu derneğin doldurmasının çok yerinde olduğunu gördük ve Vitra katkılarıyla bir monografik belgesel serisine başladık. İlk 7 bölümü 25 Ekim’de VBenzeri.com platformu üzerinde görücüye çıkacak; sonrasında da İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin Youtube kanalı üzerinden de izlenebilecek. Açıkçası benim için çok heyecan ve onur verici böyle bir çalışmanın parçası olmak. 1950’lerden 1970’lere kadar mimarlık fakültelerinden mezun olmuş bu isimler bir araya geldiğinde bir Türkiye panoraması çıkıyor ortaya. Bir büyük resim küçük küçük adımlarla belirmeye başlıyor ki bence bu çok etkileyici. Gençliğin enerjisine çok inanıyorum ama tecrübeden öğrenilecek de çok şey olduğunu düşünüyorum. İlk planda Doğan Tekeli, Doğan Hasol, Hayzuran Hasol, Levent Aksüt, Yaşar Marulyalı, Ersen Gürsel, Erkut Şahinbaş, Cafer Bozkurt ve Ertun Hızıroğlu ile çekimlerimizi gerçekleştirdik. Geniş bir listemiz var. Sağlıkları yerindeyken öncelikle bütün ustalarımızla yüz yüze onların dilinden hikayeyi dinlemek istiyoruz. İlgililerin de beğenisini kazanacağını umut ediyoruz. Hikayesi Olan Projeler ise Dalsan katkılarıyla hayata geçirdiğimiz bir iş. Mimarların projeleri hep çok mutlu hikayelermiş gibi anlatılıyor bizlere ama aslında hepsinin arkasında kan, ter, gözyaşı var. Çok paydaşlı büyük bir yapı var. Mimar bu yapının merkezinde yer alıyor ama belirli kahramanlar olmadan o yapıların o nitelikte hayata geçmesi mümkün değil. Bazen bu bir işveren, bazen bir yüklenici, bazen başka bir paydaş olabiliyor. Biz birtakım nitelikli son dönem yapıların mimarları ile o yapıları hayata geçirmekte kritik önem taşıyan kişileri bir araya getirerek birer kısa röportaj serisi gerçekleştiriyoruz. Arkitera Mimarlık Merkezi bize bu konuda destek veriyor. Bunun da çok önemli bir külliyat oluşturduğunu düşünüyorum. Çünkü hepimiz biliyoruz hafıza-ı beşer nisyanla malüldür. Her şeyi bildiğimizi düşünüyoruz ama her şeyi çok kısa bir zaman içinde unutuyoruz. Bunlar önemli arşiv değeri taşıyan içerikler olacak.
YŞ: Ekim ayında hayata geçecek olan Carlo Scarpa Diyalogları projesinden de söz edebilir misin?
BU: Yönetim kurulu üyelerimizden Ali Hızıroğlu’nun yürüttüğü bir proje bu. İstanbul Serbest Mimarlar Derneği, mimari fotoğrafçı ve aynı zamanda dernek üyesi Cemal Emden’in aslında bugüne kadar iki farklı sergi projesini hayata geçirdi. Biri Louis Khan, diğeri de Le Corbusier odaklı. Şimdi üçüncü adımda 6 Ekim’de FMV Galeri Işık’ta Carlo Scarpa odaklı bir sergi açılacak ve yaklaşık üç hafta boyunca ziyarete açık kalacak. Bu sergilerin devamlılığının dışında bugün Scarpa’yı konuşmanın da ayrıca bir önemi olduğunu düşünüyoruz. Sergi sadece Scarpa fotoğraflarından oluşmuyor. Diyaloglar teması altında 18 fotoğrafı 18 mimarın yorumladığı, Scarpa’nın mimarzanaatkar yönünün neredeyse yüz yıl sonra bugünkü meşruiyetini, önemini tekrar tartışmaya açtığı bir iş olacak. Sergi tasarımını da Onur Teke gerçekleştirdi. Sergiye paralel olarak aslında bir de yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirilecek ve dijital olarak yayınlanacak. Diğer iki sergi gibi bu proje de Seranit desteği ile hayata geçiyor.
İstanbulSMD 10. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Dilekci: "İstanbulSMD, TürkSMD ve İzmirSMD ile birlikte federasyon oluşturmak ile ilgili ortak bir komisyon aracılığıyla bir tüzük oluşturduk. Bu çerçevede Bursa, Muğla, Adana illerinde SMD kurulumları başlayacak."